Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/119 E. 2022/409 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/119 Esas
KARAR NO : 2022/409

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili … (Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalı/Borçlu aleyhine T.C. Ankara …İcra Müdürlüğü’nün 2021/4341 E. Sayılı takip dosyası ile 31.03.2021 tarihinde; uzlaşma metninden Kaynaklanan 24.200-EURO borca ilişkin olarak 31.03.2021 tarihli TCMB ‘nın ilgili tarihli EURO/TRY Kuru:9,75-TL üzerinden Türk Lirasına çevrilerek 235.950,00-TL asıl alacak olarak icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, Davalı/Borçlunun ödeme emrine itiraz ettiğini ve icra müdürlüğü borçlu … adına 22.04.2021 tarihinde takibin durdurulmasına karar verdiğini, Davalı/Borçlunun icra takibine vaki itirazları haksız ve kötüniyetli olup, reddine karar verilmesi gerektiğini, İcra takibine konu borcun, ticari ilişkiden kaynaklandığını, İcra takibine konu olan borcun dayanağı olan uzlaşma metninde geçmiş tüm ortaklıklardan doğan hesaplar görüşülerek anlaşma sağlandığını, Davalı borçlu, imzalanan uzlaşmada taraflarca belirlenen 28.02.2021 tarihine kadar olan sürede müvekkile hiçbir belge ibraz etmediğini, Dolayısıyla uzlaşma metninde yazan 24.200 Euro üzerinden borcun ödenmesi gerekmekteyken davalı borca kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı borçlunun yargılama sürecinde mal kaçırma ihtimali ve böyle bir durumda ilerde verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimali göz önüne alınarak, davalı adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten tedbirine karar verilmesini ve var ise ilgili mal varlığı üzerinde dava sonuçlanana kadar tedbir şerhi konulmasını, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında bahse konu olan taş ocağı işletmesi 66241 no’lu ruhsatla işletime açıldığını, yine, taraflar arasında düzenlenen uzlaşma metni gereğince, ruhsatın alındığı 2007 yılından ve faaliyetin başladığı 2008 yılından itibaren taş ocağı için yapılan harç ve diğer yasal masraflar ile arama ve geliştirme harcamaları adı altında 2009 ve 2010 yıllarında yapılan giderlerin davalıya sunulduğunu, davalının davacı tarafın belgeler, dolayısıyla harcamalar konusunda görüşünü beklerken icra takibinin başlatıldığından haberdar olduğunu ve haklı olarak takibe itirazda bulunduğunu, bahsedilen evrakların davacıya teslimine dair olaylar, uzlaşma metninde imzası bulunan kişiler huzurunda gerçekleştiğini, dolayısıyla uzlaşma metni gereğince koşula bağlanmış yani geçmiş dönem masraflar tespit edilmeden ve bu konuda mutabakat sağlanmadan icra takibi başlatıldığından takibe yapılan itiraz haksız olarak değerlendirilemeyeceğini, ayrıca ruhsat sahası üzerinde davalı tarafından yapılan çalışmaların boyutu ve yaklaşık maliyetini tespit etmek üzere bilirkişiler nezaretinde keşif yapılması gerektiğini, yapılacak keşifle ocak sahası üzerinde davalı tarafından araştırma ve geliştirme işlerinin yapıldığının tespit edileceği gibi yapılan çalışmanın maliyeti de hesaplanacağını, alacağın likit olmadığını davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin yasal dayanağı bulunmadığını, ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesi gerektiğini, kötü niyet tazminatı talebinde bulunduklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava adi ortalık sözleşmesinin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir.
Ankara Ticaret Odası’na yazılan yazı cevabında davacının sicil kaydına rastlandığı, davalı adına kayda rastlanmadığı, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği yazı cevabında davacı ve davalının kaydının olduğu, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabında ise davalının 01.01.2018 tarihli itibariyle Kendisine Ait veya Kiralanan Gayrimenkullerin Kiraya Verilmesi veya Leasingi faaliyetinden dolayı vergi mükellefi olduğu 31.12.2009 tarihinde faaliyeti terk ettiği, davacının ise işletme hesabı özetine göre defter tuttuğu ve faaliyetini 30.11.2012 tarihinde terk ettiği bildirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 1/(1) maddesinde “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.” hükmü düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/(1)-c maddesine göre, görev hususu dava şartlarından olup aynı kanunun 115. maddesine göre dava şartlarının mevcut olup olmadığının mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılması ve gözetilmesi gerekmektedir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Somut olayın incelenmesinde; taraflar arasındaki ihtilafın adi ortaklık ilişkisi sonrasında düzenlenen 21.01.2021 tarihli Uzlaştırma Metni başlıklı sözleşmeden kaynaklandığı, adi ortaklık ilişkisinin Türk Borçlar Kanunu 620 vd maddelerinde düzenlenmiş olup TTK 4. Madde kapsamında sayılan mutlak ticari davalardan da sayılmadığı, mahkememizce yapılan araştırmada da tarafların tacir olduğunun ispatlanamadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, HMK 2. madde gereğince talep halinde genel görevli asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniye dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 13/05/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.