Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/676 E. 2023/744 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C… 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ … 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2023/676 Esas
KARAR NO : 2023/744

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TC …)
VEKİLİ : Av. … -….

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Altınların aynen iadesi/bedelinin tahsili
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan altınların aynen iadesi/bedelinin tahsili davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ortağı olduğu … ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … San. Tic. Ltd. Şti. arasında … için …. Noterliğinin 20.06.2011 tarih ve … yevmiye sayılı ortaklık sözleşmesi yapıldığını, davacı tarafından ortaklık dışındaki şahsi borçlarını ödemesi için davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ne peyder pey olmak üzere 23.07.2012 tarihine kadar 1580 gram altın borç olarak verildiğini, işbu borç ilişkisini gösteren belge davalı şirketi temsilen … tarafından imzalandığını ayrıca verilen altının gram olarak hangi gün kişiye verilecekse fiyatından ödeme yapılacağı davalı tarafından kabul edildiğini, davalı şirket bu güne kadar kendisine borç verilen altınları iade etmediğini ve bedelini de ödemediğini belirterek davalıya borç olarak verilen 1580 gram altının aynen iadesi olmadığı takdirde karar tarihindeki değerinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının talep etmiş olduğu neye göre hesaplandığı belli olmayan ve … Avukat açıklamaları ile yazılan 1580 gr altın mahiyetindeki borç iddiası Borçlar Kanunu 147/4.maddesine göre zamanaşımına uğradığını, davacı … davalı şirket yetkilisi …’e bir takım altın hesapları çıkardığını, bu altın borçlarını tarihsiz ve imzasız bir şekilde eklendiğini, davalı şirket ile davacının yetkili olduğu şirket arasında 10.02.2011 tarihinde üst yüklenici alt yüklenici sözleşmesi yapıldığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile böyle bir alacağını bilen davacı alacağını almak için 8 yıl gibi bir süre bekleyip huzurdaki davayı ikame etmesi iyi niyetli bir yaklaşım olarak gözükmediğini, …’ün şahsi borcu olarak belirtilen alacak aslında şahsi borç olmayıp şirketin ortak harcamaları için davalı …’e elden verilen paraları kapsadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: …. Mahkemesine açılmış olan bu davanın mahkememizin … esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmış ise de davacının mahkememizin … esas sayılı adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin davada taraf olmadığı gibi adi ortaklık sözleşmesinde de taraf olmadığı anlaşılmakla işbu davanın tefrikine karar verilerek yeni esas numarasına kayıt edilmiştir.
Tefrik edilen İşbu davada tensiben …. ve … yazılan müzekkere cevaplarında davacının tacir olarak sicil kaydının bulunmadığı ortağı ve yetkilisi olduğu şirketin sicil kaydının bulunduğu davacının kira gelirinden dolayı vergi mükellefi olduğu anlaşılmış, davacı vekili tarafından 16.10.2023 tarihli dilekçesinde davacının şahıs olup davalı şirkete altınları ödünç verdiğini ticari defter kaydı olmadığını, şahsi verdiği altınlara ilişkin tuttuğu kayıtların davacıya ait evde olduğunu ifade ettiği anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın, Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmeyecektir.
Yine aynı kanunun 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, … çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkanda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır“ düzenlemesi bulunmaktadır.
TTK 4. Maddesinde her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda ve maddenin birinci fıkrasının b,c,d,e ve f bendlerinde belirtilen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava olarak sayılmış olup davacı …’nun davalı şirkete borç olarak verdiği idda edilen altınların aynen iadesi/bedelinin tahsiline ilişkin somut uyuşmazlığın TTK 4. maddesinde sayılan ticari davalardan olmadığı, dosya kapsamı uyarınca davacının tacir vasfının bulunmadığı anlaşılmakla genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında bulunan iş bu dava yönünden TTK 4-5/3 ve HMK 2 maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniye dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevl… NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,

Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.

09/11/2023
Gerekçeli kararın yazıldığı tarih: 16.11.2023

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …