Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/603 E. 2023/19 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/603 Esas
KARAR NO : 2023/19

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2021
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı … tarafından Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2020/5166 sayılı takibin başlatıldığını, ancak müvekkilinin borçlu olmadığını, şöyle ki, müvekkili alacaklı … ile borçlu … arasında 176.000,00 TL bedelli bir bono düzenlendiğini, borçlu …’ya 08/02/2018 tarihinde kambiyo senedindeki alacağın sekteye uğramaması adına Ankara 7. Noterliği aracılığıyla ihtarname gönderdiğini, ihtarname tarihinde senet metninde herhangi bir cirolama işlemi bulunmadığını, cirolama işleminin …’a vade tarihi olan 25/02/2018 tarihinden sonra yapıldığını, bu nedenle TTK md. 690 gereğince cironun alacağın temliki hükmünde olduğunu, müvekkilinin …’a karşı ileri sürebileceği borcun bulunmadığı defini devralan davalıya da ileri sürebilme hakkını haiz olduğunu, dava dışı …’ın da arabuluculuk görüşmelerinde müvekkilinden alacağının olmadığını ikrar ettiğini, ilam niteliğindeki bu belge ile borcun bulunmadığı defininin herkese karşı ileri sürülebileceğini, ciranta …’ın senedi tahsil cirosu ile devraldığını, ancak müvekkilinin iradesine aykırı olarak temlik cirosu ile devrettiğini, temlik cirosu ile devre yetkisinin olmadığını, yetkisiz temsilci tarafından yapılan işlemlerin mutlak defi olarak herkese ileri sürülebileceğini, takipteki tebligatın da usulsüz olduğunu, eldeki menfi tespit davasında ispat yükünün davalıda olduğunu, müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını bildirerek, öncelikle tedbiren Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5166 sayılı dosya vezneye giren paranın alacaklıya ödenmemesine ve icra takibinin durdurulmasına, faize ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne ve Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5166 sayılı takibin iptaline, alacağın yüzde yirmisinde az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine talep ve ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, davaya dayanak Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5166 sayılı takip dosyası aslı ile takibe konu bononun onaylı örneği celp edilmiş, uyuşmazlığın niteliğine göre teknik incelemenin gerekli olmadığı değerlendirilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmamıştır.
Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2020/5166 sayılı takip dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından davacı … ile dava dışı … ve …’a karşı 30/06/2020 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlattığı, takibin konusunun 15/01/2018 düzenleme tarihli, 25/02/2018 vade tarihli, 176.000,00 TL bedelli bono olduğu olduğu görülmüştür.
Takibe ve davaya konu bononun incelenmesinde, keşidecisinin davacı …, hamilinin davacı … olduğu ve davacının ilgili bonoyu dava dışı …’a, onun da davalı …’a ciro ettiği görülmüştür.
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı özetle, senedi dava dışı …’a tahsil cirosu ile devrettiğini, onun ise kendi iradesine aykırı olarak bonoyu davalıya temlik cirosu ile devrettiğini, ne …’a ne de davalıya borcunun olmadığını savunmuş, davalı ise davaya cevap vermemiştir.
Dosyanın tetkikinden ve davacının beyanına göre davaya konu vakıalar bakımından davacının şikayeti üzerine başaltılan bir ceza soruşturmasının bulunmadığı görülmüştür.
Bonodan kaynaklanan hakları ciranta adına kullanma, bono bedelini tahsil ve buna ilişkin işlemleri yerine getirmek amacıyla bir kimseye yetki vermek için yapılan tahsil cirosu, “bedeli tahsil içindir”, “vekaleten” ibaresi veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirtilen bir şerh yada sadece vekil etmeyi içeren herhangi bir kayda yer verilmesi ve cirantanın imza atması suretiyle yapılır (TTK md. 688/I). Bonoyu tahsil cirosuyla devralan, bononun tahsili için gerekli işlemleri usulüne uygun olarak ve süresinde yaptırmak ile mükellef hale gelir; aksi halde bonoyu tahsil cirosu ile devreden kişiye karşı aralarındaki vekalet ilişkisi (TBK md. 502 vd.) kapsamında sorumluluğu söz konusu olması mümkündür. Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, tahsil için yapıldığına ilişkin açık bir kaydı ihtiva etmeyen ciro ise temlik cirosu sayılır (Yargıtay HGK’nın 04/07/2007 tarih ve 451/446 sayılı, Yargıtay 12. HD’nin 26/04/2018 tarih ve 2016-31067/3767 sayılı, Yargıtay 19. HD’nin 28/06/2018 tarih ve 2016-18260/3206 sayılı, 30/01/2020 tarih ve 2018-1008/163 sayılı ilamları).
Kambiyo senedi ile borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle mükelleftir (Emsal: Yargıtay 11. HD.’nin 06/02/2020 tarih ve 2018-4020/998 sayılı ilamı). Bu bağlamda eldeki davada da davalıya borçlu olmadığını iddia eden davacı ispat yükü altındadır.
Tüm bu açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; davaya ve takibe konu bonoda davacı hamil tarafından yapılan cironun “beyaz ciro” mahiyetinde olup tahsil için yapıldığına dair de bir kayıt içermediği ve buna göre temlik cirosu mahiyetinde olduğunun kabulünün gerektiği, aynı şekilde dava dışı …’ın da mezkur bonoyu temlik cirosu ile devrettiği ve davalının son ciranta hamil olduğu, buna göre davacının tahsil cirosunun varlığına dair iddiasına dosya kapsamı çerçevesinde itibar edilmesine olanak bulunmadığı, davacı tarafından dayanılan davacı ile aynı zamanda bir diğer takip borçlusu da olan dava dışı … arasında düzenlenen …’ın takibe konu senetten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığına dair arabululuculuk anlaşma tutanağının da ancak tarafları arasında etkili olup onun tarafı olmayan davalıyı bağlayıcı yönünün bulunmadığı gibi tek başına dava dışı …’ın beyanının veya davacı ile arasındaki iç ilişkinin de kambiyo senedinin şekli mahiyeti itibariyle eldeki dava bakımından davalı yönünden etkili olmadığı, davacı tarafından yemin deliline de dayanılmış ise de iddianın ileri sürülüş şekli itibariyle ve dosya kapsamına göre davacı ile davalı arasında doğrudan bir hukuki ilişki olmayıp ileri sürülen vakıalar yemine elverişli olmadığı gibi HMK’nın 266/1.c anlamında da yeminin olanaklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılarak, davacı tarafından kanıtlanamayan davanın reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 3.005,64 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.825,74‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.560,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Talep halinde davacının ve davalının artan avansının iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 17/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸