Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/703 E. 2021/744 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/703 Esas
KARAR NO : 2021/744

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/12/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/12/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan davanın dosya üzerinden yapılan yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının motosiklet servisi olarak hizmet verdiğini, davalıya ait motosikleti tamir ettiğini, iş bedeli karşılığı olarak 06/10/2021 tarih 041981 seri numaralı toplam 1.834,90 TL tutarındaki faturanın ödenmemesi üzerine Ankara … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu bildirerek itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tacir olmadığını, davalı ile ticari amaçla sözleşme yapılmadığını, davacı tacir kabul edilse dahi müvekkili tacir olmadığından ticari davadan bahsedilemeyeceğini, mahkemenin görevsiz olduğunu, tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu, esas yönünden de davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkemenin görevli olması Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 114/1-c maddeye göre dava şartıdır. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK 1. md.) “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” (HMK 115. Md.). HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmekte olup görev yönünden bu incelemenin en erken değil, en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
Konuya ilişkin HMK 138. maddenin Kanun gerekçesi şöyledir: “Usule ilişkin hususlar, şeklî nitelik taşıdıklarından yargılamanın başında, dosya üzerinden de incelenerek karara bağlanabilir. Ancak, mahkeme, kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunu da tahkikat aşamasında değil, ön inceleme oturumunda yapacaktır. Böylece dava şartları ve ilk itirazlarla ilgili sorunların, en geç tahkikat başlamadan, ön inceleme duruşması sonunda karara bağlanması amaçlanmıştır.” Bu gerekçe ile de her aşamada görev hususunun incelenebileceğine açıklık getirilmiştir. Son tahlilde kanunda açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden henüz taraflara tebliğ yapılmadan tensip aşamasında dahi mahkemenin görevsiz olması halinde usulden red kararı verilmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir.
Tüm bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Dava, eser sözleşmesi niteliğindeki araç tamirinden kaynaklanan iş bedeli alacağına dayalı olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali isteminden ibaret olup TTK’nın 4. maddesinde bu nitelikteki davaların mutlak ticari dava niteliğinde olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. O halde tarafların tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkememizce taraflar yönünden tacir araştırması yapılmış olup Ankara Ticaret Odası’nın 16/12/2021 tarihli yazısından tarafların tacir kaydının olmadığının; Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 21/12/2021 tarihli yazısından ise davacı …’in işletme esasına göre defter tuttuğu, davalı …’ün potansiyel mükellef olarak vergi kaydının bulunup tacir kaydının olmadığı anlaşılmıştır. Davaya konu edilen motosiklete ilişkin dosyaya mübrez kayıtlardan ise ilgili motosikletin kullanım amacının hususi olduğu anlaşılmış olup davalının bu motosikletle ticaret yaptığı ve tacir olduğu da iddia ve ispat olunmamıştır. Dolayısıyla davanın tarafları tacir niteliğini haiz olmadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün görülmemiştir. Bu durumda görevli mahkemenin tespiti gerekmektedir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca “Her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar” bu Kanun kapsamındadır. Kanunun 73/1.maddesi uyarınca, bu kanun kapsamından doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir. 6502 sayılı Kanunun 3/1-(k) maddesinde tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden” gerçek veya tüzel kişi; tüketici işlemi ise “Mal veya hizmet piyasalarında ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına hareket eden kişilerle tüketiciler arasında kurulan her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tarif edilmiştir. Bu nedenlerle, mal veya hizmet alımına dair bir ilişkinin Tüketici Kanunu kapsamında kabul edilebilmesi için, satıcı/sağlayıcı kişinin “Ticari veya mesleki amaçla hareket eden” bir kişi, mal veya hizmet alan kişinin ise ticari veya mesleki amaçla hareket “etmeyen” bir kişi olması ve taraflar arasında sözleşme veya hukuki işlem bulunması gerekmektedir. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukukî işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için tarafların arasındaki işlemin tüketici işlemi olması gerekir. Yukarıda da ifade edildiği gibi davaya konu edilen motosiklete ilişkin dosyaya mübrez kayıtlardan ilgili motosikletin kullanım amacının hususi olduğu anlaşılmış olup davalının bu motosikletle ticaret yaptığı ve tacir olduğu da iddia ve ispat olunmamıştır. Motosiklet servis hizmeti ile iştigal ettiği anlaşılan davacı 6502 sayılı Kanunun 3/1-ı maddesi uyarınca sağlayıcı olup; davalı da tacir olmayıp 6502 sayılı Kanunun 3/1-k maddesi uyarınca tüketicidir. Bu haliyle uyuşmazlığın, anılan Kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca tüketici mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerektiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak; davanın tarafları tacir niteliğini haiz olmadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün görülmediğinden, davanın görev yönünden usulden reddi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniye dava dilekçesinin HMK 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 30/12/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.