Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/633 E. 2022/303 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/633 Esas – 2022/303
T.C.
ANKARA
…ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/633 Esas
KARAR NO : 2022/303

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 12/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Ankara …İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından alacaklı olduğunu iddia eden davalı … Geoteknik Mühendislik İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim şirketince bu dosya borçluları olan dava dışı … … aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleşmesi üzerine de davacı müvekkili 3. şahıs ….’ye 1., 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, ancak dava dışı dosya borçlularının müvekkilinden herhangi bir alacaklarının bulunmadığını, bu nedenle işbu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, bildirerek öncelikle icra takibinin durdurulmasına, davacıdan icra takibi borçlularının herhangibir alacaklarının bulunmadığının tespitine, davacı aleyhine yapılmış bulunan 3. haciz ihbarnamesinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde usulüne uygun olarak itiraz etmediğini, dava dışı borçluların davalıdan alacaklı olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 89/3 maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnamelerinin dayanağı alacak sebebiyle davacının takip borçlusuna borcu olmadığının tespitine ilişkindir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476). 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmekte olup tüm bu açıklamalar ışığında İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir (Aynı yönde: Ankara BAM 23. HD., 24/11/2021 tarih ve 2020/1746 sayılı ilamı).
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.12/04/2022