Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/47 E. 2023/660 K. 13.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/47 Esas – 2023/660
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2023/47 Esas
KARAR NO : 2023/660

HAKİM : ….
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2023

…’nin 27/12/2022 tarih, ….. sayılı kararı sonrasında, mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kuruma bağlı … tarafından çıkılan açık ihale ve bağıtlanan sözleşme ile 2013 yılında davalıdan 66 mm ateşleyici kapsül bloğu ve gövde kompleksi tedarik edildiğini ancak üretimde kullanılamadığını, kurumun zarar ettirildiğini, bakanlık muayene heyetince gerçekleştirilen teslimat muayeneleri esnasında uygunsuzluk tespit edildiğini, kafilelerin tamamının reddedildiğini, muayenede tespit edilen uygunsuzluklar ile ilgili hata analizi ve düzeltici tedbirlere yönelik çalışma başlatıldığını, 13/02/2015 tarihinde yapılan toplantıya ait raporda mevcut ateşleyicilerin kullanılamayacağı yönünde verilen karar ile davalıdan tedarik edilmiş toplam 25.000 adet …’ni kapsadığını, toplam 55.000,00 TL zarar edildiğini belirterek toplam zararın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafından teslim edilen malların davacı tarafından teslim alındıktan muayenesi yapıldığını, teknik şartnameye uygun bulunarak kabul edildiğini, bedellerinin ödendiğini, malların muayenesi yapıldıktan 4.5 yıl sonra iş bu davanın açıldığını, davacı tarafın malların gizli ayıplı olduğunu 31/10/2014 tarihinde öğrendiğini bu tarihten sonra dava tarihine kadar bir ayıp ihbarının bulunmadığını, ihbar öneline uyulmadan zamanaşımı süresi geçtikten sonra dava açıldığını, dava konusu mallarla ilgili davacı tarafından hazırlanan teknik şartnameye uygun olarak teslimi yapılan mallardan ilk baskı malların davacı tarafından uygun bulunmadığı için davalı tarafından iade alındığını, davalı şirketin bu nedenle malları süresinde teslim edemediği için cezalı duruma düştüğünü, yaklaşık 17.000,00 TL ceza ödemek zorunda kaldığını, davalının imal ederek teslim ettiği malzemelerin teknik şartnameye uygun olduğunu, teslim edilen malların davacı tarafından kabul edilerek bedellerinin ödendiğini, davacı tarafın davalıdan almış olduğu malzemeleri kullanmamasının sebebinin iddia ettiği gibi davalının ayıplı mal imal ederek teslim etmiş olması değil davacı tarafın kendi kusur ve ihmali ile alım yaptıkları malzemenin nitelik ve niceliklerinde yanlış tespit ve talepte bulunmuş olmalarının olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir.
Davacı, davacı kuruma bağlı olan …’nde …. Müfettişlerince yapılan teftiş sonucunda davalı ile akdedilen 66 mm ….. tedarikine ilişkin sözleşmeden dolayı kurumun zarara uğratıldığının tespit edildiğini, yüklenici tarafından toplamda 15.000 adet teslimatın yapıldığını ve sözleşme bedeli olarak 55.000,00 TL’nin ödendiğini, teslim edilen ürünlerde uygunsuzluklar tespit edildiğini, kullanılamaz durumda olduğunu, beyanla ödenen iş bedelinin iadesi talep edilmiş, davalı ise cevabında ayıba ilişkin bildirim yapılmadığını, davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ürünün gizli ayıplı olması durumunda dahi davacı yanın … ile imzalanan protokol neticesinde 13/10/2014- 31/10/2014 tarihleri arasında …. teslimat muayeneleri yapılarak teslim edilen malların uygun olmadığının belirtildiğini, yani davacının kabul ettiği malların kullanım amacına uygun olmadığını 31/10/2014 tarihinde tespit ettiğini, bu tarihten sonrada yapılan bir ayıp ihbarının olmadığını, teslim edilen ürünlerin teknik şartnameye uygun olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir.
Mahkememizce 23/10/2020 tarihli davanın reddine dair verilen hükmüne karşı davacı vekilince istinaf davası yoluna gidilmesi üzerine istinaf davasını inceleyen …. ‘nin 27/12/2022 tarih, …. sayılı ilamı ile “… Somut olayda dosya kapsamına göre; davacı tarafından 939,27 nispi peşin karar harcı yatırılmış olmasına rağmen Mahkemece gerekçeli kararda infazda tereddüt yaratacak ve dosya kapsamına aykırı şekilde 8984,87 TL harç iadesine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2- Taraflar arasındaki ilişki sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisidir. Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi, 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu,TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp ve gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir.
Eksik iş ise sözleşme ve eklerine göre yapılması gerektiği halde yapılmayan (noksan bırakılan) işleri ifade eder. Eksik işlerin bedeli, teslim tarihine bu işlerin ikmâl edilebileceği sürenin ilavesiyle bulunan tarihteki rayiç bedellerle talep edilebilir. Eksik işler bedelinin istenebilmesi için teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ya da ihtar çekilmesine gerek yoktur. Eksik işler yönünden TBK 474-478. maddelerindeki hükümler uygulanmaz.
TBK 472/son maddesinde eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek bir durum ortaya çıkarsa yüklenicinin iş sahibine bu durumu hemen bildirmek zorunda olduğu aksi takdirde bunun sonuçlarından sorumlu olcağı kabul edilmiştir (….).
Somut olayda ayıbın açık mı gizli mi, sözleşmenin 16.7.1 maddesinde kabulden sonra öngörülen 2 yıllık garanti süresi, yüklenici tarafından garanti belgesi veya aynı nitelikte belge düzenlenip düzenlenmediği, bunların sonuca etkisi tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Eser sözleşmesinden kaynaklanan davanın açılma tarihine göre kural olarak zamanaşımı süresi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6 maddesi gereğince 5 yıldır. Çekişme eser ilişkisinden kaynaklandığından satıma ilişkin Borçlar Kanunu hükümlerinin, TTK hükümlerinin ve 6098 sayılı TBK’nın 478. maddesindeki zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün olmadığından Mahkemece zamanaşımı def’i reddedilip işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4- O halde Mahkemece yapılacak işlem; TBK’nın 147/6 maddesi gereğince zamanaşımı def’inin tartışılarak kabule göre işin esasına girilmesi; yukarıda açıklanan eser sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak uyuşmazlık konusu olan ayıp, ayıp ihbarı, garanti süresi, iş sahibinin seçimlik hakları, yüklenicinin ihbar yükümlülüğü gibi hususların tartışılması ile denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonuca gidilmesinden ibaret olacaktır.
Açıklanan nedenlerle; sair hususlar incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4,6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde sonuçlandırılması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” şeklindeki ilam ile mahkememiz ilamı kaldırılarak dosyanın iade edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 15/11/2013 tarihli Mal Alımlarına Ait Tip Sözleşme ile davacı yüklenici tarafından idarenin ihtiyacı olan ve özellikleri teknik şartnamede belirtilen 25.000 adet 66 mm ateşleyici kapsül blok ve gövde kompleksi işine ilişkin olarak 55.000,00 TL üzerinden birim fiyatlı sözleşme akdedilmiş olup iş bu sözleşme düzenlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. madde ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisidir. Sözleşmenin 16.7.1. Maddesinde yüklenici tarafından teslim edilecek malların kabulünden sonra asgari 2 yıl garanti süresi olacağını yüklenicinin bu mallara ilişkin garanti belgelerini idare adına düzenletmek ve orjinal nüshalarını idareye teslim etmek ile mükellef olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde incelenmesinde, eldeki davada davacı iş sahibi tarafından taraflar arasındaki sözleşme gereğince teslim edilen eserin niteliğinin sözleşme ve eki teknik şartname hükümlerine aykırı ve kabule icbar edilemeyecek seviyede ayıplı olduğu iddiasıyla sözleşmenin feshi ile ödenen iş bedelinin davalı yükleniciden tahsili talep edilmiş, davalı yüklenici tarafından ise eserin ayıpsız olduğu, davacının ihbar yükümlülüğüne uymadığı için eseri kabul etmiş sayılacağı savunulmuş olup taraflar arasındaki ihtilaf bu hususlarda toplanmaktadır. Mahkememizce alınan 22/05/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporundan da anlaşılacağı üzere davacı tarafından teslim edilen eserde yer alan ayıbın ancak idare tarafından alınan numunelerin davacı kurum tarafından komple ürün haline getirilmesi ve atış testleri yapılması sonrasında ayıplı olup olmadığının anlaşılacağı ürünün gizli ayıplı olduğu olduğu yönündeki tespit dosya kapsamına uygun kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin incelenmesinde davalı yüklenici tarafından teslim edilen malların davacı tarafından kabul tarihinden sonra asgari 2 sene garanti yükümlülüğü getirildiği anlaşılmıştır.
…. ‘nin 25/10/2022 tarih, …. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “…Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp, gerekse de gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden, yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (…. . 19.06.2014 gün, … . sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları)…” şeklinde olup eldeki davada gizli ayıbın garanti süresi içerisinde ortaya çıktığı ve garanti yükümü nedeniyle davacı iş sahibi lehine ihbar yükümünün ortadan kalktığının kabul edilmesi gerekir. Buna göre teslim edilen eserin kabule icbar edilemeyecek seviyede de ayıplı olduğu ve davacı tarafça ödenen iş bedelinin davalıdan tahsil edilebileceği anlaşıldığından davanın kabulüne davadan önce davalının temerrüte düşülmediği anlaşıldığından faiz başlangıcının dava tarihinden olmasına ilişkin olarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 55.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 3.757,05 TL harçtan 939,27 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.817,78 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 939,27 TL peşin harç olmak üzere toplam 975,17 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 265,20 TL tebligat ve müzekkere gideri, 6.900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.165,2 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile …. Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/10/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.