Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/200 E. 2022/883 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/729 Esas – 2022/876
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/729 Esas
KARAR NO : 2022/876

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2021
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.12.2022

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Karar sayılı yetkisizlik kararı sonrasında, mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olan Enerji Dağıtım … isimli şahıs şirketi ile davalı şirket arasında davalıya ait … yayınlarının satışı için 2020 yılı için 1 yıllık bayilik anlaşması 2020 yılı Şubat ayında müvekkilin işyerinde yapıldığını, müvekkil bu anlaşmaya istinaden üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirdiğini, davalı şirketin alacaklısı olduğu 5 adet 30.000 TL bedelli çekler keşide etmiş ve davalı tarafa 02/03//2020 tarihinde verdiğini, müvekkil, bu bir yıllık süre içerisinde; … yayınlarından alınan kitapların Anaokulu düzeyindeki çocuklara verilen eğitimde kullanılan setlere ilişkin olması, antlaşmanın yapıldığı tarihten kısa bir süre sonra covid 19 pandemisinin ülkemizde de görülmeye başlaması nedeniyle okulların çok uzun süreli kapalı kalmasının da etkisiyle davalı taraftan 68.964,29 TL değerinde mal alımı yaptığını, mal alımına karşılık olarak çeklerin kullanımı şeklinde anlaşma yapılmışken davalı taraf toplamda 150.000 TL değerindeki 5 adet çeki 30/10/2020, 30/11/2020, 01/02/2021, 01/03/2021 ve son olarak 30/03/2021 tarihlerinde bankaya ibraz etmek suretiyle tahsil etmiş ve tamamının kullanıldığını, davalı tarafla yapılan anlaşma gereğince çek bedeli evrak dolmadığı takdirde yani alım miktarını aşan bedelin müvekkile iadesi sağlanacağını, bu hususta ”Dolmayan Evrak Tarafımıza İade Edilecektir.” ibaresi çek fotokopilerinin altına yazılmış ve davalı şirket çalışanı tarafından da imzalandığını, müvekkilin davalı taraftan toplam 81.035,71TL cari hesap alacağı bulunduğunu, davalı yan müvekkile olan borcunu bu zamana kadar ödemediğini, müvekkil, davalıdan olan alacağını tahsil edebilmek için 27/04/2021 tarihinde İzmir …İcra Müdürlüğünün … E sayılı icra takip dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalı yan itirazında müvekkile herhangi bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle icra takibine haksız ve yersiz olarak itiraz etmiş ise de yargılama sırasında tarafların ticari defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ve taraflar arasındaki cari hesap hareketleri incelendiğinde davalı yanın müvekkile 81.035,71TL borcu olduğu ispatlanacağını, TTK’nın 5/A maddesine göre “..ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” bu sebeple 21/05/2021 tarihinde İzmir Arabuluculuk Bürosuna başvurulmuş, ve yapılan görüşmelerde de ekte sunulu sonuç tutanağına göre anlaşma sağlanamadığını, davalı yanın İzmir 26.İcra Müdürlüğüne yaptığı yetki itirazının usule uygun olmadığını, yetki itirazının usule uygun olabilmesi için yetkili icra dairesinin de açıkça belirtilmesinin gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/1520 Esas 2014/520 Karar sayılı kararında da bu durumun gerekçeleriyle ifade edildiğini, davalı tarafın itirazında yalnızca davalı şirketin adresinin yazdığını, ancak hangi icra dairesinin yetkili olduğunu açıkça belirtmediğini, bu nedenle itirazın usulüne uygun olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının tacir değil esnaf olduğunu, davacının esnaf olması nedeniyle yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olduğunu, işbu davanın asliye ticaret mahkemesinde açıldığını, bu nedenle öncelikle mahkemenin görevsiz olduğuna ilişkin itirazlarının değerlendirilmesini talep ettiklerini, ayrıca taraflar arasındaki hukuki ilişkiye dayanak olan Bayilik Sözleşmesinin 12. maddesine göre taraflar arasındaki ihtilaflarda yetkili icra dairesi ve mahkemesi, Ankara İcra Dairesi ve Mahkemesi olarak belirlendiğini, dolayısıyla işbu dava ve davaya konu icra takibi yetkisiz yerde açıldığını, bu nedenle yetkiye açıkça itiraz ettiklerini, taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesinin 7.4. maddesine göre bayinin verdiği çeklerin değerinde ürün satın almak zorunda olduğunu, davacı yanın sunmuş olduğu faturalardan da anlaşılacağı üzere davacı yan verdiği çeklerin değerinde ürün satın almamış böylece sözleşmeyi ihlal etmiş olduğunu, dolayısıyla davacının iddia ettiği üzere, 150.000 TL’lik çekin dolmayan kısmını para karşılığı iade alma şansının olmadığını, ancak ve ancak ürün olarak karşılığını alması mümkün olduğunu, zira yukarıda da arz edildiği üzere Bayi’nin alım taahhüdüne göre üretim yapıldığını, bunların yanı sıra bir an için davacının haklı olduğu düşünülse dahi davacının müvekkili temerrüde düşürmesi gerektiğini, ancak davacı yan herhangi bir şekilde müvekkili temerrüde düşürmediğini, davacı yan alacağının cari hesap alacağı olduğunu iddia ettiğini, cari hesaptan doğan alacağa yönelik icra takibi yapmadan önce mutlaka karşı tarafa muacceliyet ihbarı gönderilmesi gerektiğini, ancak davacı tarafından gönderilmiş bir ihbar/ihtar dahi olmadığını, davacı yan doğrudan icra takibi yoluna başvurduğunu, zira taraflar arasındaki sözleşmenin 12.3. maddesine göre temerrüdün TTK m.18/3’e göre yapılmasının gerektiğini, ancak davacı yan bu hükme riayet etmediğini, taraflar arasında sona ermiş bir cari hesap ilişkisinin olmadığını, zira davacı yukarıda izah ettiğimiz üzere 150.000 TL tutarında ürün almasının gerektiğini, henüz yaptığı ödemelerin değerinde ürünü satın almadığını, dolayısıyla hesap kat edilmemiş olup Müvekkil Şirket açısından davacının iddia ettiği alacak tutarı muacceliyet kesbetmediğini, İcra takibinde de borcun dayanağı “Cari Hesap Alacağı” olarak yazıldığını, ancak ifade ettiğimiz üzere hukuken geçerli bir cari hesap alacağının olmadığını, kaldı ki ödeme emri ekinde tarafımıza cari hesap mutabakatı da gönderildiğini, dolayısıyla geçerli olmayan, var olmayan bir borç nedenine dayanarak yapılan icra takibi hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle davanın reddinin gerektiğini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce talimat yolu ile mali müşavir bilirkişiden alınan 22/04/2022 tarihli raporda özetle; “Dava dosyası muhteviyatında yer alan bilgi ve belgeler ile davacı …’e ait defter ve hesap dökümlerinin incelenmesi neticesinde, Davacı …’in davalı … Viz. Bas. Yay. Kırt. Bil. Tek. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden 81.035,71 TL alacaklı olduğu, Sonuç ve kanaatine varılmakta olup” şeklinde görüş bildirmişlerdir.
Mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan 07/09/2022 tarihli raporda özetle; “Davalı … … Basın Yayın Kırtasiye Bilgi Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin 2020 ve 2021 yıllarına ait Yasal Defterlere ilişkin incelemeler asıl
defterler üzerinden yapılmış olup, davalı şirkete ait ticari defterlerin 6102 sayılı TTK’nın
64.maddesinin 3.Fıkrası gereğince açılış ve kapanış tasdikleri usulünce ve zamanında
yapılmış olup, 6102 Sayılı TTK’nun 64.maddesinde belirtilen sürelerde yasaya uygun olarak
yapıldığı tespit edildiği, Davalı … … Basın Yayın Kırtasiye Bilgi Teknolojileri Sanayi ve
Ticaret Ltd. Şti.’nin Ticari defterleri üzerinde Davacı …’e 2020 yılı sonu
itibariyle borcunun bulunmadığı, 2021 yılında ise 10.000,00 TL alacağının bulunduğu
görülmüşse de Davacı adına takip yapılan 120.14 … – Kitap Kırtasiye Enerji
Dağıtım cari hesabında 30.09.2020 tarihinde 177 nolu Yevmiye Maddesinde Silll açıklamalı
140.255,24 TL ödemeye ilişkin herhangi bir belgeye rastlanılmadığından Davalı ticari
defterleri üzerinde Davacıya 130.255,24 TL tutarında borcunun bulunacağı, Davacı Ticari defterlerinde yer alan davalı lehine olan 2020 açılış bakiyesi olan
14.999,69 TL tutarının da yer almadığı gibi 2020 yılı Eylül ayından sonraki dönemlere ilişkin
davacı adına düzenlenen ve davalı lehine olan faturalarda yer almadığının da görüldüğünde
davacı alacağı ile bağlı kalınmak suretiyle Davacının davalıdan 81.035,71 TL alacağının
bulunduğu, Taraflar arasındaki Bayilik Sözleşmesi’nin yazılı olarak yenilenme şartı
bulunduğu, ancak tarafların sözleşmeyi yenilemedikleri, dolayısı ile taraflar arasındaki
ihtilafta uygulanamayacağı, Tarafların miktar açısından ihtilafının bulunmadığı, davalının 81.035,71 TL
borcunun bulunduğu kabul edildiği
Takip talebinde işletilmiş bir faiz miktarının bulunmadığı,
Takip talebinde kanuni faiz talep edildiği, davalının ödeme emri ile temerrüde
düştüğü ve 3095 Sayılı Kanun çerçevesinde kanuni faiz talep edilebileceği” şeklinde görüş bildirmiştir.

Dava bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptaline yöneliktir.
Davacı, davalı şirket ile aralarında … Yayınları’nın 2020 yılı özelindeki satışı için 1 yıllık bayilik sözleşmesi akdedildiğini, 5 adet 30.000,00 TL olmak üzere toplamda 150.000,00 TL çekin davalıya verildiğini, davalı tarafından çeklerin tahsil edildiğini, taraflar arasındaki alım miktarını aşan fazla ödeme nedeniyle fazla ödenen bedelin iadesinin gerektiğini beyanla itirazın iptalini talep etmiş, davalı ise davacının 150.000,00 TL tutarında ürün almayı taahüt ettiğini, ancak sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, fazla ödenen bedelin yeni dönem bayiliğinde kullanılmak üzere hesabına işlendiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İzmir …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan ilamsız takipte cari hesap alacağından kaynaklı olarak 81.035,71 TL asıl alacağın tahsili için takip başlatıldığı, iş bu takibin davalının yetkiye asıl alacağa ve işlemiş faize yönelik itirazı üzerine durduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 01.12.2019 tarihinde 01.02.2019-28.02.2020 tarihleri arasında geçerli olmak üzere davalı tarafından üretilen ürünlerin sözleşme kapsamında toptan satışının sağlanması amacıyla Bayilik Sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafından davalıya sözleşme kapsamında toplamda 150.000,00 TL ödeme yapıldığı, 68.964,29 TL bedelinde ürün aldığı, 81.035,71 TL’lik ürünü ise almadığı hususunda ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf davacının bayilik sözleşmesi gereğince alım miktarını aşan ve fazla ödenen bedeli talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamının bir bütün halinde incelenmesinde; taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi sonrasında davacı tarafından davalıya toplamda 150.000,00 TL ödeme yapıldığı, sözleşmenin incelenmesinde davacının alım taahhüdünün bulunmadığı gibi, sözleşmenin 10. Maddesindeki cezai şart bölümünün de boş bırakıldığı dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin süreli olduğu, alım taahüdünün veya cezai şart yükümünün de bulunmadığı anlaşıldığından davalı yanın fazla ödediği bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiş, alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine inkar tazminatına hükmolunarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; İzmir …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynı şartlar altında devamına,
2-16.207,00 İcra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 5.535,55 TL harçtan 1.383,89 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.151,66 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

6-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.383,89 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.443,19 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 186,30 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.186,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 12.965,71 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair e-duruşma sistemi üzerinden davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 09/12/2022