Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/576 E. 2021/132 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
14. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ “TÜRK MİLLETİ ADINA”
KARAR
ESAS NO : 2019/576 Esas
KARAR NO : 2021/132

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : İtirazın İptali / Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2019
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali / Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında saat alışverişi yapıldığını, müvekkili şirketin davalı şirkete çok sayıda saat teslimi/satışı yaptığını ve bu işlemleri faturalandırarak defterine işlediğini, ürün bedellerinin müvekkili şirkete ödenmemesi üzerine İstanbul…Müdürlüğünün 2018/40312 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 11.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davaya alacak davası olarak devam olunarak 915.000,00 TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu icra takibine karşı müvekkili tarafından hem yetkiye hem de borca kısmi itiraz edildiğini, davacının iş bu davasında yetki itirazının iptaline yönelik bir talepte bulunmadığını, yetki itirazına karşı dava açılmadan yalnızca borca itirazın iptali için dava açılamayacağını, davacının İstanbul Arabuluculuk Bürosu’na başvurusuna, müvekkilinin yetki itirazında bulunduğunu, itiraz üzerine dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesine gönderildiğini ve mahkemece Ankara Arabuluculuk Bürosunun yetkili olduğu yönünde kesin karar verildiğini, davacının İstanbul Arabuluculuk Bürosu aracılığıyla Ankara Arabuluculuk Bürosu’na başvurduğunu ve yetkili Ankara Arabuluculuk Bürosu tarafından listeye kayıtlı arabulucu belirlendiğini, yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonucunda anlaşılamadığını, davaya konu icra takibi bakımından Sulh Hukuk Mahkemesince Ankara Arabuluculuk Bürosu’nun yetkili olduğu yönünde verilen karar gereğince Ankara İcra Dairelerinin ve Mahkemelerinin yetkili olduğu hususunun kesinleştiğini, bu haliyle davacının İstanbul İcra Dairesinde başlattığı takip dosyasının yetki itirazı üzerine Ankara İcra Dairelerine gönderilmesini isteyerek sonrasında yeniden müvekkiline ödeme emri gönderilmesini talep etmesi gerekirken bu işlemleri yapmadığını, davanın öncelikle usul yönünden reddi gerektiğini, müvekkili ile davacı şirket arasında açık hesap ilişkisi içinde bir ticari ilişki kurulduğunu, toptan saat satıcısı olan davacı şirketin, müvekkili şirkete saat gönderdiğini ve müvekkili tarafından da bu saatlerin satışı yapıldıkça ödemede bulunulduğunu, müvekkili şirket ortaklarının babası olan Fuat Yıldırım adına tapuda kayıtlı Ankara ili … ilçe … mahallesi 49/1 parsel B tipi Villa 3/23 nolu bağımsız bölümün davacı şirkete devri, bu villa için belirlenecek bedelin müvekkili şirketin davacıya olan borcu ile takası ve yine bu takastan sonra belirlenen bedelden arta kalan miktarın müvekkili şirketin nam ve hesabına verilmiş avans olarak kabul edilerek bunun karşılığında da mal gönderilmesi hususunda taraflar arasında görüşmeler olduğunu, tarafların en son villa bedelini KDV dahil 930.000,00 TL olarak kabul edilmesi konusunda anlaştıklarını, tapu devir masrafı ve harçlarına mahsuben müvekkili şirketin hissesinden 15.000,00 TL’nin düşülmesinin sonradan kararlaştırıldığını ve 915.000,00 TL’nin müvekkili hanesine alacak kabul edilerek mevcut borçlar ile takası ve bakiyesinin de yine müvekkili namına ve yararına davacı şirket nezdinde avans olarak kalması hususunda mail yolu ile yapılan yazışmalar neticesinde anlaşmaya varıldığını, ancak gerçek satış bedeli 930.000,00 TL olmasına rağmen bazı kanuni zorunluluk ve sıkıntılar sebebiyle tapuda satış bedelinin 500.000,00 TL olarak gösterilmek suretiyle tapunun 08.01.2016 tarihinde devredildiğini, davacının, şirketin muhasebecesi tarafından gönderilen mailler ve hesap dökümlerinde 500.000,00 TL’nin, tapuda devrinin yapıldığı 08.01.2016 tarihinde genel amaçlı virman-Fuat Yıldırım virman açıklamasıyla müvekkili şirketin borcuna mahsup edildiğinin görüldüğünü, bakiye 415.000,00 TL karşılığında davacının hiçbir bedel almadan müvekkiline mal göndermeye devam ettiğini, davacının muhasebecileri kanalıyla attığı mailler ve eki hesap dökümünde bakiye borcun villa bedeli 915.000,00 TL dikkate alınarak hesaplandığının, ancak, villa üçüncü kişi üzerinden davalıya geçtiği için muhasebesel sıkıntılar nedeniyle tarafların ticari defterlerinde villa bedellerinin düşülmemiş olduğunun görüldüğünü, 15.02.2018 tarihinde 123.329,65 TL’nin banka kanalıyla davacıya ödendiğini ve bu ödeme dikkate alınarak cari borcun bildirilmesinin istenildiğini, davacı tarafından o tarih itibariyle bakiye cari borcun 44.412,36 TL olarak bildirildiğini, bu tarihten sonra davacının villayı kendi isteği ile satışa çıkardığını, ancak istenilen şekilde satamaması üzerine önceki anlaşmaları hiçe sayarak villa ve bedeli konusunda muarazalar yaratmaya çalıştığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kesildiğini, davacının bu kere sanki villayı hiç almamış gibi ticari defterleri ve muhasebe kayıtlarında müvekkilinin herhangi bir onayı olmadan oynamalar yaparak borçtan mahsup ettiği 500.000,00 TL’yi dahi yeniden borca ekleyerek kötü niyetli olarak müvekkilinden fazla para talebinde bulunmaya başladığını, müvekkilinin kalan borcu olan 44.412,36 TL’yi icra harç masraf ve vekalet ücreti ile birlikte dosyaya ödendiğini, bakiye 915.000,00 TL yönünden takibe itiraz edildiğini belirterek davanın reddini, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili tarafından, davacı vekilinin ıslah dilekçesine karşı sunulan cevap dilekçesinde, davanın ıslah edilebilmesi için öncelikle dava şartlarını taşıyan usulüne uygun bir dava bulunması gerektiğini, oysa davalı yanca açılan itirazın iptali talepli davasının bu şartları taşımadığını, ortada dava şartlarına haiz usulüne uygun bir dava bulunmaması sebebiyle ıslah da yapılamayacağını, davacının ıslah talebinin öncelikle bu nedenle reddi gerektiğini belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, ticari satım nedeniyle alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali, bilahare ıslah dilekçesiyle alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, İstanbul…Dairesinin 2018/40312 Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
İstanbul…Dairesinin 2018/40312 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 27.11.2018 tarihinde, çok sayıda saat satım işlemine ilişkin bakiye 959.412,7 TL asıl alacak için takip başlatıldığı, davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine ve borcun 915.000,00 TL’lik kısmına itiraz edildiği, davacı alacaklı vekilinin 21.05.2019 tarihinde, UYAP üzerinden 6009420340 iş emri numarası ile “…icra takibinin, yetkili Ankara İcra Tevzi Bürosuna gönderilmesini talep ederim.” şeklinde, bilahare aynı gün “21.05.2019 tarihinde, “6009420340 iş emri ile müdürlüğünüze gönderilen talebimizden vazgeçtiğimizi bildirir, işleme alınmamasını talep ederim” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, iş bu davanın görülebilmesi için öncelikle ortada yetkili icra dairesinde başlatılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. İstanbul…Dairesinin 2018/40312 Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu vekili tarafından icra dairesinin yetkisine usulüne uygun şekilde itiraz edilmiş ve bu itiraz davacı alacaklı vekili tarafından kabul edilerek dosyanın yetkili Ankara İcra Dairesine gönderilmesi talep edilmiştir. Her ne kadar davacı alacaklı vekili tarafından, aynı günlü yazı ile daha önceki talepten vazgeçildiği belirtilerek yazının işleme alınmaması bildirilmiş ise de, yetki itirazının kabulüne ilişkin beyan icra dosyasına ulaşması ile davalı borçlu yararına sonuç doğuracağından, daha sonraki vazgeçme talebinin geçerli olmayacağı, dosya yetkili Ankara İcra Dairesine gönderilmeden ve yeniden ödeme emri tebliğ edilmeden yetkisiz icra dairesinde yapılan itirazın iptali yönünden açılan davada, dava koşulu gerçekleşmemiş bulunduğundan, dava koşulu gerçekleşmeyen dava için yapılmış olan ıslahın da kabul edilemeyeceği kanaatine varılmakla davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:
Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 10.828,86 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.769,56‬ TL harcın ve ayrıca yatırılan 4.797,05 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olması nedeniyle suç üstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettiren davalı yararına AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’ne İSTİNAF BAŞVURU YOLU açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/02/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …