Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/136 E. 2022/364 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/136 Esas
KARAR NO : 2022/364
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
KARAR YAZMA TARİHİ : 09/06/2022
Mahkememize, Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/90 Esas 2018/211 Karar sayılı görevsizlik kararı gelen davanın yapılan açık yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı vekilinin… Karar sayılı dosyasına sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili aleyhine… 2010/7156 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, davaya konu çeki incelendiğinde çekte bulunan imzanın kesinlikle kendisine ait olmadığını ve hatta rahmetli babasının da imzası olmadığını müşahade ettiğini, iş bu nedenle maalesef hak düşürücü süreye tabi olduğu için istirdat iddiasında bulunmamakla birlikte halen derdest olan icra dosyasına herhangi bir borcunun bulunmadığının tespitini istemek zarureti hasıl olduğunu, harca esas dava değeri 10.000,00.TL olarak belirtilen nedenler ile müvekkilinin borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
DAVALI … CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davalı vekilinin… Karar sayılı dosyasına sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun çek tarihinden 9, icra takibinden 7 yıl sonra borçlu olmadığını hatırladığını, davacı tarafından açılan menfi tespit davasında çeki müvekkiline veren …’nun da davalı olarak gösterilmesi gerektiğini, çekin bu kişi tarafından cirolanarak müvekkiline verildiğini, davacının dava dilekçesinde duygu sömürüsü yapmasına rağmen dava konusu çekin annesi tarafından ciro edilmek sureti ile müvekkiline verildiğini gizlediğini, tüm bunlara göre davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin … tarihli duruşmadaki beyanında, davacı borçlunun annesi olan davada çeki davalı müvekkiline veren …’nun davada dahili davalı olarak gösterilmesini talep etmesi üzerine, Asliye Hukuk Mahkemesi hakiminin ayni tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile davalı vekili tarafından davacının annesi …’nun davaya dahil edilmesi için 2 haftalık kesin verilmesi üzerine davacının annesi …’nun davaya dahili davalı olarak edilmesi için davalı vekili tarafından 13/11/2017 tarihli beyan dilekçesi sunması üzerine davacının annesi …’nun dahili davalı olarak dosya eklendiği tespit edilmiştir.
Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/90 Esas 2018/211 Karar Sayılı Dosyasında davalı tanıkları …, … ve …’in beyanlarının alındığı, beyanlarında genel olarak, davacının annesi … alışverişi çek ve senet ile ödeme yaptığını, çekleri … getirirdiğini beyan etmişlerdir.
DAVA DOSYASI, … KARAR SAYILI GÖREVSİZLİK KARARI MAHKEMEMİZE GÖNDERİLMİŞ OLUP GÖREVSİZLİK KARARINDA; Dava dilekçesi, cevap dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Menfi tespit davasına konu olan icra takibinin taraflar arasında düzenlenen kambiyo senedi olan bonoya istinaden başlatıldığını ve davacının icra takibine dayanak çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açtığını, icra takibinde Garanti Bankası Etlik Şubesine ait (2) adet çekten dolayı asıl alacak, işlemiş ticari avans faizi çek tazminatı ve çek komisyonu talep edildiğini, bu sebeplerle kambiyo senedinin dayanak olduğu borçtan dolayı açılmış bulunan menfii tespit davasında görevli mahkemede TTK 4. maddesi gereğince Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, tüm bunlara göre davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek mahkemelerinin görevsizliğine ve görevli olarak dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşıldı.
Mahkememiz tarafından yapılan araştırmada davacı vekili tarafından Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2010/7156 Esas sayılı dosyasından dolayı harca esas dava değeri 10.000,00.TL üzerinden menfi tespit davası açıldığı tespit edilmiş olup ilgili İcra Dairesine müzekkere yazılmış olup dosya arasında bulunan 06.12.2021 tarihli cevabi yazıda dava tarihi olan 27/02/2017 tarihi olarak takipte kesenleşen takip miktarının 10.450.00.TL olarak belirtilmesi üzerine bu miktar üzerinden davacı vekiline eksik harç ikmal ettirilerek harç makbuzu dosyaya eklenmiştir.
Mahkememiz tarafından alınan grafoloji uzmanı bilirkişi Seyfettin ARIKAN tarafından düzenlenen 09/01/2020 tarihli raporda ; 30/11/2008 keşide tarihli 4000 YTL ve 30/11/2008 keşide tarihli 4.000 YTL değerindeki iki adet çek altında bulunan imzaların, mukayese imzaları tevdi edilen … tarafından atılmış olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı Vekilinin İtirazi Üzerine Mahkememiz Tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 06/01/2021 tarihli Raporunda Özetle; İnceleme konusu çeklerdeki keşideci imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İtiraz üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti Tarafından Düzenlenen 22/06/2021 Tarihli Raporda Özetle; 31/03/2021 tarihli ve 2019/136 Esas sayılı yazısı ile 19/04/2021 tarihinde şubemize verilen dosya içerisinde; 06/01/2021 tarihli ve 2020/52317/3342/3170 sayılı raporumuz ile 09/01/2020 tarihli bilirkişi raporu arasında çelişkinin giderilmesi hususunda Adli Tıp Genel Kurulu’nda inceleme yapılması istenilmiş olup; Adli Tıp Genel Kurulunun Çalışma Usulüne Ait Genel Hükümler, Adli Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanununun 4810 sayılı Kanun ile değişik 23. maddesine dayanılarak hazırlanmış olup (Madde 23), Adli Tıp Genel Kurulunun çalışma usullerine ait genel hükümlerinde yer alan ” Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi ve Trafik İhtisas Dairesi’nin işleri Adli Tıp Genel Kurulu’nda incelemeye alınmaz. Bu dairelerden birinin raporu ile diğer bir bilirkişi raporu arasında çelişki varsa, mahkeme veya Cumhuriyet savcılıklarınca gerekçesi belirtilmek suretiyle ihtisas dairesi en az yedi uzmanın katılımıyla rapor hazırlar. Bu raporda daha önceki raporda imzası bulunan uzmanların, ihtisas dairesindeki görevi devam ettiği sürece, katılımı zorunludur. ” hükmü gereğince, inceleme konusu belgenin genişletilmiş uzmanlar kurulunca yapılan incelemesinde;, İnceleme konusu çeklerdeki keşideci imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2020/12032 Esas, 2021/3842 Karar sayılı ilamında; ” Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda, dava konusu belgenin imzadan faydalanılarak oluşturulmasının kuvvetle muhtemel olduğu kanaati bildirilmiş ise de, söz konusu raporda açığa imza atılmak suretiyle düzenlenen belgenin mi söz konusu olduğu, yahut davacının eli ürünü bir imzadan faydalanılarak fotokopi/bilgisayar ve ekipmanları yardımıyla oluşturulmuş kopya-sahte yazı ve imza mı olduğu açıkça tespit edilmemiştir. Bandan ayrı raporun, Adli Tıp Kurumu’ndan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ona üstünlük sağlamayacağından, kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemez. Zira Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Hukuk Genel Kurulunun 07/10/2009 tarihli ve 2009- 12-282 sayılı kararı) Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; Adli Tıp Kurumu’nun imza incelemesinde üst ve son merci olmadığı gözetilerek, üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyelerinden (grafoloji alanında uzman) oluşturulacak bilirkişi heyetinden, dava konusu belgedeki yazı ve imzanın davalının eli ürünü olup olmadığına ilişkin yeniden rapor alınması gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. ” şeklinde karar verdiği tespit edilmiştir.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, tüm deliller toplandıktan sonra dosya yukarıda belirtilen Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin ilamı kapsamında Üniversitede öğretim görevlisi Grafoloji uzmanları bilirkişiler tarafından düzenlenen 08/11/2021 tarihli raporda, İncelenme Biçemleri başlığı altında sıralanan yaklaşımlarla yapılan irdelemelerde dava konusu çekler üzerindeki yazı ve imzalar ile karşılaştırma için sunulan belgelerdeki yazı ve imza örnekleri arasında aynı elin ürünü olarak değerlendirilebilecek herhangi bir gösterge elde edilemediğini, Dava konusu irozalar, başlangıç formunun yapıları, çizgilerdeki akıcılık, meyil, işleklik ve buklelerin resmediliş şekli açısından karşılaştırma imzalardan farklı olduğunu, dosyada sunulan karşılaştırma imzalarının kendi içinde tutarlı benzerlikler taşıdığını, dava konusu imza ve yazıların ise hem biçem yönünden fazklı hem de başka bir elin ürünü olduğu görüldüğünü, Dava dosyasında …’tan alınmış karşılaştırmaya elverişli dava konusu çeklerin üzerinde yer alan aynı yazı örnekleri bulunmadığından, dava konusu çeklerin üzerindeki yazıların …’ın eli ürünü olup olmadığı konusunda kesin bir kanaate varılamadığını, Yani dava konusu çeklerin üzerinde çeşitli rakamlar ve “ANKARA”, “HAMİLİNE”, “DÖRT BİN” gibi sözcükler el yazısı ile yazılmışken; karşılaştırmada yararlanılması için sunulmuş belgelerde sadece “…” elle yazılmış olduğundan eş sözcükler bulunmaması nedeniyle gerekli değerlendirme yapılamadığını, sonuç olarak Yapılan karşılaştırmalı incelemeler ve değerlendirmeler sonucu; 30.11.2008 tarihli 4.000 TL bedelli, borçlusu … olan… A.Ş. 0774 Btlik Şubesine ait 8004330 ve 8004309 nolu iki adet çek üzerinde … adıyla atılı bulunan imza …’ın eli ürünü olmadığı sonucuna varıldığını, dava konusu çekler üzerindeki el yazılarının ise karşılaştırmaya elverişli el yazısı örnekleri olmadığından …’ın eli ürünü olup olmadığının belirlenemediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
İmza incelemesi sonucu, çek üzerindeki imzanın davacıya ait çıkmaması üzerine davalı taraf yemin deliline başvurarak, bu yemin delilini kulanacaklarını beyan etmeleri üzerine davacı tarafa yemin teklifinde bulunulmuş olup davacı tarafta yemin teklifini kabul etmiştir.
Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yasa’nın 225. maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı HMK mad. 226). ( Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2020/3041 Esas, 2020/5779 Kararı)
Davacı … duruşmada hazır bulunarak yemini eda etmiştir.
Mahkememizin 01/06/2022 tarihli celsesinde davacı …; yemini eda etmekle yemini tahtında: “Kendi adıma bankadan aldığım çekleri, işletmekte olduğumuz işyerine alışveriş yapması için annem …’na teslim etmediğime, anneme benim adıma çekleri imzalaması için hiçbir şekilde muvafakat vermediğime ve bu hususta vekaletname düzenlemediğime, dava konusu çeklerdeki imzanın bana ait olmadığına, çeklerde ismimin altına atılan imzanın kime ait olduğunu bilmediğime, Çorap Çamaşır Dünyası isimli işyerinden dava konusu çekler karşılığında alışveriş yapmadığıma, …’e annem … tarafından cirolanmış çek nedeni ile benim hiçbir borcumun olmadığına, dava konusu çekleri kullanması için anneme vermediğime, iş bu davayı açmadan yıllar önce maaşıma haciz gelince alacaklı … Vekili Av. …’ü arayarak borcun bana ait olduğunu ancak sağlık durumumun iyi olmadığını ve ödeme gücümün olmadığını söylemediğime, sonuç olarak …’e ve onun işletmekte olduğu Çorap Çamaşır Dünyası isimli işyerine hiçbir borcum olmadığına ve bu neden ile iş bu menfi tespit davasını kazanmam halinde …’in hakkına girmeyeceğime dair ailem, namusum, şerefim, kutsal saydığı bütün inanç ve değerler üzerine yemin ederim. Ancak …’e annem … tarafından cirolanmış çek nedeni ile benim hiçbir borcumun olmadığına, ilişkin kısma yemin edemem. Çünkü bu hususu bilmiyorum. Birde alacaklı … Vekili Av. …’ü arayarak borcun bana ait olduğunu ancak sağlık durumumun iyi olmadığını ve ödeme gücümün olmadığını söylemediğime, dair kısım böyle değildir. Av. … ile görüştüm. İş yerime icra takibi başlatılınca bu durumu öğrendim. Babamdan borç kaldığını düşündüm. İyi niyetle aradım. Sonra araştırdığımda borcun bana ait olmadığını öğrendim. Yoksa durumunun olmadığını bir şekilde ödeyeceğim şekilde söylemedim. İmza bana aitse borç bana aitse o zaman ödeyeceğim şekilde söyledim. Konuşmanın hangi tarihde geçtiğini bilmiyorum. Ancak ben 2012 yılında işe başladım. Belirttiğim bu şekilde ve bu hususlarda yemin ederim, ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dahili davalı olarak dosyaya eklenen …’nun dava dilekçesinde taraf olarak gösterilmemiş olup dosya kapsamında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaması ve 6100 sayılı HMK’da dahili davalı müessesesinin de söz konusu olmaması nedenleriyle, davalı … tarafından … hakkında dahili davalı olarak usulüne uygun olarak davanın açıldığından bahsedilemez. ( Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 2014/11058 Esas, 2015/10992 Kararı)
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kıymetli evraktan kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; ”İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”, TMK’nun 6. maddesine göre ise; ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı, iddia, savunma ile birlikte toplanan tüm deliller ile birlikte menfi tespite konu çeker üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığına dair Üniversite öğretim görevlisi Grafoloji uzmanları bilirkişiler tarafından düzenlenen 08/11/2021 tarihli raporu birlikte değerlendirildiğinde, Grafoloji bilirkişilerin raporu ile menfi tespite konu çekler üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilmesi üzerine, bilirkişilerin bu raporu takdiri delil olduğundan, davalı taraf davacı tarafa kesin yemin deliline başvurarak yemin teklif etmesi üzerine, davacı tarafta yemin teklifini kabul edip duruşmada yeminini eda etmiş olup bu kapsamda, Yemin, HMK’nun 227.maddesine göre kesin delil olup, buna göre davacı tarafından açılan menfi tespit davasının kabulü ile,davacının … Esas sayılı icra takibinden dolayı, davalı …’e borçlu olmadığnın tespitine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-)Davacı tarafından açılan MENFİ TESPİT DAVASININ KABULÜ İLE, Davacının, … Esas sayılı ilamsız icra usulü ile başlatılan icra takibinden dolayı davacının davalıya (…’e) BORÇLU OLMADIĞNIN TESPİTİNE,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 713,83.TL karar ve ilam harcının, dava açılışında davacıdan alınan 170,78.TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 85,00.TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 255,78.TL harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 458.05. TL harcın davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3) Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 170,78.TL peşin harç, 85,00.TL tamamlama harcı, 31,40.TL başvurma harcı, 733,20 TL tebligat ücreti, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 105,00.TL tanık ücreti, olmak üzere toplam 3.125,38.TL yargılama giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
4) Davacının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak yatıranlara iadesine,
Dair; davacı ve vekili ile davalı ve vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren, HMK.nun 345.maddesine göre 2 (iki) hafta içerisinde… Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 01/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸