Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/602 E. 2022/914 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/602 Esas
KARAR NO : 2022/914

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/09/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; davacının … Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti … Büyükelçiliğinde diplomat olarak görev yaptığını, davalının …’ya fahri konsal ünvanı almak için Türkiyede bulunan … Büyükelçiliğine birden çok gittiğini, davalının bu konuyla ilgili başvuru işlemleri ile ilgilenen görevli personelin davacı olduğunu, davacı ile davalının tanışmasının bu sebeple olduğunu, davalı tarafın başvuru işlemleri için konsolosluğa gidip gelirken işlemlerini bahane ederek davacı ile yakınlık kurduğunu, bu yakınlık dolayısı ile konuşmalarında kendisinin iş adamı olduğunu, ticaretle uğraştığını, İstanbul’da bir çok mağazaları olduğunu anlattığını, hatta birden fazla ülkeye ihracat yaptığını ve hepsinde de şirketlerinin olduğunu anlatarak bir çok evrak ve belgeler gösterdiğini, davalının bu belge ve evrakları davacıya göstermesindeki amacın davacıyı ortak ticaret yapmaya ikna etmek olduğunu, davalı tarafın sözde yapacakları çanta ihracatı için 20.000 USD sermaye gerektiğini söylediğini, davacı ile davalının anlaşmasına göre sözde yapılacak ihracatı …’da davacının tanıdığı birisine gönderileceğini, …’da çantalar o kişiye teslim edilerek onun aracılığı ile satışa sunulacağını, fakat çantaların …’da çantaları teslim alacak kişiye ulaşmadığını, bunun üzerine davacının davalıyı arayıp durumu sorduğunu, davalının ise uçakta bir sorun çıktığını o nedenle çantaların iade edildiği yönünde beyanlarda bulunduğunu, bu durumun uzunca süre devam ettiğini, davalı tarafın davacının parasını iade etmediğini sürekli oyaladığını, bunun üzerine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … dosya numarası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın söz konusu icra dosyasına kötü niyetle parayı ödedim diye itiraz ettiğini, davalı tarafın itiraz dilekçesinde borca itiraz etmeyerek ödemeyi yaptığını iddia ettiğini, bu durumda ödemenin yapıldığı konusunda ispat yükünün de kendisinde olduğunu, ödemeye ilişkin icra dosyasına herhangi bir belge sunmadığını belirterek davanın kabulüne, Ankara …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle; davacı tarafça davalı hakkında Ankara …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası ile takip başlatılmış olduğunu, davalının hakkında haksız olarak başlatılan iş bu takibe süresi içerisinde itiraz edildiğini, davalının bir çok şirketin sahibi olduğunu ithalat ve ihracat yaptığını, davacı asil ile davalı arasında davacının ısrarlarından sonra iş ortaklığı sözleşmesi imzalandığını, davalının ticari hayatıyla ilgili her şeyi davacıya öğrettiğini, davalının davacı tarafından mesaj kayıtlarında da görüleceği üzerine hiçbir zaman almış olduğu bedeli inkar etmediğini, davalı ile davacı asilin söz konusu bedelleri ürün alımında, seyahatlerde, iş kurmak için yapmış oldukları ticaret ve bağlantılarda harcadıklarını, bu masraflar dışında olan tüm bakiyeyi elden ödediğini, davacı tarafından haksız olarak başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, davalıya gönderilen bedelin ortak iş yapmaları için gönderilen bir bedel olduğunu, iş bu bedelden ortaklık işleri için olan harcamalardan sonra kalan kısmın elden kendisine teslim edildiğini, davacının sürekli diplomat olduğunu vurgulayarak davalıyı tehdit ettiğini belirterek davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Mahkemenin görevli olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; taraflar arasındaki ihtilafın taraflar arasındaki “iş ortaklığı sözleşmesi” kapsamında ödenen bedelin iadesi isteminden kaynaklandığı, adi ortaklık ilişkisi TBK’nın 620 vd maddelerinde düzenlenmiş olup TTK 4. madde kapsamında sayılan mutlak ticari davalardan sayıldığına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. O halde tarafların tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalının tacir sıfatını haiz olduğu anlaşılmakta ise de davacı yönünden yapılan tacir araştırması neticesinde Ankara Seğmenler Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 21/09/2022 tarihli ve Ankara Ticaret Odası’nın 19/09/2022 tarihli yazılarından davacının tacir niteliğini haiz olduğuna veya gelirinin tacir düzeyinde olduğuna dair bir kayda rastlanılmamıştır. Neticeten; davanın mutlak ticari nitelikte bulunmamasına ve davanın her iki tarafının da tacir sıfatını haiz olmadığından nispi ticari davanın varlığından bahsedilmesine de olanak bulunmamasına göre uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı