Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/630 E. 2022/166 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/630 Esas
KARAR NO : 2022/166

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 24/09/2019
KARAR TARİHİ : 01/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili 24/09/2019 havale tarihli dava dilekçesinde; Müvekkil …’nin davalı S.S. … … Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin mevcut yönetim kurulu tarafından 24.06.2019 tarihinde alınan haksız ve hukuka aykırı nitelikteki ortaklıktan çıkarılma kararı ile davalı kooperatifin ortaklığından çıkarıldığını ve bu kararın müvekkile ….yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirildiğini, davaya konu yönetim kurulu kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olup mahkemece iş bu haksız ve hukuka aykırı yönetim kurulu kararının iptali ile müvekkilin söz konusu kooperatifte ortaklığının devam ettiği hususunun tespiti gerektiğini, müvekkilin S.S. … … Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin 24.02.2017 tarihinden bu yana kurucu ortağı olduğunu, davalı kooperatifi kurmak için müvekkil ile birlikte toplam 16 … kurucu ortağın tek bir 1 pay bedeli olan 100,00 TL’lik kuruluş sermayesini ödeyerek bir araya geldiğini, gerekli işlemlerin ardından T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın( Yeni unvan T.C. Ticaret Bakanlığı) 24.02.2017 tarih ve 25 sayılı oluru ile davalı kooperatifin kuruluşuna izin verildiğini, davalı kooperatif Yönetim Kurulu’nun haksız, geçersiz, gerçeklikle ilgisi bulunmayan ve hukuka aykırı 24.06.2019 tarihli kararı ile; “kooperatifin işlerinde bizzat çalışmayı yazılı olarak kabul ve taahhüt etmek” ortaklık şartını kaybettiği iddiasıyla 24.6.2019 tarihli ve 2019/15 sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını, müvekkilin kooperatif işlerinde bizzat çalışmadığı iddiasını kabul etmemekle birlikte davalı kooperatif mevcut yönetim kurulunun kooperatif anasözleşmesinin “Ortaklıktan Çıkarma” başlıklı 14. maddesinde belirtilen ihtar şartına uymamıştır. Davalı kooperatifin, kooperatif anasözleşmesinde “ortakların yükümlülüklerine uyması” hususunda müvekkile ihtarname göndermesi gerekirken, hiçbir şekilde ihtar ve ihbar yapılmaksızın müvekkili ortaklıktan çıkarma yoluna gitmesinin anasözleşmeye ve mevzuata aykırılık teşkil ettiğini, bu yönüyle söz konusu kararın iptali gerektiğini, davalı kooperatifin kurulduğu tarihten itibaren müvekkillinin, kooperatifteki işlerin daha iyiye gitmesi, ticari hayatta yer alabilmesi ve aktif çalışan, üreten bir ticari işletme olabilmesi için var gücüyle ve özveriyle bizzat çalıştığını, zira müvekkilinin başka mesleği ve para kazandığı bir gelir kaynağı olmaması hasebiyle davalı kooperatifi bir umut kaynağı olarak gördüğünü, kooperatife kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere, kurulduğu günden itibaren emek verdiğini, sahip çıktığını ve bizzat çalıştığını, hatta ve hatta müvekkilinin davalı kooperatifteki görevinin Baş Operatör ( Pekmez yapma makineleri Operatörü) olduğunu, davalı kooperatif mevcut yönetim kurulunun, müvekkilinin kooperatif için sarf ettiği emeği ve çabayı hiçe saymakta, haksız bir şekilde, yapılan her işi kendilerine mal etmekte, güçlendikçe ve para kazandıkça müvekkilini kooperatiften uzaklaştırmaya çalıştıklarını, işbu davaya konu haksız yönetim kurulu kararında müvekkilin Mart 2019 tarihinden itibaren, kooperatifin üretim faaliyetlerine bizzat katılmadığı yönündeki iddiasının gerçeklikle hiçbir ilgisi bulunmadığını, davalı kooperatif mevcut yönetim kurulunun kooperatifin kurulmasından bir süre sonra müvekkile ve arkadaşlarına, mobbing ve yıldırma politikası uyguladığını, gruplaşma yoluna giderek müvekkilin kooperatif üyeliğinden ayrılması için bütün çabayı sarf ettiğini, davalı kooperatif mevcut yönetim kurulunun müvekkilden habersiz ve bilgisiz 16/03/2019 tarihinde yakın akrabalarını ve tanıdıklarını yeni ortak olarak kooperatife usulsüz bir şekilde kaydettiklerini, alınan yeni üyelerin kooperatifte hiçbir şekilde emek ve mesaisinin bulunmadığını, ayrıca bizzat çalışmalarının da görevleri ve fiziki durumları nedeniyle imkansız olduğunu, haksız ve kötü niyetle yılda 1 defa yapılan Genel Kurul toplantısının 3 yılda 1 yapılmasına karar verilerek ortakların yönetimde söz sahibi olmalarının da kısıtlandığını, müvekkilin davalı kooperatifin usulsüz iş ve işlemlerine yönelik olarak T.C. Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifcilik Genel Müdürlüğü ve T.C. Ankara Valiliği Ticaret İl Müdürlüğü nezdinde şikayetlerinin mevcut olup, tahkikat ve soruşturmanın devam ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalı S.S. … … Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifinin mevcut yönetim kurulu tarafından alınan 24/06/2019 tarihli ve 2019/15 sayılı haksız ve hukuka aykırı nitelikteki müvekkilin ortaklıktan çıkarılma kararının iptaline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili 23/10/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde; Müvekkil S.S. … … Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nin 24.02.2017 tarihinde 16 kurucu … ortak ve tek bir pay bedeli olan 100,00TL ‘lik kuruluş sermayesi ile T.C. Ticaret Bakanlığı’nın 24.02.2017 tarih ve 25 sayılı oluru ile kurulduğunu, müvekkil Kooperatifin ana sözleşmesinin ” Ortaklık Şartları ” başlıklı 10. Maddesinde Kooperatife üye olabilmek için ‘; T.C. Vatandaşı ve medeni hakları kullanma ehliyetine sahip gerçek kişi … ya da kooperatifin amacına uygun faaliyet konusu bulunan kamu veya özel hukuk tüzel kişilerinden olmak gerekir. Gerçek kişiler için kooperatifin işlerinde bizzat çalışmaya yazılı olarak kabul ve taahhüt etmek gerekir .” hükümlerinin açıkça düzenlendiğini, davacının her ne kadar kooperatifin kurucu ortaklarından olsa da, bir süre sonra kooperatifin işlerinde bizzat çalışma yükümlülüğünü yerine getirmemeye başladığını, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine kendisine diğer ortaklar tarafından da kooperatif ile ilgili işlere katılım çağrısı yapılmasına rağmen çalışma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının, Mart 2019 tarihinden Genel Kurul Kararının alındığı Haziran 2019 tarihine kadar mazeretsiz ve izinsiz çalışmalara kendi isteği ile katılmadığını, kaldı ki Kooperatife kayıtlı tüm ortakların herhangi bir çağrı yada isteğe bağlı kalmaksızın çalışma zorunluluğu bulunmadığını, davacının çalışmalara devamsızlığı konusundaki iddialarının da dinlenecek olan tanıklarla da ispat edileceğini, müvekkil kooperatifin, … girişimcilerin kendi emek ve sermayelerini ortaya koyması sonucu ortaya çıktığını, gerek kuruluş aşamasında gerekse sonraki süreçte büyük özveri isteyen bu girişimde ,davacı da dahil olmak üzere diğer üyelikten çıkartılan kişilerin aynı özveriyi göstermemesi, mazeretsiz ve kendi istekleri ile çalışmalara katılmamalarının kooperatifin işleyişini ve ilerleyişini engellediğini, kooperatifin genel olarak kadınların kendi üretimi olan, erişte, gözleme, pekmez, reçel v.b. Gıda ürünlerini hem üretip hem de piyasada tanınmasını nihayetinde de satışını amaçladığını, bu sürecin kooperatif üyesi kadınların tam zamanlı çalışmasını, belirtilen iş bölümü ve planlamada etkin rol almasını gerektirdiğini, davacının ise mazeretsiz olarak ve diğer kooperatif üyelerinin gerek telefonla gerek bizzat kendisine çağrı yapmasına rağmen, çalışmalara katılmadığını, müvekkil Kooperatifin Ankara Kalkınma Ajansı ile ortak yürüttüğü”… Güçleniyor” projesinde verilen bütçenin yeterli gelmemesi nedeniyle harcamaların ortaklar tarafından karşılanması ve kooperatifin ortaklara borçlanması gerektiğini, keza … …. yev.No’lu ihtarnamesi ile davacıya müvekkil Kooperatifin mali durumundaki bu husus bildirilmiş, her bir ortağa ayrı ayrı isabet eden 9.016.72 TL tutarın 10 gün içerisinde bildirilen hesaba ödenmesi gerektiği ihtar edildiğini, davacı tarafından bu tutarın ödenmediğini, üstelik haksız olarak müvekkil kooperatiften alacaklı olduğunu iddia ettiğini, davacının iddia ettiği gibi kooperatifin kâr etmesi ve üyeler arasında paylaştırılmasının söz konusu olmadığını, gelişim aşamasında olan Kooperatifin, ham madde ve demirbaş tedariki için ayrıca kredi çekmek zorunda kaldığını, müvekkil Kooperatifin Ankara Kalkınma Ajansı ile birlikte hazırladıkları yukarıda da bahsedilen proje kapsamında, projenin kabulü ve yapılacak olan desteğin alınabilmesi için gerekli atölye ve gerekli makine ve teçhizatın olması koşulu arandığını, eski atölyenin bu şartları taşımadığından dolayı şu anki atölye adresi olan …, …adresine taşınıldığını, bu taşınmanın gecikme nedeninin, gerekli olan makine ve teçhizatın atölye ile uyumlu hale getirilmesi için gereken tadilat ve çalışmalar olduğunu, yeni adrese 05.09.2019 tarihi itibariyle taşınıldığını, davacının müvekkil Kooperatifin kullanılmayan ikinci bir atölye kiraladığını, boş olan bu yer için kira ödeyerek kooperatifin boşuna zarara sokulduğunu da iddia ettiğini, davacının iddiasının aksine yeni adresin kirasını kooperatif değil, Ankara Kalkınma Ajansının (18 ay süreyle ) karşıladığını, bu sürecin ve hazırlıkların kira anlaşmasından çok daha önce başladığı düşünülecek olursa davacının kooperatifin çalışmalarına aktif olarak katılmayı bıraktığı sürede görüleceğini, davacının yine, üyelikten çıkartılan kişiler yerine alınan üyelerin fiili çalışmalarının olmadığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, tüm yeni katılan üyelerin gerek ham madde sağlanması aşamasında gerekse üretim ve pazarlama aşamasında aktif olarak yer aldıklarını, bu hususun da dinlenecek olan tanıkları ile ispat edileceğini, tüm ortakların alımının kanun ve ana sözleşmeye uygun olarak yapıldığını, davacının mobbing ve diğer gerçeğe aykırı iddialarını da kabul etmediklerini, müvekkil Kooperatifin tüm işlemlerini usulüne ve yasaya uygun gerçekleştirdiğini, diğer kooperatif üyelerince de davacıya hiçbir şekilde mobbing uygulanmadığını, ayrıca talep eden ortaklara, kooperatifle ilgili evrakların iadeli taahhütlü posta ile kendilerine iletildiğini, bu husustaki iddiaları da kabul etmemekle birlikte, huzurdaki davanın kötü niyetli ve haksız olarak açıldığının ortada olduğunu, açıklanan ve re’sen nazara alınacak nedenlerle, davanın reddini talep ettiklerini, fazlaya ve faize ilişkin her türlü hakları saklı kalmak üzere davanın reddi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava kooperatif yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkindir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı ile özetle, Hakimler ve Savcılar 07.07.2021 tarih ve 608 nolu kararı ile Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresini Ankara İli’nin mülki sınırları olarak belirlenmesine karar verildiğinden bahisle dava dosyasının görevli ve yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmesine karar verilmiş ve iş bu dava dosyasının mahkememize tevzi olduğu anlaşılmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “…Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir. Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar. Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2019 tarih, … K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır. Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır. Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır. Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez. O hâlde, anılan Kurul kararının yürürlük tarihi olan 01/09/2021 tarihinden önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile belirlenen mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır….” şeklinde belirtilmiş olup, dava tarihinin 24.09.2019 olduğu dava tarihi itibariyle görevli ve yetkili mahkemenin … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu göz önüne alındığında mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih, 608 sayılı kararında derdest dosyaların devredilmesine ilişkin hüküm bulunmaması nedeniyle MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya Ankara … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğuna,
3-Mahkememiz görevsizlik ve yetkisizlik kararının kesinleşmesi halinde görev uyuşmazlığı oluşmakla, dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Daire’sine mercii tayini için gönderilmesine,
4-Yargılama gideri ve vekâlet ücretinin HMK 323 ve 331. Maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan var ise karar kesinleştikten sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 01/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸