Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/472 E. 2022/680 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/472 Esas
KARAR NO : 2022/680
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- …..
2- …
VEKİLİ : Av. …..

DAVALI : … –
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …
DAVA : Borçlu Bulunmadığının Tespiti ile İstirdat
DAVA TARİHİ : 06/08/2018
KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 31/10/2022
Mahkememize, dava dosyası Ankara 4. Tüketici Mahkemesinin 16/05/2019 tarihli 2018/315 Esas, 2019/261 Karar sayılı görevsizlik kararıyla gelen davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
Davacılar vekilinin… 4. Tüketici Mahkemesine sunduğu ayrıntısı dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere, davacılar vekili müvekkillerinin müşterek çocukları …’ın geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiğini, …’ın vefatından 9 ay önce 27/03/2017 tarihinde davalı bankadan 10 ay vadeli 92.000,00 TL iş yeri kredisi adı altında tüketici kredisi aldığını, kredi taksitlerinin ödenmesinde zorlanan müvekkillerinin taksitlerin sigortadan karşılanması için bankaya müracaatlarında hayat sigortası yaptırılmadığı gerekçesi ile taleplerinin reddedildiğini, yapılan araştırma sonrasında davalı bankanın ticari risk sigortası yaptırdığını ancak hayat sigortası yaptırmadığının anlaşıldığını, davalı banka tarafından müteveffa …’a hayat sigortası yaptırmamasının olası sonuçları hakkında yeterince bilgi verilmediğini belirterek davalı banka tarafından kullandırılan kredi karşılığında hayat sigortası yaptırılmaması nedeniyle davalının kusuru ve hakkaniyet ölçüsünde müvekkillerinin müteveffanın mirasçıları olarak borçlu olmadıkları miktarın tespitiyle ödenen taksitlerden fazla ödeme vaki olmuş ise bu miktarın faiziyle istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekilinin… 4. Tüketici Mahkemesine sunmuş olduğu ayrıntısı cevap dilekçesinde yazılı olduğu üzere davalı vekili müteveffa … lehine 27/03/2017 tarihinde İşyeri Kredisi Sözleşmesi imzalandığını, Ankara ili, Pursaklar ilçesi, 952 ada, 7 parsel, 20/660 arsa paylı, 1.bodrum kat, 14 nolu bağımsız bölüm, dükkan nitelikli taşınmaz üzerine 27/03/2017 tarih ve 3894 yevmiye nolu ipotek tesis edildiğini, muris tarafından ipotek tesis edilen taşınmaz için ticari risk sigortası yapıldığını, müvekkili bankanın acente sıfatıyla “Ticari Risk Sigorta Poliçesi” düzenlendiğini, taşınmazın güzellik salonu için tesis edildiğini ve müvekkili banka tarafından kredi kullandırılarak alınan taşınmazın bir ticari işletme olduğunu, murisin krediyi tüketici değil tacir sıfatıyla kullandığını, kredilerde zorunlu olan sigortalar dışındaki sigortaların yaptırılmasının isteğe bağlı olduğunu, murisin kredi kullandırımı sırasında ve sonrasında hayat sigortası yapma yönündeki iradesini müvekkili bankaya iletmemesi sebebiyle kendisine hayat sigortası yapılmadığını, muris tarafından bir sigorta poliçesi imzalanmadığı gibi kendisine teklif edilmesine rağmen sigorta yapılmasını da kabul etmediğini ve bu kapsamda sigorta poliçesi imzalanmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DOSYA… 4. TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN 16/05/2019 TARİHLİ 2018/315 ESAS, 2019/261 KARAR SAYILI GÖREVSİZLİK KARARINDA; davanın Tüketici Mahkemesinde görülebilmesi için taraflardan birinin tüketici olması ve taraflar arasında tüketici işlemi bulunması ve de satıcı ve sağlayıcının ticari veya mesleki amaçla tüketiciye hizmet (veya mal ) sunan ya da hizmet (veya mal) sunan adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi olması koşullarının uyuşmazlıkta birlikte bulunması gerektiği, somut olayda; davacıların murisi ile davalı banka arasında işyeri kredi sözleşmesi imzalandığı, davaya dayanak olan sözleşmenin murise hayat sigortası yapılmadığından yatırım amaçlı iş sözleşmesi olduğu, bu durumda mirasçı olan davacıların halefi muris ile davalı banka arasındaki ilişkinin ticari kredi niteliğinde bulunan yatırım amaçlı işyeri sözleşmesinden kaynaklandığının anlaşıldığını, uyuşmazlık konusu sözleşme ”İşyeri Kredisi” olup, 6102 sayılı TTK’nun 4/1-f Maddesi uyarınca yatırım amaçlı işyeri sözleşmelerinden kaynaklanan davaların ise ticari davalar olduğunu, davanın 6102 sayılı kanun kapsamında uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Görevsizlik kararı üzerine dosya tevzi edilmek ile mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Davacılar vekili tarafından dava dilekçesinin ekinde ibraz edilen Ankara 16 Noterliğinin 19/12/2017 tarihli 21547 yevmiye nolu mirasçılık belgesi ile müteveffa …’ın terekesinin 2 pay kabul edilerek 1 payının …, 1 payının …’a ait olduğuna dair veraset belgesinden anlaşılmıştır.
Mahkememizin 08/10/2019 tarihli ön inceleme tensip tutanağında, talep sonucu ile talep miktarının açık olmadığı anlaşılması üzerine davacı vekiline talebini açıklamak üzere süre verilmiş olup davacı vekili dosyaya sunduğu 22.10.2019 tarihli beyan dilekçesinde: taleplerini “Müvekkillerimin murisi …’ın davalı Bankanın Pursaklar Şubesinden kullandığı kredi karşılığında, hayat sigortası yaptırılmaması nedeniyle davalının kusuru ve hakkaniyet ölçüsünde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL borçlu olmadığımızın tespitini ve ödenen taksitler tespit edilecek borçtan fazla olduğu taktirde fazla miktarın istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, tüm deliller toplandıktan sonra dosya bankacılık konusunda uzman bilirkişisi Ahmet Recai Aldemir’e tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 20/07/2020 tarihli raporda; mahkemece yerinde inceleme yetkisi verilmiş olmakla birlikte, davalı bankanın 18.03.2020 tarihli yazısında kredi evrakına ulaşılamadığının belirtilmiş olması karşısında, kredi evrakı içinde yer alan taraflar arasında akdedilmiş sözleşmenin ancak ilgili şubede yapılacak bir arşiv araştırması sonucu temin edilebileceği, bunun da belirli bir zaman dilimine ihtiyaç duyacağı, kredi sözleşmesinin yerinde yapılacak bir inceleme ile temin etme olanağı bulunamadığı dikkate alınarak davalı banka ile müteveffa … arasında 27.03.2017 tarihinde akdedilmiş olması gereken kredi sözleşmesinin tüm sayfalarını içerecek şekilde noksansız ve incelemeye elverişli bir nüshasının ve dava tarihi 25.09.2019 tarihine kadar ki kredi taksit ödemelerini gösterecek şekilde kredi hesap ekstresinin, davalı bankanın Pursaklar Şubesi’nden müzekkere yolu ile temin edilerek dosya kapsamına kazandırılması halinde mahkemece talep edilen hususlarda nihai görüş bildirecek şekilde rapor tanzim edilebileceği bildirilmiştir.
Davalı bankaya müzekkere yazılarak, davacıların müteveffası … arasında 27.03.2017 tarihinde akdedilmiş olması gereken kredi sözleşmesinin tüm sayfalarını içerecek şekilde noksansız ve incelemeye elverişli bir nüshasının ve dava tarihi olan 25.09.2019 tarihine kadar ki kredi taksit ödemelerini gösterecek şekilde kredi hesap ekstreleri celp edilerek dosya içerine konulmuştur.

Bilirkişinin 20/07/2020 tarihli raporunda bildirilen eksiklikler tamamlandıktan sonra bilirkişi tarafından düzenlenen 08/02/2022 tarihli ek raporda; cari kredi işlemlerinde hayat sigortası yaptırılması hususunun kredi kullanan tarafın talebine bağlı olduğu, davaya konu olayda ise davacılar murisi tarafından kredi kullanım tarihinde hayat sigortası yaptırılmasına ilişkin bir talepte bulunulduğu, buna rağmen davalı banka tarafından sigorta yaptırılmadığı hususunda bir belge bulunmadığı, dikkate alınarak, kredi kullandırım tarihinde hayat sigortası yaptırılmamış olmasında ihmalkar davranan tarafın davacılar murisi olduğu, bununla birlikte, davalı banka tarafından taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme ibraz edilmek suretiyle sigorta hususunda tarafların hak ve yükümlülüklerinin neler olduğu konusu açıklığa kavuşturulmadığı için, bu nedenle davacı bankaya müterafik bir kusur atfedilip atfedilemeyeceği hususunun takdirinin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna itiraz etmesi üzerine itiraz kapsamında bilirkişi tarafından düzenlenen 27/04/2022 tarihli ek raporda; tarafların itirazları doğrultusunda yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda, 08.02.2022 tarihli ek raporda yer verilen tespit ve görüşlerde değişiklik yapılmasını gerekli kılacak bir husus bulunmadığı bildirilmiştir.
Davalı bankaya müzekkere yazılarak, daha önceki yazışmada kredi sözleşmesi ile kredi taksit ödemeleri ve hesap ekstrelerinin istenilmesine rağmen davalı banka tarafından kredi sözleşmesinin tam sayfa gönderilmemesi üzerine kredi sözleşmelerinin tüm sayfalarını içeren noksansız olarak incelemeye elverişli şekilde suretlerinin gönderilmesi istenilmiş olup gelen belgeler dosyaya eklenmiştir. Gelen sözleşme belgelerinde yapılan incelemede, davacıların müteveffasının 27/03/2017 tarihli imzalı beyanı ile Krediye bağlı sigorta poliçesi düzenlemesi ve prim tahsilatı talimatı başlığı altında, işyeri ve hayat sigortası ile bunlarla sınırlı olmaksızın diğer ihtiyari sigortaların da tarafınızdan yapılmasını ve sigorta primlerinin nezdinizdeki mevcut hesaplarımdan, kredi kartımdan tahsil edilmesini talep eder, ilgili hesap numarama ve kredi kartıma ait bilgilerin sigorta şirketi ile paylaşılmasına muvafakat ederim şeklinde talimatı bulunduğu tespit edilmiştir.
Dosya içerisine eklenen evraklar ve tarafların rapora itirazları üzerine bilirkişi tarafından düzenlenen 05/08/2022 tarihli ek raporda; dosya kapsamında mevcut ödeme planı kayıtlarına göre, müteveffanın ölüm tarihi 12.12.2017 tarihinden önce en son kredinin 04.12.2017 tarihli taksit borcu ödendiği, bu ödeme ile birlikte anapara borcu 89.918,96 TL’ye düştüğü, ölüm tarihinden sonra olmak üzere yapılan tahsilat tutarlarının toplam 27.718,72 TL olduğu, ölüm tarihi itibariyle borç miktarının 90.272,88 TL olduğu, mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin 13. Maddesi ve 27.03.2017 tarihli talimat yazısı gereğince hayat sigortası yaptırılması gerekirken yaptırılmadığı için davalı bankanın sorumlu olduğuna kanaat getirilmesi halinde, sigorta poliçesinin kredi tutarı olan 92.000,00 TL üzerinden yaptırılmış olması gerekeceği, buna göre, riskin gerçekleştiği tarih olan 12.12.2017 itibariyle sigortadan ödenecek tazminat tutarının 92.000,00 TL olacağı ve bu tutarın 90.272,88 TL’lik kısmı alacağına karşılık bankaca tahsil edilecek olup, bu durumda sigorta tazminatından arta kalan tutar ( 92.000,00 — 90.272,88-) 1.727,12 TL olacağı, ancak, davacılar murisi tarafından sigorta poliçesi karşılığı ödenmiş bir prim bulunmadığı için, sigorta tazminatından arta kalan bu tutarın müteveffanın murisi davacılara ödenmesinin söz konusu olmayacağı, bu halde sigorta tazminatı ile müteveffanın davalı bankaya olan borcu sonlanmış olacağı için, davacı varislere ödenecek tutar ölüm tarihinden sonra yapılmış olan ödemeler toplamının 27.718,72 TL ile sınırlı kalacağı, davacılar tarafından dava tarihinden önce ihtar çekilmek suretiyle davalı banka temerrüde düşürülmediği, dolayısıyla temerrüt hali dava tarihi itibariyle oluşacağı, diğer yandan, davacıların talebinde açıkça ticari ,temerrüt faizi talep edilmediği için, iadeye karar verilmesi halinde iade tutarı 27.718,72 TL’ye ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz oranı üzerinden faiz talep edilebileceği bildirilmiştir.
Davacı vekili 05/09/2022 tarihli ıslah dilekçesinde; davadaki taleplerini “müvekkillerimin davalı bankaya 90.272,88 TL borçlu olmadıklarının tespitiyle ölüm tarihi olan 12/12/2017 tarihinden sonra ödenen 27.718,72 TL’nin faiziyle istirdadına karar verilmesi” şeklinde ıslah ettiğini bildirmiştir.

Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 07/09/2015 tarihli 2014/27392 Esas, 2015/26413 Karar sayılı ilamında: ” Davacıların murisinin davalı bankadan tüketici kredisi kullandığı, 09.11.2012 tarihinde öldüğü, bedelin faiziyle davacılar tarafından bankaya ödendiği uyuşmazlık konusu değildir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredi borçlusunun ilerleyen yıllarda hayat sigortası ile sigortalanmaması hususunda davalı kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasada kredinin sigorta teminatı altına alınmasıyla ilgili tarafları bağlayıcı bir düzenleme bulunmadığı için uygulamada bankalar tarafından kredi verilmesi, yapılması isteğe bağlı sigortaların yaptırılması şartına bağlanmakta, bu sigortaları yaptırmayan tüketicilere kredi kullandırılmamaktadır. Esasen kredi borcunu teminat altına alan hayat sigortasının yaptırılmasında hem tüketicinin hem de bankanın menfaati olduğu için taraflar sözleşme hükümlerine göre bu edimi yerine getirmektedirler. O yüzden kredi sözleşmelerinde bankaya getirilen sigorta yaptırma yükümlülüğüne ilişkin hükümler haksız şart olarak değerlendirilmemiştir. Buna karşın olayda uygulama yeri olmayan 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı TKHKna göre artık kredi verilmesi sigorta yaptırılması şartına bağlanamayacaktır. Yeni düzenlemeye göre tüketicinin açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamayacağı, zorunlu sigortalarda veya tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi halinde ise istediği sigorta şirketi ile imzaladığı poliçenin kredi veren tarafından kabul edileceği öngörülmüştür. (6502 sk m.29 ve m.38). Fakat bilgilendirme yükümlülüğü konusunda 4077 sayılı Yasanın 10. maddesinde düzenlenen tüketici kredilerinde böyle bir hüküm olmamasına karşın yeni yasanın 31/4. maddesiyle tüketici kredisi sözleşmelerinde özel düzenleme yer almaktadır. 4077 sayılı Yasanın m.10/B maddesinde konut finansman kredilerinde olduğu gibi genel olarak tüm tüketici sözleşmelerinin kurulması öncesinde ve kurulması sırasında tüketicinin bilgilendirilmesi yükümlülüğünün düzenlendiği bütün hallerde amaç, taraflar arasındaki dengesiz durumu gidermek ve tüketicinin de bilgilendirilmiş bir şekilde sözleşme kurmasına imkân tanımaktır. Zaten Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanunun varlık nedeni muazzam örgütlülüğe sahip banka ve sigorta gibi dev kurumlarla imzalanan sözleşmelerde birey olarak zayıf konumdaki tüketiciyi korumaktır. (4077/1. madde) Dolayısıyla banka kredi sözleşmesinde hayat sigortası talep edecekse riziko konusunda tüketiciyi aydınlatmalıdır. Böyle bir uyuşmazlıkta sözleşme ile hangi tarafa veya taraflara hangi yükümlülüklerin getirildiği ve diğer idari düzenlemeler üzerinde önemle durulmalıdır. Kredinin verildiği tarihte yürürlükte olan “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “İhtiyari sigortalar” başlıklı 6. maddesinde “Kredi ile bağlantılı olarak yapılacak ihtiyari sigortalarda, kredi ilgilisinin menfaatinin sigorta edilmesi, sigorta sözleşmesi ile sunulan teminatların kredi konusu ve kredi kullananın ihtiyaçları ile uyumlu olması esastır. “Bilgilendirme yükümlülüğü” başlıklı 7. maddesinde “(1) Kredi ile bağlantılı olarak yapılacak sigortalar konusunda, kredi sözleşmesi yapılmadan önce, kredi kuruluşu tarafından kredi kullanana bilgi verilir. Söz konusu bilginin verilmesine ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlıkça tespit edilir. (2) Kredi kuruluşunun aracı olduğu kredi bağlantılı sigorta sözleşmelerine ilişkin bilgilendirme yazılı olarak yapılır. Kredi kullanan tarafından imzalanan bilgi formunun bir örneği kredi kuruluşu veya şirket tarafından saklanır. (3) Ancak, kişilerin fiziki olarak karşı karşıya gelmesinin söz konusu olmadığı hallerde veya işin mahiyetinin gerektirdiği durumlarda elektronik ortamda veya ilgilinin bilgi formuna erişimini mümkün kılan benzeri araçlarla bilgilendirme yapılabilir. Bu durumda, ispat yükümlülüğü kredi kuruluşuna aittir. (4) Kredi kuruluşunun aracı olduğu kredi bağlantılı sigortalarda verilecek olan bilgi formunun şekil ve asgari içeriği Müsteşarlıkça tespit edilir. (5) Şirket, kredi kuruluşunun bu Yönetmelik kapsamındaki bilgilendirme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmesini temin etmek üzere her türlü tedbiri alır. (6) Kredi kuruluşunun aracı olduğu kredi bağlantılı sigortalarda 28/10/2007 tarihli ve 26684 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik kapsamında düzenlenen Bilgilendirme Formları verilmez. (7) Kredi kuruluşunun aracı olmadığı poliçelerde Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik kapsamında işlem tesis edilir.” hükümleri yer almaktadır. Sözleşmenin imzalandığı tarihte tüketicinin ölümü halinde eş ve çocuklarını koruyacak şekilde kredi borcunun sigortalanması konusunda bilgilendirme yapmaması hukuken korunamaz. Banka kredi hakkında bilgilendirme yükümlülüğünün yapıldığını ispat etmek zorundadır. Olayda davalı bankanın bu yönde bilgilendirmeyi yapmadığı açıktır. Bu nedenle tüketiciyi sigorta konusunda bilgilendirmediği için bankanın az da olsa kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Dairemizin 01.07.2013 T. 2013/8602-18042, Y. 13 HD. 9.4.2015 T. 2015/1534-11329 sayılı kararları ile YHGK’nın 23.12.2009 gün ve 2009/13-433-2009/580, yine YHGK 2013/13-1592 esas sayılı dosyalarında aynı ilkeler benimsenmiştir. Hal böyle olunca kredi borcunun teminat altına alınması için sigorta poliçesi düzenlenmemesinde Bankanın da müterafik kusuru üzerinde durularak ve gerekirse bu hususta uzman bilirkişilerden taraf, mahkeme ve yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp, TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarına göre zararın paylaştırılması gerekirken; yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, davacıların mürisi ile davalı banka arasında imzalanan ticari nitelikte bulunan yatırım amaçlı iş yeri kredisi çerçevesinde kredi kullandırılırken hayat sigortası yaptırmamasının olası sonuçları hakkında yeterince bilgilendirme yapılmaması sebebiyle kullandırılan kredi nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile fazla ödeme halinde fazla ödemenin istirdatı istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı iddia, savunma, mirasçılık belgesi ile celp edilen yatırım amaçlı iş yeri kredi sözleşmesi ile davacıların müteveffasının 27/03/2017 tarihli imzalı beyanı ile Krediye bağlı sigorta poliçesi düzenlemesi ve prim tahsilatı talimatı verilmesine ilişkin yazı ile birlikte, bilirkişi tarafından dosya kapsamında düzenlenen 05/08/2022 tarihli ek raporda belirtildiği üzere; ödeme planı kayıtlarına göre, müteveffanın ölüm tarihi 12.12.2017 tarihinden önce en son kredinin 04.12.2017 tarihli taksit borcu ödendiği, bu ödeme ile birlikte anapara borcu 89.918,96 TL’ye düştüğü, ölüm tarihinden sonra olmak üzere yapılan tahsilat tutarlarının toplam 27.718,72 TL olduğu, ölüm tarihi itibariyle borç miktarının 90.272,88 TL olduğu tespit edilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan bu rapor denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaatine varılarak yukarıda açılanan Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 07/09/2015 tarihli 2014/27392 Esas, 2015/26413 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi, Sözleşmenin imzalandığı tarihte tüketicinin ölümü halinde eş ve çocuklarını koruyacak şekilde kredi borcunun sigortalanması konusunda bilgilendirme yapmaması hukuken korunamaz diye belirtilmiş olup,
Somut olayda ise, davacıların müteveffasının taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi evraklarına göre, 27/03/2017 tarihli müteveffanın imzalı beyanı ile Krediye bağlı sigorta poliçesi düzenlemesi ve prim tahsilatı talimatı verilmesine ilişkin yazı ile, işyeri ve hayat sigortası ile bunlarla sınırlı olmaksızın diğer ihtiyari sigortaların da tarafınızdan yapılmasını ve sigorta primlerinin nezdinizdeki mevcut hesaplarımdan, kredi kartımdan tahsil edilmesini talep eder, ilgili hesap numarama ve kredi kartıma ait bilgilerin sigorta şirketi ile paylaşılmasına muvafakat ederim şeklinde talimatı bulunduğu tespit edilmiştir.
Davalı bankanın bilgilendirme yükümlülüğünü de aşan şekilde 27/03/2017 tarihli müteveffanın imzalı beyanı ile Krediye bağlı sigorta poliçesi düzenlemesi ve prim tahsilatı yapılması talimatı verilmesine rağmen davalı bankaca buna rağmen hayat sigortası yaptırmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca kredi borcunun teminat altına alınması için talimat verilmesine rağmen davalı bankaca sigorta poliçesi düzenlenmemesinde davalı bankanın tam kusurlu olup davacıların müteveffasının ise hayat sigortası yapılması ve primlerinin hesabından tahsil edilmesi konusunda talimat vermesi nedeniyle müterafik kusuru bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılarak, buna göre davanın kabulü ile, davacıların davalı bankaya 90.272,88.TL borçlu olmadıklarının tespiti ile, müteveffalarının ölüm tarihi olan 12.12.2017 tarihinden sonra ödenen 27.718,72.TL’nin dava tarihi olan 06/08/2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı bankadan istirdatı ile davacılara ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1) Davanın KABULÜ ile, davacıların davalı bankaya 90.272,88.TL borçlu olmadıklarının TESPİTİ İLE, müteveffalarının ölüm tarihi olan 12.12.2017 tarihinden sonra ödenen 27.718,72.TL’nin dava tarihi olan 06/08/2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı bankadan İSTİRDATI ile davacılara ödenmesine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca hüküm altına alınan toplam tutar üzerinden alınması gereken 8.060,00.TL karar ve ilam harcının, dava açılışında alınan 44,40 TL peşin harç ile 2.065,00.TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.109,40.TL.nin düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 5.950,60.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davacıların yargılama sırasında yapmış olduğu 44,40 TL başvurma harcı, 44,40 TL peşin harç, 2.065,00 TL ıslah harcı, 213,00.TL posta ve tebligat ücreti, 500,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 2.866,8‬0.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacıların yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 18.698,74.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde… Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 27/10/2022

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸