Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/27 E. 2023/88 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/27 Esas – 2023/88
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARARIDIR

ESAS NO : 2022/27 Esas
KARAR NO : 2023/88

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2017
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 23.12.2021 tarih 2021/3 Esas, 2021/1234 Karar sayılı ilamı ile mahkememiz kararının kaldırılması sonrasında yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 13/11/2015 tarihinde davacıya ait fabrikanın çatı onarım ve tadilat işlerinin malzemeli ve anahtar teslim olarak yapılması için sözleşme imzalandığını, davalı tarafından davacının mevcut çatı malzemesi kaldırılarak yerine yenisinin monte edildiğini, ancak işin yaptırılma sebebi olan yağmur ve kar sularının fabrikanın içerisine akması/sızması probleminin önüne geçilemediğini, davalı firmanın birkaç kez ekip göndererek sızıntıları yalıtım malzemesi/slikon kullanarak gidermeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını, davalının anlaşmaya uygun davranmadığını ve çatı onarım işini ayıplı olarak yaptığını belirterek sözleşmeden haklı nedenle döndüğünü ve sözleşme bedeli olan 47.200,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, tespit için yapılan 1.084,40 TL’nin 18/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı yana usulüne uygun yapılan tebligata rağmen, davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce inşaat mühendisi bilirkişiden alınan 06/07/2022 tarihli raporda özetle; “Davacının çatıdaki su sızıntılarını gidermek için ilave olarak yapmış olduğu harcamalarının davalıdan talep edilebileceği, buna dair yaptığı harcamaları gösteren hakediş ve belgelerin davacıdan yeniden talep edilmesi gerektiği, kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bilirkişiden alınan 31.10.2022 tarihli ek raporda özetle; “Davacının çatıdaki su sızıntılarını gidermek için ilave olarak yapmış olduğu harcamalarının sözleşmeye göre davalıdan talep edilebileceği, davacının mahkemeye sunmuş olduğu belgelerde görüleceği üzere 3.bir firmaya yaptırmış olduğu tadilat bedelinin yukarıda yapmış olduğum keşif ve metraj hesabıyla uyumlu olduğu, dolayısıyla 18.04.2018 tarihli 21.000,00+KDV fatura tutarının davalıdan tahsil edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Aynı bilirkişiden alınan 26/01/2023 tarihli 2. ek raporda özetle; “Davacının tadilat için yapılan harcamayı talep etmesinin uygun olacağı , sözleşme tutarının tamamı olan 48.284,40.-TLdavalıdan tahsil edilmesinin uygun olmayacağı ve imal edilen çatının kabule icbar edilebilir seviyede ayıplı olduğu , 18.04.2018 tarihli 21.000,00+KDV fatura tutarının ve bu fatura ödeme tarihinden itibaren yasal faizinin davalıdan tahsil edilmesinin uygun olacağı kanaatine vardığımı belirtirim.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir.
Davacı davasında, taraflar arasında davacıya ait fabrikanın çatı onarım ve tadilat işlerinin yapılması için anahtar teslim götürü bedel üzerinden sözleşme akdedildiğini, işin ayıplı yapıldığını bu nedenle sözleşmeden dönüldüğünü ve ödenen 47.000,00 TL’nin davalıdan tahsili talep edilmiş, davalı ise cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkememizce verilen 10.11.2017 tarih, 2017/762 Esas, 2019/925 Karar sayılı ilamın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine istinaf davasını inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 23.12.2021 tarih 2021/3 Esas, 2021/1234 Karar sayılı ilamı ile “… Ayıp, yasa ya da sözleşme hükümleri gereğince, bir eser veya malda bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenici, iş sahibine olan borçlarına aykırı olarak, imâlini yüklendiği eserin ayıplı olması durumunda; açık ayıplarda Türk Borçlar Kanunu’nun 474. gizli ayıplarda ise 477. maddeleri hükümlerine uygun olarak ihbarda bulunduğu takdirde, aynı Kanun’un 475. maddesinde tanınan haklardan yararlanabilir. Şayet, imâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. Bu hakkın kullanması için iş sahibi tarafından ayrı bir dava açılabileceği gibi, yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada da bu hususu def’i olarak ileri sürebilir. Sözü edilen Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde yapılan şeyin iş sahibinin kullanamayacağı ve hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde kusurlu veya sözleşme hükümlerine aykırı olursa iş sahibinin o şeyi kabulden kaçınabileceği ve bu hususta yüklenicinin kusuru bulunursa zarar ve ziyan da isteyebileceği, aynı maddenin II. fıkrasında ayıbın eserin reddini gerektirecek nitelikte bulunmaması halinde iş sahibinin işin kıymetinin noksanı nispetinde bedelden indirim ve eğer o işin onarımı büyük bir masrafı gerektirmez ise yükleniciyi onarmaya mecbur edebileceği hükmü getirilmiştir. Bunlar eserin ayıplı olması halinde iş sahibinin haiz olduğu haklardır. Türk Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde eser sahibine tanınan haklardan hangisini kullanabileceği, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla eser üzerinde yaptıracağı inceleme sonucu ayıbın derecesi belirlenmek suretiyle takdir olunur. Mahkemece söz konusu çatı onarımının ayıplı olarak yapıldığı, alınan bilirkişi raporları ile tespit edilmiş, ancak davacının çatıda ilk sızıntının gerçekleştiği esnada sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymadığı, ücretsiz onarım talebini kabul ettiği, bu aşamadan sonra sözleşmeden dönüp iş bedelinin iadesini isteyemeyeceği, sadece ayıp giderim bedeli isteyebileceği gerekçesi ile ayıp giderim bedeline hükmedilmiştir. Davacı iş sahibinin çatıdaki sorunu öğrenmesinden sonra, çatının onarımına rıza göstermesi olgusu başlı başına seçimlik hakkın kullanıldığı anlamına gelemez. Dosyadaki belgeler incelendiğinde davacının seçimlik hakkını ücretsiz onarım, yahut ayıp giderim bedeli yönünde kullanmadığı anlaşılmaktadır. Bilakis davacı Ankara 40. Noterliği’nin 11/09/2017 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmeden dönerek iş bedelini talep ettiğini davalıya bildirmiştir. Bu itibarla mahkemece bu aşamada söz konusu çatının yerinde görülmesinin uyuşmazlığın esasına bir katkısının olabileceğinin belirlenmesi durumunda , mahallinde keşif de yapılarak, bilirkişi heyetinden mahkeme, İstinaf ve Yargıtay’ın denetimine elverişli ek rapor alınmak suretiyle, eserin sözleşmede belirtilen temel niteliklere taşıyıp taşımadığı, iş sahibi davacının, yüklenicinin yaptığı ayıplı eseri kullanabilmesinin hakkaniyet gereği kendisinden beklenip beklenemeyeceği sözleşmeden dönüp, iş bedelinin iadesi istenip istenemeyeceği hususu, açık ve net olarak ortaya çıkarılmalıdır. Bu bağlamda mahkemece, TBK’nın 475. maddesinde öngörülen seçimlik haklardan hangisinin kullanılması gerektiğinin belirlenmesi; imalâtların kabul edilemeyecek derecede ayıplı olduğunun saptanması halinde ise varsa eserin ayıplı haliyle değerinin belirlenmesi, değer ifade ediyor ise; davacının iş bedeli alacağından mahsubunun yapılması ve tüm bu değerlendirmeler ışığında karar verilmesinden ibaret olmalıdır. Yukarıda açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde incelenip karara bağlanması için kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir..” gerekçesiyle hükmün kaldırılmasına karar verilmiş olmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde incelendiğinde, taraflar arasında 13.11.2015 tarihli 40.000,00 TL +KDV üzerinden götürü bedelli çatı Yapım Tamir Sözleşmesi akdedildiği, yüklenici tarafından iş sahibine işin tamamlanmasından itibaren 2 yıllık garanti verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık dava konusu eserin ayıplı imal edilip edilmediği, kabule icbar edilebilecek şekilde ayıplı olup olmadığı veya ayıp giderim bedelinin tahsil edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır. Mahkememizce yeniden yapılan yargılamada mahallinde keşif icra edilmiş, alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında eserde işçilik hataları bulunduğu, bu nedenle su sızıntıları meydana geldiği ve davacı tarafından eserdeki ayıbın gideridiğine dair rapor sunulmuştur. Bu nedenle bilirkişi tespitinden anlaşılacağı üzere eserin reddini gerektirecek seviyede ayıbın bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde götürü bedel ile yapıldığı ve iş bedelinin tamamının ödendiği anlaşıldığından davacı tarafından ayıp giderimine ilişkin dava dışı yükleniciye ödenen ayıp giderim bedelinin de dosya kapsamına uygun olacağı kabul edilmekle davacının talep edebileceği iş bedelinin 21.000,00 TL +KDV bedeli lan 24.780,00 TL olarak kabul olunarak temerrüt tarihi olan 16.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 24.780,00 TL’nin 16/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gereken 1.692,73 TL harçtan peşin alınan 824,58 TL’nin mahsubu ile bakiye 868,15 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 824,58 TL peşin harç olmak üzere toplam 855,98 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 542,03 TL tebligat ve müzekkeri 3.700,00 TL bilirkişi ücreti, 750,00 TL keşif aracı masrafı, 1.084,40 TL delil tespiti masrafı olmak üzere toplam 6.076,43 TL’nin davanın kabul red oranına göre 3.118,48 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/02/2023

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.