Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/93 E. 2023/97 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/93 Esas
KARAR NO : 2023/97

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/02/2023
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklının Beypazarı İcra Müdürlüğü 2018/2075 esas sayılı dosyası ile Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını ve üçüncü konumunda olan müvekkili şirketin usulsüz tebligat sebebi ile 89/3 haciz ihbarnamesine karşı itiraz edilmediği gerekçesi ile borçlu sıfatına haiz olduğunu, müvekkili şirketin iş bu icra takibinde borçlu olmadığını, müvekkiline hiçbir tebligatın yapılmadığını, usulüne uygun tebliğ edilen hiçbir haciz ihbarnamesinin bulunmadığını, müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararların önüne geçebilmesi adına dosyada 3. kişi konumunda olduğundan takibin müvekkili şirket bakımından durdurulmasını talep ettiklerini, bununla beraber müvekkilinin davalı alacaklıyı tanımaması, böyle bir borcunun olmaması sebebiyle müvekkilinin borcunun olmadığının tespitine, derhal icranın durdurulmasına, dava sonunda icranın eski hale getirilmesine, dava devam ederken dosyaya ödeme yapılması halinde ödeme tarihinden itibaren işlenecek ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdatına, davalının %20 ‘den aşağı olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesi talep ettiği görülmüştür.
CEVAP: Usul ekonomisi gözetilerek davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLNEDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkemenin görevli olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK 1. md.) “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” (HMK 115. md.).HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmekte olup görev yönünden bu incelemenin en erken değil, en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir. Konuya ilişkin HMK 138. maddenin Kanun gerekçesi şöyledir: “Usule ilişkin hususlar, şeklî nitelik taşıdıklarından yargılamanın başında, dosya üzerinden de incelenerek karara bağlanabilir. Ancak, mahkeme, kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunu da tahkikat aşamasında değil, ön inceleme oturumunda yapacaktır. Böylece dava şartları ve ilk itirazlarla ilgili sorunların, en geç tahkikat başlamadan, ön inceleme duruşması sonunda karara bağlanması amaçlanmıştır.” Bu gerekçe ile de her aşamada görev hususunun incelenebileceğine açıklık getirilmiştir. Son tahlilde kanunda açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden henüz taraflara tebliğ yapılmadan tensip aşamasında dahi mahkemenin görevsiz olması halinde usulden red kararı verilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır (Emsal: Yargıtay HGK’nın 11/04/2019 tarih ve 2017/15-2141 E., 2019/442 K. sayılı ilamı).
Bu bağlamda somut olaya gelince; iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 89/3. maddesi kapsamında borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ancak İİK’nin 89/3. maddesi kapsamında açılan davalarda mahkemenin görevinin belirlenmesi sırasında dayanak takibin türünün dikkate alınması da mümkün değildir. Dayanak takibin türüne göre görevli mahkemenin belirlenmeye çalışılması halinde tüketici işlemi nedeniyle düzenlenen kambiyo senetlerine ilişkin takip nedeniyle açılan davalarda Tüketici Mahkemesinin, tüketici işlemi dışında düzenlenen kambiyo senetlerine ilişkin takip nedeniyle açılan davalarda Asliye Ticaret Mahkemesinin, genel hükümlere göre açılan takiplere ilişkin davalarda tarafların sıfatlarına ve takip konusuna göre Asliye Hukuk, Asliye Ticaret, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinin, mahkeme ilamına dayalı olarak açılan davalarda dayanak ilamı veren mahkemenin (Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, İş Mahkemesi, Aile Mahkemesi, İcra Hukuk Mahkemesi) görevli olması sonucunu doğuracağı, ceza mahkemeleri tarafından verilen kararlarda katılan yararına hükmedilen vekalet ücreti yönünden yapılan takiplerde ise görevli hukuk mahkemesinin hangisinin olacağı hususunun bu yolla tespitinin mümkün olmayacağı, sonuç olarak dayanak takibin türüne göre görevli mahkememin belirlenmeye çalışılması halinde tereddütler ortaya çıkacağı ortadadır. Bu bağlamda; İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir (İİK’nin 89/3. maddesi kapsamında verilen kararların istinaf incelemesini yapmakla görevli Ankara BAM 23. HD. 23/05/2022 tarih, 2022/792 E., 2022/847 K.; 27/05/2022 tarih, 2019/827 E., 2022/827 K.; 23/05/2022 tarih, 2022/792 E., 2022/847 K.; 28/01/2022 tarih, 2018/2249 E., 2022/90 K.; 26/02/2020 tarih, 2020/386 E., 2020/390 K.; 25/09/2020 tarih, 2020/1307 E., 2020/1160 K. sayılı ilamları ve benzer yönde Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 476).
Sonuç olarak tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan değerlendirme neticesinde, davanın İİK’nin 89/3. maddesi kapsamında borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası olduğu, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde sayılan ticari davalar arasında yer almadığı, uyuşmazlığın takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 21/02/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸