Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/180 E. 2021/406 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/180 Esas – 2021/406
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/180
KARAR NO : 2021/406

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/06/2021

Mahkememize açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
Davacı vekili ayrıntısı dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere, davacının … plaka sayılı aracın kasko sigorta poliçesini düzenlediğini, davalının ise kazaya ve zarara sebebiyet veren … plaka sayılı aracın maliki olduğunu, meydana gelen kazada davalının maliki olduğu araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğunu, kaza sonucunda kasko sigorta poliçesi düzenlenen araç malikinin başvurusu üzerine meydana gelen zarara karşılık olmak üzere 16/11/2020 tarihinde ödeme yapıldığını, yapılan ödemeden davalının ve davalıya ait araç sürücüsünün müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek 12.105,22 TL tazminatın 16/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ayrıntısı cevap dilekçesinde yazılı olduğu üzere, davanın niteliğinin haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, kazanın oluşumunda davalının maliki olduğu araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğuna ilişkin iddianın davacı sigortalısının beyanı ile ileri sürüldüğünü, somut delil bulunmadığını, kazanın oluşumuna davacı sigortalısı araç sürücüsünün neden olduğunu, davalıya ait aracın karayolunda yönetmelik hükümleri uyarınca eskort araç ile seyir halinde olduğunu, davacının sigortalısı aracın davalıya ait aracın sol tarafına girmesi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davacı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kaza yerini terk ettiğini, davalıya ait aracın meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığını, davalıya ait aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunduğunu, davanın haksız, yersiz ve dayanaksız olduğunu belirterek öncelikle usul yönünden davanın reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davanın davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısına ihbarına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesi kapsamında zarara karşılık ödenen bedelin iadesine yönelik alacak davasıdır.
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, davacının dava dışı aracın kasko sigorta poliçesini düzenleyen, davalının ise davacı tarafından kasko sigorta poliçesi düzenlenen araca zarar verdiği öne sürülen aracın maliki olduğu, davacının meydana gelen kaza neticesinde sigortalısına zarara karşılık ödeme yaptığı ve yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda sigorta sözleşmesi nedeniyle sigortalısı yerine geçmek suretiyle dava açtığı, davacı tarafından kasko poliçesi düzenlenen aracın gerçek kişi adına kayıtlı ve hususi nitelikte olduğu, taraflar arasında ticari nitelikte bir ilişki veya sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davanın haksız fiil hükümleri uyarınca TTK’nin 1472. maddesi kapsamında halefiyet hükümlerine dayanmak suretiyle açıldığı, sorumlu kişi hakkında açılacak davaların sigortalının yerine geçmek suretiyle açılmış olması karşısında ticari dava sayılamayacağı, görevli mahkemenin sigortalının ve sigorta edilen aracın niteliği dikkate alınmak suretiyle belirleneceği, davacının sigortalısının gerçek kişi olduğu ve sigortalanan aracın ise hususi nitelikte olduğu, bu hali ile davanın genel hükümlere göre görevli olan asliye hukuk mahkemesinde görülmesinin gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur (Ankara BAM 21. HD. 19/09/2019 tarih, 2018/1452 e, 2019/1043 k; 15/10/2020 tarih, 2020/1137 e, 2020/1020 k).
H Ü K Ü M ; gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4, 5, HMK’nin 114/1-c, 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİ ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2) HMK’nin 2. maddesi uyarınca davaya bakmakla yetkili ve görevli mahkemenin ANKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
3) Kararın kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye göndermeyi talep etmeleri halinde dosyanın ANKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4) (a) Süresi içinde yapılan başvuru yapılması ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde HMK’nin 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkeme tarafından hüküm altına alınmasına,
(b) Süresi içinde başvuru yapılmaması halinde ise HMK’nin 20/1-son cümlesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine ve yargılama giderlerinin verilecek ek kararda hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin YÜZÜNE KARŞI, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/06/2021