Emsal Mahkeme Kararı Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/548 E. 2021/716 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/548 Esas – 2021/716
T.C.
ANKARA “TÜRK MİLLETİ ADINA 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/548 Esas
KARAR NO : 2021/716

HAKİM :….
KATİP :….

DAVACI …..
DAVALI : …..
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemi Faize Faiz Talebi)
DAVA TARİHİ : 16/08/2017
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR YAZMA TARİHİ : 12/11/2021
Mahkememize açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda, dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ ;
DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Bakanlıkları… Genel Müdürlüğü ile…. nda, 24/3/2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Parkları Koruma ve Geliştirme Hizmetlerine İlişkin Esas ve Usulleri kapsamında, 13/3/2002 tarihli protokol imzalanmış olduğunu. protokol gereğince; ilgili oldukları aylar sonunda ilgili banka hesabına aktarılması gereken, 1/6/2013-31/12/2013 tarihinde birikmiş olan gelirlerin aktarımının yapılmaması üzerine, Bakanlıkları tarafından bankaya ihtarda bulunulmuş; banka ihtar neticesi hesaba gerekli aktarmayı yapmış, ancak gelir kaybı olarak ticari faiz taleplerinin ödenmediği. Bakanlıkları tarafından,…. Genel Müdürlüğü aleyhinde, Ankara …… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/298 esasına kayden “16.505.438,49TL toplam gelirin, her ay için ayrı olarak vadesinde yatırılmayan miktarlara ilişkin olarak, ticari faizinin, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla tahsili talebi” ile dava açıldığını. Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2016 tarihli ve 2014/298 E. , 2016/174 K. sayılı kararı ile davalarını kabulüne, 734.143,74TL alacağın davalı bankadan alınarak davacı Bakanlıklarına verilmesine karar verilmiştir. Söz konusu Karar ile faiz alacağımız asıl alacağa dönüştüğünü. Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2016 tarihli ve 2014/298 E., 2016/174 K., sayılı kararının hüküm gerekçesinde de açıklandığı üzere; Eski 818 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 104/3 ve yeni 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121 nci maddeleri ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 31/03/2004 tarih, 2004/12-162 Esas 2004/183 Karar sayılı kararı gereğince, Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/298 E., sayılı dava dosyamızda faiz alacağının kabulüne ilişkin hüküm verildiğinden Mahkemeniz huzurunda açılmış bulunan işbu davanın ön koşulu gerçekleşmiştir. Ankara …… Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2016 tarih, 2014/298 E., 2016/174 K., sayılı kararı ile asıl alacağa dönüşen 734.143,74TL’nin, 20/01/2014 -23/03/2016 tarihleri arasında işlemiş olan ticari faizinin, (fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla) davalı bankadan tahsili için iş bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu. Ankara 2. Ticaret Mahkemesinin 23/03/2016 tarihli ve 2014/298 E. , 2016/174 sayılı Kararı ile davalı bankadan alınarak Bakanlıklarına verilmesine karar verilen 734.143,74.TL’ faiz alacağı üzerinden 20/01/2014-23/03/2016 tarihleri arasında hesaplanacak işlemiş olan ticari faizinin, davalı bankadan alınarak davacı Bakanlıklarına verilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
CEVAP DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Dava dilekçesinde 20.01.2014-23.06.2016 tarihleri arasında işleyen faiz talebinde bulunulmuş olup dava değeri kuruşlandırılmamıştır. Davacı tarafından dava açılırken dava değeri belirtilmediğinden ve işbu davanın belirsiz alacak davası veya kısmi dava şeklinde açılamayacak bir dava olduğu nazara alınarak dava değeri belirtilmeyen dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini. Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/298 E. sayılı dosyasında, 734.143,74 TL temerrüt faizi alacağı talebinde bulunulmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Söz konusu karara karşı tarafımızca temyiz yoluna başvurulmuş olup dosya halen Yargıtay’da olduğunu. Ankara ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1372 E. sayılı dosyasında, bahsi geçen Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile birleşme talepli olarak 734.143,74 TL temerrüt faizine 20.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizinin tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Asıl dava yönünden tarafımızca temyiz yoluna başvurulmuş olup birleşen dava yönünden davacı tarafın temyiz talebi bulunmamakta faiz talebinin reddi kesinleştiğini. İşbu dava ile de yine Ankara …. . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/298 E. sayılı dosyasında, 734.143,74 TL temerrüt faizi alacağına 20.01.2014-23.03.2016 tarihleri arasında işlemiş olan ticari faizin tahsili talep edildiğini. İşbu dava ile talep edilen temerrüt faizi 734.143,74 TL’ye, 20.01.2014-23.03.2016 tarihleri arası işlemiş faizinin tahsili talebi birleşen dava Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1372 E. sayılı dosyasından da talep edilmiş olduğunu. işbu davadan evvel tarafları ve konusu aynı olan dava davacı tarafından ikame edilmiş olup söz konusu karar henüz kesinleşmiş değildir. Bu bakımdan eldeki dava ile talep edilen faiz alacağı yönünden derdestlik itirazında bulundukları. Davanın derdestlik nedeniyle reddini talep ettiklerini. Davacı tarafından işbu dava ikame edilirken Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2004 tarih, 2004/12-162 E. 2004/183 K. sayılı kararına dayanılmıştır. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu davacı tarafından yanlış değerlendirilmiştir. Karara bakıldığında davacının iddiasının aksine “faize faiz işletilemez yasağını” hüküm altına almakta ve faiz alacağının hangi durumda ana para alacağına dönüşüp dönüşmediği hususu irdelenmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun kararından açıkça anlaşılacağı üzere bir faiz alacağının ana para alacağına dönüşebilmesi için “mahkeme hükmüyle belirlenmiş olup olmamasına bakılmaksızın” borçlunun faiz borcunun varlığını ve miktarını kabul ederek, bu borcunu belirli bir tarihte ödeyeceği yönünde taahhütte bulunması gerekmektedir. Davalı Banka tarafından Ankara …. . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/298 E. sayılı dosyasından davacı lehine hükmedilen 734.143,74 TL temerrüt faizinin belli bir tarihte ödenmesi yönünde davacıya verilmiş bir taahhüdü bulunmamaktadır. Karar gereğince borçlu tarafından verilen böyle bir taahhüt bulunmadığından faiz alacağının ana para alacağına dönüşmeyeceği açıktır. Nitekim kararda da yer verildiği üzere aksine durum borçluyu faiz miktarı ve ödeme günü yönünden belirsizliğe düşürmekte ve borçlunun hukukla korunan haklarının zedelenmesine yol açmaktadır. Davacı tarafından Hukuk Genel Kurulu Kararı yanlış değerlendirilmekle temerrüt faizine hükmedilen Ankara …… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/298 E. – 2016/174 K. sayılı kararı ile faiz alacağının asıl alacağına dönüştürdüğünden bahisle işbu dava ikame edilmiştir. Yinelemek gerekirse davacının kendi dayandığı kararda; mahkeme hükmüyle belirlenip belirlenmediğinin bir önemi olmaksızın, faiz borcunun ödenmesi yönünde borçlunun miktar ve ödeme günü bakımından bir belirlemede bulunmuş olması aranmaktadır. Yargıtay İçtihadı ve davacının iddiaları açık olup davanın bu yönden de reddi gerekmektedir. Özetle; davacı eldeki dava ile Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2014/298 E. –2016/174 K. sayılı kararı ile hüküm altına alınan temerrüt faizine faiz talep etmiştir. Bilindiği üzere 6098 sayılı TBK’nın 121. Maddesinin son fıkrası ile BK’nın 104. Maddesine uygun şekilde “ temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez” şeklinde düzenlenmiştir. Davacının faize faiz talebinin dinlenmesi mümkün değildir. Haksız davanın reddini savunmuştur.
Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/298 Esas sayılı dosyasında, bahsi geçen bu asıl dosya ile birleştirilen Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1372 Esas dosyası ile birleşme talepli olarak açılan bu davada, Ankara …..Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/298 Esas sayılı dosyası ile açılan faiz alacağı davasınında fazlaya ilişkin hakları saklı tutulması ile bahsi geçen davada talep edilen faiz alacağının ana para alacağına dönüştüğünden, söz konusu alacağa 20.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizinin tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiş olup Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/298 Esas sayılı dosyasında, 734.143,74 TL temerrüt faizi alacağı talebinin kabulüne, birleşen Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1372 Esas sayılı dosyasının reddine karar verilmiştir. Gerekçe olarak, davada henüz faiz alacağını mahkeme kararı ile ana para alacağına dönüşeceği ilk davada henüz faiz alacağının kabulüne ilişkin bir hüküm tesis edilmemiş olduğundan, faiz alacağına faiz talebinin BK.nun 104/3.maddesi gereği temerrüt faizine faiz istemi niteliğinde olduğundan reddine karar verildiği tespit edilmiş olup Söz konusu karara karşı davalı tarafça Yargıtay temyiz yoluna başvurulmuş olup Yargıtay …..Hukuk Dairesinin 19/09/2019 tarihli 2017/3125 Esas, 2019/1327 Karar sayılı ilamı ile, yerel mahkeme kararınında, davalı tarafın harçtan sorumlu olduğundan, karar ve ilam harcı yönünden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği, bu karara karşı davalı vekili tarafından KARAR DÜZELTME YOLUNA gidilmesi üzerine, Yargıtay …..Hukuk Dairesinin 25/02/2021 tarihli 2019/2493 Esas, 2021/1742 Karar sayılı ilamı ile davalı vekilinin karar düzeltme talebinin reddi ile sadece birleşen dava yönünden, davanın reddine karar verilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücreti verilmediğinden, buna göre kararın HMK.nun 438/7 maddesine göre düzeltilerek, AAÜT’sinin 13.maddesi uyarınca 1.800,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verildiği tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faize faiz alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı bakanlığın davalı banka nezdinde açılan mevduat hesabına yatırılan ve… ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü faailiyet alanları kapsamında milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiat koruma alanlarından elde edilen gelirlerin, davalı banka tarafından aktarılmaması üzerine her ay vadesinde yatırılmadığı için asıl alacağa işletilen 734.143,74 TL temerrut faizinin ana paraya dönüştüğünden bahisle 20/01/2014 – 23/03/2016 tarihleri arasında bu miktara işlemiş olan ticari faizinin tahsili isteminden kaynaklanığı taraflar arasındaki uyuşmazlığın daha önce açılan davanın derdest olup olmadığı, kesin hüküm oluşturup oluşturmadığı, kesin hüküm oluşturmadığı kabul edilirsi talep edilecek faiz miktarı olduğuna ilişkin olduğu anlaşıldı.
Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 104/son maddesindeki hüküm, hiçbir tereddüde yer vermeyecek bir açıklıkla, geçmiş günler faizinin ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı, faiz borcuna ayrıca faiz yürütülemeyeceğini öngörmektedir. Bu hükmün anlamı, para borcunu ödemede temerrüde düşen borçlunun, geçmiş günler faizine mahkum olduktan sonra, geçmiş günler faizini ödemekte de temerrüde düşmesi halinde, bunlar için tekrar temerrüt faizi yürütülemeyeceğidir ( …. , Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C:2, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1977, sh: 251 ).
Somut olayda, ana paraya dönüşmüş bir faiz alacağının bulunup bulunmadığındadır. Bu noktada, bir faiz alacağının hangi hallerde ana para alacağına dönüşeceğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bir mahkeme hükmüyle belirlenmiş olsun veya olmasın, borçlunun, faiz borcunun varlığını ve miktarını kabul ederek, bu borcunu belirli bir tarihte ödeyeceği yolunda taahhütte bulunmuş olması halinde, alacaklı yönünden artık ortada bir faiz alacağının değil, borçlunun kabulü ve ödeme taahhüdü karşısında nitelik değiştirerek ana paraya dönüşen bir alacağın bulunduğu, bu nedenle de dava veya icra takibi tarihinden itibaren buna ayrıca faiz istenilebileceği, Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasında kabul edilmektedir. (Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin 27.4.1989 gün ve E. 3466- K.2141 sayılı kararı ) Yasa’nın faize faiz yürütülmesini yasaklamasındaki gerekçe de borçluyu faiz miktarı ve ödeme günü yönünden belirsizlikten ve bunun oluşturacağı tehlikeden koruma amacı ortadan kalkmış olacaktır.
Tüm bu anlatımlar kapsamında; Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 104/son maddesindeki hükümü, hiçbir tereddüde yer vermeyecek bir açıklıkla, geçmiş günler faizinin ödenmesinde temerrüde düşülmesinden dolayı, temerrüd faizine, ayrıca temerrüd faizi yürütülemeyeceğini öngörmektedir. Bu yasanın emredici kuralıdır. Bu hükmün anlamı, para borcunu ödemede temerrüde düşen borçlunun, geçmiş günler faizine mahkum olduktan sonra, geçmiş günler faizini ödemekte de temerrüde düşmesi halinde, bunlar için tekrar temerrüt faizi yürütülemeyeceği sonuç ve kanaatine varılarak, tüm bu anlatımlar kapsamında davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M ; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1)Davanın REDDİNE,
2) Davacı Tarım ve Orman Bakanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3) Davacının tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına,
4) Davalının yargılamada vekil ile temsil edildiği anlaşıldığından yürürlükte bulunan AAÜT’ sinin 13.maddesi gereğince 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5) Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider ve delil avansının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştikten sonra Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi dikkate alınarak YATIRANLARA İADESİNE.
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin YÜZÜNE KARŞI, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nin 345/1. maddesi uyarınca 2 (iki) hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/11/2021

Katip …. Hakim….
¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.

¸* Bu karar 5070 sayılı kanun gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır*¸