Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/666 E. 2021/335 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA … “TÜRK MİLLETİ ADINA “
14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO … : 2018/666 Esas
KARAR NO : 2021/335

2- … -…
3- … -…
4- … – …

Av. … …
… …
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hayat Sigortasından Kaynaklanan )
DAVA TARİHİ : 13/04/2017
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 10/05/2021
Mahkememize Ankara … Mahkemesinin görevsizlik kararı ile tevzi edilen davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Davacı vekilinin Ankara … Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Muris …nun davalı bankadan ile yatırım amaçlı işyeri kredisi adı altında 07/05/2014 tarihinde 60.000,00 TL bedelli kredi kullandığını, 06/07/2016 tarihinde vefat ettiğini, vefatı sonrasında davalı bankaya murisin kredi borcunun yapılan hayat sigortasından karşılanması amacıyla başvuru yapıldığını, yapılan başvuru sonucunda murisin kredi sözleşmesine bağlı sigorta poliçesi düzenlenmesi ve prim tahsilatı talimatı bulunduğu halde hayat sigortası yapılmadığından müvekkillerinin zarara uğratıldığını, müvekkillerin yapmış olduğu başvurulara herhangi bir cevap verilmediğini belirterek kusurlu olan davalı bankaya müvekkillerinin murisin vefat tarihi olan 06/07/2016 tarihinden itibaren kalan kredi borcundan dolayı borçlu olmadığının tespitine, asgari hayat sigortası miktarının tayin ve tespiti ile belirlenecek sigorta limitinden kredinin kalan taksitleri ve istirdatına karar verilecek tutar toplamının takas – mahsup edildikten sonra artacak hayat sigortası miktarı bakiyesinin şimdilik 2.000,00 TL’sinin vefat tarihi olan 06/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkillerinin ödemiş olduğu 3.000,00 TL kredi borçlarının ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve varsa alınması gereken tazminatın müvekkillerinin miras payları oranında ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Müvekkili bankaya yöneltilen iddiaların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, iş bu davanın müvekkili banka yönünden reddi gerektiğini, müvekkili banka nezdinde kullandırılan kredilerde yapılması zorunlu olan sigortalar dışında hayat sigortası, konut sigortası gibi sigortaların yapılması isteğe bağlı olduğunu, yaptırılmasının zorunlu olmadığını, davacının da kredi kullandırımı sırasında ve sonrasında hayat sigortası yapma yönünden idaresinin müvekkili bankaya iletmemesi sebebiyle kendisine hayat sigortası yapılmadığını, açık rıza ve talep olmaması nedeniyle hayat sigortası yapılmadığını ileri sürerek davanın esasına ilişkin beyanları doğrultusunda iş bu haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Ankara…Mahkemesinin 26/04/2017 tarihli 2017/147 Esas, 2017/412 Karar sayılı görevsizlik kararı ile, davacıların murisleri ile davalı banka arasında düzenlenen davaya konu 07/05/2014 tarihli kredi yatırım amaçlı iş yeri kredisi olup 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici kredisi niteliğinde olmadığından taraflar arasında tüketici işleminin bulunmadığı davacıların murisinin tüketici olmadığından, taraflar arasında tüketici işleminin bulunmadığından, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkeme tüketici mahkemesi olmayıp, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkemelerin görevsizliği ile dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup verilen karar davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Ankara BAM 21.Hukuk Dairesinin 2018/310 Esas, 2018/819 Karar sayılı ilamı ile, davaya dayanak olan sözleşme, murise hayat sigortası yapılmadığından, yatırım amaçlı işyeri sözleşmesidir. Bu durumda mirasçı olan davacıların halefi muris ile davalı banka arasındaki ilişki ticari kredi niteliğinde bulunan yatırım amaçlı işyeri sözleşmesinden kaynaklanmaktan olup bu durumda davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b-1.maddesi gereğince esastan reddine kesin olarak karar vermesi üzerine, dosya mahkememize tevzi edilmesi üzerine esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce tarafların delilleri toplanmış, tüm deliller toplandıktan sonra dosya Sigorta Tahkim Komisyonu bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen bila tarihli raporda, davaya konu iş yeri kredisine ilişkin olarak 02/05/2019 tarihi itibariyle kredi kapama bakiyesi olan 1.446,87 TL’nin davacılarca kapatılmış olması durumunda davacıların davalı bankadan %50 kusur nispetinde 19.787,81 TL tazminatı talep haklarının olabileceği görüş v e kanaatine varılmıştır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora karşı taraf vekillerince beyan ve itiraz dilekçesi sunulması üzerine dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilerek 01/04/2020 tarihli ek raporda; bilirkişi kök raporunda benimsenen kanaati değiştirir yeni bir bilgi yahut belgeye rastlanmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin 22/01/2021 tarihli ıslah dilekçesinde; dava dilekçesinde 5.000 TL olarak talep edilen alacak /maddi tazminat bedelinin 19.787,81 TL ‘ye çıkarılmasına ve toplamda 19.787,81 TL bedelin 06/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın, davacıların murisi ile davalı arasında imzalanan yatırım amaçlı iş yeri kredi sözleşmesi gereğince hayat sigortası yapılmaması sebebiyle davacıların zarara uğradıklarından bahisle ıslah ederek açtıkları alacak/tazminat davasına ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kredi borçlusunun ilerleyen yıllarda hayat sigortası ile sigortalanmaması hususunda davalı kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sigorta sözleşmeleri iyi niyet sözleşmeleri olup, taraflar sözleşme kurulması aşamasında birbirlerini aydınlatma yükümlülüğü altındadır.
Riziko ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın 1439. Maddesi 2.2-Gerek sigorta ettiren gerekse sigortalı ve temsilci,sigorta sözleşmesinin yapılması sırasında kendisince bilinen ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri bildirmekle yükümlüdür….” hükmü düzenlenmiştir.
Esasen kredi borcunu teminat altına alan hayat sigortasının yaptırılmasında hem kredi alanın hem de bankanın menfaati olduğu için taraflar sözleşme hükümlerine göre bu edimi yerine getirmektedirler. O yüzden kredi sözleşmelerinde bankaya getirilen sigorta yaptırma yükümlülüğüne ilişkin hükümler haksız şart olarak değerlendirilmemiştir. Buna karşın olayda uygulama yeri olmayan 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı TKHKna göre artık kredi verilmesi sigorta yaptırılması şartına bağlanamayacaktır. Yeni düzenlemeye göre tüketicinin, kredi çekenin açık talebi olmaksızın kredi ile ilgili sigorta yaptırılamayacağı, zorunlu sigortalarda veya tüketicinin sigorta yaptırmak istemesi halinde ise istediği sigorta şirketi ile imzaladığı poliçenin kredi veren tarafından kabul edileceği öngörülmüştür. (6502 sk m.29 ve m.38). Fakat bilgilendirme yükümlülüğü konusunda 4077 sayılı Yasanın 10. maddesinde düzenlenen tüketici kredilerinde böyle bir hüküm olmamasına karşın yeni yasanın 31/4. maddesiyle tüketici kredisi sözleşmelerinde özel düzenleme yer almaktadır. 4077 sayılı Yasanın m.10/B maddesinde konut finansman kredilerinde olduğu gibi genel olarak tüm tüketici sözleşmelerinin kurulması öncesinde ve kurulması sırasında tüketicinin bilgilendirilmesi yükümlülüğünün düzenlendiği bütün hallerde amaç, taraflar arasındaki dengesiz durumu gidermek ve tüketicinin de bilgilendirilmiş bir şekilde sözleşme kurmasına imkân tanımaktır. Zaten Tüketicinin Korunması hakkındaki Kanunun varlık nedeni muazzam örgütlülüğe sahip banka ve sigorta gibi dev kurumlarla imzalanan sözleşmelerde birey olarak zayıf konumdaki tüketiciyi korumaktır. (4077/1. madde) Dolayısıyla banka kredi sözleşmesinde hayat sigortası talep edecekse riziko konusunda tüketiciyi aydınlatmalıdır.
Böyle bir uyuşmazlıkta sözleşme ile hangi tarafa veya taraflara hangi yükümlülüklerin getirildiği ve diğer idari düzenlemeler üzerinde önemle durulmalıdır. Kredinin verildiği tarihte yürürlükte olan “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “İhtiyari sigortalar” başlıklı 6. maddesinde “Kredi ile bağlantılı olarak yapılacak ihtiyari sigortalarda, kredi ilgilisinin menfaatinin sigorta edilmesi, sigorta sözleşmesi ile sunulan teminatların kredi konusu ve kredi kullananın ihtiyaçları ile uyumlu olması esastır. “Bilgilendirme yükümlülüğü” başlıklı 7. maddesinde “(1) Kredi ile bağlantılı olarak yapılacak sigortalar konusunda, kredi sözleşmesi yapılmadan önce, kredi kuruluşu tarafından kredi kullanana bilgi verilir. Söz konusu bilginin verilmesine ilişkin usul ve esaslar Müsteşarlıkça tespit edilir. (2) Kredi kuruluşunun aracı olduğu kredi bağlantılı sigorta sözleşmelerine ilişkin bilgilendirme yazılı olarak yapılır. Kredi kullanan tarafından imzalanan bilgi formunun bir örneği kredi kuruluşu veya şirket tarafından saklanır. (3) Ancak, kişilerin fiziki olarak karşı karşıya gelmesinin söz konusu olmadığı hallerde veya işin mahiyetinin gerektirdiği durumlarda elektronik ortamda veya ilgilinin bilgi formuna erişimini mümkün kılan benzeri araçlarla bilgilendirme yapılabilir. Bu durumda, ispat yükümlülüğü kredi kuruluşuna aittir. (4) Kredi kuruluşunun aracı olduğu kredi bağlantılı sigortalarda verilecek olan bilgi formunun şekil ve asgari içeriği Müsteşarlıkça tespit edilir. (5) Şirket, kredi kuruluşunun bu Yönetmelik kapsamındaki bilgilendirme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmesini temin etmek üzere her türlü tedbiri alır. (6) Kredi kuruluşunun aracı olduğu kredi bağlantılı sigortalarda 28/10/2007 tarihli ve 26684 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik kapsamında düzenlenen Bilgilendirme Formları verilmez. (7) Kredi kuruluşunun aracı olmadığı poliçelerde Sigorta Sözleşmelerinde Bilgilendirmeye İlişkin Yönetmelik kapsamında işlem tesis edilir.” hükümleri yer almaktadır.
Sözleşmenin imzalandığı tarihte tüketici olan kredi çekenin ölümü halinde eş ve çocuklarını koruyacak şekilde kredi borcunun sigortalanması konusunda bilgilendirme yapmaması hukuken korunamaz. Banka kredi hakkında bilgilendirme yükümlülüğünün yapıldığını ispat etmek zorundadır. Olayda davalı bankanın bu yönde bilgilendirmeyi yapmadığı açıktır. Bu nedenle tüketiciyi kredi çekeni sigorta konusunda bilgilendirmediği için bankanın az da olsa kusurlu olduğu kabul edilmelidir. ( Yargıtay ….Hukuk Dairesinin 2014/27392 Esas, 2015/26413 Kararı)
Bu kapsamda, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller alınan bilirkişi raporu ve yukarıda belirtilen Yargıtay ilamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı banka, ticari kredi niteliğinde bulunan yatırım amaçlı işyeri sözleşmesinden kaynaklanan kredi hakkında, hayat sigortası yönünden bilgilendirme yükümlülüğünün yapıldığını ispat etmek zorunda olup olayda davalı bankanın bu yönde bilgilendirmeyi yapmadığı açıktır. Bu nedenle kredi çekeni sigorta konusunda bilgilendirmediği için bankanın kusurlu olduğundan, davacı tarafın ıslah dilekçesi de dikkate alınarak, buna göre davanın kabulü ile, 19.787,81.TL tazminat alacağın vefat tarihi olan 06/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1)Davanın KABULÜ İLE, 19.787,81.TL tazminat alacağın vefat tarihi olan 06/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.351,71.TL harçtan, dava açılışında alınan 341,55.TL peşin harç ile yargılama sırasında yatırılan 252,54.TL ıslah harcı olmak üzere toplam 594,09 TL harcın düşülmesi ile eksik alındığı anlaşılan 757,62.TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3) Davacıların yargılama sırasında yapmış olduğu 341,55.TL peşin harç, 252,54 TL ıslah harcı, 44,40 TL başvurma harcı, 212,30 TL tebligat ücreti, 500,00.TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 1.350,79.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4) Davacıların yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE,
Dair; davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren, HMK.nun 345.maddesine göre 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 28/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …

¸e-imzalıdır.