Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/442 E. 2022/668 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/442 Esas – 2022/668
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/442 Esas
KARAR NO : 2022/668

DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/06/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Gölbaşı/Ankara’daki kendi adresinden, bir adet dizüstü bilgisayarı İstanbul/Avcılar adresinde yer alan … isimli kişiye teslim etmek üzere 25/11/2020 tarihinde anlaşma sağladıklarını ve 204687255133 kargo takip numarası ile alıcıya gönderdiklerini, kargonun alıcının babası …. tarafından teslim alındığını, teslim alan kişinin kargo paketinde yırtık olduğunu, sahibinin kendisi olmadığını paketi teslim alamayacağını belirttiğini, kargo görevlisinin ise sorun var ise şikayet etmesi gerektiğini, paketi teslim etmek zorunda olduğunu beyanla bıraktığını, alıcısı tarafından yapılan kontrolde kargo paketinin ve içindeki bilgisayarın hasar gördüğünün anlaşıldığını, kargonun özensiz taşınması sonucunda zarara uğradıklarını beyanla; davalı şirketten özensiz taşıma sonucu oluşan zararın temerrüt tarihi olan 04/12/2020 tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Asl. Tic. Mah. olduğunu, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete teslim edilen gönderinin müvekkili şirket tarafından sağlıklı bir şekilde alıcısına teslim edildiğini, davacının gönderiye ilişkin olarak ihbar yükümlülüğünü yerine getirilmediği, gönderinin ihtirazi kayıt olmaksızın teslim alındığı, teslim ile birlikte tüm sorumluluğun alıcıya geçtiğini, bu nedenle müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kargo içeriği ürünü, maddi değerini ve aidiyetini ispatla yükümlü olmasına rağmen ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacı tarafından tutanak ve fotoğraflar sunulmuş ise de bunların taşıma konusu ürüne ait olup olmadığını da tespite elverişli olmadığı gibi müvekkili şirket personeli olmaksızın tek taraflı olarak oluşturulan belgelerin davada delil değerinin bulunmadığını, taşıma hasarı varsayılsa dahi ambalaj sorumluluğunun göndericide olduğunu, müvekkili şirketin kusurunun bulunmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taşıma ilişkisinden kaynaklanmaktadır.
Mahkememizce taraflarca dayanılan tüm deliller toplanmış, dosya hasar ve nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişilere tevdi edilerek bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; “bilgisayarın özensiz taşındığına ilişkin dosyaya sunulan görseller, bilgi ve belgeler incelenmiş, bilgisayarın ekranın kırıldığı ve bilgisayarın da zarar gördüğü anlaşılmış ve bu haliyle kullanılması da mümkün bulunmadığından tam hasarlı (%100 ) kabul edilmesi gerektiği, davalı kargo şirketince teslim alınması esnasında herhangibir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin teslim alındığı, bunun aksini iddia eden bir belgenin davalı tarafça dosyaya kazandırılmadığı anlaşılmış, davacı tarafça sunulan belgeler ışığında bilgisayarın taşınması aşamasında davalı tarafından özensiz taşıma sonucu zarar gördüğü ve %100 hasarlı olup, bu haliyle kullanılamayacak durumda bulunan bilgisayarla ilgili olarak talep edilen zararın tamamından (7.000,94 TL) davalının sorumlu olacağı” yönünde kanaat bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 875. maddesi uyarınca taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından alıcısına teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluktan kurtulma halleri aynı Yasa’nın 876 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yine 6102 sayılı TTK’nın “Bildirim” başlıklı 889. maddesinin birinci fıkrasında, eşyanın zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça görülüyorsa, gönderen veya gönderilenin en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmesi aksi halde eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğinin varsayılacağı, bildirimde ise zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve nitelendirilmesinin gerekli olduğu, ikinci fıkrasında ise birinci fıkradaki karinenin, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi hâlinde de geçerli olduğu düzenlemiştir. Buna göre gönderen veya gönderilenin, ziya veya hasar halinde taşıyıcıya karşı haklarını kullanabilmesi için emtia teslim alınırken ihtirazi kayıt koyması, kanunda belirtilen süreler içinde ve kanunda belirtilen şekilde bildirimde bulunması gereklidir. Yargtay’ın yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere (Yargıtay 11. HD’nin 06.06.2012 tarih 2011/4147 E. 2012/9862 K. sayılı, 30.10.2012 tarih, 2012/1312 E. 2012/16890 K. sayılı, 18.10.2016 tarih, 2015/11530 E. 2016/8203 K. sayılı ilamları) TTK’nın 889. maddesine uygun şekilde hasar ihbarında bulunulmadığı takdirde, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği yönünde taşıyıcı lehine bir karine oluşur. Karinenin, aksini ispat külfeti bu durumda alıcıya düşer.
Somut olayda davacı, gönderinin pandemi sürecinde uzaktan çalışma zorunluluğunun doğması sebebiyle davacı tarafından çalışanına gönderilip hasarlı olarak teslim edildiğini, buna dair davalı taşıma şirketine bildirimde bulunulmasına rağmen zararının karşılanmadığını iddia etmiş, delil olarak fotoğraf ve şirket çalışanı olan alıcısı tarafından düzenlenen tutanağa dayanmıştır. Davalı taşıma şirketi ise, gönderinin 26/11/2020 tarihinde alıcısına teslim edildiğini, kargonun alıcısı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmeden teslim alındığını, TTK’nın 889. maddesine uygun olarak bildirimde bulunulmadığını savunmuştur.
Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça; taraflardan her birinin, hakkın dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olması (TMK 6), diğer bir ifadeyle, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olması (HMK 190) nedeniyle, davaya konu uyuşmazlığın niteliğine göre öncelikle TTK’nın 889. maddesine uygun hasar ihbarında bulunulduğundan lehine hak çıkaracak taraf olan davacı tarafın; TTK’nın 889. maddesine uygun hasar ihbarında bulunulduğu olgusunu kanıtlama yükümü altında olduğuna tereddüt bulunmamaktadır.
Somut olayda; dosya kapsamından davalıya gönderildiğine tereddüt bulunmayan tarihsiz bildirim yazısının TTK’nın 889. maddesinde öngörülen sürelerde davacıya gönderildiğine ilişkin olarak davacı tarafından usulüne uygun olarak (HMK’nın 318, 322, 139/1.ç), tebliğ şerhi vb. gibi herhangi bir delil sunulmadığı; davalı tarafından da davacının zamanında hasar ihbarında bulunulduğuna yönelik kabulünün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda; tüm dosya kapsamında göre davacı tarafından TTK’nın 889. maddesine uygun olarak bildirimde bulunulduğu ispat olunamadığından, eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği yönünde taşıyıcı lehine bir karine oluştuğunun kabulü gerekir. Sözü edilen karinenin aksinin davacı tarafından ispatı olanaklı ise de; bu hususta davacı tarafından dayanılan fotoğrafların, gönderiye ilişkin somutlaştırıcı bilgileri (gönderiye iliştirilmiş gönderi fişi vb.) içermediği gibi hasarın teslim anında var olduğunu tevsik edici mahiyette de bulunmadığı, düzenlenen tutanağın ise alıcı tarafından tek taraflı düzenlendiği anlaşıldığından davalı aleyhine delil olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, davacı tarafından tanık deliline de dayanılmış ise de gönderici olan ve tek başına tanıklığına ihtiyatla yaklaşılabilecek davacı çalışanının beyanına dayalı olarak tüm dosya kapsamına göre gönderinin hasarlı olarak teslim edildiğinin / hasarın varlığının kabulüne olanak bulunmadığı (Benzer yönde: Yargıtay 11. HD.’nin, 26/06/2018 tarih ve 2016-11546/4795) sonuç ve kanaatine varılmakla, HMK’nın 282. maddesi gereğince tek başına bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle hüküm kurulmasına olanak bulunmadığı değerlendirilmiş, davacı tarafından haklılığı kanıtlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan toplam 119,56 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 38,86‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 7.000,94 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Talep halinde davacının ve davalının artan avansının iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022