Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/43 E. 2022/685 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/43 Esas – 2022/685
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/43 Esas
KARAR NO : 2022/685

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili bünyesinde hizmet alımı kapsamında şoför olarak çalışmış olan …’ın iş akdinin 19/05/2021 tarihinde sona erdiğini, bu nedenle, …’a 1786 günlük kıdem tazminatı süresine ilişkin olarak yasal kesintiler yapıldıktan sonra 31.572,02-TL kıdem tazminatının kurumlarınca ödendiğini, müvekkili tarafından …’a ödenmek durumunda kalınıp davalının sorumluluğunda olmasına rağmen ödenmeyen 6.768,83 -TL’nin tahsili amacıyla eldeki davanın ikame edilmesi zaruretinin doğduğunu belirterek, davanın kabulünü, davalı firma çalışanı olan …’a ödemiş oldukları 6.768,83-TL’nin ödeme tarihi olan 08/06/2021 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğu, talebin zamanaşımına uğradığı, kıdem tazminatından yüklenicinin değil asıl işveren davacı kurumun sorumlu olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede işçilik alacaklarının tamamından yüklenicinin sorumlu olacağına dair bir düzenlemenin olmadığını, bir an için alt işverene rücu imkanı bulunduğu kabul edilse dahi davacının asıl işverenin yarı yarıya sorumluluğunun devam ettiğini, müvekkili şirketin davacının dava dışı işçiye ödediği işçilik alacaklarından doğan bedelden ancak kendi dönemi ile sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin son alt işveren dahi olsa işçiye ödenen bedelden işçinin çalışma süresi ile sorumlu olduğunu, ödeme tarihinden itibaren talep edilmiş olan faize faiz türüne oranına ve başlangıcına da itiraz ettiklerini, müvekkili şirkete davacı tarafından ödeme yapıldığının ihtar edilmediğini, müvekkilinin haberdar olmasının da mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava hizmet alım sözleşmesine dayalı rüceun tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, SGK kayıtları, ödeme dekontları, taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri celp edilmiş; avalı şirketlerin sorumluluk miktarlarının belirlenmesi yönünden bilirkişiden rapor alınmış, tüm sorumluluğum davalı şirketlerde olduğunun kabulü halinde davalı şirketlerin toplam sorumluluk miktarının 6.248,08 TL olduğunu belirleyen bilirkişi raporu denetime elverişli, yerleşik Yargıtay içtihatlarında öngörülen ilkelere ve somut olaya uygun olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilince yetkiye itirazda bulunulmuş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin 37.1. maddesinde Ankara mahkemelerinin yetkili kılınmış olmasına göre yetki itirazının reddi gerekmiş, eldeki davada taraflar arasındaki ilişki hukuki nitelikçe “hizmet temini (alım) sözleşmesi” olup; kendine has özellikleri olan bu sözleşme türü için zamanaşımı süresini düzenleyen ayrık bir hüküm de bulunmadığından, TBK’nın zamanaşımı ile ilgili genel hükmü olan 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanması gerektiğinden (Emsal: Yargıtay 23. HD’nin 20/02/2017 tarih ve 2016-8129/479 sayılı ilmaı) ve dava tarihi itibariyle zamanaşımı da dolmadığından zamanaşımı itirazının da reddine karar vermek gerekmiştir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması, aksine taraflar arasındaki sözleşmede sorumluluğun davalı yükleniciye ait olduğunun kararlaştırıldığı hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran davalı yükleniciden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir. Bunun yanında rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki taraf da tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Emsal: Yargıtay 11. HD’nin 13/04/2016 tarih ve 2239/4044 sayılı ilamı). Bu nedenle davacının dava konusu, hükme esas alınmasına karar verilen bilirkişi raporunda hesaplanan 6.248,08 TL’yi 08/06/2021 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan talep hakkı bulunmaktadır. Açıklanan tüm bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile;
2-6.248,08 TL’nin 08/06/2021 ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla dair istemin reddine,
3- Alınması gereken 426,80 TL harçtan peşin alınan 115,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 311,2‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 115,60 TL peşin harç olmak üzere toplam 196,3‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 41,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1041,10 TL olan yargılama giderinden davanın kabul ve red oranlarına göre 961,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.560,00 TL arabulucu ücretinin kabul ve red oranına göre 1.439,00 TL’sinin davalıdan 121,00 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 6.248,08 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 520,75‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10- Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı,miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022