Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/112 E. 2023/374 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/112 Esas – 2023/374
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/112 Esas
KARAR NO : 2023/374

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. ….

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 13/02/2023
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …, … ve müvekkili arasında … isimli bir şirketin kurulduğunu, şirketin araç alım satımı ile uğraştığını ve faal olduğu dönemde …. adet araç aldığını, bu şirketin …’dan işlerinin müvekkili adına yürütülmesi için de davalıya müvekkilinin vekaletname verdiğini, müvekkiline limanda bekleyen … aracın vergilerinin ve plaka cezalarının yatırılıp limandan çıkarılacağı söylendiğinden davalıya sair ödemeler yaptığını, ancak ne bahsedilen ödemelerin yapıldığını ne de araçların limandan çıkarıldığını, müvekkilinin davalı ve dava dışı kişilere karşı çok sayıda suç duyurusunda da bulunduğunu belirterek, davalının … Müdürlüğü’nün … sayılı takibe itirazının iptaline, takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmazlar üstüne ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilince süresinde cevap dilekçesi sunulmamış, 22/05/2023 tarihli beyan dilekçesinde ise özetle; müvekkilinin uzun zamandır …’da yaşadığını, tekstil işinde çalıştığını, davacı ile de …’da tanıştığını, davacının araç alım satım işi yaptığından bahisle kendini tanıttığını, kendisine de dava dışı … ile birlikte … LTD. şirketinde hissedarlık teklif edildiğini, ancak yaptığı araştırmada gerçekte aracın olmadığını anladığını, bunun yanında iddia edildiğinin aksine müvekkilinin davacı tarafça araçların vergi ve plaka cezalarına dair resmi işlemleri yapma konusunda yetkilendirilmediğini, sadece müvekkili üzerinden para akışının sağlandığını ve gönderilen paraların davacı tarafından bildirilen kişilere ödendiğini, işlemlerin yine vekalet verilen başka kişilerce yürütüldüğünü, takibe konu ödemelerden 3.000,00 TL ödemenin davacının müvekkiline olan borcunu ödemesine dair olduğunu, müvekkiline havale edilen 9.400,00 TL, 1.500,00 TL ödemeler dolara çevrilerek davacı tarafından belirtilen kişilere ödendiğini, aynı şekilde 50.000,00 TL ve 23.800,00 TL tutarlı ödemelerin de müvekkiline bildirilen kişilere aktarıldığını, müvekkilinin ne … ne de … LTD şirketlerinde hiçbir ortaklığının olmadığını, müvekkilinin davacı tarafından vekaletname verilen tek kişi de olmadığını, hiçbir resmi işlem yapmadığını, davacının dava dışı ortakları ile anlaşmazlığı sebebiyle …’da takip yapamadığından kötü niyetle müvekkiline takip başlattığını belirterek davanın reddine, takibin iptaline, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkemenin görevli olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; iddianın ileri sürülüş şekline göre dava, davacının ortağı olduğu … isimli şirketin …’daki işlerinin kendi adına yürütülmesi için davalıya vekaletname verdiği ve bu kapsamda davalıya çeşitli tarihlerde para gönderildiği, gönderilen paraların ise amacına uygun kullanılmadığı, ödeme konusu olan araçların limandan çıkarılmadığı ve müvekkilinin kandırıldığı iddialarından bahisle davalıya yapılan ödemelerin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Özetle dava, vekalet ilişkisinden kaynaklanmakta olup TTK’nın 4. maddesinde bu nitelikteki davaların mutlak ticari dava niteliğinde olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle nispi ticari davanın varlığının tespiti bakımından tarafların tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Celp edilerek tetkik edilen davacının ticaret sicil kayıtlarından davacının tacir kaydının olmadığı, … kayıtlarından da 12/11/1995 tarihinde ticari terk ettiği, bilanço usulüne göre defter tuttuğuna, gelirinin tacir düzeyinde olduğuna dair bir kaydının da olmadığı anlaşılmıştır. Davalının tetkik edilen … kayıtlarından da potansiyel vergi kaydının olduğu, ticari gelirine dair bir kaydının olmadığı, 22/05/2023 tarihli beyan dilekçesinde de tekstil işinde çalıştığını beyan ettiği görülmüştür. Dolayısıyla nispi ticari davanın varlığı için zorunlu olan her iki tarafın da tacir olması koşulunun gerçekleşmediği görülmüştür. Neticeten; davanın mutlak ticari nitelikte bulunmamasına ve davanın her iki tarafının da tacir sıfatını haiz olmadığından nispi ticari davanın varlığından bahsedilmesine de olanak bulunmamasına göre uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli …NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile …Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.23/05/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸