Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/203 E. 2021/306 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/201 Esas
KARAR NO : 2021/348

Av. … -…

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/03/2016
KARAR TARİHİ : 17/05/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizden verilen 10/10/2016 tarih ve 2016/273 Esas 2016/544 sayılı kararı Yargıtay … Dairesi’nin 03/03/2020 tarih ve 2017/1155 Esas 2020/1444 Karar sayılı ilamıyla bozulması üzerine, mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ: Davacı vekili, Müvekkilinin, davalı tarafından yapılan ihaleyi kazanarak, davalı ile “Ego Genel Müdürlüğüne Bağlı Birimlerde Araç Bakımı, Onarımı, Sevk ve İdaresi ile ile Destek Hizmetlerinin 24 Ay Süre ile 3392 Personel ile Yürütülmesi” hizmet alımı işine ilişkin sözleşmeyi imzaladığını ve sözleşmenin devam ettiğini, Bu şekilde çalışan personel yönünden müvekkili ile davalı arasında İşveren-Alt İşveren ilişkisi kurulduğunu, Müvekkilinin bu kapsamda çalıştırılmak üzere…, …, … isimli personelleri istihtam ettiğini, istihdam edilen personelin emekli olması üzerine müvekkilinden kıdem tazminatı talep ettiğini, müvekkilinin de personelin çıkışlarını ve kıdem tazminatı ödenmesini davalıya bildirdiğini, Davalı tarafından kıdem tazminatının bu kişilerin hesabına ödendiğini, Sonrasında ise bu miktarların müvekkilinin hak ediş alacağından mahsup ediliğinin müvekkiline bildirildiğini, Yapılan kesintinin haksız olduğunu, davalının kıdem tazminatlarını ödemekle yükümlü olduğunu, 6552 Sayılı Yasa ile 4857 Sayılı Yasaya eklenen 112. Madde gereğince kıdem tazminatı hak edecek şekilde iş akdi sona eren işçilerin kıdem tazminatının asıl işveren kamu kurumu tarafından ödeneceğinin düzenlendiğini, Bu nedenle davalının kıdem tazminatlarında sorumlu olduğunu, müvekkilinin hak edişinden yapılan kesintinin ise haksız olduğunu, Taraflar arasında sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlık doğduğunu, Davalının müvekkilinin hak edişinden tek taraflı iradesi ile kesinti yapamayacağını kesinti yapılacak durumların belli olduğu belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin hak edişlerinden haksız olarak kesilen 188.095,78 TL nin kesinti yapıdığı tarihinten itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı Vekili Cevap dilekçesinde; müvekkilinin hizmet alımını, 4734 ve 4735 Sayılı Yasa hükümlerince gerçekleştirdiğini, Davacı ile de bu kapsamda 16.09.2014 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, davacının da beyan ettiği üzere taraflar arasında alt işveren-işveren ilişkisi kurulduğunu, söz konusu işçilerinde bu kapsamda … AŞ de çalıştığına dair bir uyuşmazlık olmadığını, emeklilik nedeniyle işten ayrılan bu işçilere ödemenin de 6552 S.Y ile 4857 Sayılı yasanın 112. maddesi gereğince müvekkili tarafından ödendiğini, Ancak söz konusu maddenin kıdem tazminatının ödenmesinde önceliği düzenleyen bir madde olduğunu, asıl işveren-işveren arasındaki sözleşmeyi bertaraf edici olmadığını, Yargıtay’ın emsal içtihatlarının da bu yönde olduğunu, Davalı ile müvekkili arasında akdi sözleşme olduğunu, bu nedenle ileri sürelen hususun bu kapsamda çözülmesi gerektiğini, Teknik Şartnamenin 17.3 maddesi gereğince yüklenicinin sözleşme kapsamında çalıştırdığı personelin ücret ve benzeri alacağından ve sair tazminat taleplerinden idarenin sorumluluğunun bulunmadığını, Yine Teknik Şartnamenin 18.7 gereğince ihale konusu hizmeti yürüten ve yüklenicinin personeli konumundaki çalışanların açacağı davada her türlü muhatabın yüklenici olacağını, İş ve sosyal Güvenlk hukukundan kaynaklanan da dahil her tür davada hükmedilecek tazminat ve giderlerden yüklenicinin sorumlu olduğunun kararlaştırıldığını, Davalının bu hükümleri bilerek müvekkili ile sözleşme imzaladığını hükümlerin açık ve net olduğunu, Bu nedenle davacının kıdem tazminatını ödemekle yükümlü olduğunu, Ayrıca bu yükümlülüğünün Kamu İhale Genel Tebliğinin 78.29 ve 78.30 maddelerinden de anlaşıldığını, Davacının ihaleye girerken işçi maliyetini belirlerken %4 sözleşme giderleri içersine Kıdem Tazminatı yanı sıra ihbar tazminatını da dahil ederek teklifte bulunması gerektiğini, Ayrıca İş Kanunun 2/6 maddesi gereğince İşveren-Alt İşveren arasında iç ilişkide rücu imkanın bulunduğunu, yine 4857 Yasanın 36. maddesi gereğince de ödenmeyen işçi ücretlerinin yüklenicinin hak edişinden kesilerek ödenmesinin mümkün olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
CEVABA CEVAP: Davacı Vekili Cevaba Cevabında; Davalının iddialarını kabul etmediklerini, davalının yükümlülüğünün sözleşmeden değil, yasadan kaynaklandığını, Bu nedenle yapılan ödemenin müvekkili şirkete rücu edilmeyeceği, rucu hakkının kanunda ve sözleşmede yer almadığını, 4857 Sayılı Yasanın 112. maddesi hükmü ile bu yükümlülüğü işver kamu kurumuna geçtiğini, Davalının hiç bir hakkı olmaksızın bu kesintiyi sözleşmeye aykırı olarak gerçekleştirdiğini, Davalının yazışmalarında da ödemeyi kabul ederek yaptığını, bu ödemelerin hiç bir hukuki dayanağı olmaksızın müvekkilinden kesilemeyeceğini, Müvekkiline yapılacak hak edişlerin ödeme usulünün 4734 S.Y da belli olduğunu, Müvekkilinin edimini kusurlu yapması halinde kesinti yapılabileceğini, belirterek davanın kabulüne karar verilmesini sitemiştir.
İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ: Davalı Vekili 2. Cevabında önceki beyanlarını tekrar ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkememiz 2016/273 Esas sayılı dosyasında dava reddolunmuş, mahkememiz kararı davacı vekilince istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi… Dairesinin 2016/69 – 2016/64 E.K. sayılı ilamı ile kararının usul ve yasaya uygun olması nedeniyle HMK’nin 353/1-b.1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay… Dairesinin 03/03/2020 tarih 2017/1155 – 2020/1444 E.K. sayılı ilamında; “Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen sözleşmeleri hükümlerinin kendilerini bağlayacağı, kanundan doğan teselsül gereğince dış ilişkide, borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarı iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği, bu itibiarla 22.09.2014 tarihli sözleşmenin 22.1. Maddesi ile Teknik Şartnamenin 17.3, 18.7. Maddeleri uyarınca işçilik alacaklarından yüklenicinin sorumlu olduğu ve asıl işverenin kıdem tazminatını asıl sorumu olan davacıya ödenecek hakedişten kesmesi ve ödeme nedeniyle alt işverene müracaat hakkı doğduğundan ayrıca temerüde düşürmeye gerek bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karara yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi… Dairesi’nin 27.12.2016 tarihli ve 2016/69-64 Esas, Karar sayılı ilamı ile esastan reddolunmuştur.
Bu kez, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Bu durumda, mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davalı tarafça ödenen kıdem tazminatının tamamından son işverenin sorumlu tutulması doğru değildir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi… Dairesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de; yukarıda açıklanan gerekçeler ile ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı istinaf isteminin reddi kararı usul ve yasaya aykırı görülmüştür…” gerekçeleriyle mahkememiz kararının kaldırılması sonrasında dosya iş bu esasa kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
DAVANIN NİTELİĞİ: Dava, Taraflar arasında imzalanan Hizmet sözleşmesi gereğince, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerinin iş akdinin sona ermesi nedeniyle doğan tazminat haklarından, asıl işverenin sorumlu olduğundan bahisle, asıl işverenin bu nedenle hak edişinden yaptığı kesintinin, iadesi istemine ilişkindir.
BOZMA KARARI ÖNCESİNDE DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Uyuşmazlık yasanın ve sözleşmenin yorumlanmasından kaynaklandığından ve hukuki mahiyette bulunduğundan dosya bilirkişiye verilmeyerek mahkemece değerlendirilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 16/09/2014 Tarihli “24 Aylık Personel Hizmeti Alımına Ait Sözleşme” başlıklı sözleşme, “Açık İhale Usulü İle İhale Edlen 24 Ay Süreli Personell Hizmet Alımı” Hizmet alımında Uygulanacak İdari Şartname ile “EGO Genel Müdürlüğüne Bağlı Birimlerde Araç Bakımı, Onarımı, Sevkk ve İdaresi İle Destek Hizmetlerinin 24 AY süre ile Yürütülmesi Hizmet Alımına ilişkin Teknik Şartname” dosyaya sunulmuştur.
Davacı vekili tarafından uyuşmazlık konusu olmayan ödeme, kesinti ve bu nedenle yapılan yazışma suretleri dosyaya sunulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay… Dairesinin 03.03.2020 tarih 2017/1155 2020/1444 EK sayılı Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KALDIRMA KARARI SONRASINDA DOSYAYA KAZANDIRILAN VE KARARA ESAS ALINAN DELİLLER: Kaldırma kararı doğrultusunda dava dışı dava dilekçesinde bildirilen ve işçilik alacakları davaya konu edilen işçilerin hizmet döküm cetvelleri ve işe giriş bildirgeleri dosyaya kazandırılmış, işçilere ait kayıt ve belgeler davacı vekili tarafından dosyaya delil olarak sunulmuş, akabinde dosya iş mevzuatı konusunda hesap uzmanı Aktüer bilirkişiye tevdii edilmiş, Aktüer bilirkişi Erdal Aras 27/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı işçi Ali Tosun’un davacı işverende 23/09/2014 – 07/01/2015 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 2.635,15 TL, dava dışı işçi Murat Boran’ın davacı işverende 23/09/2014 – 13/01/2015 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 2.577,87 TL, dava dışı işçi Ayhan Aslan’ın davacı işverende 23/09/2014 – 15/01/2015 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 2.252,64 TL, dava dışı işçi Mehmet Nalbant’ın davacı işverende 23/09/2014 – 30/11/2014 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 432,61 TL, dava dışı işçi Ömer Özyiğit’in davacı işverende 23/09/2014 – 21/12/2014 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 1.033,87 TL, dava dışı işçi Selçuk Yağcı’nın davacı işverende 23/09/2014 – 19/10/2014 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 1.049,82 TL, dava dışı işçi Erhan Solmaz’ın davacı işverende 23/09/2014 – 31/12/2014 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 2.329,34 TL, dava dışı işçi Muharrem Oktan’ın davacı işverende 23/09/2014 – 02/11/2014 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 257,06 TL, dava dışı işçi Aşır Yıldız’ın davacı işverende 23/09/2014 – 18/12/2014 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 7.945,46 TL ve dava dışı işçi Rüşdü Ünal’ın davacı işverende 23/09/2014 – 15/01/2015 tarihleri arasında çalışmasına ilişkin kıdem tazminatı ve izin ücreti miktarının toplamının 1.319,70 TL olduğunu mütala etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Toplanan delillere, …. Hukuk Dairesinin 03/03/2020 tarih 2017/1155 2020/1444 EK sayılı Bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişi raporuna, tarafların beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu olayda, davacı ile davalı arasında asıl işveren – alt işveren ilişkisi olduğu, davacının alt işveren, davalının ise asıl işveren olduğu sabittir. Davacı ile davalı, dava dışı işçiye karşı 4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesi uyarınca İş Kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle müteselsilen sorumludur. Taraflar arasında yapılan sözleşme hükümleri incelendiğinde ise, düzenlenen sözleşmenin 22.1. Maddesinin “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirlenmiş olup yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” hükmünü ve Hizmet Alımı Teknik Şartnamesinin 17.3. Maddesinin “Yüklenicinin bu sözleşme kapsamında çalıştırdığı personelin ücret ve benzeri alacağı ile sair tazminat haklarından dolayı idarenin bir yükümlülüğü yoktur” hükmü ile 18.7. Maddesinin “İhale konusu hizmeti yürüten ve yüklenici personeli konumdaki çalışanların açabileceği her türlü davanın (iş davaları dahil) hukuki muhatabı yüklenici olacaktır. İş ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan da dahil her türlü davada personel lehine ve üçüncü kişiler lehine mahkemece hükmedilebilecek tazminattan, mahkeme masrafından faizden ve vekalet ücretlerinden yüklenici sorumlu olacaktır.” hükümlerini içerdiği, dolayısıyla Sözleşme ve eki şartname hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, alt işverenin çalıştırılacak işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatının tamamından sorumlu olacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmıştır.
1475 sayılı İş Kanununun 14/3. maddesi “İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler gözönüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/07/1975 tarihinden itibaren işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.” hükmünü içermektedir. Bu hüküm uyarınca davacının dava dışı işçinin kendi yanında çalıştığı süreye ilişkin kıdem tazminatının tamamından sorumlu olduğu kabul edilmiştir (Yargıtay …. HD. 2016/5103 – 2017/105 E.K)
Tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, taraflar arasında 24 Ay Süreli Personel Hizmeti Alımına Ait Sözleşmesinin düzenlendiği, sözleşme ve şartname hükümlerine göre dava dışı işçilere ödenecek kıdem tazminatının tamamının alt işverene ait olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, 4857 sayılı İş Kanununun 2/6, 1475 sayılı İş Kanununun 14/3. maddesi dikkate alındığında son işverenin dava dışı işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olmak üzere kıdem tazminatından sorumlu olacağı, bu itibarla davalı tarafından dava dışı işçiler …’a ödenen kıdem tazminatının tamamının davacının hak edişinden kesilmesinin yerinde olmadığı, sadece dava dışı işçilerin davacı yanında çalıştığı tarihleri arasındaki süreye ilişkin olarak kesinti yapabileceği, bilirkişi raporuna göre, dava dışı işçilerin davacı yanında çalıştığı süreye ilişkin kıdem tazminatları ve izin ücretleri miktarının toplamının 21.383,52 TL olduğu, bu hali ile davacının hak edişinden yapılan kesintinin dava dışı işçilere yapılan toplam ödeme olan 188.095,78 TL’den mahsubu ile 166.712,26 TL’lik kısmının haksız olarak kesildiği anlaşılmakla; davanın haksız kesilen miktar itibariyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesi ve kesinti tarihlerinden itibaren ticari faiz işletilmesi yönünde kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M: Yukarıda Açıklanan Gerekçelerle;
1-Davanın kısmen KABULÜ İLE; 166.712,26 TL’nin 86.773,73’sine 04.02.2015 tarihinde 79.938,53 TL’sine 18.02.2015 tarihinden itibaren ticari faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 12.848,82 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 3.212,21 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 9.636,61 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilip takdir edilen 19.787,66 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, red edilen miktar üzerinen hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karar ve ilam harcından mahsup edilen 3.212,21 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan yargılama gideri 29,20 TL başvuru harcı, 24,20 TL vekalet harcı, 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 145,80 TL tebligat ve müzekkere posta gideri olmak üzere toplam 2.699,20 TL’nin, davada red ve kabul oranına göre 2.392,34 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişikin giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 51,30 TL giderinin davada ret ve kabul oranına göre 5,83 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nun 333 ve GAT’nin 5. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kalan kısmının hüküm kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı ve davacı vekilinin yokluğunda taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/05/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸