Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/292 E. 2021/811 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/292 Esas – 2021/811
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/292 Esas
KARAR NO : 2021/811
HAKİM : …..
KATİP : ….

DAVACILAR : 1- …-….
VEKİLLERİ : Av. ….

DAVALILAR : 1- … – ….
2- …-…..

DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat
(Trafik Kazasında Desteğin Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/06/2015
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 06/12/2021
Mahkememizin, 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı kararının Yüksek Yargıtay’ın … Dairesinin 04/03/2021 tarihli 2019/2248 Esas, 2021/1004 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmesi üzerine dosya mahkememize gelmekle yeni esas numarasına kaydı yapılan dosyanın yapılan açık yargılaması sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı vekilinin mahkememizin 2015/1172 esas 2017/89 karar sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle; , 31/10/2013 günü … plakalı kamyonetin karıştığı trafik kazası neticesinde müvekkillerinin kızları …’in vefat ettiğini, kazaya karışan … plakalı kamyonetin davalı sigorta şirketince 28/11/2012-28/11/2013 tarihlerini kapsayan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, olay neticesinde müvekkillerinin maddi ve manevi açıdan mağdur olduklarını, bu elim kaza nedeni ile kızlarının bir daha evine dönemediğini ve kaza haberini alan ve o tarihte hamile olan müvekkili annenin olay yerine geldiğinde kızının parçalanmış kafatasını ve beynini görünce büyük bir şok yaşadığını, müvekkilinin uzun süreden beri tedavi görmekte olduğunu, müvekkili …’in eşinin rahatsızlıkları ile uğraştığını ve çalışmadığını ayrıca yedi nüfuslu ailenin geçimini idame ettirmekte zorlandıklarını, maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla müvekkilleri için ayrı ayrı 100,00.TL olmak üzere toplam 200,00.TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilleri için ayrı ayrı 100.000,00.TL olmak üzere toplam 200.000,00.TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt avans faizi ile birlikte sigorta şirketi dışındaki davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında … için talep edilen maddi tazminat 28.121,98 TL daha artırılıp 28.221,98 TL, … için talep edilen maddi tazminat 29.666,44 TL daha artırıp 29.766,44 TL olarak talep edilmiştir.
Davalılara usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
DAVALI SİGORTA ŞİRKETİ CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; … plakalı aracın müvekkili şirkete Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı bulunduğunu, kazadan zarar gören davacıların bu olay sebebiyle maruz kaldıkları gerçek zarar miktarının tespit edilmesi gerektiğini, davacılar tarafından müvekkili şirkete herhangi bir başvuru yapılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
DAVALI … CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE ; dava konusu kazanın meydana gelmesinde müteveffanın kusurlu olduğunu, kazanın olduğu yerde 3 kız çocuğunun olduğunu, çocukların sokak ortasında itiştiklerini, aracın direksiyonunu sola kırarak kazanın oluşmaması için çaba gösterdiğini, kazanın oluşmaması için azami derecede dikkat ve özeni göstermesine rağmen kazanın meydana gelmesinin engellenemediğini, kaza sonrasında olay yerini terk etmeyerek acilen hastaneye kaldırmak için gerekli çabayı gösterdiğini, asli kusurlu bulunmasının tamamen hukuki dayanaklardan yoksun gerekçelere dayandığını, istenen tazminatın miktarının çok yüksek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
DAVALI … CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; müvekkili adına kayıtlı aracın 17/10/2010 tarihinde …’e satıldığını, kaza tarihinden önce sözleşme yapıldığını, sözleşmeye göre …’in 17/10/2010 tarihinden itibaren on beş gün içinde aracın devrini alacağını ancak …’in sözleşmeye aykırı olarak kendisine yüklenen sözleşmesel yükümlülüğü yerine getirmediğini ve aracın kayıtlarda müvekkilinin üzerinde kayıtlı gözükmeye devam ettiğini, kazanın da …’in çalışanı olan … tarafından yapıldığını, motorlu aracın işletilmesinden devamlı maddi veya manevi çıkarı olan aracın giderlerini ve araçtan doğan tehlikeleri üstlenen ve araç üzerinde eylemsel tasarruf gücü bulunun kişinin her ne kadar trafik kaydı kendisinde olsa da müvekkilinin değil bu vasıflara sahip olan …’e ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, tüm deliller toplandıktan sonra dosya Makine Mühendisi trafik kusur bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 20/10/2016 tarihli raporda, … plakalı araç sürücüsü davalı …’in değerlendirme bölümünde açıklanan nedenlerden ötürü 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/d ve 52/b maddesinde belirtilen kuralları ihlal etiğinden dolayı her bir yayaya çarpma olayında % 100 (Yüzde Yüz) oranında ayrı ayrı kusurlu olduğunu, Davacılar murisi yaya …’in değerlendirme bölümünde açıklanan nedenlerden ötürü herhangi bir kural ihlalı görülmediğinden dolayı olayda kusursuz olduğunu, Olaya neden olan davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı…’nın malik olduğu … plakalı araç davalı … A.Ş.’ne sigortalı olduğundan dolayı davalıların 2918 sayılı Karayolları Trafık Kanununun 85/1 maddesi uyarınca kusur oranında (davalı sıgorta şirketinin poliçe limiti dahilinde) meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup, başkalarının geçimini eylemli ve düzenli olarak sağlayan veya geçimine katkıda bulunan ya da ileride geçimini sağlaması veya geçimine katkıda bulunması kuvvetle muhtemel olan kişinin destek olarak kabul edilmesi gerekir. Destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil de eylemli bir durumu ifade ettiği için, esasen destek ile ölen kişi arasında hukuki bir bağ aranması gerekli değil ise de, çocuğun ileride annesine ve babasına destek olması gerek örf adet gerekse Türk Medeni Kanunu’nundan kaynaklanan bir yükümlülük olduğundan, somut olayda, davacıların kızı olduğu anlaşılan müteveffanın ölümü nedeniyle davacılar anne ve babanın ileride geçimine katkıda bulunması muhtemel olan desteğini yitirdiği ve destekten yoksun kaldığı kanaatine varılmıştır.
09/11/2016 TARİHLİ AKTÜERYA BİLİRKİŞİ RAPORUNDA ÖZETLE; Davacıların destekten yoksun kalma zararlarının hesabı için alınan raporda, ölenin anne ve babasının ölene kadar kızlarının desteğini alacakları, olayda ölen …’in 18 yaşını tamamladığı tarihe kadar anne ve babasının desteğinde olacağı, 18 yaşında çalışmaya başlayacağı, 2 yıl çalışıp, anne ve babasına % 25 destek vereceği, sonraki 2 yıl içinde evleneceği ve anne ve babasına vereceği desteğin %12,5’a düşeceği, daha sonraki yıllarda çocuklarının olacağı ve anne ve babasına vereceği desteğin % 7,5’a düşeceği esaslarına göre yapılan hesap sonucunda anne …’in 28.221,98 TL, baba …’in 29.766,44 TL destek (maddi) tazminatı alacaklarının mevcut bulunduğu belirlenmiştir.
Mahkememizin, 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı kararı ile; “Tüm dosya kapsamına göre, davacıların çocuğu olan müteveffanın davaya konu trafik kazası sonucu öldüğü sabit olup, dava konusu kazaya karışan aracı olay tarihi itibariyle zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alan davalı sigorta şirketinin kazada davacılar anne ve baba açısından meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğu, her ne kadar davalı işleten aracı kazadan önce sattığını savunmuş ise de bunu ispatlayamadığı, bu nedenle sürücü ve işleten olan diğer davalıların da meydana gelen haksız fiilden ötürü davacıların zararlarından sorumlu bulundukları kanaatine, Davacıların sigorta şirketi haricindeki diğer davalıdan talep ettiği manevi tazminat istemi yönünden, ise dosya kapsamına göre davacıların kızının meydana gelen trafik kazası neticesinde öldüğü anlaşılmaktadır. Çocuğu ölen anne ve babanın manevi anlamda ızdırap çekmemesi düşünülemeyeceğinden somut olayda anne ve babanın kızlarının ölümü nedeniyle manevi anlamda da zarar gördüklerinin kabulü gerekmiştir. Bu durumda davalıların kusuru neticesinde oluşan manevi zararına istinaden davacılar, BK’nın 56 maddesi çerçevesinde manevi zararının karşılanmasını talep edebileceklerinden, tarafların sosyal ekonomik durmuna, meydana gelen kazada asli kusurun davalılarda olmasına ve kaza tarihine göre takdiren 30.000’er TL manevi tazminatın yeterli ve makul olacağına kanaatine varılarak bu talebin kısmen kabulü yönünde, Davanın kısmen kabulü ile, -Davacı … için belirlenen 29.766,44 TL maddi tazminatın davalılardan … A.Ş yönünden dava tarihi olan 10/06/2015, davalılar … ve … yönünden 31/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için belirlenen 28.221,98 TL maddi tazminatın davalılardan … A.Ş yönünden dava tarihi olan 10/06/2015, davalılar … ve Bahattin Çinarkaya yönünden 31/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, -Davacı … için belirlenen 30.000,00 TL manevi tazminatın ve diğer davacı … için belirlenen 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu kararın davacılar vekili tarafından sadece manevi tazminat yönünden istinaf edilmesi üzerine,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …Dairesinin 18/04/2019 tarihli 2018/3587 Esas, 2019/796 Kararı ile, “… Davacıların müteveffanın ölümü nedeniyle yaşadığı üzüntü, acı, elem, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü gibi hususlar gözetilerek tayin ve takdir edilmiş olmasına ve mahkemenin gerekçesine göre (HMK’nın 355. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiğinden buna göre,-Davacılar Zöhre ve … vekillerinin manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,” karar verildiği, bu kararın davacılar vekilinin temyiz etmesi üzerine,
Yüksek Yargıtay’ın … Dairesinin 04/03/2021 tarihli 2019/2248 Esas, 2021/1004 Karar sayılı ilamı ile, “…6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesine göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda; davacıların kazada ölenin anne ve babası olmaları, davaya konu trafik kazasında ölenin kusurunun bulunmayıp davalı tarafın tam kusurlu bulunması, olay tarihi ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine ” karar verilmesi üzerine dosya bozma ilamı üzerine mahkememize gelmek ile mahkememizin esas defterine kaydı yapılarak yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası sonucu davacıların desteğinin ölmesi nedeniyle ortaya çıkan destekten yoksun kalma zararı ile manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava konusu trafik kazasının 31/10/2013 günü saat 11.15 sıralarında, davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki aracın … İlköğretim okulu mevkiine geldiği sırada, dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle gidişe göre yolun sol tarafında bulunan davacılar murisi yaya …’e aracının sol ön tampon ve far kısmı ile çarpması neticesinde meydana geldiği, trafik kazası tespit tutanağında, kazada … plakalı araç sürücüsü …’in asli kusurlu olduğunun belirlendiği, ceza yargılaması sırasında Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda sürücü …’in asli kusurlu, yaya …’in kusursuz olduğunun belirlendiği, dosyamızda alınan bilirkişi raporunda da, sevk ve idaresindeki aracı ile seyir sırasında yola gereken dikkatini vermemesi, hızını kullandığı aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmaması, dikkatsiz ve tedbirsiz davranışlarının sonucu sevk ve idare hatasıyla karşı yol bölümüne geçerek burada bulunan yayaya çarparak ölümüne neden olduğu olayda sürücünün % 100 (Yüzde Yüz) oranında kusurlu bulunduğu davacılar murisi müteveffanın ise kusursuz olduğu belirlenmiştir.
Davacı Davacı … ile diğer davacı … için mahkememizin 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı dosyasında hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin hüküm davanın tarafları tarafından temyiz edilmediğinden kesinleştiğinden, hükümde tereddüt oluşturmamak üzere bu hususun dikkate alınmasına,
Mahkememizin önceki kararı hüküm altına alınan manevi tazminatın azlığı nedeniyle Yargıtay … Dairesi tarafından bozulmuş olup bu kapsamda,
Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’ nın 56. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. (Yargıtay … Dairesinin 2018/4057 Esas, 2020/2612 Kararı)
Davacıların sigorta şirketi haricindeki diğer davalıdan talep ettiği manevi tazminat istemi yönünden, ise dosya kapsamına göre davacıların kızının meydana gelen trafik kazası neticesinde öldüğü anlaşılmaktadır. Çocuğu ölen anne ve babanın manevi anlamda ızdırap çekmemesi düşünülemeyeceğinden somut olayda anne ve babanın kızlarının ölümü nedeniyle manevi anlamda da zarar gördüklerinin kabulü gerekmiştir. Bu durumda davalıların kusuru neticesinde oluşan manevi zararına istinaden davacılar, BK’nın 56 maddesi çerçevesinde manevi zararının karşılanmasını talep edebileceklerinden, tarafların sosyal ekonomik durmuna, meydana gelen kazada asli kusurun davalılarda olmasına ve kaza tarihine göre takdiren 55.000,00’er TL manevi tazminatın yeterli ve makul olacağına kanaatine varılarak bu talebin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
A- Davacı Davacı … ile diğer davacı … için mahkememizin 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı dosyasında hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin hüküm davanın tarafları tarafından temyiz edilmediğinden kesinleştiğinden, hükümde tereddüt oluşturmamak üzere bu hususun dikkate alınmasına,
B-Davacı … için belirlenen 55.000,00.TL manevi tazminatın ve diğer davacı … için belirlenen 55.000,00.TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Mahkememizin 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı dosyasında hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin hüküm davanın tarafları tarafından temyiz edilmediğinden kesinleştiğinden, mükerrer tahsil olmaması için 492 Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat yönünden alınması gereken 3.961,19 TL karar ve ilam harcından peşin alınan, 27,70 TL ile 197,50 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.735,99.TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına ilişkin olarak mahkememizin 03/04/2018 tarihli 2018/116 harç nolu harç tahsil müzekkeresi Şişli Vergi Dairesine yazılmış olduğundan tekrar tahsil edilmesine yer olmadığına,
3-492 Harçlar Kanunu uyarınca mahkememizce kabul toplam manevi tazminat üzerinden alınması gereken 7.514,10.TL karar ve ilam harcından peşin alınan, 683,79.TL harcın mahsubu ile bakiye 6.830,31.TL harcın davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kayıt edilmesi gerekmekte iken, ANCAK Mahkememizin 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı Yargıtay … Dairesinin bozma kararı öncesi yazılan 03/04/2018 tarihli 2018/116 harç nolu harç tahsil müzekkeresi ile manevi tazminat için 3.442,51.TL harcın Şişli Vergi Dairesince tahsili için harç tahsil müzekkeresi yazılmış olduğundan buna göre manevi tazminat için bakiye kalan 6.830,31.TL harçtan bozma kararı öncesi harç tahsil müzekkeresi ile tahsil edilmesi için yazılan 3.442,51.TL harcın mahsubu ile eksik kalan 3.387.80.TL karar ve ilam harcının buna göre bakiye yazılmış olduğundan tekrar tahsil edilmesine yer olmadığına, davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kayıt edilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 27,70.TL başvuru harcı, 197,50.TL ıslah harcı, 27,70.TL başvuru harcı, 8,70.TL vekalet harcı, 0,60.TL dosya masrafı, 265,00.TL posta masrafı, 800,00.TL bilirkişi ücreti ile olmak üzere toplam 1.327,20.TL yargılama giderine ilaveten Yargıtay bozma sonrası yapılan 219,90.TL davetiye ve posta gideri olmak üzere toplam 1.547,10.TL yargılama giderinin davalılardan ( kesinleşen maddi tazminat davasına göre 1.327,20.TL yargılama giderinden davalı sigorta şirketinin diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından manevi tazminat talebi için yatırılan 683,79.TL peşin harcın davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6- Mahkememizin 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı dosyasında hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin hüküm davanın tarafları tarafından temyiz edilmediğinden kesinleştiğinden, hükümde tereddüt oluşturmamak üzere bu hususun dikkate alınmasına, buna göre daha önce kesinleşen maddi tazminat yönünden kurulan, Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı … yararına kabul edilen maddi tazminat üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 3.571,97 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, ilişkin olarak bu hususun dikkate alınarak mükerrer tahsil olunmamasına,
7-Mahkememizin 15/02/2017 tarihli 2015/1172 Esas, 2017/89 Karar sayılı dosyasında hükmedilen maddi tazminatlara ilişkin hüküm davanın tarafları tarafından temyiz edilmediğinden kesinleştiğinden, hükümde tereddüt oluşturmamak üzere bu hususun dikkate alınmasına, buna göre daha önce kesinleşen maddi tazminat yönünden kurulan, Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı … yararına kabul edilen maddi tazminat üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 3.386,64 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, ilişkin olarak bu hususun dikkate alınarak mükerrer tahsil olunmamasına,
8-Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı … yararına kabul edilen manevi tazminat üzerinden AAÜT uyarınca hesap edilen 7.950,00.TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak belirtilen davacıya ödenmesine,
9-Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davacı … yararına kabul edilen manevi tazminat üzerinden AAÜT uyarınca hesap edilen 7.950,00.TL vekalet ücretinin davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak belirtilen davacıya ödenmesine,
10-Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davalı … yararına davacı … yönünden reddedilen Manevi tazminat üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 6.650,00 .TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalı …’e ödenmesine,

11-Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davalı … yararına davacı … yönünden reddedilen Manevi tazminat üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve taktir edilen 6.650,00.TL vekalet ücretinin davacı…. ‘den alınarak davalı …’e ödenmesine,
12-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı diğer davalılar ile davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 373/4. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Yargıtay TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2021

Katip …..
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸