Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/120 E. 2022/819 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/120 Esas – 2022/819
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/120 Esas
KARAR NO : 2022/819

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2022
KARAR TARİHİ : 22/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılarca kurulan iş ortaklığı arasında imzalanan sözleşmeler uyarınca davalılarca temsil olunan iş ortaklığının üstlendiği Mehmet Akif Ersoy End. Mes. Lisesi yanı 2 adet atölye yapım inşaatının alüminyum doğrama imalatı ve montajının KDV dahil 466.000,00-TL, Adapazarı Halk Eğitim Merkezi inşaatının alüminyum doğrama imalatı ve montajı KDV dahil 391.000,00-TL karşılığında müvekkilince 21/04/2018 tarihinde taahhüt edildiğini, müvekkilinin uhdesindeki işleri tamamlayarak teslim ettiğini, düzenlenen faturaların davalı yanca itirazı kayıt olmaksızın ticari defterlere işlendiğini, borcun ödenmemesi üzerine takip başlatılmış ise de davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu, davalılarca yapılan itirazın dayanağının bulunmadığını belirterek, davalıların takibe itirazının 211.353,60-TL yönünden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sk. m. 2/2 uyarınca avans faizi işletilmesine, %40’dan aşağı olmamak üzere davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesi usulüne uygun olarak davalılara tebliğ edilmiş, yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmamıştır. Davalı … Müh. Mim. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilince süresinden sonra sunulan beyan dilekçesinde özetle; ödeme emride borcunun nedeninin belirtilmediği, davanın ikamesinde hukuki yararın bulunmadığı, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiği, takip konusunun yargılamayı gerektirdiği, taraflar arasındaki anlaşma gereği müvekkili alacaklarının bir kısmının davacıya temlik edildiğini, davacının edimlerini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini ve davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, taraflar arasındaki tüm sözleşme ve ekleri, uyuşmazlık dönemine dair BA/BS formları, asıl iş veren Sakarya İl Milli Eğitim Müdürlüğünden asıl işe dair sözleşme ve ekleri, hakedişler, geçici ve kesin kabul tutanakları celp edilmiş, dosya mali müşavir, inşaat mühendisi ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişilerden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Mali müşavir, inşaat mühendisi ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişilerden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetince tarafların ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle düzenlenen bila tarihli bilirkişi raporunda özetle; sözleşme konusu işlerin tamamlandığı, davacının sözleşme bedeli kadar tutarlı faturalar kestiği belirlenmekle, davacının toplam hakedişinin 466.000,00 TL + 391.000,00 TL = 857.000,00 TL olacağı, mevcut belgelerden davacının işi gecikmeli tamamladığına ilişkin bir husus tespit edilemediği gibi davalı yanca da ihtarname keşide edilmediği nazara alındığında davalının gecikme iddiasını kanıtlayamadığı, davacı tarafından iş karşılığı 856.999,99 TL tutarlı fatura kesildiği, davacıya 325.000,00 TL’sı çekle, 368.889,07 TL’sı temlik karşılığı olmak üzere toplam 693.889,07 TL ödendiğinin tespit edildiği, ayrıca davacı kayıtlarında yer almayan ve davacı adına SGK’ya ödendiği görülen 0,28 TL ile 7.565,22 TL de dikkate alındığında toplam ödemenin 701.454,57 TL’ye ulaştığı, bu durumda davacı şirket alacağının 857.000,00TL – 701.454,57TL = 155.545,43TL olarak hesaplandığı, sonuç olarak tarafların ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi neticesinde davacının bakiye kalan 155.545,43 TL alacağının bulunduğu, davacının sözleşme çerçevesinde faturanın tanzim tarihinden itibaren 90 günlük çek verileceği düzenlendiğinden, ödeme gününün bu şekilde belirlendiği, belirlenen ödeme günleri esas alınarak aşamalı avans faizi işletildiğinde toplam 63,382,66 TL faiz alacağının da bulunduğu, davacının davalı temerrüde düşürülmesi gerektiğinin kabul edilmesi halinde ise davacının sadece takip tarihi itibari ile 155.545,43 TL asıl alacağının bulunduğu, tarafların tacir olduğu göz önüne alınarak aşamalı avans faizi talep edebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup davacı taşeron, davalılar yüklenicidir. Davaya konu icra takibine konu edilen iş bedeli alacağının, taraflar arasında varlığı uyuşmazlık konusu olmayan biri 466.000,00 TL götürü bedelli, 21/04/2018 tarihli, diğeri 391.000,00 TL götürü bedelli 21/04/2018 tarihli “Alüminyum Doğrama İmalatı Montajı Sözleşmesi”nden kaynaklandığı, davacı tarafından özetle tüm işlerin tamamlanmasına rağmen iş bedeli alacağının ödenmediğinin iddia edildiği, davalı tarafından ise özetle tüm işlerin sözleşmeye uygun olarak tamamlanmadığı, davacıya borcunun bulunmadığının savunulduğu anlaşılmıştır. Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkın dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, teslim olgusundan lehine hak çıkaracak taraf olan yüklenici (davacı taşeron); eseri iş sahibine (davalı yükleniciye) sözleşmeye uygun olarak tamamlayıp teslim ettiğini kanıtlamak zorundadır (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 17/02/2014 tarih ve 2013-2131/996 sayılı ilamı). Aynı ilke ışığında; kural olarak eksik işlerin varlığını iş sahibi, giderildiğini ise yüklenici ispatlamalıdır (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 10/02/2014 tarih ve 2013-626/801 sayılı ilamı). Keza, tamamlanan işler karşılığı iş bedelinin ödendiğini ispat yükü de iş sahibinin üzerindedir. Tüm bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; her ne kadar davalı vekilince aşamalardaki beyanında davacı tarafından sözleşmeler kapsamındaki edimlerinin yerine getirilmediği, tamamlanmadığı savunulmuş ise de tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile alınan teknik bilirkişi raporuna göre davacının sözleşme konusu işleri tamamladığı anlaşılmakla toplam 857.000,00 TL iş bedeline hak kazandığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Yine davalı vekilince asıl iş veren tarafından uygulanan cezaların davacının edimini yerine getirmemesinden kaynaklandığından davacının hakedişinden düşülmesi gerektiği savunulmuş ise de bu iddia yönünden ispat yükü üzerinde olan davalı, tüm dosya kapsamına göre bu iddiasını da kanıtlayamamıştır. Sonuç olarak, davacı tarafından hak edilen 857.000,00 TL iş bedeli alacağından davalılar tarafından kanıtlanan, çekle yapılan 325.000,00 TL, temlik karşılığı ödenen 368.889,07 TL, davacı adına SGK’ya ödenen 0,28 TL ile 7.565,22 TL tutarlı ödemeler toplamı olan toplam 701.454,57 TL kadar ödemenin mahsubu sonunda davacının davalılardan toplam 155.545,43 TL bakiye iş bedeli alacağının bulunduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafından takipte işlemiş faiz de talep edilmiş ise de, 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi gereğince sözleşmeden doğan davalarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi zorunludur. Somut olayda kararlaştırılan kesin vade olmadığı gibi davacı tarafından, takipten önce davalının TBK’nın 117. maddesi hükmüne uygun olarak miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtarname ile temerrüde düşürüldüğünün iddia ve ispat olunmadığı, salt fatura tebliğinin de temerrüde neden olmayacağı gözetilerek (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 10/07/2014 tarih ve 2013-6140/4870 sayılı ilamı), işlemiş faize yönelik davacı talebinin reddi gerekmiştir. Davacının icra inkar tazminatı istemine gelince; somut olayda alacağın varlığı ile miktarı ve davalının sorumlu tutulup tutulmayacağı yargılama sonucu belirlenmiş olup alacak likit olmadığından, koşulları oluşmayan icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekmiş (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 22/10/2019 tarih ve 1944/4074 sayılı ilamı), son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Ankara …İcra Dairesinin … esas sayılı takibe davalıların itirazının 155.545,43 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte devamına,
2-Koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine,
3-Alınması gereken 10.625,30 TL harçtan peşin alınan 2.227,42 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.397,88 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL başvurma harcı ve 2.227,42 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.308,12‬ TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 126,75 TL tebligat ve müzekkere gideri,2.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.626,75 TL’nin davanın kabul red oranına göre 1.933,15 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.600,00 TL arabulucu ücretinin kabul ve red oranına göre 1.177,51 TL’sinin davalılardan, 422,48 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 24.331,81 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davalılar tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 22/11/2022