Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/149 E. 2022/411 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/149 Esas
KARAR NO : 2022/411

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/02/2022
KARAR TARİHİ : 13/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların Libya Tobruk’da 2500 m3’lük 2 adet, 5000 m3’lük 4 adet ve 10.000 m3’lük 1 adet su depoları inşaatı demir-kalıp-beton işleri işçiliklerinin yapılması işiyle ilgili olarak 2009 yılı Ocak ayı sonunda Şubat ayı başlarında iş sahibi olarak davalı davalı … ile görüştüklerini, görüşmelerde davalının yanında … isimli şahıs davalının danışmanı olarak bulunduğunu, davacılar tarafından teklif sunulduğunu, sözleşme görüşmelerinin başlangıcında … Dış Ticaret A.Ş. adına sahibi ve temsilcisi olarak teklif alan davalı, davacıların tekliflerine karşılık geri dönüşünde kendisinin sahibi ve temsilcisi olarak hareket ettiği işveren olarak … Ltd. Şti.’nin gözüktüğü sözleşme taslağını verdiklerini, bu görüşmelerin yapıldığı “…Çankaya/ANKARA” adresinde bulunan davacıya ait ofisin kapısında … Dış Ticaret A.Ş., … Ltd. Şti., …. gibi birçok farklı şirket levhalarının asılı olmasıyla davalı uluslararası bir şirketler topluluğunun sahibi, dış ülkelerden aldığı müteahhitlik işleri ve dış ticaretle uğraşan bir kişi izlenimi vererek hareket ettiklerini, davacıların teklifine karşılık davalı tarafından işveren olarak … Ltd. Şti.’nin gözüktüğü sözleşme taslağının davacılarca kabul görmesi üzerine nihai sözleşmenin imzalanmasının hemen öncesinde davalı; Libya mevzuatı gereğince Libya’da iş yapılabilmesi ve gidecek işçilerin vize oturum gibi işlemlerinin gerçekleşmesi için bir Libya vatandaşının ortak bulunduğu Libya’da kurulmuş bir şirket adına sözleşmenin yapılması gerektiğini belirterek müvekkil davacılar ile davalı işveren olarak; …. “, yüklenici olarak: …- … görülen “LİBYA-TOBRUK 2500 m3 2 Adet, 5000 m3 4 Adet 10.000 m3 1 Adet Su Depoları İnşaatı Demir-Kalıp-Beton İşleri İşçilik Sözleşemsi”ni 02.MART.2009 tarihinde Ankara’da imzalandığını, imzalanan iş bu sözleşmenin 11. maddesinde aynen “Sözleşmenin imza aşamasını takiben yükleniciye 12.000 USD, ikinci işçi sevkiyatından önce 7.000 USD, üçüncü işçi sevkiyatından önce 7.000 USD teminat senedi karşılığı avans ödemesi yapılacaktır. Ödenen bu avanslar 1, 2 ve 3 hak edişlerden sırasıyla kesilir. … İşveren yapılacak hak ediş tutarının %10 kadarını teminat olarak içeride tutacaktır. Bu teminatlar, işin sonunda tüm sistemlerin çalışır vaziyette tesliminden sonra ve kabulden madde 13 de yer alan şartlara göre yükleniciye iade edilecektir. Sözleşme teminatı olarak 42.000 USD (KırkikibinABDDoları) tutarında teminat senedi sözleşme imzalanmasında yüklenici tarafından işverene teslim edilecektir.” düzenlemesi bulunduğunu, bu madde uyarınca sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte aynı anda verilecek avanslar için 12.000 USD, 7.000 USD, 7.000 USD miktarlı ve sözleşme teminatı olarak 42.000 USD miktarlı, tanzim tarihi ve miktarları rakamla doldurulan, diğer kısımları boş bırakılmış haliyle davacı keşideci ve kefil olarak imzalamış oldukları senetleri, vereceği avansların ve sözleşmenin teminatı olarak davalı davacıların teslim aldığını, taraflar arasında bu sözleşme dışında başkaca hiçbir ticari ve şahsi ilişki bulunmadığını, davalı tarafından icra takibine konulan bu senetlerin sözleşme uyarınca yapılacak avans ödemelerine karşılık teminat olarak alındığını, bu senetlerin davalı tarafından sonrasında sözleşmeye ve hukuka aykırı bir şekilde teminat olarak alınmasına karşın nakden, vade tarihi ve diğer boş kısımları yazılmak ve kendisini alacaklı/lehdar göstermek suretiyle doldurulduğu ve takibe konulduğunu, davalı senetlerin teminat senedi olmadığını, verdiği ödünç para karşılığı alındığını iddia ettiğini, davalının bu iddiası doğru ve gerçek olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin varlığı, sözleşmenin 11. maddesi düzenlemesi, sözleşmenin imza tarihi ve takibe konulan bonoların düzenleme tarihlerinin aynı tarih olması, sözleşmeyle kararlaştırılan avans miktarları ile bonolarda yazan bedeller aynı olması, takibe konu bonoların sözleşme uyarınca verilecek avanslar karşılığı teminat olarak alınan bonolar olduğunun görüleceğini, davacıların takibe konu senetlerden ve senetlerin verilmesinin dayanağı olan sözleşmeden veya başkaca hiçbir sebepten dolayı davalıya karşı hiçbir borçları olmadığını, davalıdan sözleşmeden kaynaklı olarak halen hakediş alacakları bulunduğunu belirterek 02.03.2009 tanzim tarihli 7.000 USD, 7.000 USD ve 12.000 USD miktarlı üç adet bonodan ve icra takibi dosyasından davacı müvekkillerin borçlu olmadığının tespitine, senetlerin ve icra takibinin iptaline, davalının %40 kötüniyet tazminatı ödemesine, şimdilik 1.000 USD hak ediş alacağının en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılarca aynı konuda, aynı hukuki sebep ile aynı iddia ve olgulara dayalı olarak daha önce de menfi tespit davası açıldığını, açılan davada Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2011 tarih …. K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiğini, karar, Yargıtayca onanarak 11/03/2016 tarihinde kesinleştiğini, kararda “Davacıların takip dayanağı senetlerin, teminat senedi olduğuna ilişkin iddiasını yasaya uygun biçimde kanıtlayamadığı…” belirtilerek dava reddedildiğini, HMK m.114/1-i uyarınca davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartı olup işbu davanın bu sebeple reddi gerektiğini,
davacıların tüm iddiaları haksız, soyut ve mesnetsiz olduğunu, iddia olunan sözleşme, davalının böyle bir sözleşme imzalamadığını, iddia olunan sözleşmenin tarafı olmadığını, hiç bir şekilde ileri sürülen akdi ilişkiyi kabul etmemek kaydıyla zamanaşımı, hak düşürücü süre, yetki ve davalının tacir sıfatı bulunmadığından görev itirazlarının bulunduğunu davanın reddi talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili ve menfi tespit talebine yöneliktir.
Mahkememizce Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Karar sayılı dosyası dosya içerisine alınmış ilgili dosyanın incelenmesinde; davacıların … …. , davalının ise … olduğu, davanın Ankara …İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı takip dosyasında bulunan takibe konu keşidecisinin … kefilin ise … olan 02.03.2009 tanzim, 15.06.2009 vade tarihli 12.000,00 USD ve 02.03.2009 tarih 15.07.2009 vade tarihli 7.000,00 USD, 02.03.2009 tanzim 15.08.2009 vade tarihli7.000,00 USD bedelli kambiyo senetlerinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti talepli dava açıldığı, dava dilekçesinde davalı tarafından başlatılan takibe konu senetlerin davacılar tarafından …. ile imzalanan 02.03.2009 tarihli Lİbya Tobruk Su Depoları İnşaatı Demir Kalıp Beton İşçilik Sözleşmesi’nin 11. Maddesi uyarınca avans olarak alınan 21.000,00 USD’ye teminat olarak alındığını, senetlerin davalı şirket adına değil davalı … adına düzenlendiğini, 59.212,47 USD karşılığı iş yapıldığını, senet bedellerinin düşülmesi sonrasında bakiye iş bedeli alacağının ise 38.212,47 USD kaldığını beyanla menfi tespit talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı ise cevabında; 02.03.2009 tarihli sözleşmenin tarafı olmadığını ödünç para karşılığı senetlerin alındığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Yargılama sırasında davalıya yemin teklif edilmiş, davanın reddine karar verilmesi sonrasında davacının temyiz davasını inceleyen Yüksek Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 13.05.2013 tarih, 2013/569 Esas, 2013/3041 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, karar düzeltme istemi ise 11.02.2016 tarihlinde reddedilerek hüküm kesinleşmiştir.
Ankara …İcra Müdürlüğü’nün 2009/15876 Esas sayılı takip dosyasının yenilenmesi sonrasında 2021/1624 Esas numarasını aldığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 303/1. maddesinde “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” 303/2. maddesinde ise “Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder şeklinde olup kesin hükümden bahsedebilmek için; davanın taraflarının dava sebeplerinin aynı olması ve dava konusunun aynı olması gerekir.
Eldeki davanın incelenmesinde Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinin derecatan geçerek kesinleşen dava dosyasındaki taraflar aynı olup, davacının talep sonucunu dayandırığı vakılar ise takibe konu senetlerin Lİbya Tobruk Su Depoları İnşaatı Demir Kalıp Beton İşçilik Sözleşmesi gereğince avans bedeline teminat olarak verildiği, toplamda 59.212,47 USD iş bedelinin ödenmediğine iddiasını taşımaktadır, her iki davadaki taleplerde menfi tespite yöneliktir, bu nedenle davacının menfi tespit talebine yönelik olarak kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının iş bedeline yönelik alacak talebine ilişkin yapılan değerlendirmede ise; davaya konu 02.03.2009 tarihli sözleşmenin iş sahibi …. olup yüklenicisi ile …’dur, yine ilk açılan davada davalı … tarafından 23.03.2011 tarihli celsede yemin beyanında bulunulmuş olup davalı tarafından senetlerin ödünç sözleşmesi karşılığında alındığı 02.03.2009 tarihli sözleşmenin teminatı olmadığı, şirket hissedarı da olmadığı şeklinde yemin edilmiştir. İlk dava yönünden taraflar arasında sözleşme ilişkisinin olmadığına yönelik yapılan tespit eldeki dava bakımından da kesin delil teşkil etmektedir. Bu nedenle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin ispatlanamaması nedeniyle iş bedeli alacağı yönünden de davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Menfi tespit talebine yönelik olarak açılan davanın kesin hüküm nedeniyle HMK 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince reddine,
2-Hak ediş alacağına yönelik talebin pasif husumet nedeniyle reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan toplam 853,88 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 773,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/05/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.