Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/561 E. 2022/498 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/561 Esas – 2022/498
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/561 Esas
KARAR NO : 2022/498

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/06/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi ile sigortalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacının ağır yaralandığını ve vücudunun birçok yerinde kırıklar ve ciddi sakatlıklar meydana geldiğini ve sürekli olarak sakat kaldığını, davalı sigorta şirketinin kasko poliçesi kapsamında 200.000,00 TL’ye kadar manevi zararları karşılamayı taahhüt ettiğini bildirerek, 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları kabul etmediklerini, davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, manevi tazminatın sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğini, davacının açmış olduğu davanın zamanaşımına uğradığını, dolayısı ile davanın zamanaşımı nedeni ile reddinin gerektiğini, davanın yetkili mahkeme de açılmamış olduğunu, yetkili mahkemenin sigorta şirketinin merkezi olan İzmir mahkemeleri olduğunu, dolayısıyla yetkiye de itiraz ettiklerini, kusur oranlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne sevk edilmesinin gerektiğini, müvekkili şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu ve davayı kabul manasında olmamak üzere faizin de dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini bildirerek davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Deliller toplanmış, davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırma yaptırılmış, Kula CBS’nin 2019/753 sayılı dosya sureti, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, trafik kazası tespit tutanakları, ilgili hastanelerden celbedilmiş tedavi evrakları dosya kapsamına alınmış olup incelenmelerinde; … çekici ve çekiciye bağlı … yarı römork plakalı tır niteliğindeki aracın davalı sigorta şirketine 30/04/2019-2020 tarihlerini kapsar şekilde “… Filo Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi” ile sigortalı araç olduğu, ihtiyari mali mesuliyet teminatının 1.000.000,00 TL olduğu, poliçenin manevi tazminat taleplerini ihtiyari mali mesuliyet limitinin %20’si ile sınırlı olarak kapsadığı, davaya konu kazaya ilişkin olarak Kula CBS’nin …. sayılı dosyası üzerinden yürütülen soruşturma neticesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, yapılan görüşmeler neticesinde uzlaşma sağlanamadığı anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maluliyet durumuna ilişkin olarak Çankırı Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen 11/02/2020 tarihli “Erişkinler için Engellilik Sağlık Kurulu Raporu” kapsamında davacının maluliyet oranının, “kas iskelet sistemi, sağ humerus başında çökme kırığı, konservatif edilmiş, sağ omuz rom kısıtlılığı” açıklamasıyla %9 olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Trafik kazası nedeniyle tarafların kusurlarının varlığı ile oranı bakımından adli trafik uzmanı bilirkişiden alınan 28/02/2022 tarihli raporda özetle; “Davacının da içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı … marka özel aracın dava dışı sürücü ve araç maliki olan …; kazadan sonra jandarma karakolunda kazaya ve hava durumuna ilişkin vermiş olduğu ifadesinde; seyrettiği devlet karayolunun yağmurlu ve zeminin ıslak olması yanında sisin de meydana gelmiş olduğu görmesi üzerine seyir yönünde bulunan kazanın meydana geldiği virajlı yol bölümüne yaklaşması sebebiyle mevcut seyir hızını; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a-b, Yönetmeliğin 101/a-b maddelerine göre azaltarak daha dikkatli ve tedbirli olarak seyrine devam etmesi gerekirken, kazanın oluş şekli ile davacı dahil kendisi ve diğer yolcusunun yaralandığı kazanın oluşumunda yolu kapatan davalı sigortalı tır aracının römorkuna kendi aracı ile çarpmasına bağlı meydana gelen dava konusu yaralanmalı ve çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda aynı Kanunun 84/d ( arkadan çarpma) maddesine de riayetsizliği nedeniyle kaza tespit tutanağında da betirtildiği gibi tali kusurlu olduğu, olay tarihinde davalı şirkete kasko sigortalı bulunan … marka … çekici ve çekiçiye bağlı … yarı römork plakalı tır aracının dava dışı sürücüsüs Mehmet Cuma Berber; sevk ve idaresindeki tır aracıyla olay mahalli devlet karayolunda seyri sırasında seyrine açık olan yol zeminin yağan yağmura bağlı ıslak ve kaygan olması yanında virajlı bir yol olmasına bağlı tır aracının da römorklu olması nedeniyle kaygan yolda alacağı basit bir fren ve sağa sola direksiyon manevrası sırasında arkasındaki römorkun kayarak – kazaya sebebiyet verebileceğini sürücü belgeli bir sürücü olarak bilmiş olmasına rağmen, bu seyri sırasında aracının seyir hızını 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/1-a-b, Yönetmeliğin 101/a-b maddelerine riayet ederek azaltmadan seyrine bağlı virajlı yol bölümünde aracını kaydırarak, kendi beyanına göre çekicinin sol tarafı ile bariyere çarparak, römorkunun da yolun sol kısmını kapattığı kazada, aracının 150 m gerisine yansıtıcılı üçgen reflektör cihazı yanında aracının dörtlü ikaz işaretlerini yakarak aynı istikametten geriden gelen sürücüleri uyarıcı güvenlik tedbiri almadan, kendi beyanına göre sadece yağ tenekesi ile tertibat aldığı sırada, aynı istikametten sisti havaya bağlı sol şeridi takiben seyrine devam eden davacının da içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın ön tarafı ile dava dışı özel araç sürücüsü ile aynı araçta buluna dava dışı yolcunun yaralanmasıyla meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda kaza tespit tutanağında da belirtildiği gibi 2918 sayıh Karayolları Trafik Kanununun; 81/a, 81/k, Yönetmeliğin 135 maddelerine riayetsizliği nedeniyle asli kusurlu olduğu, … sonuç olarak; davacının da içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı … marka özel aracın maliki ve sürücüsü olan dava dışı …’ın dava konusu ve dava dışı yaralanmalı ve çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda %30 (yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu, olay tarihinde davalıya kasko sigortalı bulunan … marka … çekici ve çekiciye bağlı … yarı römork plakalı tır aracının dava dışı sürücüsü Mehmet Cuma Berber’in, dava konusu ve dava dışı yaralanmalı ve çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda %70 (yüzde yetmiş) oranında kusurlu olduğu” yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. 6100 sayılı HMK 266 madde hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Eldeki teknik bulgulara göre hakim, kusur oranını kendisi belirleyebilir (Emsal: Yargıtay 17. HD.’nin 15/02/2021 tarih ve 2020/1185 Esas, 2021/1340 Karar sayılı ilamı). Bu açıklamalar ışığında; tüm dosya kapsamı, ceza soruşturması dosyası, kaza tespit tutanağı, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda yer alan tespitler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davaya konu trafik kazasının oluşumunda davalıya sigortalı olan … plakalı araç sürücüsünün %70 kusurlu olduğu, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç sürücüsünün ise %30 kusurlu bulunduğu hususundaki tespitin, dosyaya mübrez teknik bulgular ile olayın örgüsüne göre uygun bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmış, mahkememizce de benimsenmesine karar verilmiştir. Davacının kazaya karışan diğer araç içerisinde yolcu konumunda olduğu da değerlendirilerek müterafik kusur durumu ayrıca değerlendirilmiş, gerek kaza sonrası tutulan trafik kazası tespit tutanağında gerekse ceza soruşturmasına ilişkin dosya kapsamında davacının emniyet kemeri takmadığına dair bir tespit bulunmadığı gibi kaza neticesinde davacının araç içerisinde sıkıştığı da anlaşılmış olup bu bağlamda davacının emniyet kemeri takmadığından araçtan savrulduğuna dair bir vakıaya rastlanmadığından davacının müterafik kusur olgusunun varlığı konusunda kanaat oluşmamıştır.
Dava; davalı sigorta şirketine kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olan araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı çift taraflı trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalının Ankara’da Bölge Müdürlüğü olması nedeniyle yetki itirazının ve zamanaşımının dolmamış olması nedeniyle zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiş, esas yönünden ise 6098 TBK’nun 56/1. maddesi hükmüne göre “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir” hükmü ile aynı Kanun’un 51. maddesindeki “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne göre, somut olayda kaza tarihi, kazanın oluş şekli, kaza neticesinde davacının maruz kaldığı ve %9 maluliyeti ile sonuçlanan cismani zararının ağırlığı ile bu zarara neden olan trafik kazasında gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün zararın meydana gelmesinde asli kusurlu olarak katkısının bulunmuş olması ile davacının sosyal ve ekonomik durumu da göz önüne alınarak, davacının trafik kazası nedeniyle duyduğu acı ve ızdırabın niteliği ve derinliğini hafifletebilmek amacıyla davacıyı da zenginleştirmeyecek şekilde tespit edilen 60.000 TL manevi tazminatın, KTK’nın 99. maddesi hükmünce belirlenen 28/01/2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın kısmen kabulü ile; 60.000 TL manevi tazminatın 28/01/2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Alınması gereken 4.098,6‬ TL harçtan peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.757,05‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 8.600,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 6.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 341,55 TL peşin harç ve 59,30 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 400,85‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yapılan 86,5 TL tebligat ve müzekkere gideri ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.086,5 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre 651,9‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
7- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin, 528 TL’sinin davacıdan, 792 TL’sinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9- Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
14/06/2022