Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/349 E. 2022/643 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/349 Esas
KARAR NO : 2022/643

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 15/06/2021
KARAR TARİHİ : 16/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın Aydınlıkevler şubesinden, 42403838 hesap numarası ile farklı tarihlerde ve tutarlarda ticari nitelikte krediler kullandığını, kullandığı bu krediler esnasında davalı banka tarafından kredi tahsis ücreti, hesap özeti ücreti, ticari teklif ücreti, ticari kredi komisyonu, ticari ekspertiz ücreti vb. adlar altında tutarı tam olarak belirlenemeyen haksız ve hukuksuz kesintiler yaptığını, Bankaların kredi müşterilerine her sayfasını imza ettirdiği, kredi müşterisinden alınacak ücret ve komisyonların belirtildiği Sözleşme Öncesi Bilgi Formu ve Kredi Sözleşmesi bankaların genel müdürlüğü tarafından tek taraflı olarak hazırlanan ve matbu hale getirilen standart sözleşmeler olduğunu, çok sayıda yapılacak sözleşmelerde kullanılmak üzere önceden hazırlanmış bu sözleşmeler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 20 ila 25. maddelerinde düzenlenen genel işlem koşulları denetimine de tabii tutulabileceğini ve bu tür sözleşmeler için içerik, kapsam ve yorum denetimi yapılabileceğini, Ticari kredilerde bankalar tarafından tahsil edilen dosya masrafı veya tahsis masrafı, imzalanan sözleşmelerin tip sözleşme olması ve bu masrafların zorunlu, makul ve belgeli masraf olmaması nedenleriyle kredi müşterisinden tahsil edilmemesi gereken masraf türlerinden olduğunu, dolayısıyla, müşterinin tüketici veya ticari kredi müşterisi olmasından ziyade kredi sözleşmesinin tip sözleşme olup olmadığı, kredi müşterisinin sözleşmenin içeriğine müdahale edip edemediğinin önem taşıdığını belirterek şimdilik İleriye dönük haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL tutarında davalı banka tarafından müvekkilden yapılan haksız kesintilerin müvekkile faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle belirsiz alacak davası olarak açılan iş bu davanın reddini talep ettiklerini, davacı taraf, dava dilekçesinde talepte bulunurken yalnızca 10 yıllık bir tarih aralığında kredi çekildiğini ve bu kredilerden bazı masrafların kendilerinden alındığını belirttiğini, Hangi tarihte, hangi miktarlarda, ne tip bir kredi çekildiği veya bu kredilerden kesinti yapılan miktarlar hakkında en ufak bir bilgi bulunmadığını, Nitekim bu konuda bir bilgi bulunmadığı içindir ki davalı bankanın ne konuda savunma yapacağı konusunu da belirsiz kaldığını, Dava değeri; davacı vekili tarafından düşük gösterildiğinden bahisle, eksik harç ikmal edilmeden davaya devam olunması bu aşamada mümkün olmadığını, Mahkemeden eksik harcın ikmali için davacı tarafa kesin süre verilmesini, dava şartlarından birisi olan harcın, kesin süre içerisinde de davacı tarafından ikmal edilmemesi halinde ise davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 116 gereğince, ilk itiraz nedenlerinin tümünü tekrar ettiklerini, yetki itirazında bulunduklarını, mahkemenin bu davada görevsiz olduğunu, Ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmesi gibi sözleşmelerden kaynaklanan davaların Tüketici Mahkemelerinde görüldüğünü, Davaya konu olan talepler zamanaşımına uğradığını, TTK m. 18/2 hükmü, tacirin ticari borçlarını yerine getirmedeki özen derecesini tayin eden, tamamlayıcı bir hukuk kuralı olduğunu, Basiretli iş adamı gibi davranma yükümü, tacirlerin, sağduyu sahibi olma, işlemlerini ileriyi düşünerek organize etme, sözleşmeyi yaparken her türlü ihtimali düşünme, borcun yerine getirilebilmesini engelleyecek hareketleri önceden nazara alma gibi kabiliyetleri haiz olmalarını gerektirdiğini, İşbu davaya konu uyuşmazlık iddiasında da, davacının kendisi tacirdir ve (davacının dilekçesinden de anlaşılacağı üzere) kullandığı kredi ticari kredi olduğunu, Yani krediyi kendi gerçek kişiliği ile değil tacir kişiliği ile kullandığını, Bu durumda attığı imzalar ve anlaşılan her türlü rakam kendisi için bağlayıcı olacağını, davalı tarafından alınan kalemler Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 6. Maddesine göre düzenlenen Ürün veya Hizmet Sınıflandırması Cetvelindeki kalemlerden olduğunu, bu sınıfa giren ücretler makul, zorunlu, belgeli olmak şartı ile haksız şart teşkil etmediğini, Nitekim Yargıtay yerleşik içtihatlarının da bu şekilde olduğunu, Nitekim davacı eğer bir kredi çektiyse, davalı banka tarafından kendisine tahsil edilecek her türlü ücret için bilgisi verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce bankacı bilirkişiden alınan 15/02/2022 tarihli raporda özetle; “Davacının davalı bankadan kullanmış olduğu ticari kredilerden kesilen masrafların 2013, 2014 ve 2015 yıllarında kesildiği için şayet davacı ile davalı banka arasında 2013, 2014 ve 2015 yıllarında Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi Ön Bilgi Formu ile Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalanmış ise eksiksiz olarak bütün sayfalarının okunaklı fotokopilerinin dosyaya ibraz edilmesinin gerektiğini, Davalı banka vekili tarafından 2013, 2014 ve 2015 yıllarında TC Merkez Bankasına bildirilen faiz dışında alınacak hizmet komisyonları ile ilgili bildirim cetvellerinin okunaklı birer fotokopilerinin dosyaya ibraz edilmesinin gerektiğini, Davalı banka tarafından davacıdan 24.11.2014 tarihinde 178 85008622-1 no ile tahsil edilen 500.00 TL ile 03.08.2015 tarihinde 178 2H010124-1 no ile tahsil edilen 500.00 TL’nin hangi ad altında tahsil edildiğinin bildirilmesi gerektiği şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce bankacı bilirkişiden alınan 04/04/2022 tarihli ek raporda özetle; “Davalı Banka Genel Kredi Sözleşmesi ile TCMB’nın “Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında 2006/1 sayılı Tebliğ’in” 4 üncü maddesi uyarınca davacının kredilerine uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının bankalarca serbestçe belirlenebileceği, ancak; tahsil olunacak masrafları serbestçe belirleyebilme yetkisini kullanabilmesi için bankaların uyması gereken şartlarının olduğu, bu şartların, kullandırılan kredilere ilişkin faiz ve her ne ad altında olursa olsun tahsil edilen tüm parasal unsurların bankaların internet sitelerinin ana sayfasında ve BDDK internet sitesinde yayımlanması gerektiği ve davalı banka tarafından bu hususa da uyulduğu, 07 Ocak 2011 tarihli TCMB talimatına göre Bankalarca reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredi işlemlerinde faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları ile bankacılık hizmet komisyonlarının esas alınarak TCMB’ye bildirilmesi gereğini de davalı bankaca yerine getirildiği için tebliğlerine uygun olarak davacı ticari kredi müşterisinden tahsil etmiş olduğu ücretler uygun olduğu için davalı banka tarafından davacıya iade edilecek miktar olmadığı kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirmiştir.
Bankacı bilirkişiden alınan 04/04/2022 tarihli ek raporda özetle; “Davalı banka vekili terafından blirkişi raporuna karşı herhangi bir İtirazda bulunulmadığını, ancak davacı vekili tarafından raporun hangi inceleme ile düzenlendiği ve tek yanlı bakış açışıyla düzenlendiği belirtilmiş iso de daha önce düzenlemiş olduğum raporun Belgeler Üzerinde Yapılan İncelame ve Tespitler üs Sonuç bölümünde, davalı bankanın dava konusu masrafları toari kredi açtığı şahıs ve firmalardan gerekli alabileceği masraflarla ilgili olarak açıklamalar yapıklığı için yeniden açıklama yapılmadığı gibi davalı banka tarafından dosyaya ibraz edilen belgelerin sonucu etkileyocek belgeler olmadığı için de yeniden değerlendirme yapılamayacağı kanaatine varılmıştır” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava, davacı tarafça davalı bankadan kullanılan ticari krediler nedeniyle kesilen hesap işletim ücreti, BSMV, kobi paket ödeme ücreti,kredi kullandırma komisyonu, kredi tahsis değerlendirme ücretinin davalı bankadan iadesi istemine ilişkidir.
Davacı ile davalı arasında 24.11.2014 tarihli 100.000,00 TL’lik genel kredi ve teminat sözleşmesi akdedildiği, sözleşme kapsamında davacıya krediler kullandırıldığı ve 2014-2020 tarihleri arasında davacı hesabından kredi değerlendirme ve tahsis ücreti ve hesap işletim ücreti adı altında kesintiler yapıldığı anlaşılmıştır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2019/1780 Esas, 2022/1064 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere;
“…Ticari kredilere ilişkin erken kapama ve kredi tahsis komisyonu ile ilgili alacak davalarının temyiz incelemesi Yargıtay 11. Hukuk Dairesince, aynı konuda itirazın iptali şeklinde açılan davaların temyiz incelemesi ise Yargıtay 19. Hukuk Dairesince(Kaatılan) temyiz incelemesi yapılmaktadır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin erken kapama komisyonu ile ilgili kararları değişkenlik göstermekle birlikte son dönemdeki kararlarından sözleşme tarihine göre ikili ayrıma gittiği, 818 sayılı Borçlar Kanunun zamanında düzenlenen sözleşmeler yönünden sözleşmede bir oran belirtilmesi halinde bu oran, bir oran belirtilmemesi halinde bankanın T.C. Merkez Bankasına bildirdiği oran, bu da yok ise emsal banka uygulamalarına göre makul bir oran belirlenmesi gerektiği, sözleşme tarihi 6098 sayılı TBK döneminde ise sözleşme hükümleri yönünden aynı yasanın 19, 20 . maddesi uyarınca genel işlem koşulları yönünden incelemeye tabi tutulması, kredi sözleşmelerinde yer alan masraf tahsiline ilişkin hükümlerin yazılmamış sayılması sebebiyle oluşan boşlukların öncelikle bankanın 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3., 4. ve 6/2 maddeleri uyarınca belirleyip ilan ettiği oranlar, bankanın bu yönde yapmış olduğu bir ilan bulunmadığının tespit edilmesi halinde ise emsal banka uygulamaları gözetilerek doldurulması gerektiği yönündedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/12/2019 tarih 2018/4910 E -2019/8174 K, 30.09.2019 tarih 2018/5750 E- 2019/5991K, 26.09.2019 tarih 2018/4650 E- 2019/5901K sayılı kararları)…” şeklindedir.
Eldeki dosyanın incelenmesinde; mahkememizce alınan bilirkişi raporundan ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi ve TCMB’nın Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerine Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkındaki 2006/1 Sayılı Tebliğ’in 4. Maddesi uyarınca davalı tarafından tahsil olunacak masrafların serbestçe belirlenebileceği, ancak bu yetkisini kullanabilmesi için tahsil edilen unsurların banka ve BDDK’nın internet sitesinde yayımlaması gerektiği ve davalı tarafından bu hususlara riayet edildiği, yine tahsil edilen bedellerin TCMB’nin 07.01.2011 tarihli talimatı ve TTK 19 ve 20. Maddelere uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacından alınarak hazineye gelir kaydına,
3-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 16/09/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.