Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/42 E. 2022/841 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/42 Esas – 2022/841
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/42 Esas
KARAR NO : 2022/841

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2022
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin şaft ve malzemeleri satış, balans, tamir ve bakım işleri ile iştigal etmekte olduğunu ve davalının araçlarının bu gereksinimleri nedeniyle tarafların yıllardır ticari ilişki içerisinde olduğunu, davalı tarafından itiraz edilmeyip ticari defter ve kayıtlarına da işlenmesine rağmen 14/02/2020 tarih, 23.600,00 TL bedelli fatura alacağını ödemediğini, ödeme yapılmayınca 03/06/2020 tarihli ihtarın keşide edildiğini, davalının 11/06/2020 tarihli ihtarla itiraz ettiğini, takiben 22/06/2020 tarihli ihtarnameyi gönderdiklerini, bunun üzerine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak takibin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, davalı borçlunun takibe vaki itirazının iptali ile haksız kötü niyetli itirazı nedeniyle takip konusu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça açılan bu dava yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, taraflar arasında şaft malzemesi satış, balans, tamir ve bakım işleri hizmeti alınması konusunda ticari ilişki olduğunu, müvekkili yetkilisinin 03/02/2020 tarihinde aranarak, 14/02/2020 tarihinde de whatsapp üzerinden davalının kimi işleri yapmış gibi gösterdiği, kimi işlerde orijinal olmayan ürün kullandığı yönünde ihbarda bulunduğunu, 2 araç yönünden uzman raporu aldıklarını ve iddiaları doğruladığını, bu çerçevede müvekkili bünyesinde çalışan personellerin de hileli dolandırıcılık konusu işlerde birlikte hareket ettiğini anladıklarını, Ankara CBS’nin … sayılı dosyasından olayla ilgili soruşturma dosyası açıldığını, mal ve hizmetin gereği gibi sağlanıp sağlanmadığının tespit edilmesi gerektiğini, aldatılan taraf olarak sözleşme ile bağlı tutulmaları mümkün olmadığından ödemezlik defilerin bulunduğunu, alacaklı olduğunu ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunu, dilekçe ekinde sunulan raporların delil başlangıcı mahiyetinde olduğundan tanık dinletmek istediklerini, icra inkar tazminatı isteminin de reddi gerektiğini, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, Ankara CBS’nin … sayılı soruşturma dosyası celp edilmiş olup yapılan incelemesinde, tüm şüpheliler yönünden takipsizlik kararı verildiği, verilen takipsizlik kararının kesinleştiği anlaşılmış, davaya dayanak Ankara …İcra Müd.’nün … sayılı takip dosyası celp edilmiş olup incelenmesinde, davacı tarafından 14/02/2020 tarih GIB2020000000016 no.lu 23.600,00 TL miktarlı fatura alacağına dayalı olarak 23.600,00 TL asıl alacak, 1.804,00 TL temerrüt faizi olmak üzere toplam 25.404,00 TL üzerinden 18/01/2021 tarihinde başlatılmış olan takibin davalının itirazı üzerine durduğu görülmüş, ilgili vergi dairelerinden BA/BS formları celp edilmiş, tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davalı tarafından görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu savunulmuş ise de davanın her iki tarafının tacir niteliğini haiz olduğuna tereddüt bulunmayıp TTK’nın 4. maddesi gereğince nispi ticari davanın varlığına göre itibar edilmesine olanak bulunmamış, zamanaşımı itirazında bulunulmuş ise de TBK’nın 147. maddesi hükmünce dava tarihine göre zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı itirazının da reddi gerekmiştir.
Mali müşavir ve nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda özetle; “sahibi lehine delil özelliğini haiz taraf ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan incelemelerde, davacı şirket tarafından takibe konu edilen 14/02/2020 tarih GIB2020000000016 sıra no.lu 23.600,00 TL tutarlı faturanın her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, kayıtların birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, davacı şirket tarafından takibe konu edilen faturanın davacı ve davalı şirket tarafından yasal sürelerinde BA/BS form bildirimleri ile ilgili vergi dairelerine beyan edildiği, beyan edilen adet ve tutarların birbiri ile uyumlu olduğu ve birbirini doğruladığı, davalının faturadaki malların ayıplı olduğunu ve buna ilişkin eksper raporu aldığını iddia etmiş ise de dosyada malların ayıplı olduğuna ve/veya bu ayıba ilişkin alındığı beyan edilen eksper raporuna ilişkin bir delil sunmadığı, davacı şirket tarafından takibe konu edilen faturaya istinaden davalı şirket tarafından ödeme yapıldığına dair herhangi bir belgeye ve davalı şirket tarafından davacı şirket adına tanzim edilmiş iade faturasına rastlanılmamış olup, taraf yasal defter kayıt ve belgelerinde mevcut kayıtlardan takip tarihinde davacı şirketin davalı şirketten 23.600,00 TL alacaklı olduğu, davacının takip tarihi olan 18/01/2021 tarihi itibari ile 23.600,00 TL asıl alacak, 1.483,19 TL. işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 25.083,19 TL. talep edebileceğini, tarafların tacir olması sebebi ile 3095 sayılı Kanunun 2/2 maddesi uyarınca kısa vadeli avans faizi uygulayabileceği, takip tarihi itibari ile avans faiz oranı yıllık % 16,75 olduğu” yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte taraflar arasında davacı tarafından davalıya ait araçlar için şaft malzemesi satımı ve montajı konusunda ticari ilişkinin bulunduğu, takibe konu faturanın da bu kapsamda düzenlendiği sabittir. Bu bağlmda taraflar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Davacı özetle, takibe konu faturanın davalı tarafından ticari defterlerine işlenmesine rağmen ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise özetle, faturaya itiraz edilmemişse de fatura konusu hizmetin tam ve eksiksiz sağlanmadığını ve orijinal malzeme kullanılmadığını sonradan öğrendiklerini, fatura konusu işlerin gizli ayıplı olduğunu savunmuştur.
Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkın dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, teslim olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olan yüklenici, eseri tamamlayıp teslim ettiğini ispat yükü altında iken aynı ilke ışığında iş sahibi, iş bedelini ödediğini veya eksik/ayıplı işlerin varlığı ile ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü altındadır.
Somut olayda; dosyaya mübrez bilirkişi raporu ile de ortaya konulduğu üzere takibe ve davaya konu faturanın davacı tarafından olduğu gibi davalı tarafından da kendi ticari defter ve kayıtlarına işlendiği ve bu kayıtlara göre davalının davacıya 23.600,00-TL borçlu gözüktüğü anlaşılmıştır. Davalının defterindeki bu kayıtlar davalı aleyhine delil oluşturur. Tarafların birbiriyle uyumlu ticari defter ve kayıtlarına göre davacı, fatura karşılığı işin teslimi olgusunu kanıtlamış olup taraflar arasında varlığı uyuşmazlık olmayan sözleşme ilişkisi kapsamında davacı tarafından düzenlenen fatura kabul edilerek ticari defterlere işlenmiş de olmakla, faturadaki miktar kadar iş bedeli bulunduğunu davalı kabul etmiş sayılacağından faturadaki iş bedeli miktarı da kesinleşmiştir. Öte yandan davalı tarafından davacının takibe konu ettiği fatura konusu işlerin eksik ve ayıplı olduğuna dair bir delil tespit raporu sunulmadığı gibi bu bağlamda bir eksper raporu alındığı savunmuş ise de dosyaya sunulmamıştır. Celbolunan Ankara CBS’nin … dosyası içeriğinde yer alan servis formlarının da takibe konu eksik ve ayıplı işlerin varlığını tevsik edici mahiyette olmadığı görülmüştür. Kaldı ki işin mahiyeti gereği teslimden sonra araçlara müdahale edilmesi, servis formlarının da üçüncü kişilerce her zaman düzenlenmesi olanaklı olduğundan eksik işlerin varlığının kabulü bakımından esas alınmasının da mümkün olmadığı değerlendirilmiştir. Sonuç olarak davalı, eksik ve ayıplı işin varlığını kanıtlayamamıştır. Öte yandan davalı, fatura karşılığı işlerin gizli ayıplı olduğunu sonradan öğrendiklerinden vaktinde itiraz edemediklerini savunmuş ise de eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiş olup TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Somut olayda ise davalı tarafından; iddianın ileri sürülüş şekline göre takibe konu fatura tarihinde (14/02/2020) yapılan ihbarla haberdar olunduğu bildirilen ayıplara karşılık en erken davacının ödeme talebi üzerine 11/06/2020 tarihli cevab-i ihtarnamenin gönderildiği anlaşılmış, yukarıda anılan hükümler kapsamında davacıya süresinde ve usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulduğu kanıtlanamamış, davacı hakkında suç duyurusunda bulunulduğu bildirilmiştir. Celbolunan Ankara CBS’nin … sayılı soruşturma dosyanın yapılan incelemesinde, tüm şüpheliler yönünden takipsizlik kararı verildiği, verilen takipsizlik kararının kesinleştiği, içerik bakımından da takibe konu fatura dışında davacı ve dava dışı şirketler tarafından düzenlenen faturaların şikayete konu edildiği ve mahiyeti itibariyle ayıp ihbarı olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda, tüm dosya kapsamında göre ve mevcut hukuki durum nazara alınarak yargılamaya yenilik katmayacağı değerlendirildiğinden ayrıca keşfen inceleme yapılmasına gerek duyulmamıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında son tahlilde tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının takibe konu faturadan kaynaklı olarak 23.600,00-TL asıl alacak ile davacı tarafından davalının takipten önce 22/06/2020 tarihli ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü sabit olduğundan 25/06/2020 temerrüt, 18/01/2020 takip tarihi arasında işlemiş 1.483,19-TL faiz alacağı olmak üzere toplam 25.083,19-TL alacağının bulunduğu ve davalı tarafından ödenmediği anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile, takibin bu miktarlar bakımından devamına; takibe itirazın haksız, tarafların birbiriyle uyumlu ticari defter ve kayıtları ile sabit alacağın likit olduğu değerlendirilmekle asıl alacağın %20’si olan 4.720,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kısmen kabulü ile;
1-Ankara …İcra Dairesi’nin … sayılı takibe davalı itirazının 23.600,00–TL asıl alacak, 1.483,19-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.083,19-TL üzerinden iptali ile takibin, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte devamına,
2-Asıl alacağın %20’si olan 4.720,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Fazlaya dair istemin reddine,
4-Alınması gereken 1.713,43 TL harçtan peşin alınan 306,82 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.406,61 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 306,82 TL peşin harç olmak üzere toplam 387,52‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 40,50 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.040,50 TL’nin davanın kabul red oranına göre 2.014,73 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 320,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin, 1.303,33 TL’sinin davalıdan, 16,67 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
29/11/2022