Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/235 E. 2022/600 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/235 Esas
KARAR NO : 2022/600

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/03/2015
KARAR TARİHİ : 06/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … traktör ve … Makineleri Tic. A.Ş. İle 01.01.2006 tarihinde Belirli Süreli Hizmet Akdi imzalamak suretiyle çalışmaya başlandığını, ardından 01.07.2006 tarihinde taraflar arasında Belirsiz Süreli Hizmet Akdine ilişkin iş sözleşmesi imzalandığını, davalı ile birleşen şirket … Traktör ve … Makineleri Tic. A.Ş. arasında 23.08.2006 tarihinde yapılan “Bilgi Koruma Taahhütnamesi Gizlilik ve Güvenliğin sağlanması Hakkında Anlaşma” ile şirket bilgisinin korunacağını, kabul ve taahhüt ettiği, … traktör ve … Makineleri Tic. A.Ş. ile müvekkili …’nin birleştiğini, müvekkilinin birleşmenin ardından 2009 yılında İzmir’de bulunan şirketi faaliyetini sonra erdirerek Ankara’da devam etme kararı aldığını ve durumun davalı tarafa 23.01.2009 tarihinde yazı ile bildirildiğini, davalı tarafça da durumun 23.01.2009 tarihli beyanı ile çalışma şartlarındaki değişikliğin davalı tarafça kabul edildiği ve davalı 02.02.2009 tarihinden itibaren müvekkilinin Ankara’daki merkezinde çalışmaya başladığını, müvekkili ile davalı arasında 01.03.2011 tarihinde ilave iş sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin davalı ile birleşen … traktör ve … Makineleri Tic. A.Ş. arasında imzalanan 01.07.2006 tarihli Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin eki olduğunu, davalının 05.12.2011 tarihli istifa dilekçesi ile iş akdini feshederek görevinden ayrıldığını, davalının iş akdini ihbarsız feshettiğini ve müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren … Makinaları Ltd. Şti.’nde “Ürün Satış Uzmanı, Traktör” pozisyonunda çalışmaya başladığını, müvekkiline ait işyerinde 01.01.2006 tarihinden 05.12.2011 tarihine kadar Belirsiz Süreli Hizmet akdi ile çalışan davalının iş akdini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. Maddesinde belirtilen İhbar Öneline uymadığnı bu sebeple davalı tarafın, müvekkiline 8 haftalık İhbar Tazminatı ödemesi gerektiğini ve davalının çalıştığı pozisyon gereği müvekkili şirketin müşterilerini tanıdığını, işin esasına nüfuz ettiğini, şirketin ticari ve teknik faaliyetleri sonucu elde ettiği bilgileri müvekkili şirket aleyhine kullanabilecek bilgi birikimine sahip olduğunu, müvekkili şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir firmada çalışmaya başlamış olmasının, davalı taraf ile imzalanan 01.03.2011 tarihli sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı hareketinden dolayı müvekkiline aylık ücretinin 12 katı tutarında cezai şart ödemesi gerektiğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı eylemi nedeniyle müvekkilinin uğrayacağı zararı davalı taraftan talep etme hakkı saklı tutulduğunu, alacakların hesaplanacak faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça rekamet yasağının ihlal edildiği iddiası ile hizmet ilişkisi sona erdikten sonra ikame edilen “Cezai Şartın” tahsili talebi içerikli davaların “Ticari Dava” niteliğinde olduğunu, Yargıtay’ın da bu yönde içtihatlarının bulunduğunu, davanın Asliye Ticaret Mahkemeleri nezdinde görülmesi gerektiğini, bu sebeple İş Mahkemesinde açılan davada görevsizlik kararı verilmesini, müvekkilinin ikamet adresinden dolayı da yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemelerin Kadıköy Mahkemeleri olduğunun ve bu sebeple de yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkili ile davacı taraf arasında yapılan Hizmet Sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönem için akdedilen “Rekabet Etmeme Sözleşmesi” Anayasanın ve Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerine açıkça aykırı olası süre, yer ve işin türü bakımından açık sınırlandırma getirilmemiş olan bu sözleşmenin hukuken geersiz olduğunu, davacı tarafın hukuken geçersiz olan bir sözleşme dayanak gösterilerek herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını, müvekkilinin davacı şirket nezdindeki çalışma şartları ile davacı şirketin İzmir’de bulunan şirket merkezini Ankara’ya taşıması süresince ve haksız ve hukuksuz olarak davacı tarafın bakkı ve çalışma şartlarının müvekkili aleyhine ağırlaştırılmasına müvekkilinin işten çıkartılma tehdidi altında olduğunu bu sebeple davacı tarafın ağırlaştırılmış iş şartlarını özgür iradesi dışında kabul ettiğini ve müvekkilinin çalışma hürriyetini Anayasa ve İş Kanunu hükümlerine aykırı bir şekilde kısıtlandığını, müvekkilinin aynı sektörde çalışan daa dışı şirkete çılışması nedeni ile davacı şirket nezdinde çalışması nedeni ile hizmet akdi sonra erdikten sonra rekabet etmeme hükmünün uygulanmasını gerektirecek ticari bir sırra ve bilgiye vakıf olmadığını, şirket bilgilerinin gizliliğinin ihlal edici herhangi bir işlem ve eylemi bulunmadığı ve davacı tarafa zarar verme ihtimalinin de olmadığını, davacının uğradığı zararı delilleri ile birlikte hukuken somut olarak ortaya koyması gerektiğini, müvekkili davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı sektörde faaliyet gösteren dava dışı bir şirkette aynı pozisyonda çalışmaya başladığına dair iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği İlave İş Sözleşmesinin hukuken geçerliliğinin kabul edilmesi durumunda davalı tarafın cezai şart talebinin fahiş olduğunu ve bu sözleşmenin ise davacı taraf adına imzaya yetkili bulunmayan kişi tarafından imzalandığını ve sözleşmenin bu yönden de geçersiz olduğunu, davacının ihbar tazminatı talep etme hakkının bulunmadığını, dava dilekçesinde davacı tarafça delil olarak “Tanık” ibaresinin kullanarak tanık deliline dayanmasının hukuken mümkün olmadığını, açıklanan bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davaya itirazda bulunarak, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

GEREKÇE:
Dava; Rekabet Yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle cezai şart bedelinin tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili; davalının 1.1.2006 tarihinde İzmir’de çalışmaya başladığı … … Traktör ve … Makineleri Tic. AŞ. nin 2008 yılında kendi şirketleri ile birleştiğini, davacı şirketin 2009 yılında İzmir’de faaliyetini sonlandırarak Ankara ‘da sürdürmeye karar verdiğini, davalının koşullardaki değişikliği kabul ederek 2.2.2009 tarihinde davacı şirketin Ankara merkezinde çalışmaya başladığını, davalı ile aralarında 1.3.2011 tarihli ilave iş sözleşmesi ile Rekabet Yasağı sözleşmesinin düzenlendiğini, davalının 5.12.2011 tarihli istifa dilekçesi sırasında ekipman satış uzmanı olarak görev yaptığını, iş akdini ihbarsız fesh edip ayrıldığını,hemen sonra aynı sektörde faaliyet gösteren … Makinaları Ltd Şt nde çalışmaya başladığını ,kartvizitte ürün satış uzmanı , traktör olarak belirtildiğini, davalının pozisyonu gereği şirketin müşterilerini tanımış ve işin esasına nüfuz etmiş olduğunu,şirketin ticari ve teknik faaliyetleri sonucu elde ettiği bilgileri aleyhine kullanabilecek bilgi birikimine sahip olduğunu,istifa sonrası aynı iş kolunda faaliyet gösteren şirkette aynı pozisyonda çalıştığını,1.3.2011 tarihli sözleşme gereğince 1 yıl süre ile rekabet içinde bulunan şirketlerde çalışmayacağının kabul edilmiş olduğunu, aksi taktirde cezai şart ödenmesinin kararlaştırıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı vekili,görev itirazı ile birlikte yetki itirazında bulunmuş hizmet sözleşmesi sona erdikten sonraki dönem için düzenlenen Rekabet Etmeme Sözleşmesinin Anayasanın 48. maddesi ile, BK 19. maddelerine aykırı olup geçersiz olduğunu, davalının işten çıkarılma tehdidi nedeniyle iş yerini İzmir ‘den baskı ile Ankara’ya aldığını, sözleşmede süre yer ve işin türü bakımından sınırlandırma olmadığını bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu,davalının şirket sırrına vakıf olmadığı, davacı şirkete önemli bir zarar verme ihtimalinin olmadığını, ayrıca tarımsal ürünler ile traktörün farklı iş kolları olduğunu,davalının yeni şirkette traktör konusunda yetiştirilmek üzere alındığını, hali hazırda traktör ürünü konusunda Ürün satış uzmanı olarak çalıştığını , zarar iddiasının somut olmadığını, cezai şartın fahiş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Rekabet Yasağına ilişkin İlave iş sözleşmesinin geçerli olup olmadığı ve cezai şart koşulunun oluşup oluşmadığına ilişkindir. Dosyaya sunulan 1.3.2011 tarihli “İlave İş Sözleşmesi” 3. maddesinde personelin görevi dolayısı ile ulaşma ya da öğrenme olasılığı bulunan şirkete rekabet avantajı sağlayan bilgi ve belgeleri koruma, kullanmama ve açıklama yasağının olduğu, 4. maddesinde personelin doğrudan rakibi olan ve tarım makineleri üretim satış ve pazarlaması ve benzeri konularda Türkiye sınırları dahilinde faaliyet gösteren herhangi bir şirkette 1 yıl boyunca her türlü haksız rekabet ortamı yaratacak çalışmada bulunmamayı, 5. maddesinde aksi taktirde son aylık ücretinin 12 katı tutarında cezai şartı itirazsız ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğinin kararlaştırıldığı, davalının sözleşmedeki imzasına itirazının olmadığı görülmüştür. Davaya davalının istifa ederek işten ayrıldığı tarihteki 818 sayılı BK hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, 5.11.2011 tarihi itibarı ile 818 sayılı BK 348. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının tespitinin gerektiği gözetilerek, davalının davacı şirkette çalıştığı dönemdeki görevi ile sonraki şirkette çalıştığı görev ve pozisyonu ile ilgili sözleşme ve belgeler celp edilmiş, davalının dava dışı … Makineleri Lmt Şti nde 23.12.2011 tarihinde satış departmanında traktörden sorumlu Ürün satış uzmanı olarak göreve başladığı 1.5.2014 tarihi ve halen satış departmanında Bölge Satış Müdürü olduğunun bildirildiği görülmüştür. Davalının davacı firmada ürün pazarlama uzmanı, Tarımsal Ekipman, İş Geliştirme Uzmanı, Tarımsal Ekipman ve son olarak Ekipman satış uzmanı olarak, dava dışı şirkette ise Ürün satış uzmanı , Traktör olarak görev yaptığı, davacı şirket ile dava dışı şirketin aynı alanda faaliyet gösterdiği, davacının ürün yelpazesinin dava dışı şirket ürünlerini de kapsadığı, davalının her iki firmada da satış pazarlama departmanında görev aldığı, bilirkişi incelemesi ile saptanmış, bilirkişi tarafındandavalının satış konusunda da farklı birimlerde görev yaptığı, tarımsal ekipman satışı ile traktör satışının farklı olduğu, ancak aynı müşterilere satış yapılması halinde işin esasına nüfuz edilerek zarar verilme ihtimalinin oluşabileceği bildirilmiştir.Mahkemece son alınan bilirkişi raporunda detaylı bir inceleme yapılmış; davacı ve davalının çalıştığı dava dışı şirketin 2009,2010,2011,2012,2013 yıllarını kapsayacak şekilde satışlarının karşılaştırmalı şekilde incelendiği, davalının davacının müşterilerini tanıyarak işin esasına nüfuz edip etmediği hususunun irdelendiği, ortak satış yapılan 5 şirketin belirlendiği, bilirkişi tarafından rakamların dökümünün yapıldığı ancak değerlendirmede bütün şirketler yönünden davalı çalışmasının işin esasına nüfuz etmediğinin bildirildiği ancak gösterilen nedenlerin sunulan dökümanlara uymadığı görüldüğünden hukuki nitelendirmenin hakime ait olacağı bilirkişinin sadece mevcut durumu ortaya koymasının gerekeceği gözetilerek bilirkişinin bu konuda farklı olan değerlendirmesine katılınmamıştır. Ortak satış yapılan şirketlerden … Makine AŞ nin 2012-2013 yıllarında 1.478.871,00 TL lik satış yaptığı, … Makineleri Lmt Şti nin 2012-2013 yıllarında 15.433.982,00 TL lik satış yaptığı,davalının 2012 yılında çalışması ve satışın aynı yıllar içinde yapılması nedeniyle işin esasına nüfuz edilmediği şeklindeki bilirkişi değerlendirmesinin rakam satışları ve tarihler göz önüne alındığında gerçeğe uygun olmadığı görülmüş, ayrıca diğer dört şirket satışlarının 2009 yılından itibaren çıkarılmasına rağmen bu şirket yönünden satış dökümanının 2012-2013 yılları gözetilerek verilmesinin nedeni de anlaşılamamıştır. Sonuç olarak … Makine A.Ş dışındaki diğer dört şirket yönünden satışların dava dışı şirket satışlarından fazla olduğu bu şirketler yönünden işin esasına nüfuz etmenin söz konusu olmadığı şeklindeki değerlendirmeye katılınmıştır. TBK 348 maddesi uyarınca rekabet yasağının işçinin müşterileri tanıması ve esrara nüfuzundan istifade ile iş sahibine zarara sebebiyet verebilecekse geçerli olacağı kararlaştırılmıştır. Aradaki “ ve” uygulamada birlikte gerçekleşmesi zaruriyetini değil müşteriyi tanıma veya esrarına nüfuzudan istifade ile zarara sebebiyet verme ile ilgilidir. Eldeki davada, davalı her iki şirkette satış departmanında görev almakta ve müşterileri tanımaktadır. Her iki şirketin faaliyet alanlarının aynı olduğu tespit edilmiştir. Davalının davacı şirketteki pozisyonu nedeniyle müşterileri tanıdığı, her ne kadar aynı ürünleri satmadığı ileri sürülmüş ise de sonuç olarak tarımsal ürünlerle uğraşanların traktör almasının veya traktörü olanların tarımsal ürünleri almasının söz konusu olacağı, bu nedenle de ortak müşterilerinin bulunduğu gibi, … Makine AŞ satışlarında davalı sonrasında çok büyük bir artışın olduğu, esasen 5 ortak müşterinin tespit edldiği görülmüştür. Ayrıca davacının somut zarara uğradığının ispatının söz konusu olmadığı, davalının ortak müşterileri tanıması nedeniyle davacıya zarar verme ihtimalinin olduğu esasen müşterilerden … Makine A.Ş. satışlarında çok büyük artışın olduğu gözlenmiştir. Ayrıca her ne kadar sözleşmede Türkiye geneli olarak rekabet yasağı getirilmiş olup bu husus davacının çalışma hürriyetini ihlal edici bir hüküm olarak görülmüş ise de, Ankara İstanbul gibi büyük şehirlerde çalışmanın bu yasağın içinde değerlendirilebileceği, bunun sözleşmenin geçerliliğini etkileyecek bir durum olmadığı, sürenin 1 yıl olmasının makul olduğu, davalının aynı iş kolunda faaliyet gösteren davacı şirketten istifası sonrası dava dışı şirkette satış departmanında çalışmaya başladığı, traktör satışı ve tarımsal ürün ve ekipman satışının farklı olsa da sonuç olarak aynı müşteri yelpazesini içine alacak konumdu olduğu, esasen 5 ortak müşterinin bulunduğu, ve bunlardan birinin satışlarında büyük artışın olduğu, davalının müşterileri tanıması ve davacı şirketle ilgili bilgilerinin davacının zararına sebebiyet verme durumunun söz konusu olması nedeniyle cezai şartın sözleşmede imzası olan davalıyı bağlayacağı, davalının bu durumu göze alarak çalıştığı gözetildiğinde cezai şart konusunda indirime gidilmesine taktiren yer olmadığına karar verilmiş, HMK 10. maddesi uyarınca sözleşmenin yapıldığı yerde de dava açılabileceğinden mahkemenin yetkili olduğuna karar verilmiş, davalının temyizi sonucu mahkeme kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16.11.2020 gün 2029/2050 esas, 2020/5916 sayılı ilamı ile “sözleşmede Türkiye sınırları içinde 1 yıl süre ile haksız rekabet yaratacak çalışmalarda bulunmaması şartının Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olup sözleşme maddesinin geçersizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğine “ değinilerik bozulduğu görülmüş; usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın reddine,
Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 1.366,50 TL harçtan düşümü ile fazla kalan 1.285,80 TL harcın davacıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan başvurma harcının üzerinde bırakılmasına,
Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 6.926,12 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan toplam 315,03 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
Talep halinde artan avansların iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu usulen tefhim kılındı. 06/07/2022

Katip …

Hakim …