Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/310 E. 2023/6 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/310 Esas – 2023/6
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/310 Esas
KARAR NO : 2023/6

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; müvekkilinin … Holding A.Ş. ve iştiraki olan … Elektronik Para A.Ş. isimli firmaların genel müdürü olduğunu, bu firmaların iştigal konularında kullanılmak üzere ….com.tr alan adının tashihi için başvuruda bulunduğunu ve 11/09/2015 tarihinde adına tahsis edildiğini, yine 10/09/2015 tarihinde 2015/74457 sayılı ve “mobil cüzdan” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu ancak bu başvurunun 13/11/2017 tarihinde işlemden kaldırıldığını, alan adı tahsisinin üzerinden 2 yıldan uzun bir süre geçtikten sonra marka başvurusunun reddedilmiş olması sebebiyle 06/02/2018 tarihinde alan adının silindiğini, davalı tarafından yayınlanan “.tr alan adı kayıt politikası ve kuralları” nın 19. Maddesinin 2. Paragrafında “Alan adının 2 yıl süre ile aktif olarak kullanılması ve bu dönem içinde haklı bir itiraz bildirilmemesi durumunda, marka başvurusunun tescille sonuçlanıp sonuçlanmadığına bakılmaksızın alan adı ‘nic.tr’ kayıtlarında yer alan alan adı sahibi kişi ya da kuruluşa kayıtlı olarak kalabilir” ibaresinin bulunduğunu, müvekkilinin ….com.tr alan adını 2 yıl süre ile kullandığını ancak bu alan adının süresinde olmayan 3. kişi itirazı ile kaldırıldığını, bu işlemin hakkaniyetsiz olduğunu, bu 3. kişinin Türk Patent nezdinde 2018/01743 sayılı ve “….com.tr” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, bu doğrultuda evvela alan adının silinmesi işleminin iptalini talep ettiklerini, Trabis sisteminin aktif olmaması sebebiyle alan adı tahsis işlemlerinin davalı bünyesinde bulunan “Nic.tr Yönetimi” ya da “… Çalışma Grubu” olarak anılan organizasyonlarda yürütüldüğünü ancak bunlar tarafından çıkarılan kuralların (Tr. Alan Adı Kayıt Politikası ve Kuralları) hiçbir yasal düzenlemeye dayalı olmadığını, davalı üniversitenin Alan Adları Yönetmeliği ya da Elektronik Haberleşme Kanunu’na göre açıkça yetkilendirilmiş olmadığını, davalının aynı anda hem tahsis, hem tahsise itiraz hem de tahsise ilişkin kuralları tek başına koyan merci olduğunu, bu durumun yetki gaspı anlamına geldiğini beyanla, davalı tarafından verilen işlemin yürütmesinin durdurulmasına, alan adının silinmesine ilişkin kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “.tr alan adı kayıt politikası ve kuralları” başlığı altında yer alan düzenlemelerin 12. maddesine göre “com.tr” uzantılı alan adlarının belgeye dayalı tahsis edilenler kategorisinde düzenlendiğini, davacının da 10/09/2015 tarihli ve 2015/74457 sayılı marka başvurusuna dayanarak “….com.tr” alan adının tahsisi için başvuruda bulunduğunu, “.tr alan adı kayıt politikası ve kuralları”nın 19. Maddesi uyarınca başvurusu yapılan alan adının marka tescil başvurusu yapılana kadar geçici olarak tahsis edildiğini ve itirazları değerlendirmek için 6 ay süreyle askıya çıktığını, marka tescil başvurusunun reddedilmesi durumunda tahsis edilen alan adının re’sen ya da itiraz üzerine terkin edildiğini, somut uyuşmazlıkta … tarafından 11/09/2017 tarihinde verilen dilekçe ile davacı tarafından yapılan marka başvurusunun 22/06/2016 tarihinde reddedildiği hususu bildirilerek alan adı tashihine itiraz edildiğini, bu itirazın yerinde görülmesi üzerine itiraz değerlendirilmek üzere Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı İnternet Üst Kurulu bünyesinde faaliyet gösteren … calışma grubuna (…) iletildiğini, … tarafından 14/11/2017 tarihinde yapılan toplantıda marka başvurusunun reddedildiğinin sübut olması, tashihe konu alan adının belgeye dayalı alan adları kategorisinde olması kapsamında alan adının davacı üzerinden terkinine karar verildiğini, bu karara davacı tarafından 24/11/2017 tarihinde 2 yıldır kullanılması ve yeniden marka başvurusu yapıldığı beyanlarıyla itiraz edildiğini ancak … tarafından bu itirazın yerinde bulunmayarak alan adının 06/02/2018 tarihinde iptal edildiğini, 11/02/2018 tarihinde bu sefer … tarafından “….com.tr” alan adının kendi adına tescili için başvuruda bulunulduğunu, ilgili şahıstan itiraz tarihi olan 11/09/2017 tarihi itibariyle hak sahibi olduğunu gösterir belgelerin istenildiğini, bu belgelerin sunulmaması üzerine talebin iptal edildiğini ancak alan adının yapılacak itirazların sonucu bekletilmek üzere başvuruya kapatıldığını, davacı vekili tarafından yapılan 20/02/2018 tarihli itirazın ise … tarafından 21/02/2018 tarihinde reddedildiğini, …’nin 06/05/2018 tarihinde aldığı karar ile alan adının kimseye öncelik verilmeden tekrar başvuruya açık hale getirildiğini, bu kapsamda … tarafından 31/05/2018 tarihinde başvuru yapıldığını ve alan adının 07/06/2018 tarihinde bu şahsa tahsis edildiğini, mevcut yasal düzenlemeler kapsamında kural koyma yetkisinin …’ye ait olduğunu, davacı tarafın iddiasının aksine iptal işleminin tahsis tarihini takip eden iki yıldan sonra yapılmadığını, anılan madde ile getirilen istisnanın uygulanabilmesi için diğer şartlar bulunsa dahi … tarafından başka bir sebebe dayanılarak da alan adı tashihinin kaldırılmasına karar verilebileceğini, düzenlemenin “…kalır” şeklinde değil “…kalabilir.” Şeklinde olmasının sebebinin bu olduğunu, davacının alan adı başvurusunda bulunmasıyla deklarasyonu kabul etmiş sayıldığını ve itirazının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, alan adının … tarafından aktif olarak da kullanılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, önceden davacı adına geçici tahsis edilen “www…..com.tr” şeklindeki alan adı tahsisin iptaline dair davalı kararın iptali ile yeniden davacı adı adına tahsisi istemlerine ilişkin olup davacı tarafından eldeki davanın önce Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin 2018/537 E. sayılı dosyası üzerinden ikame edildiği, Mahkemece verilen 20/02/2019 tarih ve 2018-1093/368 sayılı adli yargının görevli olduğuna dair görevsizlik kararı üzerine dosyanın tevdi edildiği Ankara 3. Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi’nin 05/11/2019 tarih ve 146/469 sayılı sayılı ticaret mahkemelerinin görevli olduğuna dair görevsizlik kararı üzerine dosyanın mahkememiz esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Ankara 3. Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi nezdinde yapılan yargılama sırasında taraflarca dayanılan delillerin toplandığı, usulüne uygun olarak tahkikat aşamasına geçildiği ve bilirkişi heyetinden de rapor alındığı anlaşılmış, mahkememizce de davaya konu alan adına dair kayıtlar celp edilmiştir.
Dosyaya mübrez fikri ve sinai mülkiyet uzmanı ve bilgisayar mühendisi bilirkişilerden oluşan heyet tarafından düzenlenen 03/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dosyada herhangi bir delil bulunmaması karşısında davacının “mobilcüzdan” ibaresi üzerinde eskiye dayalı kullanım kapsamında gerçek hak sahibi olduğu konusunda bir kanaate varılamadığı, bir an için davacının müktesep hakkında bahsedilecek olması durumunda dahi, ortada kullanıma ilişkin bir delil bulunmaması karşısında bunun alan adı tashihine dayanak gösterilen 2015/74457 başvuru numaralı markanın tescil sınıfları arasında bulunan “finansal ve parasal hizmetler” kapsamında olabileceği, bununla birlikte alan adının rezerve edildiği dava dışı üçüncü kişiye ait marka başvurusunun tescil sınıflarının farklı olması karşısında bu hizmetler bakımından müktesep haktan bahsedilemeyeceği, bu tür alan adlarında ilk gelen alır prensibinin bulunduğu, tescilsiz markaya dayalı haksız rekabet şartlarının oluşmadığı” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür. Bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazların tetkikinin teknik bilgiyi gerektirmediği ve raporun da dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olduğu değerlendirilerek, usul ekonomisi gözetilmek suretiyle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek duyulmamıştır.
Davalı … Rektörlüğü, işbu davada kendilerine husumet düşmediğini savunmuş ise de davacı tarafça, davalı Rektörlük bünyesinde teşkilatlanmış olan nic.tr yönetimi tarafından verilen kararın iptali talep edildiğinden anılan davalıya husumet yöneltilebileceği ve taraf teşkili bakımından davalıya husumet yöneltilmesinin de yeterli olduğu sonucuna varılmıştır (Emsal: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.04.2013 tarih, 2012/9162 E.,2013/8539 K. sayılı ilamı, Ankara BAM 20. HD.’nin 23/12/2021 tarih ve 2020-626/1678 sayılı ilamı).
5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 35. maddesinde, internet alan adlarının tahsisini yapacak kurum veya kuruluşun tespiti ile alan adı yönetimine ilişkin usul ve esasların Ulaştırma Bakanlığı tarafından belirleneceği düzenlenmiştir. Anılan Bakanlık’ça hazırlanan İnternet Alan Adları Yönetmeliği’nde, “.tr” uzantılı internet alan adı sisteminin ve buna ait merkezi veritabanının işletilmesine, rehberin oluşturulmasına, güncellenmesine ve rehberlik hizmetinin sunulmasına ve alan adı başvuru işlemlerinin gerçek zamanlı olarak yapılmasına imkân veren “.tr ağ bilgi sistemi (TRABİS)”nin kurulması öngörülmüş, Yönetmeliğin geçici 1. maddesinde ise bu sistem kurulana kadar mevcut işleyişin devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, alan adı yönetimi halen 1991 yılından beri olduğu gibi davalı Üniversite bünyesindeki Nic.tr yönetimi tarafından yerine getirilmektedir. Yine mevcut durumda hukukumuzda, internet alan adlarının tahsisine ilişkin konuları düzenleyen bir kanun hükmü olmayıp, “tr” uzantılı alan adlarının belirlenmesi konusunda … Çalışma Grubu tarafından çıkarılan “tr” Alan Adları Politikalar, Kurallar ve İşleyiş başlıklı düzenleme mevcuttur. Söz konusu düzenleme kanun niteliği taşımamakta ise de “tr” uzantılı alan adlarına ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanmalarına da bir engel bulunmamaktadır. “tr” Alan Adları Politikalar, Kurallar ve İşleyiş başlıklı düzenlemenin “.tr” Alan Adı Kayıt Politikası ve Kuralları başlıklı kısmında, “.tr” altında yer alacak alan adları ile ilgili yapılan tüm başvurularda, başvuruyu yapan özel ve tüzel kişiliklerin belirtilmiş olan yöntem ve kuralları kabul edecekleri belirtildikten sonra 19. maddede, “Marka tescil belgesi için başvuru yapmış fakat başvurusu sonuçlanmamış kuruluşlara başvurdukları alan adı, tescil başvuruları sonuçlanana değin geçici olarak verilir. 3. kişilerin itiraz hakkının söz konusu olduğu bu tür alan adı tahsislerinde; tahsis edilen alan adı, bu itiraza olanak tanınması için kamuya duyurulmak amacıyla 6 ay süre ile WEB üzerinde yer alan itiraz askısında ilan edilir. Bu süre içinde yapılabilecek bir itirazın UÇK’ca geçerli kabul edilmesi; ya da süre sonunda marka tescil başvurusunun olumsuz sonuçlanması ya da kesinleşmiş marka tescilinin “.tr” Alan Adı Yönetimi’ne iletilmemesi durumlarında, geçici olarak tanımlanmış olan alan adı geri alınır. … Ancak, (UÇK’nın kararı ile) alan adının 2 (iki) yıl süre ile aktif olarak kullanılması ve bu dönem içinde haklı bir itiraz bildirilmemesi durumunda, marka başvurusunun tescille sonuçlanıp sonuçlanmadığına bakılmaksızın, alan adı “Nic.tr” kayıtlarında yer alan alan adı sahibi kişi ya da kuruluşa kayıtlı olarak kalabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, tüm bu ilke ve kurallar ışığında tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu “www…..com.tr” şeklindeki alan adının 11/09/2015 tarihinde 2015/74457 sayılı marka başvurusuna dayalı olarak yukarıda sözü edilen düzenlemelerin 19. maddesi kapsamında davacıya geçici olarak tahsis edildiği, bu tahsise karşı dava dışı … tarafından Nic.tr yönetimine 11/09/2017 tarihinde mezkur marka başvurusunun reddedildiğinden bahisle itiraz edildiği, bu itiraz sonunda yapılan incelemeler neticesinde davalı tarafından alınan 14/11/2017 tarihli kararla davacıya tahsisin iptaline karar verildiği, davalı tarafından alınan 06/05/2018 tarihli kararla ilgili alan adının başvuruya açık hale getirildiği ve dava dışı … tarafından yapılan 31/05/2018 tarihli başvuru neticesinde alan adının 07/06/2018 tarihinde bu kişiye tahsisine karar verildiği ve mahkememizce celp edilen kayıtlara göre ilgili alan adının en son 21/09/2022 tarihinde dava dışı … adına tahsis edildiği görülmüş olup yukarıda sözü edilen düzenlemeler kapsamında marka tescil belgesi için başvuru yapmış fakat başvurusu sonuçlanmamış kuruluşlara başvurdukları alan adının, tescil başvuruları sonuçlanana değin geçici olarak verileceği sabit olup davacı tarafından geçici tahsise dayanak sunulan 2015/74457 sayılı marka başvurusunun işlemden kaldırıldığı, sonradan yapılan 2018/01743 sayılı başvurunun da reddedildiği, ayrıca dosya kapsamına göre davacı …’ın gerek “…” ibaresi üzerinde eskiye dayalı markasal kullanım kapsamında gerçek hak sahibi olduğunun ve bu bağlamda müktesep hakkının varlığının gerekse davaya konu alan adını iki yıl süre ile aktif olarak kullandığının da kanıtlanamadığı ve ilgili alan adının iki seneden sonra davacı üzerinde bırakılmasına dair Uyuşmazlıklar Çözüm Kurulu (“UÇK”) tarafından alınmış bir kararın da bulunmadığı hususları nazara alındığında mezkur düzenlemenin 19. maddesinde belirtilen şartın gerçekleşmediği ve tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde davaya konu alan adının davacıya geçici tahsisinin iptaline ilişkin dava konusu kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, bu kabule göre, alan adı başvurularının tescilinde geçerli “ilk gelen alır” ilkesi kapsamında alan adının başvuruya açık hale gelmesi üzerine dava dışı üçüncü kişiler adına tescil edilebileceği tabii olmakla davacı tarafından tescile itirazın da olanaklı bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacı tarafından haklılığı kanıtlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,5‬0 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.10/01/2023