Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/584 E. 2022/773 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/584 Esas – 2022/773
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/584 Esas
KARAR NO : 2022/773

DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
DAVA TARİHİ : 12/11/2019
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin Uyarlanması davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Özelleştirme Yüksek Kurulunun 01/06/2010 tarih ve 2010/31 sayılı kararı ile hazine adına kayıtlı …. parsel nolu taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verildiği, karar gereği davalı tarafından ihalenin gerçekleştirildiği ve ihaleye müvekkil şirketlerinin de iştirak ettiği, şirketlerinin verdiği teklif ile 2.sırada yer aldığı, davalı idare tarafından şirketlerine gönderilen 17/02/2016 tarih ve 1002 sayılı yazıda ihale konusu taşınmazların müvekkil şirkete satış ve işletme hakkının verilmesine karar verildiği belirtilerek ihale şartnamesinde yer alan ” ihale bedelinin ne şekilde ödeneceği ” hususunun bildirilmesi ve satış sözleşmesi imzalanması amacıyla hazır bulunulması gerektiğinin bildirildiği, davalının yazısının şirketlerine ulaşmasında bir kaç gün sonra müvekkil şirketleri tarafından ödemenin ne şekilde yapılacağının bildirildiği ve davalı kurumun davetine şirketlerinin icazet ettiği ve taraflar arasında 09/11/2016 tarihli satış sözleşmesi imzalandığı ve davalı kuruma bu sözleşme kapsamında kesin, süresiz ve şartsız banka teminat mektubu verildiği, yukarıda belirtilen süreçlerden sonra müvekkil şirketlerinin, meskur ihaleye giren ve en yüksek teklifi veren şirketin, ihaleye iştirak sırasında verilen geçici teminat mektubunun, davalı kurum tarafından irad kaydedildiğini ve bu şirketin de ” teminat mektubunun paraya çevrilerek irad kaydedilmesi ” işleminin iptali için Danıştay’da dava açtığı ve açılan davada işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve işlemin iptaline karar verildiği ve ilgili şirketin aldığı bu karar sonrası davalı kuruma başvurduğu ancak davalı kurumun ilgili şirketin başvurusunu reddettiğini, ilgili şirket tarafından da bu red kararına karşı Danıştay’da 2.kez dava açıldığını, tüm bu süreçler yaşanırken müvekkil şirketlerinin bölgenin en büyük alanlarından biri olan sözleşme konusu taşınmazlarda yapılacak otel-konut ve ticari ünitelerin inşaası ve satışı için yerli ve yabancı yatırım firmaları ve büyük inşaat şirketleri ile görüşmelere başladığını ancak görüştükleri tüm şirketlerin dava sonuçlanıncaya kadar projede yer almayacaklarını bildirdikleri, bu davalar devam ederken müvekkil şirketlerinin davalı kuruma ödeme yapmasını beklemenin hukuka ve hakkaniyete aykırı düşeceği gibi, ödeme yapılmasının müvekkil şirketlerinin mahfına sebebiyet vereceği ya da devleti milyonlarca lira zarara uğratacağı zira Danıştay’da açılan davanın davalı kurum aleyhine neticelenmesi halinde taşınmazların müvekkil şirketlerinden istenileceğinin, davalı kurumun da kabulünde olduğundan bahisle ve ayrıca davalı idarenin elinde kesin, süresiz ve şartsız teminat mektubu bulunduğundan herhangi bir riski de bulunmadığından HMK’nun 397.maddesi kapsamında açılan iş bu davada öncelikle taraflar arasındaki ödemeye ve bu ödemelere teminat amaçlı verilen kesin, süresiz ve şartsız banka teminat mektuplarının paraya çevrilmesine ilişkin muarazanın önlenmesine, Danıştay 13. Dairesinin 2017/2818 esas sayılı davasının kesinleşmesinin beklenmesine, davanın reddi şeklinde kesinleşir ise aradan geçen zaman dikkate alınarak taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenen ödeme vadelerinin hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde uyarlanmasına şayet davanın kabulü şeklinde kesinleşir ise müvekkil şirketleri tarafından ödenen bedelin en yüksek reeskont faiziyle birlikte iadesine ve müvekkil şirketlerinin menfi ve müspet her türlü zararının şimdilik 50.000,00 TL’sinin yine en yüksek reeskont faiziyle birlikte davalı kurumdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle ihtiyati tedbir kararının yetkisiz ve görevsiz olan mahkemece verildiğini, davacı ile idareleri arasında imzalanan sözleşmenin 9.maddesine istinaden sözleşmeden doğabilecek ihtilafların hallinde kesin yetki kuralları hariç Ankara Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun düzenlendiği, diğer taraftan davacı tarafın hukuki konumu ve dava konusu işin mahiyeti dikkate alındığında bahse konu işin ticari bir iş ve görevli mahkemenin de ticaret mahkemesi olduğu, ayrıca özelleştirme uygulamalarına ilişkin idari davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülmesinin gerektiği, mahkemede görülmekte olan davanın derdest bir dava olduğu, davacı tarafın dayanağını oluşturan Danıştay 13. Dairesinde görülen davanın mahkemedeki iş bu dava açılmadan önce reddedildiği ve davacı tarafın bu durumu bildiği halde dava dilekçesinin içeriğinde açılan davayı gerekçe göstererek konusu ve tarafları aynı olan iş bu davayı açtığını, davacı tarafın iyi niyetli olmayıp ödeme tarihine çok az bir zaman kala tedbir talep ederek iş bu davayı açtığı, müvekkilleri idari ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme uyarınca idarenin üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirerek taşınmazların ve işletme hakkının davacı tarafa devrettiği, bu meyanda sözleşmenin halihazırda ayakta olduğu, bu sebeple davacının da sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği, davacı tarafın idareye vermiş olduğu 06/12/2018 tarihli dilekçe üzerine idare tarafından davacı tarafa verilen 20/12/2018 tarihli ve 13/09/2019 tarihli cevapların içeriğinin olayın akış sürecine ve yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun olduğu ve ticari işlemlere karşı dava açılması ihtimali bulunduğundan hareketle bir tacirin ticari muamelelerde bulunmadığı iddiasının ticaret hayatına uygun düşmediğinden bahisle mahkemede açılan iş bu davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Mahkememizce Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası incelenmiş, incelenmesinden aynı taraflar arasında aynı konularda olduğu anlaşılmıştır.
HMK.’nın 166. maddesi uyarınca davaların aynı sebepten doğması, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda davalar arasında bağlantı var sayılır.
Mahkememizdeki işbu dava ile Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyasının aynı taraflar arasında ve aynı sebebe dayandığı, her iki dava arasında hukuki ve fiili irtibat olduğu, yargılamanın birlikte görülmesinde usul ekonomisi yönünden yarar bulunduğu değerlendirilerek mahkememizdeki davanın söz konusu dava ile birleştirilmesine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
HMK.’ nun 166/1 maddesi gereğince Mahkememizin iş bu dava dosyası ile Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan bu dava dosyasının Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
Mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
Yargılamanın Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
Dosya üzerinden esas hükümle birlikte gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/11/2022