Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/486 E. 2021/907 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/486 Esas
KARAR NO : 2021/907
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … ….

DAVALI : …

DAVA : Tazminat (İşçi- Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklı )
DAVA TARİHİ : 21/10/2011
KARAR TARİHİ : 29/12/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 06/01/2022
Ankara 20. İş Mahkemesi’nin 14/06/2019 tarih 2019/23 Esas 2019/383 Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilen dosya, mahkememizin esas defterine kayıt edilmekle, yapılan açık yargılama sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı vekili Ankara ….. İş Mahkemesinin 2011/1851 Esas sayılı dosyasına sunduğu dava dilekçesinde özetle, Davacının davalı yanında Ağustos 2000 tarihinde işçi-memur olarak işe girdiğini, 16.06.2006 tarihinde genel müdürlük makamına getirildiğini, makama geldiğinde zarar eden kurum sonrasında kar etmeye başladığını, ortaklar kurulu tarafından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Fen İşleri Daire Başkanlığının 2001-2004 yılları arası asfalt işlerine ait hesaplarda yapılan inceleme neticesinde fazla olarak ödendiği tesbit edilen 1.928.000 TL nin 23/08/2011 tarihine kadar ödenmesine dair yapılan talebin yerine getirilmesinin kendisinden istendiğini ,kendisinin de istenen alacağın rapora ,mahkeme kararına veya teftişe dayalı olmadığından ödemeyi red ettiğini ,bu denli büyük bir meblağın kendisinin tek imzası ile ödenmesinin doğru olmadığını belirterek durumu ortaklar kurulunda açıklayarak kurul kararı alınmasını talep ettiğini ancak kurulun kendilerini sıkıntıya sokacağını belirterek sadece genel müdür imzası ile işlemin yapılmasını istediklerini ,kendisinin mahkeme kararı olmadan işlem yapmayacağını belirtmesi üzerine ortaklar kurulu tarafından apor topar toplanarak davacıyı görevden alarak danışman kadrosuna atandığını, genel müdürken aylık net 4.600,00 TL ücret aldığını, danışmanlık görevine atanması ile maaşının aylık net 2.000,00 TL ‘ye düşürüldüğünü, muvafakati alınmadığını, iş şartlarında esaslı değişiklik yaratan bu durum nedeni ile iş akdinin haklı olarak sonlandırılmasını talep ettiğini, genel müdürken 8.30-00.00 arası sürekli çalıştığını, hafta sonları da çalıştığını, yıllık izin ücretinin danışman maaşından ödendiğini beyanla ödenmeyen 1.000,00 TL kıdem tazminatının, 1.000,00 TL fazla mesai ücretinin, 500.00 TL yıllık izin ücretinin, 500.00 TL hafta tatili ücretinin kıdem tazminatına fesih diğer alacağa ise dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak tahsilini talep etmiştir

Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davalı şirket vekilinin Ankara …. İş Mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle, öncelikle zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının fesih sebebi ile bağlı olduğunu ve feshin haksız olduğunu, davacının genel müdür yardımcılığı kadrosunda olduğunu ve vekaleten genel müdür makamında bulunduğunu, genel müdür yardımcılığı maaşının danışmanlık maaşının altında olduğunu, yıllık izin ücretlerinin çek vermek suretiyle ödendiğini, hafta tatili ücretlerinin ödendiğini, 2007 Aralık ayında fazla mesai alacakları için 9.451,35 TL ‘lik ödeme yapıldığını, maaşlar peşin ödenmekle son eylül ayı maaşından 25 günlük fazla ödemeye yönelik ve yine 3.599,99 TL’lik değerde bilgisayarı iade etmediğini beyanla alacaklarına takas mahsup talebinde bulunduklarını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Ankara ….. İş Mahkemesi tarafından alınan iş ve sosyal güvenlik uzmanı hesap bilirkişisi …. ‘nin 06/07/2013 tarihli raporunda özetle ; Davacının 15.09.2000 -05.09.2011 arası fiilen çalıştığı anlaşılmakla 10 yıl, 10 ay 19 gün hizmet süresinin bulunduğu, dosyaya ibraz edilen delillere göre iş akdinin davacı işci tarafından İş Kanunun 24. Madde ve devamı hükümleri gereği haklı fesih sebebi ile fesh ettiğine dair dilekçesinin görülmekte olduğunu. Davacının 2006-2011 yılları arası 5 yıl boyunca fiilen genel müdürlük görevini yürüttüğü görülmekle vekaleten yürütülen görevlerin geçici olmasının aksine davacının kadro olarak atanmadığı halde fiili olarak bu makamı 5 yıl gibi bir süre yerine getirdiği, işbu makam maaşınını aldığı açık olup işbu makamın alt kadrosuna atanması yapılarak maaşının 6.970,83.TL brüt çıplak ücretten 3.377,25.TL brüt maaşa düşürüldüğü ve 01 Eylül itibariyle peşin ödendiği görülmekle bordrolardan tespiti ile bu duruma muvafakat etmeyerek çalışma şartlarında esaslı konum ve ücret değişikliği yarattığı görülmekle feshin haklı olduğu kanaati ile feshin hususunda hukuki kabul ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu. Davalı tarafça davacıya kullanılmak üzere verildiği beyan edilen bilgisayarın davacıya teslimi ispat edilmemekle yine iş bu malzemenin satın alındığı tarih bedeli değil aksine kullanım süresi dikkate alınarak, fesih tarihi itibariyle değer tespiti bulunmadığından bu yönde değerlendirme yapılmadığını. Davacının Eylül 2011 maaşını maaş bodrosuna göre peşin ödediğinin görülmekte olduğunu, 5 günlük ücret mahsubu ile 25 günlük ücret takas mahsubu hesabında bunun 3.789,84.TL net fazla ödemenin görüldüğünü.Hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olmak üzere, Davacının aylık brüt ücretinin 6.970,83.TL olduğunu. Davacının taleplerine ilişkin hesaplamaların; 29.767,14 TL . Net kıdem tazminatı (en yüksek banka mevduat faizi), 21.671,19 TL. Net bakiye yıllık izin ücreti (Yasal faiz), 27.660,02 TL . Net hafta tatili ücreti ( en yüksek banka mevduat faizi), 53.155,68 TL. Net fazla mesai ücreti ( en yüksek banka mevduat faizi), davalı işveren fazla ücret ödemesi mahsup tutarının 3.789,84 TL olduğu sonuç ve kanaati belirtilmiştir.
Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 22/07/2013 havale tarihli ISLAH dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirttikleri alacaklarına ek olarak Kıdem tazminatı 28.767,14 TL, yıllık izin ücreti alacağının 21.171,19 TL, hafta tatili ücret alacağının 28.209,00 TL, fazla mesai ücreti alacağının 44.514,00 TL olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ıslah taleplerinin kabulüne, dava dilekçesine ilave olarak istenen 122.661,33 TL’nin davalıdan kıdem tazminatı için iş akdinin feshi tarihinden itibaren diğer alacaklara dava tarihinden en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasına mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Bilirkişi …’nin raporuna itiraz üzerine bu bilirkişinin 28/05/2014 tarihli ek raporunda özetle: Öncelikle ıslah tarihine göre alacaklarına ilişkin 5 yıllık zamanaşımı uygulamakla 22.07.2008 öncesi hesaplamalar dava dilekçesindeki tutarla sınırlı olmak üzere zamanaşımına uğramış olduğunu. Davacının 15.09.2000 ile 05.09.2011 arası fiilen çalıştığı anlaşılmakla hizmet süresinin 10 yıl 10 ay 19 gün olduğunu. Akdin feshi hususundaki itirazlara ilişkin ilk rapor değerlendirmelerinin geçerli olduğunu. Yıllık izin ücretine ilişkin ilk raporda çekle ödeme dikkate alındığından hesaplamayı değiştirir itiraz görülmediğini. Fazla mesai ve hafta tatili ücreti yönünden İlk rapor hesaplamalarını değiştirir zamanaşımı dışında itirazları görülmemekte itibar edilmemekle mevcut delil durumuna göre yapılan hesaplamalar yeniden zamanaşımı defi açısından yeniden değerlendirildiğinde, zamanaşımı def’ine göre 22.07.2008 öncesi ilk talep tutarları ile sınırlı tutarak yeniden yapılan hesaplamada, hafta tatili ücreti: 19.510,50.TL, fazla mesai ücreti: 46.701,06.TL olup davalı tarafın takas talebi bulunduğundan, yapılan ücret ödemesinin kıdem tazminatı hariç takas mahsubun yapılabileceğini, sonuç olarak hukuki değerlendirme ve takdirin mahkemeye ait olmak üzere, Davacının taleplerine ilişkin hesaplamaların, 29.767,14.TL net kıdem tazminatı, 21.671.19.TL net bakiye yıllık izin ücreti, 19.510,50.TL net hafta tatil ücreti, 46.701,06.TL net fazla mesai ücreti olup davalı işverenin fazla ücret ödemesinin mahsup tutarının 3.789,84.TL olduğu sonuç ve kanaati belirtilmiştir.
Ankara 20.İş Mahkemesinin 16/02/2015 tarihli 2015/226 Esas, 2015/9 Karar sayılı kararına göre; 1.DAVANIN KISMEN KABULÜNE, Net 29.767,14 TL kıdem tazminatının 15.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte, Net 21.671,19 TL yıllık izin alacağının 500,00 TL’sinin dava tarihi olan 21.11.2011 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 2.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını geçmemek şartıyla yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmeeine, Fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.
Ankara 20.İş Mahkemesinin 16/02/2015 tarihli 2015/226 Esas, 2015/9 Karar sayılı kararı davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olup Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 19/10/2017 tarihli 2015/22734 Esas, 2017/22191 Karar sayılı ilamına göre görev yönünden bozma kararı vermiştir.
Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 19/10/2017 tarihli 2015/22734 Esas, 2017/22191 Karar sayılı BOZMA ilamına göre; ” 4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunun 2. maddesinde, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır. İşçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşemez.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasına göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.
İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.
Tüzel kişilerde yönetim hakkı ile emir ve talimat verme yetkisi organlarını oluşturan kişiler aracılığıyla kullanılır. Tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren, tüzel kişinin organını oluşturan kişiler ise somut işveren sıfatını haizdir.
Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür.
Limited, hisseli komandit ve kolektif şirketlerde yönetim yetkisi şirket ortaklarından birine bırakıldığında, bu kişi müdür sıfatıyla kişi-organ sayılır. Türk Ticaret Kanunu’nun 319. maddesine göre, anonim şirketler yönünden yönetim ve temsil yetkisinin yönetim kurulu üyelerine bırakılması halinde, bu kişi veya kişiler kişi-organ sıfatını kazanır. Şirketi temsil ve yönetime yetkili kişi-organ sıfatını taşıyan kişiler işveren konumunda bulunduklarından işçi sayılmazlar.
4857 sayılı Kanun’a tabi genel müdür olarak çalışanların aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olmaları halinde kişi-organ statüsünü taşıyıp taşımadıklarının araştırılması gerekir. Genel müdürün organ sıfatını kazanmaksızın yönetim kurulu üyesi olması halinde, “genel müdürlük görevi” sebebiyle iş ilişkisinin devam ettiği sonucuna varılmalıdır. Buna karşın şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi-organ sıfatı kazanılmışsa, işçi ve işveren sıfatı aynı kişide birleşemeyeceğinden iş ilişkisinin bulunmadığı kabul edilmelidir.
5521 sayılı Kanun’un 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.
Somut olayda, davacının genel müdür vekili olarak davalı şirketi temsil ve ilzama birinci derece yetkili bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının görevi değerlendirildiğinde işçi ve işveren sıfatı aynı kişide birleşemeyeceğinden davacının kişi organ vasfında olması sebebiyle işçi vasfı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece bu durumda görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar vermiştir.
Ankara 20. İş Mahkemesi YARGITAY 22.Hukuk Dairesinin görev yönünden bozma kararına uyarak, 19/04/2018 tarihli 2018/12 Esas, 2018/217 Kararı ile; ” Mahkemelerinin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın Ankara Nöb.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,” karar verilmiş olup bu kararında temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 05/11/2018 tarihli 2018/14950 Esas, 2018/23438 Karar sayılı ilamına göre görev yönünden bozma kararı vermiştir.
Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 05/11/2018 tarihli 2018/14950 Esas, 2018/23438 Karar sayılı BOZMA ilamına göre; ” Uyuşmazlık, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır. Dava tarihinde yürürlükte olan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 541. maddesi gereğince şirket mukavelesi veya umumi heyet kararıyla şirketin idare ve temsili ortak olmayan kimselere de bırakılabilir. Bu gibi kimselerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdürlere ait hükümler tatbik olunur. Somut olayda, davacının, şirket ortağı olmayan şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür vekili olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, 6762 Sayılı Kanun’un 541. maddesi gereğince ortak olmayan kimselerden atanan müdürlerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdürler hakkındaki hükümler uygulanacağından ve Kanun’un 4. ve 5. maddeleri gereğince bu kanunda düzenlenen hususlar mutlak ticari dava niteliğinde olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması nedeniyle davanın usulden reddine kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar vermiştir.
Ankara 20. İş Mahkemesi YARGITAY 22.Hukuk Dairesinin görev yönünden bozma kararına uyarak, 14/06/2019 tarihli 2019/23 Esas, 2019/383 Kararı ile sayılı kararı ile ” Açılan davanın USULDEN REDDİNE, Mahkememizin görevsizliğine, görevli Mahkemenin Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun tespitine, Dosyayı görevli mahkemelerden birine tevzii edilmek üzere Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri tevzii bürosuna gönderilmesine,” karar vermiş olup bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin 12/09/2019 tarihli 2019/6783 Esas, 2019/16154 Karar sayılı ilamına göre, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA karar vermiştir.
Ankara 20. İş Mahkemesinin 14/06/2019 tarihli 2019/23 Esas, 2019/383 Kararı ile verilen görevsizlik kararının Yargıtay 22.Hukuk Dairesinin ilamı ile onanması üzerine dosya mahkememize tevzi edilmesi üzerine mahkememizin 2019/486 Esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz tarafından alınan Nitelikli Hesap Bilirkişisi Mehmet BİLGİN, , Mali Müşavir Vedat KAMAN ve Nitelikli Hesap bilirkişisi Şükriye ALTUNBAŞAK KİRKİL ‘den oluşan üçlü bilirkişi raporunda özetle; Yukarıda yapılan açıklamalar ve hesaplamalar sonucunda, hukuki takdiri Mahkemeye ait olmak üzere; Davacının 4857 sayılı yasa uyarınca iş sözleşmesine tabi çalışmalarının karşılığında talep edebileceğini, Kıdem tazminatının: 15.678,82 TL net , Yıllık izin ücreti alacağının: 21.671,19 TL net olarak hesaplandığını, Fazla mesai ücreti alacağının: davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı defi nedeniyle işçilikte geçen sürenin tamamı zamanaşımı süresine tabi olduğu için hesaplanamadığı ve danışmanlık döneminde de fazla mesaiyi ispatlar delil bulunmadığını, Hafta tatili ücreti alacağının: davaya karşı ileri sürülen zamanaşımı defi nedeniyle işçilikte geçen sürenin tamamı zamanaşımı süresine tabi olduğu için hesaplanamadığı ve danışmanlık döneminde de haftanın 7.günündeki çalışmayı ispatlar delil bulunmadığını, Davacının genel müdür yardımcılığı çalışmalarının geçtiği dönemde yürürlükte olan 818 sayılı BK’da kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediğini, davacının 818 sayılı BK’nun 313 vd.maddeleri uyarınca hizmet akdine tabi çalışmalarının (genel müdür yardımcılığı dönemi) karşılığında talep edebileceğini, Fesih nedeniyle muhik tazminat tutarının 1.984,73 TL net olarak hesaplandığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından beyan itiraz dilekçeleri sonucunda dosya yeniden bilirkişilere tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından düzenlenen 29/06/2021 tarihli ek raporda özetle; tarafların kök rapora itirazları incelenip değerlendirilmiş olduğunu, taraf itirazları kök raporlarında belirtilen kanaatlerini değiştirecek nitelikte görülmediğinden kök raporda belirtilen kanaatlerinin aynen muhafaza edildiğinin beyan etmişlerdir.
Mahkememiz 27/10/2021 tarihli ara kararı ile, Davalı şirkete müzekkere yazılarak; Davacı …’un genel müdür olarak çalıştığı dönem olan 21/10/2006 – 26/08/2011 tarihleri arasında şirkette işe alma , işten çıkarma, mesai saatlerinin düzenlenmesi ücretlerinin belirlenmesi gibi hususlarda yetkili organın kim olduğunu, genel müdür veya vekilinin bu yönde tek başına karar alma yetkisinin olup olmadığının, bu yetkinin ortaklar kurumunda olup olmadığına ilişkin hususların sorulmuş olup davalı tarafın cevabi yazısında; İlgi yazınıza istinaden, sirket kayıtlarında vapılan araştırma neticesinde … ile ilgili olarak 16.06.2006 tarih 1028 sayılı Ortaklar Kurulu kararı ile “Sirket kaşesi altında temsil ve ilzam icin Ortaklar Kurulu üyesi Kazım USTA ile Genel Müdür Vekili olarak atanan … ‘a 1. derecede imza yetkisi verilmesine is bu imza yetkilerinin müstereken kullanılmasına” karar verildiği, ardından 02.08.2006 tarih 1032 sayılı Ortaklar Kurulu Kararı ile “Mezkur kararda verilen imza yetkilerinin iptal edildiği, sirket kasesi adı altında temsil ve ilzam için Genel Müdür Vekili … ‘a 1. derece imza yetkisi verildiği” anlaşılmıştır. Ayrıca ilgi yazıda belirtilen işe giriş, işten çıkış ve ücretlerin belirlenmesi gibi işlemler hakkında karar verme yetkisinin Ortaklar Kurulunda olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının iş akdinin feshi nedeni ile kıdem tazminatı ile işçilik alacaklarına ilişkindir.Uyuşmazlık iş akdinin feshinin haklı olup olmadığı ve ikincil olarak davacının talep ettiği tazminat ve alacakların varlığı ve miktarı hususundadır.
Tüm dosya kapsamı, iddia, savunma, SGK sicil dosyası, işyeri sicil dosyası, tanık beyanları, bilirkişi incelemesi ile davacı tarafın ıslah dilekçesi ve zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi sonucunda ; Mahkememiz tarafından, dosya kapsamında iş ve sosyal güvenlik uzmanı hesap bilirkişisi …’den alınan 06/07/2013 tarihli ve 28/05/2014 tarihli ek raporları değerlendirildiğinde, bu bilirkişinin dava konusu işçi alacakları konusunda, konunun uzmanı olup hazırladığı raporlar dosya kapsamına ve İş Kanuna uygun olduğundan, karar ve hüküm kurmaya elverişli olduğu sonuç ve kanaatine varılarak, bu raporlar kapsamda;
İŞ SÖZLEŞMESİNİN FESHİ VE KIDEM TAZMİNATI YÖNÜNDEN : Davacının 15/09/2000 tarihli iş sözleşmesi ile çalışmaya başladığı ve 05/09/2011 tarihinde istifası ile iş akdinin sona erdiği ,hizmet süresinin 10 yıl 10 ay 19 gün olduğu ,2006-2011 tarihleri arasında genel müdürlüğü vekaleten yürüttüğü ve 26/08/2011 tarihinde ortaklar kurulu tarafından danışman kadrosuna atandığı ,davacının önceki görev yeri, yetki ve sorumlulukları ve mali hakları ile danışman olarak yetki ,sorumlulukları ve mali hakları karşılaştırıldığında ve işyerinde görev değişikliğine rızası olmadığı da gözetildiğinde çalışma şartlarında esaslı değişiklik nedeni ile iş akdini feshetmesinin haklı sebebe dayandığı ve bu nedenle kıdem tazminatı olarak bilirkişi Erdal Terzinin raporuna göre Net 29.767,14.TL Kıdem tazminatına hak kazandığı kanaatine varılmıştır.
YILLIK İZİN ÜCRETİ YÖNÜNDEN: İşçinin yıllık iznini kullandırdığı yahut karşılığını ödediğini ispat yükü işverende olup, davacının çalıştığı süreye göre hakettiği izin süresinin 210 gün olduğu ve ücret olarak hesaplatılan karşılığından davalının çekle yaptığı ödeme mahsup edilerek bilirkişi Erdal Terzinin raporuna göre Net 21.671,19.TL bakiye Yıllık İzin Ücretine hak kazandığı kanaatine varılmıştır.
Ayrıca davalı tarafa yazılan müzekkere üzere verilen cevabi yazıda, … ile ilgili olarak 16.06.2006 tarih 1028 sayılı Ortaklar Kurulu kararı ile “Sirket kaşesi altında temsil ve ilzam icin Ortaklar Kurulu üyesi Kazım USTA ile Genel Müdür Vekili olarak atanan … ‘a 1. derecede imza yetkisi verilmesine is bu imza yetkilerinin müstereken kullanılmasına” karar verildiği, ardından 02.08.2006 tarih 1032 sayılı Ortaklar Kurulu Kararı ile “Mezkur kararda verilen imza yetkilerinin iptal edildiği, sirket kasesi adı altında temsil ve ilzam için Genel Müdür Vekili … ‘a 1. derece imza yetkisi verildiğini” Ayrıca ilgi yazıda belirtilen işe giriş, işten çıkış ve ücretlerin belirlenmesi gibi işlemler hakkında karar verme yetkisinin ” Ortaklar Kurulunda ” olduğu belirtilmiş olup davacı tarafın bu hususlarda yetkisinin olmadığı anlaşıldığından, bu kapsamda;
HAFTA TATİLİ ÜCRETİ İLE FAZLA MESAİ ÜCRETİ YÖNÜNDEN:Davacı … ‘un davalı tarafından yukarıda yazıda belirtildiği gibi, işe giriş, işten çıkış ve ücretlerin belirlenmesi gibi işlemler hakkında karar verme yetkisinin ” Ortaklar Kurulunda” olduğu davacı tarafın bu hususlarda yetkisinin olmadığı anlaşıldığından, davalı tarafın zamanaşımı def’ine göre bilirkişi …’nin 28.05.2014 tarihli ek raporunda hafta tatili ücreti ile fazla mesai ücreti yönünden yapılan hesaplama ile belirttiği gibi, 19.510,50.TL net hafta tatili ücreti ile 46.701,06.TL net fazla mesai ücreti bulunduğu belirtilmiş olduğu, Ancak davacının 22/07/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile hafta tatili ücreti toplam 28.709,00.TL, fazla mesai ücreti toplam 45.514,00.TL talep etmiş olup HMK.nun 26.maddesine göre davacı tarafın talebine bağlı kalınarak, talepten fazla ve bilirkişice tespit edilen alacaktan fazlası hüküm altına alınamayacağından, hafta tatili ücreti ile fazla mesai ücretleri yönünden, bilirkişi tarafından tespit edilen ücretler, bu kapsamda değerlendirilerek, net 19.510,50.TL Hafta tatili ücreti alacağı, net 45.514,00.TL Fazla mesai ücreti alacağı yönünden hüküm oluşturulmuştur. Davacı vekilinin hafta tatili ücreti alacağından fazlaya dair talebinin ise reddine karar verilmiştir.
DAVALI TARAFIN TAKAS/MAHSUP TALEBİ YÖNÜNDEN: Davalı tarafın takas/mahsuba konu iddiası bilirkişi …’nin raporlarında belirtildiği gibi, davacının Eylül 2011 maaşını maaş bodrosuna göre peşin ödediğinin görülmekte olduğunu, 5 günlük ücret mahsubu ile 25 günlük ücret takas mahsubu hesabında bunun 3.789,84.TL net fazla ödemenin görüldüğünü yapılan ücret ödemesinin kıdem tazminatı hariç takas mahsubun yapılabileceğinden buna göre, mahkememizce davacının tespit edilin net 45.514,00.TL Fazla mesai ücreti alacağından, davalı tarafın takas talepli alacağı olarak tespit edilen 3.789,84.TL.nin MAHSUBU İLE (45.514,00.TL- 3.789,84.TL= 41.724,16.TL) 41.724,16.TL Fazla mesai ücreti alacağı belirlenerek hüküm oluşturulmuştur. Davalı tarafça davacıya kullanılmak üzere verildiği beyan edilen bilgisayarın davacıya teslimi ispat edilmemekle yine iş bu malzemenin satın alındığı tarih bedeli değil aksine kullanım süresi dikkate alınarak, fesih tarihi itibariyle değer tespiti bulunmadığından bu yönde bilirkişice değerlendirme yapılmadığından, davalı tarafın bu konudaki mahsup talebinin reddine karar verilmiştir. Ayrıca davacı vekilinin 22/07/2013 tarihli ıslah dilekçesinde kıdem tazminata iş akdinin fesih tarihinden itibaren diğer alacaklara ise dava tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasına ilişkin faiz talebi İş Kanunu kapsamında değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-)Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
A-)Net 29.767,14.TL Kıdem tazminatının, 15.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

B-)Net 21.671,19.TL Yıllık izin alacağının, 500,00.TL’sinin dava tarihi olan 21.10.2011 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 22.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
C-)Net 19.510,50.TL Hafta tatili ücreti alacağının, 500,00.TL’sinin dava tarihi olan 21.10.2011 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 22.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE
D-)Net 45.514,00.TL Fazla mesai ücreti alacağından, davalı tarafın takas talepli alacağı olarak tespit edilen 3.789,84.TL.nin MAHSUBU İLE (45.514,00.TL- 3.789,84.TL= 41.724,16.TL) 41.724,16.TL Fazla mesai ücreti alacağının, 1.000,00.TL’sinin dava tarihi olan 21.10.2011 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 22.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.696,69.TL karar ve ilam harcının, dava açılışında alınan 44,55.TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 2.094,75.TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.139,30.TL harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 5.557,39.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesi gerekmekte ise de MÜKERRER ÖDEMEYE NEDEN OLMAMAK ÜZERE Yargıtay Bozma ilamı öncesi Ankara …. .İş Mahkemesinin 2015/226 Esas sayılı dosyasında 2015/2 Harç tahsil müzekkeresi olarak 27/04/2015 tarihinde Ankara Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan 1.375,20.TL bakiye karar harcı TAHSİL EDİLMİŞ İSE buna göre, eksik kalan bakiye (5.557,39.TL-1.375,20.TL=) 4.182,19.TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, HARÇ TAHSİL MÜZEKKERESİNDE YAZILAN 1.375,20.TL bakiye karar HARCI TAHSİL EDİLMİŞ İSE buna göre, harç tahsil müzekkeresinde belirtilen miktar ile birlikte geriye kalan (5.557,39.TL-1.375,20.TL=) 4.182,19.TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 18,40.TL başvurma harcı, 375,60.TL tebligat ücreti, 1.900,00.TL bilirkişi ücreti, toplamı 2.294,00.TL’nin davanın kabul oranı dikkate alınarak hesaplanan 2.120,86.TL’si ile dava açılışında alınan 44,55.TL peşin harç ve yargılama sırasında yatırılan 2.094,75 TL ıslah harcı toplamından oluşan 4.260,16.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 14.653,93.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 373/4. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Yargıtay TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸