Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/531 E. 2022/25 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/531 Esas – 2022/25
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/531 Esas
KARAR NO : 2022/25

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 21/09/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile dava dışı sigorta ettiren … arasında 92054601 numaralı 16/10/2019-16/10/2020 vade tarihli Toki Konut Sigorta Poliçesi bulunduğunu, 15/11/2019 tarihinde ters dubleks dairenin giriş katında bulunan ısıtma tesisatındaki arıza kaçak nedeniyle sızan suyun yatak odası ve koridor zemininde yer alan laminat parkelerde ve alt katta bulunan mutfak ve oda tavan , duvar yüzeylerinde hasar neden olduğunu, söz konusu hasarlarla ilgili müvekkilİ şirkete müracatta bulunduğu, sigortalının zararının 23/03/2020 tarihli ekspertiz raporunda tespit edildiğini, davalının kusuru nedeni ile müvekkil sigorta şirketinin ödemek zorunda kaldığı tazminatın davalıdan rücuen tazminini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, bu nedenle 3.792,62 TL’nin tahsili amacıyla Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı takip dosyası ile borçluya ödeme emri gönderildiğini, davalı tarafın borca itiraz ederek takibin durdurulmasına sebep olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalıya usulune uygun tebliğ yapılmasına rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; halefiyete dayalı rucüen tazminat talebine ilişkindir.
TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için, ya her iki tarafın tacir ve işin de tarafların (her ikisinin birden) ticari işletmeleriyle ilgili olması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir.
Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısının halefi olarak açıldığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda dava dışı sigorta ettirenin dava dışı TOKİ’den satın aldığı taşınmazda meydana gelen su sızıntısı sebebiyle dava dışı sigorta ettirene yapılan ödemenin davacı sigorta şirketi tarafından davalı yüklenici şirketten tazmini amacıyla huzurdaki davanın ikame edildiği anlaşılmış olmakla halefiyete dayalı olarak açılan iş bu rücuen tazminat davasının TTK 4. maddesinde sayılan ticari davalardan olmadığından ve dava konusu zararın meydana geldiği taşınmazın dava dışı sigorta ettiren tarafından mesken olarak kullanıldığı anlaşılmakla her iki taraf yönünden ticari işin varlığından söz edilemeyeceğinden ticaret mahkemelerinin görevli olduğu bir davadan bahsedilemeyeceği; son tahlilde dava dışı sigorta ettirenin gayrimenkul satımına ilişkin akidinin dava dışı TOKİ olup davanın ise davacı sigorta şirketi tarafından halefiyete istinaden dava dışı sigorta ettirenin yerine geçerek haksız fiil sebebiyle davalı yükleniciden talepte bulunulmasına ilişkin olduğundan ticari niteliği haiz olmadığı anlaşılan davada mahkememizin görevli olmadığı, davanın HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak; görev, HMK 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olduğundan HMK 115/2 maddesi kapsamında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c,115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 18/01/2022