Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/184 E. 2022/164 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/184 Esas
KARAR NO : 2022/164
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … …
VEKİLİ : Av. … .- …
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/10/2019
KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 04/04/2022
Ankara …Mahkemesinin 13/02/2020 tarih 2019/563 Esas 2020/112 Karar sayılı görevsizlik kararı ile gelen dava dosyasının mahkememize tevzi edilmekle yeni esasına kaydı yapılmakla, yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı vekilinin Ankara …Mahkemesinin 2019/563 Esas 2020/112 Karar sayılında dosyasına sunmuş olduğu, 17/10/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde satış elemanı olarak 2012 yılı ocak ayında çalışmaya başladığını, davacı işverence giriş bildirgesi verilmediğini, müvekkili aleyhine davalı tarafça kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile Ankara … Dairesi’nin 2018/14180 Esas sayılı dosyası ile icrai takip başlatıldığını, müvekkil ile eski işveren davalı arasındaki borca itiraz yargılamasının müvekkil aleyhine kesin olarak neticelendiğini, bunlar esnasında da kambiyo senedine dayanması nedeniyle durmayan takip, icra hukukunun şekli inceleme ve sınırlı delille ispat kuralları gereğince haciz aşamasına geldiğini, müvekkilinin emekli olup başkaca bir geliri bulunmadığını, aldığı maaşının miktarının ortada olduğunu, ailenin gecimini sağlayan tek kişi müvekkili olduğunu ileri sürerek öncelikle adli yardım ve takibin teminatsız olarak tedbiren durdurulması taleplerinin devala da yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulüne, 01/03/2012 keşide 15/12/2016 vade tarihli 20.000,00.TL tutarlı lehtarının … olduğu senetten dolayı davacı …’ın borçlu olmadığının tespitine, Ankara … Dairesinin 2018/14180 sayılı dosyasına kayıtlı icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetle yapılan takip nedeniyle takip konusu senet miktarının yüzde yüz nispetinde tazminat takdirine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinden bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Ankara …Mahkemesinin 21/10/2019 tarihli Adli Yardım Red Ara Kararı ile ; ” Adli yardım talebinde bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır (HMK 336-(2)). Ancak mahkememizce yapılan inceleme sonucunda davacı vekili tarafından herhangi bir bilgi, belge ve fakirlik ilmuhaberi sunulmadığından, adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. ” Gerekçesi ile davacı vekilinin adli yardım talebinin reddi kararı verildiği, bunun üzerine davacı vekili tarafından 04/11/2019 tarihinde başvurma harcı olarak 44,40 TL , peşin harç olarak 340,00 TL olmak üzere toplamda 384,40 TL harcı mahkeme veznesine yatırdığı anlaşıldı.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davalıya usulüne uygun şekilde dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatini bildiren çağrı kağıdı tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap vermemiştir.
Dava dosyası ANKARA …MAHKEMESİNİN 13/02/2020 TARİH 2019/563 ESAS, 2020/112 GÖREVSİZLİK KARARI İLE MAHKEMEMİZE TEVZİ EDİLMİŞ OLUP MAHKEMENİN GÖREVSİZLİK KARARINDA; Ankara … İcra Dairesinin 2017/18908 esas sayılı dosyasının incelenmesinden, … tarafından davacı … aleyhine 24.741,65 TL bedelli olarak kambiyo senetlerinin mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını, örnek 10 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, takibin bu şekliyle kesinleştiğinin anlaşıldığını, takibin dayanağı 01/03/2012 keşide tarihli, 15/12/2016 vade tarihli keşidecisi …, Muhattabı … olan 20.000,00 TL bedelli bono olduğunu, Türk Ticaret Kanunu uyarınca bono, poliçe, çek illetten mücerret kamu itimadına sahip kıymetli evrak niteliğinde olduğunu, Somut olayda; kıymetli evraka dayalı olarak yapılan icra takibi sonucu açılan menfi tespit davasının da kökeninin bono olduğunu, SGK kayıtlarının incelenmesinden de davalının davacının işvereni olmadığının görüldüğünü, sonuç olarak takibin dayanağının bono olması, davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığının anlaşılması nedenleriyle bono Türk Ticaret Kanununda düzenlendiğinden ve bonoya karşı açılan menfi tespit davası mutlak ticari dava olduğundan (Ankara BAM …HD.28/02/2019 tarih E: 2018/2256 K: 2019/538 sayılı kararı) mahkemelerinin görevsizliğine, Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 gereği mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle usulden REDDİNE, karar verilerek dosyanın mahkememize tevzi edildiği, eldeki dosyanın mahkememizin 2020/184 Esas sırasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır,
Davalının 07/07/2021 tarihli duruşma ki beyanında: ” Davacının bende 17.000,00.TL lik senedi vardır. 20.000,00.TL’ likte senedi varmış ki icra takibine koymuşum.” dediği, 13/05/2013 tarihinde Polis merkezinde alınan ifadesi ile duruşmadaki beyanın çelişkili olması nedeniyle sorulduğunda; Polis merkezinde beyanında yanlış anlaşılma olduğunu. Duruşmadaki beyanın doğru olduğunu. 20.000,00.TL lik senedi davacıdan aldığını. Artı olarak ta 17.000,00.TL lik senedinin de olduğunu beyan etmiştir. Davacı vekili de 07/07/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; davalının savcılıkta verdiği ifadesinde 20.000,00.TL lik bir senet bulunmadığını beyan etmek ile ikrarının bulunduğunu beyan etmiştir.
Dosya arasında bulunan …Cumhuriyet Başsavcılığının 04/06/2013 tarihli 2013/7419 Soruşturma No, 2013/5572 Karar nolu Kovuşturmaya Yer olmadığına Dair Kararında, müştekinin şüpheli …’dan işyerinden aldığı malları piyasaya sattığı, mal sattığı yerleri dolaşıp kendisine 17.000,00.TL borçlu olduğunun tespit etmesi üzerine kendisinden buna karşılık senet aldığını. Senedi zorla almadığını, iddia ettiği şekilde daha önceden kendisinden teminat senedi almadığını beyan ettiği, yapılan soruşturma sonucunda, şüphelinin atılı suçları işlediğine dair müştekinin soyut iddiasından başka kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte delil olmadığı anlaşıldığından, şüpheli hakkında Kovuşturmaya yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği tespit edilmiştir.
HMK.nun 200.MADDESİNE GÖRE; Kural olarak; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrar ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamanki miktar veya değeri kanunda öngörülen sınırı geçtiği takdirde senetle ispatlanması gerekir. (HMK m. 200/1)
Buna göre davacı, hukuki ilişkinin değeri itibarıyla iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı yoksa iddianın ikrar, yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. HMK’nın 187. maddesinde; ispatın konusunun, tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalardan oluştuğu ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilebileceği, herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıaların çekişmeli sayılmadığı hükme bağlanmıştır.
Yargılama usulü bakımından ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir. (YHGK 09.11.1955 gün E:4-79 K:78; YHGK 25.06.1975 gün E:4/681 K:879)
İkrarın ispat kuvveti, yapıldığı yere göre belirlenir. Buna göre; ikrarın mahkeme içinde veya mahkeme dışında yapılmasına farklı hüküm ve sonuçlar bağlanmıştır.
Kural olarak mahkeme dışı ikrar, kesin bir delil olmayıp, takdiri delildir. Bununla ancak takdiri delillerle ispat edilebilen hususlar ispat edilebilir. Bu bakımdan kesin delille ispatı gereken bir hukuki işlemin varlığı mahkeme dışı ikrar ile ispat edilemez. Ne var ki mahkeme dışı ikrar bir belge ile ispat edilebilirse kesin delil hükmünde olur. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, savcılıkta, haciz sırasında ya da polis önünde yapılan ikrar, mahkeme dışı ikrar olup; bir belge ile ispat edilebilirse, kesin delil hükmünde olacağı ve ikrarda bulunanı bağlayacağı açıktır. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 25.01.2021 tarihli 2020/11610 Esas, 2021/406 Kararı)
Somut olayda, davalının Polis merkezinde verdiği 13/05/2013 tarihli beyanıda, kendisinin işyerinde …’ın mal alıp sattığını, kendisin işyeri ile bağlantısının bulunmadığını. Kendisinin işyerinde almış olduğu malları kendisinin ortağıymış gibi piyasaya sattığını, kendi adına tahsilat yaptığını öğrendiğini. Satış yaptığı tüm esnafı gezdiğini, yaptığı araştırmada kendisine karşı 17.000,00.TL lik bir borcu çıkınca kendisinden senet aldığını, kendisi borcunu bildiği için senedi imzaladığını. Kendisine zorla senet imzalatmadığını. Ayrıca bu şahsın işyerinde daimi işçi olarak çalışmadığını, kendisinden işe girerken alınmış bir 20.000,00.TL lik senet olmadığını, sadece yaptığı araştırma sonucu kendisine olan borcundan dolayı 17.000,00.TL lik senet olduğunu.” beyan ettiği tespit edilmiştir.
Bu kapsamda, davalının Kolluk tarafından alınan beyanı yazılı delil başlangıcı olduğundan davada senede dayalı olduğundan senede dayalı davalarda tanık dinlenme yasağı bulunmasına rağmen yazılı delil başlangıcı bulunduğundan, HMK.nun 202.maddesi kapsamında buna göre davacı tarafın delil dilekçesinde belirttiği tanıklarının dinlenmesine karar verilmiştir.
Davacı Tanığı … beyanında: “Davalı … benim eşim olar ben arada iş yerine gidiyordum. Yemek yapıyordum, temizlik işleri yapıyordum. Davacı …’ın eşimin iş yerine gittiğim zamanlarda toplam 2 veya 3 kez görmüşümdür. Burdan tanıyorum. Ben davalı eşimin davacıdan senet aldığı konusunda bizzat görgüye dayalı bilgim yok. Ancak davacı kişi davalı eşimden malzeme aldığını biliyorum. Davalı eşimde güvenmediği kişilerden senet alıyor. Davalı eşimin davacıdan bu şekilde senet alırken ben yanında değildim. Genel olarak belirttiğim gibi güvenmediği kişilerden senet alıyor. Davacı davalı eşimin yanında çalışan bir kişi değildir. Belirttiğim gibi davacı toptan veya perakende malzeme alıyor . Bunları satıyor. Bu şekildeki ticari ilişkilerini biliyorum. Alınan parçalarda araba yağı, yağı filtresi gibi malzemeler dedi. Bu sıra davacı vekilinin sorusu alındı: Tanığın Polis merkezinde 13/05/2013 tarihli beyanında davalı eşinin davalı …’dan aldığı mallara karşı 17.000 TL’lik eşine senet verdiğine dair beyanı vardır. Oysa duruşmada bu konudan hiç bahsetmedi. Bu beyanı ile duruşmadaki beyanı çelişiyor. Ayrıca dava konusu edilen 20.000 TL ‘lik senet hakkında da bilgisinin olmadığının sorulmasını da talep ediyoruz. Tanığın karakolda alınan ifadesinin tutanağı ve imza gösterildi. Tanık beyanında aradan yaklaşık 10 yıl geçmiştir. Ben karakoldaki beyanımı hatırlamıyorum. Ancak bana göstermiş olduğu karakol ifadesindeki imza bana aittir. Ayrıca ben dava konusu edilen 20.000 TL’lik senet hakkında bir bilgim yoktur. ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı Tanığı İLYAS BARIŞ KAVACI beyanında: ” Ben davalı …’nun Oto yedek parça madeni yağ pazarladığı iş yerinde 2010-2011 yıllarında çalıştım. Benim o dönemde çalıştığım yıldı davacı … ‘da davalının yanında çalışıyordu. Sigortasının olup olmadığını bilmiyorum. Yalnız benim sigortam ödeniyordu. Ben girdikten kısa bir süre sonra davacı … bu iş yerinde ayrıldı. Ayrılış sebebini bilmiyorum o zaman davalı yanında çalışırken satım işlerinden açık vermiş davalıda bu açığa karşılık davacıdan senet almış. Senedin miktarını bilmiyorum. Bu olayda benim yanımda olmadı. Başkalarından duydum. Davacı davalının işlettiği yerden ayrılınca tüccar plasiyer olarak kendi adına bağımsız olarak çalışmaya başladı. Davalının iş yerinden malzeme alıyor. Kendi adına satıyor. Bu şekilde çalışma yaptı. Ancak bu kendi adına bağımsız çalıştığı dönemde davalının davacıdan senet alıp almadığını bilmiyorum. Ayrıca bana sormuş olduğunuz soruya göre de 01/03/2013 keşide tarihli senedin tanzimine ilişkin ben yanlarında yoktum. O konuda bilgim yok. Aradan zaman geçti. Ayrıca senedin kaybolup yeniden senet tanzimine ilişkin olay hakkında da bilgim yoktur. Benim polis merkezinde alınan ifadem de belirtilen şekilde senet imzalarken bulunuyordum şeklinde yanlış yazılmış. Ben taraflar senet tanzim ederken yanlarında olup olmadığımı hatırlamıyorum. Yoksa hatırlasam söylerdim. İfadem de belirttiğim gibi davacı davalının yanında çalışırken satım işlerinde açık verince bu açığa karşılık davacıdan senet aldığını duydum. Bunu biliyorum. Zaten davacı kendi başına tüccar plasiyer olarak çalışırken mal aldığı kişiler kendileri teminatı için malını pazarlayan tüccar plasiyerlerden teminat senedi alıyorlar . Senedin üstüne de teminat senedi olarak olarak bazen yazıyorlar bazen yazmıyorlar . Teminat senede yazıldığı takdirde alan kişinin işine yaramadığından bu nedenle genellikle teminat senedi yazmıyorlar . Halen davalı … kendi küçük minibüsünü davacı …’a tüccar plasiyer olarak vererek kullanmasını sağladı. Yakıtını davacı sağlıyordu. Davacı vekilinin bana sorduğu soruya göre, davacı ile davalı arasında ödemenin tam yapılmadığına ilişkin tartışma oldu. Bu tartışmadan sonra zaten davacı … kendi adına tüccar plasiyer olarak davalının iş yerinde yedek parçayı alarak pazarlamaya başladı. Bu şekilde bir müddet çalıştılar ancak ne kadar olduğunu bilmiyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili tanık … beyanına karşı beyanında: ” Tanığın karakolda verdiği ifade ile duruşmada verdiği ifadesi çelişkilidir. 20.000 TL ‘lik senetten haberi yok. Karakoldaki ifadesinde ise eşinin davacıdan aldığı mallara karşılık 17.000 TL’lik mal karşılığı senet aldığı beyanda bulunmaktadır. Bu kapsamda davalı asilin ikrarı doğrulanmaktadır. Davamızın kabulüne karar verilsin.” şeklinde beyanda bulunulmuş olup davacı vekili diğer tanık İlyas Barış Kavacı beyanına karşı davacı vekili beyanında: “Tanık beyanında bahsetti üzere müvekkilim ile davalı arasında teminat bonosu olayı söz konusu olmuştur. Dava dilekçesinde olayı ayrıntılarıyla belirtmiştir. Beyanlar iddiamızı doğrulamaktadır. Hayatın olağan akışı gereğince de elinde 20.000 TL’lik teminat senedi olmayan bono olsa idi davalının tekrardan senet alması gerekmezdi. Yine kolluktaki açık beyanı ile de davalı 17.000 TL dışında başkaca bir alacağının olmadığını beyan etmektedir. Keza bu 17.000 TL’lik senedin de baskı altında alındığı doğrulanmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda davanın kabulünü talep ediyoruz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı ise tanık …’nun beyanına karşı : ” Eşimin tanık olarak beyanına bir diyeceğim yoktur. Ne diyorsa doğrudur. Davacıda 17.000 TL’lik ve 20.000 TL’lik senet almışlığım vardır. Ben halen davacı mağdur durumdaydı. Düğün yapmıştı. 17.000 TL’lik senedi öde, 20.000 TL’lik senedi takibe koymayacağımı söyledim. Şimdide söylüyorum. 17.000 TL’lik senedi ödesin, 20.000 TL’lik senedi takibe koymayacağım, 20.000 TL’lik senedi de malzeme karşılığı almıştım.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davasına ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, iddia, savunma toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalı …’nun Polis merkezinde verdiği beyan yazılı delil başlangıcı kabul edilerek, buna göre davacı tarafın tanıkları HMK.nun 202.maddesine göre dinlenmesine karar verilmiş olup dinlenen tanıklar … ile …’nın beyanları ile davalının Polis Merkezinde verdiği 13/05/2013 tarihli ifadesinde, davacının kendisine karşı 17.000,00.TL lik bir borcu çıkınca kendisinden senet aldığını, kendisinden işe girerken alınmış bir 20.000,00.TL lik senet olmadığına yönelik ifadesi bulunmasına rağmen davalı tarafından, 01/03/2012 düzenleme tarihli 15/12/2016 vade tarihli 20.000,00.TL tutarlı bonoyu Ankara 24.icra Dairesinin 2018/14180 Esas sayılı icra dosyası ile kambiyo senetlerine özgü hacizyolu başlattığı tespit edilmiş olup davalının Polis Merkezinde verdiği ifadesinde 20.000,00.TL lik bir senedin davacının bulunmadığına yönelik beyanı bulunmakta olup bu yazılı delil kapsamında dinlenen tanık beyanları da dikkate alındığında, davalının eşi olan tanık Aylin AYDOĞAN beyanında, davacı kişinin davalı eşinden malzeme aldığını bildiğini, davalı eşimin yanında çalışan bir kişi olmadığını. Davacının toptan veya perakende malzeme aldığını, dava konusu edilen 20.000 TL’lik senet hakkında bir bilgisinin olmadığını beyan etmiş olup diğer tanık İlyas Barış KAVACI ise, davacı kendi başına tüccar plasiyer olarak çalışırken mal aldığı kişiler kendileri teminatı için malını pazarlayan tüccar plasiyerlerden teminat senedi aldıklarını. Senedin üstüne de teminat senedi olarak olarak bazen yazdıklarını, bazen ise yazmadıklarını. Teminat senedi yazıldığı takdirde alan kişinin işine yaramadığından bu nedenle genellikle teminat senedi yazılmadığını. davacı ile davalı arasında ödemenin tam yapılmadığına ilişkin tartışma oldu. Bu tartışmadan sonra zaten davacı … kendi adına tüccar plasiyer olarak davalının iş yerinde yedek parçayı alarak pazarlamaya başladığını beyan etmiş olup ayrıca davalının Polis merkezindeki beyanındaki; davacıya ait 20.000,00.TL lik bir senet bulunmadığına ilişkin ikrara yönelik beyanı dikkate alınarak, bu kapsamda, davacı tarafından açılan menfi tespit davasının kabulü ile, Davacının, Ankara …İcra Müdürlüğünün 2018/14180 Esas sayılı icra dosyasına konu olan 01/03/2021 keşide tarihli 15/12/2016 vade tarihli 20.000,00.TL bedelli senedin teminat senedi olduğunun tespiti ile teminat senedi olduğundan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapamayacağından, bu …İcra Müdürlüğünün 2018/14180 Esas sayılı icra takip dosyasındaki icra takibinin davacı yönünden iptaline, davacının icra takibinde dayanak teşkil eden bu senetten dolayı borçlu olmadığnın tespitine, Ayrıca Davalı kötüniyetli olarak icra takibi başlattığından, alacağın %20’si olan 4.000,00.TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-)Davacı tarafından açılan MENFİ TESPİT DAVASININ KABULÜ İLE,
A-)Davacının, Ankara …İcra Müdürlüğünün 2018/14180 Esas sayılı icra dosyasına konu olan 01/03/2021 keşide tarihli 15/12/2016 vade tarihli 20.000,00.TL bedelli senedin teminat senedi olduğunun tespiti ile teminat senedi olduğundan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapamayacağından, bu 24.İcra Müdürlüğünün 2018/14180 Esas sayılı İCRA TAKİP DOSYASINDAKİ İCRA TAKİBİNİN DAVACI YÖNÜNDEN İPTALİNE, davacının icra takibinde dayanak teşkil eden bu senetten dolayı BORÇLU OLMADIĞNIN TESPİTİNE,
B-) Davalı kötüniyetli olarak icra takibi başlattığından, alacağın %20’si olan 4.000,00.TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.366,20.TL karar ve ilam harcının, dava açılışında davacıdan alınan 340,00.TL peşin harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 1.026,20.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 340,00.TL peşin harç, 44,40.TL başvurma harcı, 325,10.TL tebligat ücreti, olmak üzere toplam 709,50.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren, HMK.nun 345.maddesine göre 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 23/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸