Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/318 E. 2022/855 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/318 Esas – 2022/855
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/318 Esas
KARAR NO : 2022/855

DAVA : Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/04/2022
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.12.2022

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının aracıyla seyir halinde iken davalı sigorta şirketinin sigortaladığı aracı kullanan sürücü … davacının aracına çarptığını, Anılan tarafik kazası neticesinde davacının aracında bazı kısımlar değiştiğini ve bazı kısımlar da onarıma uğradığını, Nitekim bu değişim ve onarımlar neticesinde davacının aracında değer kaybı oluştuğunu, araçta oluşan değer kaybı için 27.02.2020 tarihinde sigortaya, 28.09.2020 tarihinde ise sigorta tahkim komisyonu’na başvurulduğunu, Ancak anılan başvuru sonucunda açılan 2021.E.78524 Esas numaralı dosya tekemmül ettiğinde sehven yanlış sigortaya başvurulduğunun anlaşıldığını, davalı sigorta şirketinin sigortası kapsamında bulunan aracın ise %100 kusurlu olduğunun sunulan Sigorta Tahkim Komisyonu dosyasında tanzim edilmiş olan bilirkişi raporundan açıkça görülebileceğini, İşbu nedenlerden ötürü aslında başvuru yapılması gereken ve kusurlu olan 5341531219 poliçe numaralı 340144 acente numaralı … plakalı aracın sigorta şirketi olan davalı … Sigorta Şirketi’ne … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı taraf işbu takibe itiraz ettiğini, Gelinen aşama itibari ile davalının, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı iddiası gerçek dışı olduğunu, hukuki dayanaktan yoksun, sadece icra takibini durdurma amaçlı ve kötü niyetli olduğunu, Zira değer kaybı bedeli 2021.E.78524 esaslı sigorta tahkim dosyasında tespit edilmiş edildiğini, yine aynı dosyada davalının sigortalı aracının da %100 kusurlu olduğu tespit edildiğinden borcun miktarı ve ifa etmekle yükümlü sigorta şirketinin hangisi olduğu net olup işbu sigorta şirketininde davalı olduğunu belirterek 3.500,00 TL alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacak zamanaşımına uğradığını, Bu kazanın meydana gelmesinde davalı şirket nezdinde sigortalı … plakalı aracın herhangi bir kusuru bulunmadığını, dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı araç davalı şirket tarafından 5341531219 nolu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte; mahkemece davalı şirketin sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde teminat limiti ile sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirket tarafından davacının maliki olduğu … plakalı araç için söz konusu aracın Kasko Sigortacısı olan … Sigorta A.Ş.’ ye 27/12/2019 tarihinde 9.097,21 TL ve 27/02/2020 tarihinde 18.800,00 TL rücu tediye ödemesi yapıldığını, Yapılan işbu ödemelerle davalı şirketin sorumluluğu kalmadığını, dava konusu kazaya ilişkin olarak davacı tarafından davalı şirkete herhangi bir başvuru yapılmadığını ve dava şartı olan zorunlu başvuru şartı yerine getirilmediğini, İş bu nedenle huzurdaki davanın usulden reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte; davacının talep etmiş olduğu maddi hasar ve değer kaybı tutarının uzman bilirkişi tarafından hesap edilmesi gerektiğini, Sigortalı aracın poliçe başlangıç tarihi 01.06.2015 tarihinden sonra olduğu için yapılacak hesaplamada ZMMS Genel Şartları’ndaki kriterler esas alınması gerektiği belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce makine mühendisi kusur bilirkişiden alınan 15/10/2022 tarihli raporda özetle; “Dava konusu olayın genel değerlendirilmesi, kusur, hasar ve değer kaybı analizi bölümünde açıklanan sebeplerle; Davalı şirkete sigortalı … plakalı otomobilin dava dışı sürücüsü … meydana gelen olayda % 100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu, Davacı sürücü …’ın meydana gelen olayda kusursuz olduğu, Çarpılan diğer araç sürücüsü …’ın meydana gelen olayda kusursuz olduğu, Meydana gelen olay sonrasında ve olay tarihi itibariyle … plaka sayılı araçta meydana gelen reel değer kaybının 3.500,00 TL (Üç Bin Beş Yüz TL) olduğu” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Dava trafik kazasından kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir.
Davacı, 26.10.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait …. plakalı aracın , davalı sigorta şirketince sigortalı olan … plakalı araç ile çarpıştığını beyanla aracında meydana gelen değer kaybı tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
… plakalı aracın 10.01.2019-2020 tarihleri arasında davalı sigorta şirketince zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/1. Maddesinde “…Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar…” maddesi bulunmakta olup, 6098 Sayılı TBK 154. Maddesinde (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Borçlunun borcunu ikrar etmesi (alacağı tanıması), dava açılması veya icra takibi yapılması zamanaşımını kesen nedenlerdendir. Kanunun 156. maddesi ise, (818 sayılı BK 135) zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiğini açıkça belirtmiştir. Buna göre kaza tarihi 26.10.2019 tarihi olup, davalı tarafından zamanaşımının hitamı öncesinde 08.10.2021 tarihinde davalı aleyhine … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile alacağın tahsilinin talep edildiği, bu nedenle zamanaşımının kesildiği, yine;
26.03.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. Maddesinde, “(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile durma süresi 15.06.2020 tarihine kadar uzatılmıştır.
7226 sayılı yasanın geçici 1.maddesi gereğince hak düşürücü süreler de dahil olmak üzere sürelerin öncelikle 30.04.2020 tarihine kadar durduğu, ardından 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile durma süresinin 15.06.2020 tarihine kadar uzatıldığı da anlaşıldığından davalının zamanaşımı defi mahkememizce kabul görmemiştir.
Tüm dosya kapsamının bir bütün halinde incelenmesinde; kaza tarihi olan 26.10.2019 tarihinde Ankara İli Çankaya İlçesi Doğukent Bulvarı Kırkkonaklar Mahallesi üzerinde iken sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın, dava dışı …. plakalı araca çarptığı, çarpmanın etkisi ile aracın savrulduğu ve davacıya ait … plakalı araca çarptığı meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, anlaşılmıştır.
Bu nedenler ile hükme esas bilirkişi raporundan da anlaşılacağı, üzere davacıya ait aracın kaza sonrasında arka tampon ve bagaj kısmından darbe aldığı, tampon, bagaj kapağı ile sağ-sol stop lambalarından ve yine ayrıca olay sırasında aracın savrulması ile sol yan bordür taşına sol ön tampon kısmından çarparak hasar gördüğü anlaşılmıştır. Davacıya ait aracın olay tarihindeki yaşı kilometresi, ve hasarsız piyasa değeri, onarılan ve boyanan parçaların aracın değerine etkisi nazara alındığında reel değer kaybının 3.500,00 TL olduğu, davalı tarafından her ne kadar teminat limiti ile sorumlu olunduğu ve davacıya ait aracın kasko sigortacısına ödemeler yapıldığı belirtmiş olsa da yapılan ödemeler de nazara alındığında istenen tazminat bedelinin poliçe limiti dahilinde olduğu anlaşıldığından davanı kabulü ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile 3.500,00 TL’nin 06/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
2-Alınması gereken 239,09 TL harçtan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 158,39 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 45,00 TL tebligat gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.045,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 3.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 02/12/2022