Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/308 E. 2023/175 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ …13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2022/308 Esas
KARAR NO : 2023/175

HAKİM : ….
KATİP : …
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … (TC Kimlik No:…) – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2022
KARAR TARİHİ : 17/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlular aleyhine, davacıya olan borçları
nedeniyle, … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itirazları
sebebiyle icranın durdurulmasına karar verildiğini, karşı tarafın, haksız ve mesnetsiz olan itirazlarının
iptali için iş bu davayı açmak zaruretinde kaldıklarını, davacı ile davalılardan “… San. ve Tic. Ltd. Şti.” arasında 13.04.2017 tarihli “ … … San. ve Tic. A.Ş.” … …
üretim, teslim ve satış sözleşmesinin imzalandığını, anılan sözleşmeyi “…” olarak, diğer davalı
…’nın da imzaladığını, taraflar arasında kurulan ticari ilişki sonucunda davacının bağıtlanmış sözleşme gereği davalıya … … teslimatı yaptığını, ancak; Cari Hesap
Ekstresinde belirtilen (30.09.2017 tarihli 27.301,36 TL meblağlı faturadan 18.446,16 TL’nin,
10.10.2017 tarihli fatura tutarı olan 17.912,40 TL’nin ve 30.11.2017 tarihinde düzenlenen vade farkı
faturası bedeli olan 6.010,50 TL olmak üzere) 42.369,06 TL’nin davacıya ödenmediğini, alacağın
ödenmemesi nedeniyle, davalı borçlular aleyhine, 42.369,06 TL asıl alacak ve sözleşme gereği işlemiş
yıllık %12 faiz tutarı 8.550,65 TL olmak üzere toplam; 50.919,71 TL’nin faiz ve fer’ileri ile birlikte icra
takibine başlandığını, Davacı … … San. ve Tic. A.Ş.’nin 05.01.2021 tarihli …
Gazetesi’nde ilanı yapıldığı üzere, … A.Ş. ile birleşerek infisah olduğunu, …. A.Ş. olarak UYAP kayıtlarının yapılmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak
kaydıyla, davanın kabulüne, 36.358,56 TL asıl alacak, 25.230,50 TL işlemiş faiz + KDV olmak üzere
toplam 61.589,06 TL alacağın, asıl alacak için dava tarihinden itibaren işleyecek sözleşme faizi+KDV
ile birlikte davalılardan tahsiline karar
verilmesini talep etmiş olduğu,

CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı, … sayılı dosyası ile davalılar … İnşaat Otomotiv Ticaret Limited Şirketi ve … aleyhine icra takibi başlattığını, Takip dayanağı cari ekstresi ve faturalarda borçlu görünen kişi ise dava dışı… İnş. Oto. Tic. Ltd. Şti olduğunu, Kötüniyetli alacaklı, takip talebine dayanak cari hesap ekstreleri ve faturalarda borçlu görünen kişi açıkça… İnş. Oto. Tic. Ltd. Şti olmasına rağmen, takip dosyasına ayrıca, davacı … … San. Tic. AŞ. ile davalı … İnşaat Otomotiv Ticaret Limited Şirketi arasında imzalanan ve diğer davalı …’nın … olarak imzaladığı 13.04.2017 tarihli sözleşmeyi de eklediğini, davacı tarafından açılan itirazın iptali davası …esas sayılı dosyası ile görüldüğünü ve mahkemece davanın reddine karar verildiğini, davalılar alacaklı görünen şirkete, davaya dayanak olarak gösterilen belgelerden doğan hiçbir borcu bulunmadığını, Davacı … sayılı dosyasına ve devamla açılan itirazın iptali davasına … İnşaat Otomotiv Ticaret Limited Şirketi ile imzalanan 13.04.2017 tarihli sözleşmeyi sunarken, iş bu davada ise… İnş. Oto. Tic. Ltd. Şti ile imzalanan 13.04.2017 tarihli sözleşmeyi sunduğunu, davacı fatura konusu malların hangi sözleşme uyarınca ve kime teslim ettiğine dair ise herhangi bir açıklama yahut belge de sunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce alınan 01.02.2023 tarihli bilirkişi raporda özetle; “Davacı şirketin 21.12.2017 tarihli cari hesabına ve takip tarihi olan 25.10.2018 tarihli cari Hesap bakiyesine göre davalı-borçlu … San. ve Tic. Ltd.Şti.’nden 42.369,06 TL’si
alacaklı bulunduğu,
Taraflar arasında kurulan sözleşme ve ticari iş ilişkisi gereği düzenlenen faturalardan kaynaklı
davalı tarafça yapılan icra takibi nedeni ile takibin yerinde olduğu, Davacının icra takibinde 8.550,65 TL işlemiş faiz talep ettiği, talep edilen faiz tutarının taraflar
arasında akdedilmiş bulunan 13.04.2017 tarih ve … numaralı sözleşmeye istinaden 30.09.2017 ve
10.10.2017 ve 30.11.2017 tarihli faturalı alacak tutarına (42.369,06 TL) göre talep edilmiş olduğu, ancak
İnceleme bölümünde verildiği üzere davacının takip tarihine kadar talep edebileceği işlemiş vade farkı +KDV
tutarının 4.705,04 TL olduğu, takip tarihinden dava tarihine kadar işleyen vade farkı+KDV alacağının
18.305,33 TL olması gerektiği,
Davacının dava tarihine kadar vade farkı+KDV dahil işlemiş vade farkı bedelleri ve asıl alacak bedeli
olarak toplam alacağının (42.369,06+4.705,04+18.305,33=) 65.379,43 TL olduğu,
Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, 13.04.2017 tarihli davacı ve davalılar arasında
yapılan sözleşmenin 14.maddesi hükmü inceleme bölümünde verilmiş olup, … olarak yer alan … ’nın davalı … … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin doğmuş ve doğacak borçlarını garanti
etmiş olduğu, davalıların sorumluluğuna dair taktirin Sayın Mahkemenizde olduğu,
Davacının … sayılı dosyasında yapılan takipte, itirazın
iptali ile icranın devamına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davalılara yükletilmesine,
karar verilmesine ilişkin davacı talebine dair, takdirin Sayın Mahkemenizde olduğu,” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsiline ilişkindir, davacı … davalı ise iş sahibi ve garantördür.
… sayılı ilamının incelenmesinde; davacının … AŞ davalıların ise … ile … İnş. Oto.Tic. Ltd Şti olduğu, davada taraflar arasındaki 13.04.2017 tarihli … … Üretim Teslim ve Satış Sözleşmesinden kaynaklı olarak 42.369,06 TL asıl alacak ve 988,61 TL işlemiş faiz toplamı 43.357,67 TL’nin davalılardan tahsili amacıyla takibe vaki itirazın iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince davalı … İnş. Oto.Tic. Ltd Şti yönünden davanın reddine, davalı … yönünden ise davanın kabulüne karar verildiği, hükme karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine istinaf davasını inceleyen … sayılı ilamı ile hükmün istinaf eden davalı … yönünden kaldırılmasına karar verildiği, mahkemece yeniden yapılan yargılamada ise davalı … İnş. Oto.Tic. Ltd Şti yönünden verilen hükmün istinaf başvurusunun esastan reddi ile kesinleşmiş bulunduğu, diğer davalı … yönünden ise davanın reddine karar verildiği, hükmün ise iş bu davanın açılma tarihi olan 27.04.2022 tarihinden sonra 01.12.2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı ile davalı … … San Tic Ltd Şti arasında 13.04.2017 tarihli … … Üretim Teslim ve Satış Sözleşmesi akdedildiği, sözleşme kapsamında davacının sözleşmede belirtilen vasıf ve mahiyette …betonu üretip davalıya teslim edeceği anlaşılmış olup, diğer davalı …’nın ise sözleşmeyi … sıfatıyla imzaladığı anlaşılmıştır. … nolu ilamında “…Öncelikle uyuşmazlığa konu eser sözleşmesi ve satış sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır…. Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa satım sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; satım sözleşmesinde sözleşme konusu mal hazırdır veya tüm özellikleri önceden belirlenmiş veya bilinen bir mal satışa arz edilmektedir. Eser sözleşmesinde ise özellikleri önceden belli olmayan bir mal, iş sahibinin istediği özelliklere göre imal edilir ve tüm özellikleri de eser ortaya çıktıktan sonra tam olarak bilinebilir hâle gelir. Eser sözleşmesi özellikleri belirleme, satım sözleşmesi ise önceden belirlenmiş özellikleri beğenme esasına göre kurulmaktadır. Eser sözleşmesinde sözleşmenin konusu, iş sahibinin belirlediği özelliklere göre yapılacak eser iken, satım sözleşmesinde alıcı özelliklerini beğendiği bir malı satın alır. Bu nedenle eser sözleşmesinde kişiye özel üretim yapılırken, satım sözleşmesinde kişiye özel üretim söz konusu değildir. Satım sözleşmesine konu mal, çoğu zaman toplumsal ihtiyaçlara göre belirlenmiş ölçü ve standartlar esas alınarak üretilmiştir. Eser sözleşmesinde ise ölçü ve standartlar işin tekniği nedeniyle gerekli olabilir ise de asıl olan iş sahibinin istediği ölçü ve isteklere göre eserin meydana getirilecek olmasıdır. Satım sözleşmesinde satıcı, sözleşmenin yapıldığı sırada bir malın mülkiyetini devretmeyi üstlenirken, eser sözleşmesinde ise … iş sahibinin istemi üzerine kural olarak bir şey meydana getirmeyi ve bedel karşılığında teslim etmeyi üstlenmektedir. Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine mal teslimi üstün ise eser sözleşmesi değil, satım sözleşmesi söz konusu olacaktır….” “…Öncelikle uyuşmazlığa konu eser sözleşmesi ve satış sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Dava tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken mülga Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde eser sözleşmesi; “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf diğer tarafın vermeyi taahhüt ettiği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde de eser sözleşmesi aynı doğrultuda ve fakat daha açık bir ifade ile “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları … ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir. Satım sözleşmesi ise mülga 818 sayılı BK’nın 182. maddesinin birinci fıkrasında; “Satım bir akittir ki onunla satıcı, satılan malı alıcının iltizam ettiği semen mukabilinde alıcıya teslim ve mülkiyetini ona nakleylemek borcunu tahammül eder” şeklinde ifade edilmiş; 6098 sayılı TBK’nın 207. maddesinin birinci fıkrasında da “…satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Bir sözleşme ilişkisinin kurulabilmesi için sözleşme yapmaya ehil (ehliyet) olanlar arasında, öneri ve kabulün gerçekleşmesi, yani tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları (…), sözleşme içeriği ve amacının kanunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmamış yani yasaklanmamış (meşru içerik) ve sözleşmenin kanunda öngörülen biçimi varsa buna uyularak (…) yapılması sözleşmenin genel unsurlarıdır. Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (…) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (….) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir. Eser sözleşmesinde tarafların edimleri birbirinin karşılığını oluşturmakta olduğundan tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmedir. Ayrıca niteliği itibariyle sürekli bir sözleşme olmayıp ani edimli bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin unsuru olan meydana getirilecek eser, aynı zamanda sözleşmenin konusunu oluşturur. Ayırt edici diğer bir temel unsuru ise bedeldir. Meydana getirilecek bir sonuç bulunmasına rağmen bedel ödenmeyeceği kararlaştırılmış ise eser sözleşmesinin varlığından söz edilemez. Bedel, eser sözleşmesinin unsuru ise de tarafların anlaşırken bedeli kararlaştırmamış olmaları sözleşmenin kurulmasına etki etmez. Taraflar kararlaştırmamış olsa da bedel ödeneceğini taraflar biliyor veya bilmesi gerekiyor ise eser sözleşmesinin bulunduğu yine kabul edilecektir. Eser sözleşmesinin konusu, meydana getirilmesi istenen sonuçtur. İstenen sonuç, bir şeyin yapılmasına ilişkin olabileceği gibi, ortadan kaldırılmasına, iyileştirilmesine veya montajına ilişkin de olabilecektir. Diğer bir ifadeyle baştan yeni bir eser meydana getirilmesine ilişkin olabileceği gibi mevcut bir eserde yapılacak değişiklik veya ilavelerle farklı bir hâle getirilmesine de ilişkin olabilir. Eser sözleşmesi tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur ve sözleşmenin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir. Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa satım sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; satım sözleşmesinde sözleşme konusu mal hazırdır veya tüm özellikleri önceden belirlenmiş veya bilinen bir mal satışa arz edilmektedir. Eser sözleşmesinde ise özellikleri önceden belli olmayan bir mal, iş sahibinin istediği özelliklere göre imal edilir ve tüm özellikleri de eser ortaya çıktıktan sonra tam olarak bilinebilir hâle gelir. Eser sözleşmesi özellikleri belirleme, satım sözleşmesi ise önceden belirlenmiş özellikleri beğenme esasına göre kurulmaktadır. Eser sözleşmesinde sözleşmenin konusu, iş sahibinin belirlediği özelliklere göre yapılacak eser iken, satım sözleşmesinde alıcı özelliklerini beğendiği bir malı satın alır. Bu nedenle eser sözleşmesinde kişiye özel üretim yapılırken, satım sözleşmesinde kişiye özel üretim söz konusu değildir. Satım sözleşmesine konu mal, çoğu zaman toplumsal ihtiyaçlara göre belirlenmiş ölçü ve standartlar esas alınarak üretilmiştir. Eser sözleşmesinde ise ölçü ve standartlar işin tekniği nedeniyle gerekli olabilir ise de asıl olan iş sahibinin istediği ölçü ve isteklere göre eserin meydana getirilecek olmasıdır. Satım sözleşmesinde satıcı, sözleşmenin yapıldığı sırada bir malın mülkiyetini devretmeyi üstlenirken, eser sözleşmesinde ise … iş sahibinin istemi üzerine kural olarak bir şey meydana getirmeyi ve bedel karşılığında teslim etmeyi üstlenmektedir. Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine mal teslimi üstün ise eser sözleşmesi değil, satım sözleşmesi söz konusu olacaktır….” şeklinde eser sözleşmeleri ile satım sözleşmeleri arasındaki fark açıklanmış olup, eldeki davada mevcut sözleşmede de davalı iş sahibinin istekleri doğrultusunda davacı tarafından sözleşmede ölçü ve standartları işin tekniği nedeniyle gerekli olacak şekilde …betonun davacı tarafından hazırlanacağı anlaşılmakla eldeki davadaki uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümleri doğrultusunda çözümlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde incelendiğinde; taraflar arasında … … üretim ve teslimi hususunda eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, davacı yan sözleşmeye konu …betonun üretilerek teslim edildiğini iddia etmiştir, davalı yan ise sözleşmeye konu …betonun teslim edilmediğini savunmuştur. … sayılı içtihadında da belirtildiği üzere “…Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir….Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap …ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya … aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” şeklindeki ilamdan da anlaşılacağı üzere somut olayda mahkememizce hükme esas alınan 31.01.2023 tarihli mali müşavir bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere davacı tarafından kesilen satış faturalarınn sözleşme kapsamına uygun olduğu, sözleşmede kararlaştırılan vadeninde kesin vade olduğu ve ihtara gerek olmaksızın davalının temerrüte düşeceği anlaşılmıştır. Davalı iş sahibine toplamda 296.423,84 TL fatura düzenlendiği, iş sahibince ise toplamda 254.054,78 TL tutarında ödeme yapıldığı, asıl alacağın 36.358,56 TL (18.446,16 TL+17.912,40 TL) ve yine davalı yanca kabul edilen 6.010,50 TL vade farkı faturası olmak üzere toplamda 42.369,06 TL, ile sonrası için hesaplanan faiz tutarı toplamının 65.379,43 TL olduğu anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak 61.589,06 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Diğer yandan davalı … yönünden yapılan değerlendirmede HMK’nun 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Bu husus HMK m. 114/1-ı hükmü ile dava şartı haline getirilmiştir. Aynı Yasanın 115. maddesi uyarınca, taraflar dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği gibi, mahkemece de davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilerek, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Buna göre eldeki davanın açıldığı tarihte davalı … hakkında aynı dava sebebine dayalı olarak açılan davanın halen derdest bulunduğu ve her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği anlaşıldığından bu davalı yönünden davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Açıklanan nedenler ile davada davalı … yönünden davanın reddine, diğer davalı yönünden ise davanın kabulüne karar verildiğinden davanın talebe göre kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … yönünden HMK 114/1-ı ve 115/1 maddesi gereğince reddine,
2-Davalı … … San Tic. Ltd Şti yönünden davanın kısmen kabulü ile 36.358,56 TL asıl alacak, 25.230,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 61.589,06 TL üzerinden kabulü ile asıl alacağa dava tarihinden itibaren yıllık %12 sözleşme faizi uygulanmasına,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Alınması gereken 4.207,15 TL harçtan peşin alınan 1.051,79 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.155,36 TL harcın davalı … … San Tic. Ltd Şti’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-6325 sayılı yasanın 18/A-11. maddesi gereği … tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.560,00 TL’nin davalı … … San Tic. Ltd Şti’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.051,79 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.132,49 TL’nin davalı … … San Tic. Ltd Şti’den alınarak davacılara verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 130,00 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.630,00 TL’nin davalı … … San Tic. Ltd Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden 9.854,20 TL vekalet ücretinin davalı … … San Tic. Ltd Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
9- Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirmiş olmakla karar tarihindeki AAÜT göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
10- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
11-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve e-duruşma sistemi üzerinden davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile …Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/03/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.