Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/340 E. 2021/765 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/340 Esas
KARAR NO : 2021/765
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … –

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 24/11/2021
Mahkememize açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı taraf olarak HMK 107/1 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açtıklarını Ankara Emlak Konut Projesi kapsamında dava dışı … inşaattan ihale yolu ile davalı şirket olan … İnşaat A.Ş ‘den alınan iş doğrultusunda belirtilen projenin inşaat ve alt yapı çevre düzenleme işi projesi kapsamında şap ve otopark beton işleri, duvar işleri ince işler, pencere merkez işleri ve duvar işleri fiyat farkı sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklarının bulunduğunu,
Bu kapsamda, Ankara Emlak Konut Projesi kapsamında, … inşaattan ihale yolu ile davalı şirket olan … İnş. ve Tic. A. Ş.’nce alınan iş doğrultusunda; Ankara … Emlak KonutlarI … Etap Konut VE Ticaret İnşaatları İle Altyapı Ve Çevre Düzenleme İşi Projesi Kapsamında; Aşağıda ayrıntılı olarak belirtilen sözleşmeler doğrultusunda müvekkil şirket ile davalı şirket arasında belirli işlerin yapımı noktasında anlaşma sağlanmıştır. Bu proje doğrultusunda davalı şirket olan … İnş. ve Tic. A.Ş. ile davacı müvekkil arasında; Şap ve Otopark Beton İşleri (Sözleşme Tarihi : 22.01.2018), Duvar İşleri (Sözleşme Tarihi : 05,02.2018), İnce İşler (Sözleşme Tarihi : 12.04.2018) olmak üzere 3 adet alt yüklenici sözleşmesi. Pencere Merkez İşleri (Sözleşme Tarihi : 05.11.2018), Duvar İşleri Fiyat Farkı (Sözleşme Tarihi : 05.11.2018) olmak üzere de 2 adet ek sözleşme (zeyilname) imzalandığını, Sözleşme konusu işler, davacı müvekkilce sözleşmede kararlaştırılan usulde yerine getirilmesine rağmen, davalı şirket bu süreçte davacı müvekkilin neredeyse iflasına sebebiyet verecek derecede maddi olarak zarara uğramasına sebebiyet vermiş olduğunu.
Tutanaklı İşler (Sözleşme harici ek işler) kapsamında yapılacak ödemelerin geciktirilmesi: Taraflar arasında imzalanan ana sözleşmeler ile; “Yükleniciden yevmiyeli usta veya yardımcı işçi almasının talep edilmesi halinde yevmiye bedelleri usta için 130 TL/gün. düz işçi 110 TL/gün” olarak belirtilmiş ve kararlaştırıldığını. Sözleşmede belirtilen bu ifadeden de anlaşılacağı gibi bu bedeller sadece yevmiye bedelleri olduğunu. Bu tutarların işçilik bedellerini bile kurtarmadığı gerekçesiyle bu durum 01.09.2018 tarihinde usta 170 TL/gün. işçi 140 TL/gün olarak revize edilmiştir. Davalı şirket, iş süresince davacı şirketten düzenli olarak usta ve işçi talep etmiş olup, ekte detaylarım sunduğumuz üzere toplam 156.889,94 TL + KDV tutarında yevmiyeli işçilik hakedişleri dahi gecikmeli ödenmiştir. Bunların sonrasında ekte detayları belirtilen 222.321,53TL tutarında tutanaklı işlere ait ödeme, son İnce İşler hakediş içeriğinde görüleceği üzere ödemenin ne kadar geciktiğini gizlemek amaçlı 17.01.2020 tarihli hakediş ile ödendiğini. Bu tutanaklar ekte sunulmuş olup Ekim 2018 – Şubat 2019 tarihleri arasında davalı şirkete verilen usta ve işçi çalışmalarını kapsamaktadır. Bu imalatlarda, tutanaktı işler kapsamında yapılması gereken ödemeler, aylık olarak yapılması gerekirken 16 ay sonra ödenmiştir. Davacı şirket bu süreçte her ay sonu işçilik ödemelerini kredi kullanarak gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Bu da yetmiyormuş gibi davalı şirket “kişi başı kesinti” sistemi ile bu kişilerin kime çatıştığı ve ne iş yaptığı hususuna bakmadan yansıtma kesintileri uygulamıştır. Bu detaylar ekte sunulan SGK detayları ile davalı şirketçe hazırlanan fakat taraflarına gösterilmeyen yansıtma kesintileri dağılım tablosu karşılaştırıldığında net olarak görüleceğini.
Davalı şirketin taraflar arasında kararlaştırılan usul ve esaslara uymayarak yüksek oran ve tutarlarda kesinti yapması neticesinde kar beklenen işin zararla sonuçlanması: Sadece davalı şirket ile davacı şirket arasındaki iş baz alındığında yapılan işin toplam bedeli 8.327.992,10 TL olup şantiyeden yapılan kesintilerin bedeli 1.887.028,93 TL olduğunu.
Ödeme vadelerinde oluşan gecikmeler neticesinde alt yüklenicilerin işlerinde ilerleme sağlanamaması dolayısı ile bir üst yüklenicinin işine başlayamamasına bağlı olarak iş süresinin uzaması kaynaklı genel gider artışı: İşin süresinin uzamasına bağlı olarak davacı şirketin; şantiye şefi, şantiye muhasebe personeli, depo personeli gibi çekirdek kadrosu iş yerinde hazır bulundurulmak zorunda kalındığından, davalı şirketin kusurundan kaynaklı ek maliyetler neticesinde davacı şirketin genel gideri artmıştır. Tüm bloklarda 25-30 kat şap ve seramik imalatı tamamlanmış olup, cephe firması işini tamamlayamadığı için davalı şirketle mahkemelik olmuş parasını alamayan işçi ve ustalar şantiyeyi basmış ve tüm cephelerde iskele kurulu şekilde 2 ay beklenilmiştir. Sonunda davalı şirket arabulucu vasıtasıyla işçi ve ustaların ödemesini yapmış ve buna müteakip cephe iskeleleri sökülerek daire içlerinden taşınmış ve iskelelerin sökümü tamamlanana kadar daire içlerinde boya imalatının sonlandırılmasına izin vermemiştir. Davalı şirket bu aşamada balkon şap imalatları için tekrar geri dönüş yapmış, bunun üzerine izolasyon yapılmasını beklemiş ve sonrasında her balkona seramik imalatı için geri dönüş yapmıştır. Davalı şirket bu geri dönüşler kendisinden kaynaklandığı halde ek bir ödeme yapmayı kabul etmediğini,
Davalının yer teslimlerini geç yapması neticesinde malzeme fiyatlarının artması, ödeme vadelerine uymaması neticesinde çeklerin factoring firmalarında bozdurulmak zorunda kalınması, sözleşme maddelerine riayet etmemesi neticesinde şantiye sahasında alt yükleniciler arasında iş yürütümünü sağlayamaması nedeniyle işin uzaması gibi belirttiğimiz tüm hususlar şüpheye yer bırakmayacak derecede açık olarak davalı şirketin meydana gelen zararda ağır kusurlu olduğunu göstermektedir. Bu nedenle de davalı şirket, davacı müvekkil şirketin zararını gidermesi gerektiğini. Hiçbir kimse yahut şirket zarar etmek üzere bir işe girme noktasında anlaşmaz.” Şeklinde beyanda bulunarak, Taraflar arasında sözleşme imzalanmış olmasına rağmen, davalı şirketin sözleşmedeki, maddelere uymayarak yer teslimlerini geç yapması ve “Şap ve Otopark Betonları” sözleşmesinde yer alan “otopark betonları” imalatını kendi çıkarlarına uygun olarak uyarlamasından kaynaklı olarak 49.843,20 TL, Yer teslimlerin geç teslim yapılmasına paralel olarak imalatlarda kullanılan malzemelerde oluşan fiyat farklarından kaynaklı olarak 1.080.532.TL, Davalı şirketin sözleşmelerde belirtilen ödeme koşullarına uymamasından kaynaklı olarak 590.000 TL, Tutanaklı İşler (Sözleşme Harici Ek İşler) kapsamında yapılacak ödemelerin geciktirilmesinden kaynaklı olarak 74.000 TL, Davalı şirketin taraflar arasında kararlaştırılan usul ve esaslara uymayarak yüksek oran ve tutarlarda kesinti yapması neticesinde kâr beklenen işin zararla sonuçlanmasından kaynaklı olarak 413.000 TL, Ödeme vadelerinde oluşan gecikmeler neticesinde alt yüklenicilerin işlerinde ilerleme sağlanamaması dolayısı ile bir üst yüklenicinin işine başlayamamasına bağlı olarak iş süresinin uzaması kaynaklı genel gider artışından kaynaklı olarak 311.850 TL olmak üzere toplamda 2.519.225,20 TL zararının bulunduğunu,

Davalı tarafın sözleşmedeki maddelere uymayarak yer teslimini geç yaptığını, bundan kaynaklanan malzemelerden oluşan fiyat farklarının olduğunu, sözleşmede belirtilen ödeme koşullarına uymadığını, sözleşme harici ek işler kapsamında yapılacak ek işlerin geciktirdiğini, usul ve esaslara uymayarak yüksek oranda ve tutarda kesintiler yaptığını, kar beklenen işte zararla sonuçlandığını, belirtilen bu nedenlerden şimdilik 10.000,00TL ticari alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı müvekkiline ödemesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin anahtar teslim götürü bedel sözleşme olup, davacı tarafın yer tesliminin geç yapılmasından dolayı imalatlarda kullanılan malzemelerde ve işçilikte artışlar meydana geldiği belirtilerek fiyat farkı talep etmesi taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı olduğunu, hak edişlerde yapılan kesintilerin usul ve yasaya aykırı olduğu şeklinde iddianın sözleşmeye aykırı olduğunu, davacı tarafın hak edişlere itirazı kayıt konulmadan davacı tarafından imzalanmış ve hak edişlerin kesinleşmiş olduğunu, bundan kaynaklı zararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hak edişlerin geç ödenmesi nedeniyle zarara uğranılığı iddiasının usul ve yasaya aykırı olduğundan haksız ve teknik dayanaktan yoksun davanın esastan reddine talep edilmesini savunmuştur.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, tüm deliller toplandıktan sonra dosya nitelikli hesaplama uzmanı Gürkan COŞKUN , inşaat mühendisi Mustafa Ümit KOCA ile yine inşaat mühendisi Hamdi KARAMAN ‘a tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 23/08/2021 tarihli raporda, Davalı şirketin sözleşmedeki maddelere uymayarak yer teslimlerini geç yapması ve “Şap ve Otopark Betonları” sözleşmesinde yer alan “otopark betonları” imalatını kendi çıkarlarına uygun olarak uyarlamasından kaynaklı olarak 49.843,20 TL’lik zarar talebi konusunda, yer teslim tutanağı uyarınca 08.02.2018 tarihinde yer tesliminin yapıldığını, bir diğer ifade ile sözleşmeye aykırı olarak yer tesliminin geç yapıldığına dair bir belgeye dosya kapsamında rastlanılmadığını, 49.843,20 TL tutarında beton sertleştirici malzemenin şantiyede bozulduğuna dair herhangi bir tutanağın da dosyada mevcut olmadığını, bu malzemenin daha sonra kullanılıp kullanılmadığının tespitinin yapılamadığını, Yer teslimlerinin geç yapılmasına paralel olarak imalatlarda kullanılan malzemelerde oluşan fiyat farklarından kaynaklı olarak 1.080.532 TL’lik zarar talebi konusunda, a. Sözleşme Genel Şartları’nın “Fiyatın Sabit Oluşu, Fiyat Farkı Ve Fiyatı Belli Olmayan İşler” başlıklı 7.1. Maddesinde, “Yapılacak İşlere ait olan ve Özel Şartlar Madde 5’te belirtilen “Sözleşme Bedeli” sabit olup, Alt Yüklenici, gerek Sözleşme süresince gerekse uzatılan herhangi bir süre içerisinde, Sözleşme’nin tamamen ifasına kadar, vergi, resim, harç, SGK primleri, işçi ücretleri malzeme fiyatları ve benzeri mali yükümlülüklerde artışa gidilmesi veya yeni mali yükümlülüklerin getirilmesi gibi nedenler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak üzere, hangi nam, saik ve gerekçe altında olursa olsun, herhangi bir değişiklik ya da ek maliyet, meblağ ya da bedel talebinde bulunulamaz.” Biçiminde; 7.4 maddesinde ise “Özel Şartlar Madde 7.4’de aksi açıkça düzenlenmediği sürece, Sözleşme’nin yürütülmesi sırasında Alt Yüklenici ‘ye fiyat farkı verilmeyecektir.” Şeklinde hüküm bulunduğunu, Dosyada mevcut olan duvar işleri ve şap beton işlerine ait 08.02.2018 tarihli yer teslim tutanağına göre geç teslimin ve fiyat farkı talep etme koşullarının oluşmadığı; ince işlerde ise herhangi bir yer teslim tutanağının dosyada mevcut olmadığı dikkate alındığında “Fiyatın Sabit Oluşu, Fiyat Farkı Ve Fiyatı Belli Olmayan İşler” başlıklı 7. Maddede öngörülen hüküm gereğince davacının malzeme fiyatları hususunda fiyat farkı talep etmesinin koşullarının oluşmadığını, Davalı şirketin sözleşmelerde belirtilen ödeme koşullarına uymamasından kaynaklı olarak talep edilen 590.000 TL’lik zarar talebi konusunda, a. Sözleşme Genel Şartları m.11.1.5’te “Her hakediş için, Yüklenici onayının Alt Yüklenici’ye bildirilmesini müteakip hakediş itibar tarihli fatura düzenlenecektir. Ödemeler, Özel Şartlar Madde 11.1.5 uyarınca yapılacaktır.” Şeklinde hüküm öngörüldüğü; ilgili sözleşmelerdeki m.11.1.5’de” Her hak ediş için Yüklenici onayının Alt Yüklenici’ye bildirilmesini müteakip, hak ediş itibar tarihli fatura düzenlenecektir. Ödemeler, düzenlenecek fatura tarihini müteakip 30 ve G0 gün vadeli iki eşit çek ile yapılacaktır.” hükmünün bulunduğunu, Yapılan şap ve beton işleri, duvar işleri ve ince işler sözleşmelerinde belirtilen işler için keşide edilen çeklerin birçoğunda sözleşmede belirlenen vadelere uyulmadığını ; ancak bu hususun teyidi ve/veya tespiti ile ilgili inceleme ve hesaplama için mâli inceleme yaptırılması hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu, Tutanaklı işler (Sözleşme Harici Ek İşler) kapsamında yapılacak ödemelerin geciktirilmesinden kaynaklı olarak 74.000 TL’lik zarar konusunda da, yukarıdaki maddede sunulduğu üzere, ilgili inceleme ve hesaplama için mâli inceleme yaptırılması hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu, Davalı şirketin taraflar arasında kararlaştırılan usul ve esaslara uymayarak yüksek oran ve tutarlarda kesinti yapması neticesinde kâr beklenen işin zararla sonuçlanmasından kaynaklı olarak 413.000 TL’lik zarar talebi konusunda, a. Sözleşme Genel Şartları m.11.1.4.’de, ”…Alt Yüklenici, herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan imzalamış olduğu hak edişlerde belirtilen kesinti tutarları için sonradan herhangi bir itiraz ya da talepte bulunamaz.” hükmünün öngörüldüğü ve söz konusu kesintileri içeren hakedişlere karşı bir yazılı itiraza dosya kapsamında rastlanılmadığını, bu hususta da takdirin mahkemede olduğunu, Ancak kesintilerin usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi gerektiği kanaatinde olunması hâlinde, yukarıda sunulduğu üzere kabul edilen formül gereğince toplam maliyeti ve şantiyede toplam çalışan sayısının tespitinin gerektiği; ancak bu bilgilerin dosya kapsamında bulunmadığını, Ödeme vadelerinde oluşan gecikmeler neticesinde alt yüklenicilerin işlerinde ilerleme sağlanamaması dolayısı ile bir üst yüklenicinin işine başlayamamasına bağlı olarak iş süresinin uzaması kaynaklı genel gider artışından kaynaklı olarak 311.850,00 TL’lik zarar talebi konusunda, iddia olunan işbu zararın dayanağına ve/veya hesaplanmasına elverişli delillere dosya kapsamında rastlanılmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacak davasına ilişkin olup taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı olarak bir takıp imalat işlerini yapılmasından dolayı yine fiyat farkı sözleşmesinden kaynaklanan alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu, davalı tarafından sözleşme kapsamında veya fiyat farkı sözleşmesinden kaynaklanan yapılan imalatlardan dolayı borçlu bulunup bulunmadığı, varsa ödenmeyen ve sorumlu olduğu miktarın belirlenmesine ilişkindir.
Davacı taraf davasını, dava dilekçesinde belirttiği gibi HMK 107/1 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açtığı tespit edilmiş olup,
İsviçre ve Alman Hukukunda yer alan “belirsiz alacak davası”, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Hukukumuza kazandırılmıştır. 6100 sayılı HMK’nin 107/I. maddesi “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir” hükmünü içermektedir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere Belirsiz alacak davası davacının, davada talep edeceği miktarı veya değeri tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin objektif şekilde imkânsız olması ya da bunun kendisinden beklenememesi halinde mümkündür. Davacı dava tarihinde davanın miktarını tam ve kesin olarak biliyorsa veya bunu bilebilecek durumda ise, belirsiz alacak davası açılamaz.
Sorun, davacının alacağını tam ve kesin olarak belirleyebilecek bir durumda olması halinde alacağının tahsili için kısmi dava açmasının mümkün olup olmadığında toplanmaktadır.
Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Diğer bir ifadeyle, bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkanı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerekir (Yargıtay HGK 17.10.2012 gün, 2012/9-838 Esas 715 Karar sayılı ilamı, Kuru/Arslan/Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 22. Bası,s.286; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 12. Bası, s.320).
Kısmi dava, 6100 Sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1.fıkrasında “Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir” hükmüne, 2.fıkrasında ise; “Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, kısmi dava açılabilmesi için;
a-Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olması,
b-Talep konusunun miktarının taraflar arasında tartışmalı bulunması veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Şayet, talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır. Diğer bir anlatımla; talep konusunun miktarı taraflar arasında “tartışmasız” ise veya taraflar arasında miktar veya parasal tutar bakımından bir tartışma olmakla beraber, tarafların anlaşmasına gerek kalmaksızın, objektif olarak talep konusunun miktarı herkesçe anlaşılabilecek şekilde “belirli” ise, o talep sonucunun sadece bir kısmı dava edilemez. Bu gibi hallerde, kısmi davanın yasaklanmasının sebebi, davacının kısmi dava açmakta hukuki yarar bulunmadığının kabul edilmesidir. Davacının alacağını, küçük parçalara bölüp her biri için ayrı ayrı dava açmasında hukuki yarar değil; aksine, dava hakkının kötüye kullanılması söz konusudur (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.Bası, s.319-320).
Talep konusu açıkça taraflar arasında tartışmalıysa ya da açıkça belirli değilse açılan bir kısmi davada davacının hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Açılmış olan bir kısmi davada alacağın taraflar arasında tartışmalı olup olmadığı ya da açıkça belirli olup olmadığı davalının davaya vereceği cevapla anlaşılabilir. Nihayet hakim, ön inceleme aşamasında bu hususu tespit edebilir. Şayet, davalı davaya cevabında alacağı tartışmalı hale getirmişse artık, açılmış olan kısmi davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilmeyip işin esası hakkında hüküm kurulması gerekir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 11.bası,s.320-321). ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/17-1099 Esas, 2019/460 Kararı)
Eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Alacağının miktarı veya değeri belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılmaz. Salt bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. ( Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 2014/442 Esas, 2014/2051 Kararı)
Davacı taraf dava dilekesinde; Taraflar arasında sözleşme imzalanmış olmasına rağmen, davalı şirketin sözleşmedeki, maddelere uymayarak yer teslimlerini geç yapması ve “Şap ve Otopark Betonları” sözleşmesinde yer alan “otopark betonları” imalatını kendi çıkarlarına uygun olarak uyarlamasından kaynaklı olarak 49.843,20 TL, yer teslimlerin geç teslim yapılmasına paralel olarak imalatlarda kullanılan malzemelerde oluşan fiyat farklarından kaynaklı olarak 1.080.532.TL, Davalı şirketin sözleşmelerde belirtilen ödeme koşullarına uymamasından kaynaklı olarak 590.000 TL, Tutanaklı İşler (Sözleşme Harici Ek İşler) kapsamında yapılacak ödemelerin geciktirilmesinden kaynaklı olarak 74.000 TL, Davalı şirketin taraflar arasında kararlaştırılan usul ve esaslara uymayarak yüksek oran ve tutarlarda kesinti yapması neticesinde kâr beklenen işin zararla sonuçlanmasından kaynaklı olarak 413.000 TL, Ödeme vadelerinde oluşan gecikmeler neticesinde alt yüklenicilerin işlerinde ilerleme sağlanamaması dolayısı ile bir üst yüklenicinin işine başlayamamasına bağlı olarak iş süresinin uzaması kaynaklı genel gider artışından kaynaklı olarak 311.850 TL olmak üzere toplamda 2.519.225,20 TL zararının bulunduğundan, şimdilik 10.000,00TL ticari alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı müvekkiline ödenmesi talep edilmiş olup,
Somut olayda, dava konusu edilen alacak, eser sözleşmesinden kaynaklı olarak dava dilekçesinde kalem kalem alacak miktarı belirtilerek, gerçekte belirli bir alacak olduğu, bu alacağa ilişkin davacı tarafından davalı şirkete, karşı belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000,00.TL üzerinden ticari alacak davası açıldığı, dava dilekçesinde belirtildiği gibi alacak belirli olduğundan dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği anlaşılmakla, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1)Dava konusu talepler belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğinden HMK.nun 114/1-h.maddesine göre hukuki yarar şartı yokluğundan REDDİNE,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL harçtan, dava açılışında alınan 170,78.TL peşin harcın düşülmesi ile fazla alındığı anlaşılan 111,48.TL’nin karar kesinleştiğinde istem halinde davacı tarafa iadesine,
3) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.320,00.TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4) Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.17/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸