Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/470 E. 2023/577 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2022/470 Esas
KARAR NO : 2023/577

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI :…

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2022
KARAR TARİHİ : 22/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi olduğunu, davacının davalıya verdiği hizmetlerle ilgili davalı şirkete fatura kesildiğini, faturanın uygun şekilde tebliğ edildiğini, faturalara herhangi bir itiraz gelmediğini, fatura bedellerinin ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında …. esas sayılı dosyasıyla faturaya dayalı olarak genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının 30.05.2022 tarihinde “alacaklı görünen şirkete borcu olmadıklarını, alacaklı görünen …nden hiçbir şekilde, takibe dayanak faturalarda belirtilen hizmetleri almamış olup; taraflar arasında imzalanmış, borcun kaynağı olabilecek yazılı bir sözleşme, hizmet ilişkisi veya taşıma işlemi de olmadığını, bu sebeple takibe konu faturaları da kabul etmediklerini’ beyanı ile itiraz ederek takibi durdurduğunu, başvurulan arabuluculukta anlaşılamadığını ve anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, itiraz dilekçesindeki ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığını, fatura kesilmeden önce mail yoluyla fatura içeriği ile ilgili şirket yetkilisine bilgi verilmiş ve faturaların düzenleneceği yetkili kişiye bildirildiğini, yetkili kişi mail üzerinden verdiği cevapta faturaların kendisine iletilmesini talep ettiğini ve faturaların davalı taraf yetkilisine mail üzerinden gönderilerek tebliğ edildiğini, tebliğ sonrası karşı taraftan faturaya herhangi bir itiraz gelmediğini, davalı tarafın itiraz dilekçesinde faturadaki konu hizmetleri almadıklarını ve taraflar arasında imzalanmış yazılı bir sözleşme olmadığın beyanı gerçeği yansıtmadığını, sunmuş olduğumuz davalı şirket yetkilisi ile yapılan mail yazışmaları incelendiğinde davalı tarafın faturaya konu hizmetleri aldığı ve her aşamada davalı tarafın bilgilendirildiğini, davalı şirkete verilen hizmetle ilgili davacı şirketin çeşitli yerlere ödemeler yapmak zorunda kaldığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından şirketimiz aleyhine başlatılan, …. Esas sayılı icra takip dosyası ile toplam 4 adet faturaya dayalı 44.292,70 TL alacak için icra takibine girişildiğini, takibe dayanak faturalardaki hizmetin şirketi tarafından alınmadığını, borcun kaynağı olabilecek yazılı bir sözleşme, hizmet ilişkisi veya taşıma ilişkisi bulunmaması nedeniyle takip konusu borca ve icra takibine süresi içerisinde itiraz edildiğini, itiraz üzerine başlatılan arabuluculuk işleminin anlaşmama ile sonuçlandığını, mail yoluyla tarafına iletilen faturalardan ve içeriklerinden zamanında haberleri olmadığını, icra takibi sonrasında bilgisi olduğunu ve takibe itiraz edildiğini, her ne kadar TTK m.21/2 uyarınca fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır denmiş ise de bu durumun faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamını taşımadığından bahisle … Hukuk Dairesinin kararlarına atıfta bulunduğunu, fatura konusu işin yapıldığının ispat yükümlülüğü davacı şirkette olduğunu, davalı tarafından takibe konu faturalara dayanak herhangi bir hizmet alınmadığını, faturalarda belirtilen iç nakliye hizmetinin ve bu hizmetin yan hizmetleri niteliğindeki hizmetlerin firmasına sunulmadığını, bu nedenle davanın reddini, haksız ve kötü niyetli dava için %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini” talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce davacının ticari defterlerinin incelenmesi yönünde talimat yolu ile bilirkişiden alınan 03.03.2023 tarihli raporda özetle; “Davacı taraf 2022 yılı ticari defterlerinin incelemeye sunulduğu, üzerinde inceleme yapıldığı, dönem henüz kapanış tasdikinin yapılmadığı, 6102. Sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca Yevmiye defterinin kapanış tasdikinin 30.06.2023 tarihine kadar kanuni süresinin bulunduğu, bu hali ile defterlerin davacı taraf lehine delil vasfını taşıdığı, kapanış tasdiki yapıldığında bilahare bilirkişiden ek rapor alınabileceği, Davacı … Ltd.Şti. ile davalı … Müh. İnş. Tic.Ltd.Şti. arasında cari hesap ilişkisi olduğu, Davacının defter ve kayıtlarında takip konusu alacağın bulunduğu, davacı şirketin davalı şirketten takip tarihi olan 14.05.,2022 tarihi itibari ile 44.379,52.-TL. Alacaklı olduğu, Davacı ile davalı arasında yapılmış bir mutabakatın olmadığı fakat yükleme ile ilgili e-mail yazışmalarının bulunduğu, tüm işlem fiyatlarının, gemi ve konteyner numaralarının davalı firma ait olduğunun …. , ve …. elektronik posta adreslerine bildirildiği tespit edilerek Takdir Sayın Mahkemeye bırakılmıştır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce davalının ticari defterlerinin incelenmesi yönünde mali müşavir bilirkişiden alınan 09/05/2023 tarihli raporda özetle; “Davacı tarafın davalıya nakliye, konteyner temini ve elleçleme hizmeti satımı yaptığı dosya ve incelemeye konu edilen defter ve belgelerin muhtevasından ihtilafa konu edilmeyecek şekilde anlaşılmaktadır. Yapılan icra takibi aradaki ticari ilişkiye dayanmaktadır. Davalının incelemeler bölümünde belirtildiği üzere defter kayıtları ile kayıtlara dayanak teşkil eden belge, faturaları, satışa konu diğer ilişkili belgeleri dikkate alındığında; Davalının resmi defterlerinin noter açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, kapanış tasdiklerinin 30.06.2023 tarihine kadar süresinin bulunduğu, dolayısı ile defterlerinin tarafların lehine delil niteliğine haiz olduğu, bu konuda nihai takdirin Sayın Mahkemenizde olduğu, Davalının defterlerine yapılan faturaların kayıtlarının süresinde ve usulüne uygun yapıldığı, Davacının düzenlediği satış faturalarının açık fatura olduğu, 18.04.2022 tarihi itibari ile davacının davalıya 115.115,51 TL fatura düzenlemiş olduğu, Davacı ve davalı şirketler arasında cari hesap ilişkisi olup, davalının davacı faturaları karşılığında ödeme yapmamış olduğu, Davacı-alacaklı şirketin icra takibinde esas aldığı asıl alacağının davacı defter kayıtlarına göre 18.04.2022 tarihinde 44.292,70 TL olduğu konusunda, Bilirkişi … tarafından 03.03.2023 tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, Takip tarihi olan 16.05.2022 tarihinde davacı şirketin davalıdan 44.292,70 TL asıl alacak üzerinden takibe geçtiği, Davalının defter kayıtlarına göre, 14.05.2022 tarihi ve dava tarihi itibarı ile davalının davacıya 115.115,51 TL borçlu olduğu, takip konusu faturaların davalının defter kayıtlarında mevcut olduğu, davacıya faturalar karşılığında ödeme yapıldığına dair kayıt bulunmadığı, talebe bağlılık ilkesi gereği davacıya 44.292,70 TL’nin davacıya ödenmesi konusunda taktirin Sayın Mahkemenizde olduğu, Sayın Mahkemenizin davacının talep ettiği 44.292,70 TL’nin kendisine ödenmesine karar vermesi halinde davacının takipte talep ettiği faize dair hesaplanan faiz alacağı tutarının 879,18 TL olduğu, Davacının …. sayılı dosyasında yapılan takipte, itirazın iptali ile itiraza uğrayan tüm alacaklar bakımından takibin devamına, borçlunun bu itiraz başvurusu bakımından yasa gereği takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesine ilişkin davacı talebine dair, takdirin Sayın Mahkemenizde olduğu,” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan takibe vaki itirazın iptaline yöneliktir.
Davacı taraflar arasındaki ticari iş çerçevesinde davalının aldığı hizmete ve davacı tarafından kesilen faturaların davalı ticari defterine kaydedilmesine rağmen iş bedelinin ödenmediğini beyanla takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise taraflar arasında sözleşme bulunmadığı, süresinde faturaya itiraz edilmemesinin alacağın varlığını ispatlamayacağı, ispat yükünün davacıda olduğu ve davanın reddini talep etmiştir.
…. Esas numaralı takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 8.083,00 TL, 13.540,61 TL, 9.440,00 TL, 13.229,09 TL bedelli faturalar toplamı olan 44.292,70 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamının bir bütün halinde incelenmesinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise davacı tarafından takip talebinde dayanak yapılan 8.083,00 TL, 13.540,61 TL, 9.440,00 TL, 13.229,09 TL fatura bakiye alacaklarından dolayı davacı alacağının olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
… sayılı ilamı; “… sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.)….Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (….)…Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. …. 10/02/2016 tarihli … sayılı, …. 08/02/2016 tarihli …. . sayılı, … sayılı, … sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.
İki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır.
Somut olayda; dava konusu faturaların davalı tarafça teslim alındığı, faturalara itiraz edilmediği, davalı ticari defterine kaydedildiği ve yine davalı tarafından ödeme iddiasında bulunulmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, alacak likit kabul edilerek davacı lehine inkar tazminatının kabulü ile davanın kabulüne karar verilmiş olmakla davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile …. esas sayılı takip dosyasında davalı itirazının iptali ile takibin aynı şartlar altında devamına,
2-8.858,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 3.025,64 TL harçtan peşin alınan 534,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.490,69 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği …. tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 534,95 TL peşin harç olmak üzere toplam 615,65 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 392,50 TL tebligat ve müzekkeri 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.392,50 TL masrafın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair e-duruşma sistemi üzerinden davacı vekilinin ve davalı şirket temsilcisinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile …. Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/09/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.