Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/285 E. 2023/617 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/285 Esas
KARAR NO : 2023/617

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … -….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/01/2019
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … daha sonra kapatmış olduğu … ile 27.12,2010 tarihinde ihalesi yapılan … adet …. imzalandığını, 01.02.2011 tarihinde işe başlandığını, … ihale kayıt nolu işin teknik şartnamesinin 4.2. maddesinde “İdarece gerekli görülmesi halinde hafta içi çalışma saatleri (08:30 ile akşam 9:00 saatleri) dışında da yüklenici istenilen sayıda aracı hazır etmek ve talep edilen taşıma hizmetini yapmak zorundadır.” Hükmünün yer aldığını, buna karşın davalının, anılan maddeyi hem ihlal ettiğini, hem de kötü niyetli şekilde kullanarak, işe başlanılmasından işin sona erdiği tarihe kadar müvekkilinin şirkete herhangi bir bildirimde bulunmaksızın müvekkil şirketin bilgisi dışında araç ve sürücüleri çalıştırdığını, müvekkili şirketin, sözleşmeye aykırı davranılması durumunun her zaman çalışma yapıldıktan sonra öğrenmesi üzerine davalı tarafa defalarca bu hususta yazı göndererek sözleşme şartlarını hatırlatıp, uyulması ikazında bulunulduğunu, ancak davalının bu tutumundan vazgeçmediğini, taraflarınca bu hususa İlişkin dava açıldığını, … sayılı ilamı ile davalının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığı sonucuna varılarak haklı davalarının kabulüne karar verildiğini, dava dışı …’ın 27.12.2010 tarihinde yapılan ihale neticesinde, davalı … adına çalışan şoförlerden biri olup, dava dışı işçinin … Mahkemesi’nde açmış olduğu davada da taraflarınca defalarca işçinin müvekkili şirketin bilgisi dışında fazla mesai yaptığının belirtilmesine karşın … sayılı ilamında müvekkili şirketin aleyhine 7.027,82 TL fazla mesai ücret alacağının 04.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte ödenmesine karar verildiğini, nitekim müvekkili şirketin, … sayılı dosyasına 13.01.2017 tarihinde 21.600,00 TL, 17.01.2017 tarihinde 358,88 TL ödeme yaptığını, dava dışı işçiye yapılan ödemelerin içerisinde fazla mesai ücret alacağından müvekkil, şirketin sorumlu olmadığının … sayılı ilamı ile sabit olduğundan, davalı … sözleşme hükümlerine aykırı davranması nedeniyle, dava dışı … tarafından müvekkili şirket aleyhine açılan … sayılı ilamı ile müvekkili şirketin aleyhine hükmedilen ve … sayılı dosyasına ödenen 7.027,82 TL fazla mesai ücret alacağı ile bu alacağın 3.867,65 TL faizi ile birlikte toplam 10.895,47 TL’nin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ödeme tarihi olan 17.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davaya görev yönünden itiraz ettiklerini, zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının TTK 18/2 maddesi gereği basiretli iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, basiretli iş adamı gibi davranma yükümlülüğü olan davacının zarara uğramasına neden olduğunu iddia ettiği teknik şartnameyi bilerek, rızaen imzaladığını, sözleşmeyle hukuken bağlı olduğunu, sözleşme gereğinin yerine getirmesi gereken yükümlülüklerden dolayı zarara uğradığını ileri sürüp zararın tazminini istemesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın öncelikle görev yönünden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini, vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasına ilişkin olup arabuluculuk yoluna gidilmeden Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, o mahkemenin “davanın ticari dava olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararından sonra da herhangi bir arabuluculuk yoluna gidilmemiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. ile 5/A maddesi eklenmiş olup bu maddeye göre Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6325 sayılı Kanunun 18/A maddesine göre, ”(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Davacı dava dilekçesi ile davalı aleyhine eldeki davayı açmış ise de; dava dilekçesinden ve ekli belgelerden davacı vekili tarafından dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmadığı, arabulucuya başvuru yapıldığına yönelik herhangi bir bilgi-belge sunulmadığı, zorunlu arabuluculuk başvuru yoluna gidilmeksizin davanın ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davanın istirdat istemli olması ve davada bir miktar paranın ödenmesi talebinde bulunulması nedeniyle arabuluculuk dava şartına tabi olduğu 6201 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinin 1. fıkrası ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk kanununa 7155 sayılı yasanın 23. maddesi ile eklenen 18/A-2 maddesi gereğince bu hususun mahkememiz açısından özel dava şartı olduğu ve eldeki davada da bu hususun arandığı, dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından HMK’nın 114 ve 115. maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.

Davacı vekili 04/10/2023 tarihli celseye mazeretsiz katılmamış, ancak davalı davayı takip edeceğini bildirdiğinden davacının yokluğunda duruşma yapılarak, karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın 6102 sayılı TTK’nın 5/A ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun’nun 18/A-2 maddesi ile HMK’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
2-Alınması gereken 269,85 TL harcın peşin alınan 186,07 TL harcın mahsubu ile 83,78 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 10.895,47 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Sarfedilmeyen gider avansının talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davalının yüzüne karşı, davacının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar usulen okunup açıkça anlatıldı.

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı