Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/238 E. 2022/580 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/104 Esas
KARAR NO : 2022/446

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/11/2015
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekili ile davalı arasında 27.03.2015 tarihinde İstanbul İli Avrupa Yakasındaki tüm ilçelerde Dosya Yayınevine ait İlköğretim, Ortaöğretim ve Lise grubu ürünlerinin satışına dair tek yetkili bayilik sözleşmesi aktedildiğini, iş bu sözleşme uyarınca da yetkili bayi pozisyonunda olan müvekkiline 300.000 TL tutarında bir satış kotası getirildiğini ve bu kota tutarına mukabil de müvekkil tarafından davalıya alacaklısı davalı borçlu davacı müvekkili olan 300.000 TL’lik senetler verdiğini, lakin senetlerin müvekkil tarafından usulüne uygun olarak tesliminden sonra da davalı tarafın sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek öncelikle tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine ve sözkonusu senetlerin kendisine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından taraflar olarak aramızda bağıtlanan 27.03.2015 tarihli bayilik sözleşmesine davalı şirketi tarafından uyulmadığı haksız iddiası ile anılan 27.03.2015 tarihli bayilik sözleşmesine istinaden davalı şirketine verilmiş 6 adet senet nedeniyle senet iptali ve menfi tespit talepli dava açılmış olduğunu, davacı taleplerinin ve davasının heryönüyle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar olarak aralarında bağıtlanan 27.03.2015 tarihli sözleşme gerek dava tarihi itibariyle gerek halen geçerli ve yürürlükte olan bir sözleşme olduğunu, 27.03.2015 tarihli bayilik sözleşmesinin 2. Maddesi ile davacının bayilik yetkisinin ve bayilik sözleşmesinin 30.06.2015 tarihine kadar geçerli olacağı sözleşmede açıkça görüldüğünü, dava dilekçesinde asılsız olarak belirtildiği üzere davalı şirketleri tarafından sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi gibi bir durum söz konusu ise sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı şirketlerinin değil, davacının kendisi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE:
Dava; teslim edilmeyen kitaplar için verilen çeklerden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davacı vekili, 27.3.2015 tarihli istanbul İli yakasındaki tüm ilçelerde Dosya yayınevine ait ilköğretim,ortaöğretim ve Lise grubu ürünlerin satışına dair tek yetkili bayilik sözleşmesi yapıldığını, sözleşme gereği verilen dava konusu senetlere rağmen kitapların zamanında teslim edilmeyip sözleşmenin esaslı unsurlarının yerine getirilmediğini , verilen senetlerin teminat senedi niteliğinde olduğunu,ileri sürerek borcu olmadığının tespiti ve senetlerin iadesi için eldeki davayı açmıştır. Davalı vekili,Bayilik Sözleşmesinin 30.0.2016 tarihine kadar geçerli olacağını,sözleşme gereği yükümlülüklerini yerine getirmeyenin davacı olduğunu, verilen senetlerin teminat senedi değil, Garanti Satış Senetleri olarak ödeme aracı olarak verildiğini,sözleşme gereği satış kotasının 300.000,00 TL olduğunu,davacının bu kadar yayını satın almak durumunda olduğunu,sözleşme 13.maddesi uyarınca garanti satış bedeli kadar cironun yıl içinde yapılamaması durumunda çeklerin iade edilmeyeceği,garanti edilen satış çeki tutarı kadar ürün alınmazsa alınmayan kısmın resen fatura edileceği ve sözleşme süresi sona ermeden bayinin tek taraflı olarak sözleşmeyi sona erdiremeyeceğinin karalaştırıldığını,davacının garanti ettiği alımları yapmayıp çok miktarda borcu olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiştir. 27.3 2015 tarihli Bayilik Sözleşmesi incelenmiş;sözleşmenin 1.7.2015 tarihinde başlayıp,30.6.2026 tarihinde sona ereceği, 9.maddesinde bayinin satış kotasının 300.000,00 TL olduğu,devamı maddelerde 300.000,00 TL nin nakit ya da çek olarak Dosya Yayınevine gönderileceği ,çek tutarının % 10 karşılığı bayiye bedelsiz örnek yayın gönderileceği, kotaya istinaden alınan garanti satış çekleri bedeli kadar cironun yıl içinde yapılamaması halinde garanti satış çeklerinin iade edilmeyeceği ,bayi tarafından sözleşmenin tek taraflı sona erdirilemeyeceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür. Davacı vekili; kitapların zamanında teslim edilmediğini ve sözleşmenin esaslı unsurlarının yerine getirilmediğini ileri sürerek teminat olarak verildiği bildirilen çeklerden borçlu olmadığının tespitini istemiş ise de; öncelikle sözleşme süresi sona ermeden davanın açıldığı,sözleşmede davacının tek taraflı fesh yasağının olduğu gibi fesh edildiğine ilişkin bir ihtarnamenin bulunmadığı,çeklerin teminat olduğunun kabul edilmediği gibi sözleşme gereği yıl içinde kota miktarı cironun sağlanamaması halinde iade edilmeyeceğinin de kararlaştırılmış olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmiş; davacının istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye mahkemesi 22. Hukuk dairesi 2019/991 esas, 2021/2329 sayılı 30.12.2021 tarihli kararı ile HMK 297 maddesine aykırı olarak gerekçenin bir bölümünün hüküm fıkrasında yer aldığı, usulün aradığı nitelikte bir kararın olmayıp infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğuna dayanılarak esas hakkında inceleme yapılmaksızın mahkeme kararının kaldırıldığı görülmüştür. HMK 297 /2 maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait söz tekrar edilmeksizin sıra numarası altında şüphe ve terddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; Yargıtay uygulamasında kısa kararda gerekçenin kısaca açıklanmasına ilişkin bir uygulamanın bulunduğu, ilgili maddede kısa karara yazılan gerekçenin kamu düzenine aykırılık teşkil etmesine yol açacağına ilişkin bir ibare olmayıp esasen karar yazımının zaman alması nedeniyle karar gerekçesinin taraflarca anlaşılması amacıyla kısa kararda yargıtay uygulaması gereği gerekçenin açıklandığı, bunun infazda tareddüt uyandıracak ve kamu düzenine aykırılık teşkil edecek mahiyette olduğuna ilişkin İstinaf görüşüne katılınmadığı gibi Hükme gerekçe yazımının HMK 353. maddesindeki kaldırma koşullarına ne şekilde uyduğunun anlaşılamadığı görülmüş ise de; istinaf kararları kesin olup uyma yükümlülüğü bulunduğundan yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın reddine,
Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 5.123,25 TL harçtan mahsubu ile fazla kalan 5.042,55 TL harcın davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan başvurma harcının ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 29.450,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan toplam 22 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Talep halinde artan avansların iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen tefhim kılındı. 01/06/2022

Katip …

Hakim …