Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/147 E. 2023/354 K. 12.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2023/147 Esas
KARAR NO : 2023/354

DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 12/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/06/2023

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nin 20/01/2023 tarih, 2021/436 Esas, 2023/68 Karar sayılı ilamı sonrasında, Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı ile yüklendikleri …. adet … işi bünyesinde bitkisel peyzaj ve sulama sistemi işini taşeron olarak yüklenerek 05/01/2017 tarihli sözleşme ile anlaştıklarını, davacının edimlerini eksiksiz ve tam olarak zamanında yerine getirmesine rağmen davalı tarafın su aboneliklerini yapmaması, su bağlantısını sağlamaması nedeniyle işin bitkisel peyzaj ve sulama sistemi olması mahiyeti icabıyla uzamasına neden olduğunu, mevsimin yaza girmesi nedeniyle durduğunu, davalı tarafın bu durumun kendi kusurundan kaynaklandığını kabul ettiğini ve sözlü olarak ibralaştıklarını, …. Noterliğinin 23 Ağustos 2017 tarih … yevmiye sayılı cevabi ihtarnamede açıkça 530.000,00 TL’ye anlaştıkları bu işten dolayı o güne kadar yapılmış bulunan işlerin bedeli karşılığı ödenmiş bulunan dörtyüz küsur bin TL’nin mahsubu ile müvekkilin 700,00 TL civarında bakiye alacaklı olduğunu kabul ettiklerini, tarafların sulh olmalarına rağmen aradan birbuçuk yıl geçtikten sonra davacının tapu kayıtlarına haciz konulduğuna dair kendisine gelen SMS mesajından aleyhine … esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibinde bulunulduğunu bunun kesinleşerek mal varlığına haciz konulduğunu öğrendiğini, yapılan icra takibine karşı …. esas sayılı dosyasında gecikmiş itirazda bulunduklarını bu itirazın reddedildiğini, tarafların sulh olarak ibralaştıkları davalı tarafça da kabul edilmesine rağmen yapılan icra takibine bir anlam veremediklerini, takip konusu alacağın mesnedinin belli olmadığını, takip mesnedi olarak açıklamada Cari Hesap denilmekte ise de neye göre hesap edildiğinin belli olmadığını, halbuki cevabi ihtarnamede davacının alacaklı olduğunun kabul edildiğini, davalının beyan ve kabulüne göre o güne kadar yapılmış bulunan işin bedelinin ödendiği kalan işlerin davalının kusuru nedeniyle yerine getirilemediğini, davacının işlerinin karşılığını tamamen alamadığını ve talep hakkını saklı tuttuğunu, davalı tarafın sözleşmeden kaynaklı zarar veya alacak iddiasının yargılamayı gerektirdiğini belirterek … esas sayılı takip dosyasında teminat mukabilinde dosyaya yatacak bedelin dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalıya iş bu takipten dolayı 163.340,45 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilleri tarafından kurulan iş ortaklığının …. adet … işinin yüklenicisi olduğunu, müvekkillerinin yüklenicisi olduğu iş bünyesindeki bitkisel peyzaj ve sulama sistemi (sözleşme eki listelerde belirtilen malzeme listesi) idarece verilen sözleşme, uygulama projesi, bölgesel bitki listesi değişiklikleri, avan proje ve şartnamelere uygun olarak davalıların davacı ile anahtar teslimi olarak yapımı hususunda anlaştıklarını ve 05/01/2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 3.maddesi uyarınca taşeron davacının yapılacak olan tüm işin anahtar teslim götürü bedeli, bitkisel peyzaj ve otomatik sulama sistemi (malzeme + işçilik) yapım bedelinin 530.000,00 TL +KDV olarak anlaşıldığını, sözleşmenin 8.maddesi uyarınca işin süresinin taraflarda 15/03/2017 tarihi akşamına kadar bitirileceğinin taahhüt edildiğini, davacının işi süresinde bitiremediğini, yeni yapılan inşaatta şantiye su aboneliği olacağı, su aboneliği olmadan inşaatın yapılabilmesinin mümkün olmadığının açık olması karşısında davacı iddialarının doğru olmadığını, davacı tarafından davalılara 21/08/2017 tarihinde ihtarname keşide edildiğini, davalılar iş ortaklığı adına …’un 23/08/2017 tarihinde cevabi ihtarname gönderildiğini, davacının sözleşme hükümlerini yerine getirmediğini, davacıya defalarca süre verildiğini, çekilen ihtara rağmen davacının yarım bıraktığı işin davalılar tarafından bir başka firmaya 200.000,00 TL daha ödenmek zorunda kalınarak tamamlatıldığını, davacı nam ve hesabına yaptırmak için ”… Mim. Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti” ile 08/03/2018 tarihinde sözleşme imzalanmak zorunda kalındığını, davacı tarafından işin bitirilip tamamlanması söz konusu olmadığından ihtar tarihine kadar yapılan işlere ilişkin olarak davacı firma tarafından keşide edilen faturalar ve müvekkiller tarafından yapılan ödemeler cari hesaba işlenerek o tarih itibariyle durumun davacıya bildirildiğini, davacının cari hesaptan anlaşıldığı üzere davalılardan 470.000,00 TL avans aldığı ve iş ortaklığına 506.659,55 TL hak edişi olduğu iddiası ile fatura kestiğini, davacı nam ve hesabına yaptırılan iş karşılığı ödenen 200.000,00 TL’nin davacının cari hesabına fatura tarihi olan 18/04/2018 tarihinde eklendiğini ve cari hesabın 163.340,45 TL’ye vasıl olduğunu, bu miktarın tahsili amacıyla da icra takibi başlatıldığını belirterek davanın davanın reddine ve davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir, davacı taşeron davalılar ise yüklenicidir.
Davacı, taraflar arasında 05.01.2017 tarihli bitkisel peyzaj ve sulama sistemi işinin yapımına ilişkin taşeronluk sözleşmesi akdedildiğini, davacının tüm edimini eksiksiz ve tam olarak zamanında yerine getirtmek üzere başlamasına rağmen davalının kusurundan kaynaklanan nedenler ile işin yerine getirilmesinin uzadığını, tarafların sözlü olarak ibralaştığını, davacıya gönderilen ihtarnamede 700,00 TL borçlu olduklarını da kabul ettiklerini, daha sonra davacı hakkında yapılan takipten dolayı davacının mal varlığına haciz konulduğunu, davacının bundan daha sonra haberinin olduğunu gecikmiş itirazda bulunduğunu ancak itirazın kabul edilmediğini beyanla … Esas sayılı takip dosyasından dolayı 163.340,45 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalılar ise cevabında, davacının sözleşme gereğince işi 15 Mart 2017 tarihine kadar bitirmeyi taahhüt ettiğini, işi eksiksiz ve ayıpsız olarak bitiremediğini, defalarca ihtarname gönderildiğini, davacının da işi tamamlayamadığını ikrar ettiğini, işin süresinde tamamlanamadığını, geciktirildiğini, davacıya gönderilen ihtarname ile sözleşmenin feshedilerek işin davacı namına başkaca bir firmaya yaptırılacağının bildirildiğini, ve dava dışı bir firmaya 200,000,00 TL karşılığında işin tamamlatıldığını, davacıya toplamda 470.000,00 TL ödeme yapıldığını, davacının ise toplamda 506.659,55 TL hakedişi olduğu iddiasıyla fatura kestiğini, dava dışı yükleniciye ödenen 200.000,00 TL’nin cari hesaba dahil edilmesi ile 163.340,45 TL davalı alacağının olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
… Esas sayılı takip dosyasında, davalılar … İnş. San. Tic. Ltd Şti, …, … İnş. San ve Tic Ltd Şti tarafından davacı aleyhine 163.340,45 TL asıl alacak, 12.566,03 TL işlemiş faiz toplamı 175.906,48 TL üzerinden 05.01.2017 tarihli sözleşme ve eki ihtarnameler dayanak yapılarak takip yapıldığı, davacının süresinde itirazda bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine istinaf davasınını inceleyen …. sayılı ilamı ile “…492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (md 2). Yargı harçları (1) sayılı Tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (md 15, 21). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4. md.). (1) sayılı Tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK 120/1. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde dava değeri,163.340,45 TL gösterilmiş, netice-i talep kısmında ise icra takibinde görünün 163.340,45 TL borç yönünden borçlu olunmadığının tespiti talep edilmiş, mahkemece; “Davanın kısmen kabulü ile davacının …. esas sayılı dosyasında 740,45 TL asıl alacak ve 12.566,03 TL işlemiş faiz yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” denilmek suretiyle harcı yatırılmayan işlemiş faiz menfi tespit talebi yönünden de karar verildiği anlaşılmıştır. Oysa az yukarıda açıklandığı üzere yargı işlemlerinden alınacak harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz. Bu nedenle mahkemece, davacının icra takibinden sonra menfi tespit talebinde bulunarak takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitini içeren icra takibinin iptalini talep ettiği hususu göz önüne alınarak, menfi tespit talebi yönünden işlemiş faiz olan 12.566,03 TL yönünden de alınması gereken nispi harcın 1/4’ünü yatırmak üzere davacı tarafa süre verilip yatırılması halinde işin esasını inceleyip karar vermek, aksi halde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. (…. sayılı, 31/01/2018 tarihli ilamı). Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilleri ve katılma yoluyla davalı vekilinin esası incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesiyle hükmün kaldırılarak mahkememize dosyanın iade edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce bakiye harcın ikmali için davacıya verilen sürede harç ikmal edilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davalının takibe konu alacağı müspet zarar kapsamında olup, davacı yüklenicinin sözleşmeden haksız olarak döndüğünden bahisle işin dava dışı yükleniciye tamamlatılması sonucunda oluşan zararına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
…. sayılı ilamında; ” Türk Borçlar Kanunu 112. maddesine göre, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Düzenleme kapsamına göre tazminat istenebilmesi için alacaklının zarara uğramış olması gerektiğinden, uğranılmış bir zarar karşılığı olmayan miktara tazminat olarak hükmedilemez. Burada zarar kapsamı net ve gerçek zarar olarak düzenlenmiştir. Net ve gerçek zarar, malvarlığındaki gerçek eksilmeyi ifade eder. Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. “Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (…). Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.” (…. sayılı ilâmı)….” şeklindedir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; taraflar arasında 05.01.2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ile davacı …. Adet … İşi bünyesindeki bitkisel peyzaj ve sulama sistemi idarece verilen sözleşme, uygulama projesi, bölgesel bitki listesi değişiklikleri, avan proje ve şartnamelere uygun olarak taşeron tarafından anahtar teslim 530.000,00 TL+KDV ile yapılmasına ilişkin sözleşme akdedildiği, davalılar tarafından …. Noterliği’nin … yevmiye sayılı 23.08.2017 tarihli ihtarnamesi, ve 27.11.2017 tarihli ihtarnamelerin gönderildiği, eksik işlerin tamamlanmasının aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin belirtildiği ancak ihtarnamelerin bila tebliğ iade edildiği, devamında sözleşmenin feshedildiği ve kalan işin dava dışı yükleniciye tamamlatıldığı, davacı tarafından toplamda 506.659,55 TL tutarında fatura tanzim edildiği, davalı iş ortaklığı tarafından ise 470.000,00 TL ödeme yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya kapsamında taraflarca sunulan delillerden işin hangi aşamada yarım kaldığı tespit edilememiş olup, elde delil tespiti vs delil de bulunmamaktadır, nitekim alınan bilirkişi raporunda da dosyaya sunulan siyah beyaz fotoğrafların işin dava dışı yükleniciye tamamlatılmasından önce çekildiği tespit edilmiş ise de, işin fesih anındaki seviye tespiti mümkün değildir. Eser sözleşmelerinde sözleşme feshedilmiş olsa dahi yüklenici gerçekleştirdiği imalât bedelini talep edebileceğinden yüklenicinin (veya taşeronun) hakettiği iş bedeli hesaplanırken kural olarak, işlerdeki eksik ve kusurların dikkate alınması gereklidir, ancak işin dava dışı yükleniciye tamamlatılması nedeniyle davalının işin ayıplı ifa edildiğine dair iddiası ispatlanmamıştır.
Bu durumda işin zamanında bitirilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedildiği anlaşılsa da gecikmenin davacıdan kaynaklandığı dosya kapsamında ispat edilememiştir. …. Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere “…böylelikle fesihte her iki tarafın ortak kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır. Yüklenicinin sözleşmenin feshi nedeniyle kâr kaybı alacağı talebinde bulunabilmesi için fesihte tamamen kusursuz olması gerekir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına (….) göre fesihte taraflar birlikte kusurlu olmaları halinde müspet zarar kapsamında kâr kaybı, gecikme nedenli cezai şart istenmesi ve iş sahibi tarafından da teminat mektubunun irat kaydedilmesi mümkün değildir. Her iki taraf kusurlu ise (ortak kusur) birbirlerinden tazminat talebinde bulunamazlar ve sadece birbirlerinin mal varlıklarına kazandırdıkları artı değeri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler…” şeklinde olup, davacının talebi nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalının şartları bulunmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile … esas sayılı takip dosyasında takibin asıl alacak yönünden 163.340,45 TL yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine,
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 11.157,79 TL harçtan peşin alınan 2.789,45 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.368,34 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 2.789,45 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.825,35 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 247,00 TL tebligat ve müzekkeri 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.497,00 TL masrafın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 25.501,07 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekillerinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile …. Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 12/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.