Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/353 E. 2022/494 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/353 Esas
KARAR NO : 2022/494

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve kardeşinin anneleri adına vekaleten ….parselde bulunan taşınmazı maliki olduğunu beyan eden davalı … ….dan 202.000-TL bedelle satın almak için en geç bir ay içerisinde ödeme yapılması şartı ile 23/11/2009 tarihinde anlaştıklarını, davacı tarafından satışa ilişkin 23/11/2009 tarihinde …’ün … Katılım Bankasında bulunan hesabına 10.000-TL, 24/11/2009 tarihinde davalı …’ın … Bankası A.Ş Adapazarı Şubesinde bulunan hesabına 5.000-TL, 25/11/2009 tarihinde …’nın hesabına 45.000-TL havale yolu ile ve 21.000-TL de elden ödeme şeklinde toplamda 81.000-TL olarak gerçekleştiğini, bu ödemelerin akabinde satışa konu taşınmazın üzerinde davalı tarafça kullanılan krediye istinaden Bank Asya lehine 160.000-TL bedelli 1.derece ipoteğin mevcut olduğunu öğrendiklerini, davacı tarafından bu kredinin kapatılması ve ipoteğin fekki için 121.000-TL ödeme yapıldığını, taşınmazın satış bedeli olan 202.000-TL nin davacı tarafça ödenmesine rağmen davalı … tarafından fek işlemleri için bankaya talimat verilmediğini ve tapuda devir işlemleri taşınmazın ipotekli hali ile gerçekleşmek durumunda kaldığını, banka tarafından davalı …’ın kullandığı kredi borcunun ödenmemesi sebebi ile hesapların kat edilmesine ilişkin ihtarname keşide edildiğini ve borcun ödenmemesi halinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine geçileceğinin ihtar edildiğini, davacının taşınmazı kaybetmemek amacı ile 29/02/2012 tarihinde 80.500-TL ek ödeme yapıldığını, bu ödemelere istinaden davalı … icra takibine konu 5 adet bonoyu davacı lehine düzenlediğini ve diğer davalı …’ın da borca kefil olduğunu, davalılar tarafından bir çok kez ödeme vaadinde bulunduklarını ancak ödemeleri yapmadıklarını, bunun üzerine Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek; takibin devamını, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalının %100 en az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddini, davanın … yönünden husumetten reddini, esastan davanın reddini, davalılar lehine %100’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dosyanın Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesinin …. E. sayılı dosyasından verilen yetkisizlik kararı ile Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi üzerine … E. Sayılı dosya üzerinden verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememize gönderilmiştir.
Dava, taşınmaz satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için düzenlenen bonolara dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki esasa ilişkin uyuşmazlığın çözümünden önce, davada HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate alınması gereken usule ilişkin aykırılıkların mevcut olup olmadığının tespiti gereklidir. Usule ilişkin aykırılıklar konusunda da öncelikli olarak ve mahkemece re’sen dikkate alınması gereken husus ise, mahkemenin görevli olup olmadığı sorunudur. Zira görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınabileceği gibi, taraflarca da davanın her aşamasında ileri sürülebilir.
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun 6. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince, genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye ticaret mahkemeleri ise özel mahkeme niteliğindedir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddelerinde ticari dava düzenlenmiş olup TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Aynı Kanun’un 5’inci maddesinde ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin de görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin, diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiş olup işin ticarî nitelikte olması veya sayılması, davanın ticari dava olarak kabulü için yeterli değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; yukarıda da değinildiği gibi, TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için, ya her iki tarafın tacir ve işin de tarafların (her ikisinin birden) ticari işletmeleriyle ilgili olması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir. Uyuşmazlık, gayrimenkul satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, iddianın ileri sürülüş bakımından bonoların gayrimenkul satım sözleşmesi dolayısıyla verildiği ve temel ilişki bakımından uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklanmadığı anlaşılmakta olup tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda bu tür davalara asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır (Benzer yönde: Yargıtay 15. HD.’nin 17/10/2018 tarih ve 1593/3866 sayılı ilamı, Yargıtay 19. HD.’nin 14/09/2017 tarih ve 2016-19351/5869 sayılı ilamı, Ankara BAM 13. HD’nin 23/09/2020 tarih ve 1007/952 sayılı ilamı). Başka bir ifade ile, olayda mutlak ticari dava söz konusu değildir. O halde tarafların tacir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla mahkememizce davacı ile davalılar yönünden tacir araştırması yaptırılmış olup Malatya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 29/04/2022 tarihli, Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14/04/2022 tarihli, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14/04/2022 tarihli, Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 19/04/2022 tarihli, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 15/04/2022 tarihli müzekkere cevaplarından davacı ile davalıların tacir niteliğini haiz olduğuna dair herhangibir kaydın bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda nispi ticari davanın varlığından bahsetmeye de olanak bulunmamaktadır. Sonuç olarak; davanın mutlak ticari nitelikte bulunmamasına ve davanın her iki tarafının birlikte tacir sıfatını haiz olmadığından nispi ticari davanın varlığından bahsedilmesine de olanak bulunmamasına göre uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının da istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde, daha önce Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de görevsizlik kararı verilmiş olması nedeniyle mahkemeler arasında olumsuz görev uyuşmazlığı ortaya çıkacağından dava dosyasının merci tayini için Ankara BAM 13. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Görevsizlik kararından sonra davaya görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde devam edilmesi halinde yargılama giderlerine Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedileceğinden bu konuda HMK 331/2. maddesi uyarınca şu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2022

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı