Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/323 E. 2023/122 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/323 Esas – 2023/122
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/323 Esas
KARAR NO : 2023/122

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 04/06/2021
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; 21/12/2019 tarihinde saat 07:45 sıralarında sürücüsü …’e ait … plakalı araç ile Atatürk bulvarı üzerinde bulunan Ulus istikametine gelip Kızılay istikametinde üç şeritli yolun en sol şeridinde seyri sırasında Sıhhıye Köprü altına geldiğinde karşıdan karşıya geçmek üzere hareket eden davacı …’ı görmeyerek dikkatsiz ve özensiz davranması sonucu çarparak tek taraflı maddi hasarlı yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, aracın davalı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını ve bir süre hastanede tedavi gördüğünü ancak eski haline dönmesinin mümkün olmadığını, müvekkili …’ın ağır şekilde yaralanması, geçici kalıcı iş göremezliğine maruz kalması nedeniyle şimdilik 1000,00 TL maddi tazminatın ve tedavi süresince bakım ihtiyacı doğduğundan şimdilik 100,00 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari avans reeskont faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili ile müvekkili davacıya ödenmesini mahkememizden talep ve dava etmiş, 04/01/2023 tarihli dilekçesi ile 1.000,00 TL tutarlı maddi tazminat istemini açıklamış, 700,00 TL’sinin sürekli iş göremezlik, 300,00 TL’sinin geçici iş göremezlik tazminatı istemi olduğunu bildirmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından usulüne uygun başvuru yapılmadığı, sürekli iş göremezlik oranı bakımından Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik gereğince inceleme yapılması gerektiği, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderlerinin teminat dışı olduğu, TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması gerektiği, vergilendirilmiş gelirin, aksi halde asgari ücretin esas alınması gerektiği bildirilerek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Deliller toplanmış, davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırma yaptırılmış, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, trafik kazası tespit tutanakları, ilgili hastanelerden celbedilmiş tedavi evrakları dosya kapsamına alınmış, Ankara 48. Asliye Ceza Mah.’nin 2020/499 Esas sayılı dosya sureti getirtilmiş, davacının maluliyet durumuna yönelik olarak Hacettepe Ünivesitesi Adli Tıp ABD Bşk.’dan rapor alınmış, adli trafik uzmanı bilirkişiler eliyle kusur durumuna, aktüer hesap uzmanı bilirkişi eliyle de tazminatın hesaplanmasına yönelik bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davacının maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve var ise geçici ve daimi iş göremez kalınan sürenin ve bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığının tespitine dair 21/12/2019 kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 10/04/2022 tarihli raporunda özetle; “… 21/12/2019 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin toplam vücut engel oranının %46 (yüzde kırkaltı) olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, … kaza nedeniyle kişinin tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyacının 4 (dört) ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 14 (ondört) aya kadar uzayabileceği” yönünde kanaat belirtilmiştir. Bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş, taraflarca HMK’nın 218. maddesinde öngörülen yasal süresi içerisinde itiraz edilmediği görülmüştür. Bilirkişi raporuna itiraz edilmemesiyle her iki taraf yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu (Emsal: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarih ve 2017-1576/11631 sayılı ilamı, Yargıtay 22. HD., 28/03/2018 tarih ve 2015-2018/8095 sayılı ilamı) gibi maluliyet raporunda kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınarak davacının maluliyet durumunun belirlendiği, rapordaki tespitlere göre kaza ile maluliyet durumu arasında illiyet bağının kurulabildiği ve raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla alınan maluliyet raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle tarafların kusurlarının varlığı ile oranı bakımından; adli trafik uzmanı bilirkişi tarafından 24/05/2022 tarihli raporda, davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacı yayanın %100 kusurlu olduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün trafik kazasının oluşumunda kusurlu olmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir. Davaya konu trafik kazasına ilişkin olarak Ankara 48. Asliye Ceza Mah.’nin 2020/499 Esas sayılı dosyasından alınan Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 22/06/2021 tarihli raporunda ise, davalıya sigortalı araç sürücüsünün sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahalde olay mahalli köprü altında seyir halindeyken seyrini tedbir alabilecek vaziyette sürdürmediği, karşıdan karşıya geçmeye çalışan müşteki yayaya çarpması neticesi meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile alt düzeyde tali kusurlu olduğu, davacının olay mahalli karşıdan karşıya geçiş yapmadan önce seyir halindeki araçların hız ve konumunu dikkate alması, ilk geçiş hakkını sürücü idaresindeki araca vermesi, karşıdan karşıya geçişini yaya geçişine uygun olan yol bölümünü kullanarak yapması, geçiş yapan araçlara karşı koruma tedbirine başvurması gerekirken bu hususlara riayet etmediği, nizamlara aykırı olarak yaya geçişini engellemek adına cam panellerin bulunduğu kısımdan karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı sırada sürücünün idaresindeki aracın çarpması neticesi meydana gelen kazanın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı nedeniyle asli kusurlu olduğu yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür. Benzer şekilde, aynı kaza nedeniyle davacı tarafından araç sürücüsüne karşı ikame edilen davada makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 17/01/2021 tarihli raporda da araç sürücüsünün %25, davacının %75 kusurlu olduğu yönünde kanat bildirildiği görülmüştür. Gerek aynı vakıaya yönelik mezkur bilirkişi raporları, gerekse mahkememizce alınan kusur raporuna yönelik itirazlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mahkememizce üçlü trafik bilirkişi heyetinden tüm bu olgular birlikte tetkik edilerek çelişkilerin de giderilmesi suretiyle bilirkişi görüşü alınması gerekliliği doğmuş, mahkememizce dosyanın tevdi edildiği üçlü trafik bilirkişi heyetince düzenlenen 11/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda ise; “mülkiyetinin …’e ait olup olay tarihinde davalı sigorta Allianz sigorta poliçesiyle zorunlu mali mesuliyet sigortalı bulunan … plaka sayılı 1997 FİAT marka aracın B sınıfı sürücü belgeli ve dosya kapsamına göre alkolsüz olan dava dışı sürücü …, sevk ve idaresindeki aracı ile Ankara ili Çankaya ilçesinde bulunan Atatürk Bulvarını takiben Ulus istikametinden Kızılay istikametine seyir halindeyken olay mahalli olan Sıhhiye köprü altına en sol şeritte gelmeden önce aracının seyir hızını hava yol trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun bir seyir hızıyla aracını sevk ve idare etmesi ayrıca; karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaya …’ı gördüğünde etkin fren tertibatıyla kazayı önlemesi gerekirken aksine hareketle dikkatsizce seyri sırasında yaya … a çarpıp çarptığı yayanın yaralanmasıyla meydana gelen trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı karayolları trafik kanunun 52/b ( Sürücüler, araçların hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadır.) kanun maddesine riayetsizliği sebebiyle alt dereceden tali kusurlu olduğu, davacı …, karşıdan karşıya geçiş yapmadan önce geçiş yapacağı yerin hemen üstünde bulunan Sıhhiye üst geçidini veya metro alt geçidini kullanarak geçiş yapması gerekirken aksine hareketle dikkatsizce ve tedbirsizce kendi can güvenliğini hiçe sayıp akıcı ve hızlı bir trafiğe sahip Atatürk Bulvarı üzerinde bulan cam bariyerle kapalı bir yolda karşıdan karşıya geçiş yaptığı sırada, ilk geçiş hakkını düz seyreden … plaka sayılı araca vermeyip bu araca çarpılıp yaralanmasıyla meydana gelen trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı karayolları trafik kanunun 68/1b, 68/1c maddeleri ile yönetmeliğin 138/b-d maddelerine riayetsizliği sebebiyle birinci dereceden asli kusurlu olduğu, … dava dışı sürücü …, meydana gelen olayda % 15 (yüzde on beş ) oranında kusurlu olduğu, … davacı …, meydana gelen olayda % 85 (yüzde seksen beş) oranında kusurlu olduğu” yönünde kanaat bildirildiği görülmüştür. 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. 6100 sayılı HMK 266 madde hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Eldeki teknik bulgulara göre hakim, kusur oranını kendisi belirleyebilir (Emsal: Yargıtay 17. HD.’nin 15/02/2021 tarih ve 2020/1185 Esas, 2021/1340 Karar sayılı ilamı). Bu açıklamalar ışığında; tüm dosya kapsamı, ceza dosyası, kaza tespit tutanağında yer alan tespitler ile özellikle Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 22/06/2021 tarihli raporu ile mahkememizce alınan 11/10/2022 bilirkişi heyet raporunda yapılan tespitler kapsamında dosyaya mübrez teknik bulgular, olayın örgüsü ile birlikte bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalıya sigortalı araç sürücüsünün %15 tali, davacının %85 asli kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmış, tarafların kusur durumlarının, davaya konu trafik kazasının oluşuna ve hakkaniyete uygun olduğu kabul edilen bu oranlar nazara alınarak hükme esas alınması uygun bulunmuştur.
Tazminat hesabı yönünden dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 03/05/2022 tarihli kök, güncel asgari ücret nazara alınarak hesaplama yapılması bakımından düzenlenen 02/01/2023 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “… 2023 yılı güncel asgari ücret dikkate alınarak, kök rapor sonrası dosyaya kazandırılan, araç sürücüsünün %15, davacının %85 kusurlu olduğuna dair bilirkişi kusur raporu dikkate alınarak yeniden hesaplama yapıldığı … Kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelikte belirlenen orana göre yapılan hesaplamada sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat tutarının 194.287,44 TL olduğu, geçici işgöremezlikten kaynaklanan bakiye tazminat tutarının 15.819,70 TL olduğu, geçici bakıcı giderinden kaynaklanan zararının ise 11.656,62 TL olduğu, kaza tarihi itibariyle (21/12/2019) ZMSS poliçesi ölüm ve sakatlanma teminat limit tutarının 390.000,00 TL olduğu, davacı tarafın sigorta şirketinin temerrüde düştüğü 24/02/2021’den itibaren yasal faiz yürütülerek tazminat talebinde bulunabileceği …” yönünde kanaat bildirilmiştir. Davalı vekilince bilirkişi raporuna, TRH 2010 yaşam tablosu, %1,8 teknik faiz, AX,N formulü ile hesaplama yapılması gerektiğinden bahisle itiraz edilmiş ise de mezkur raporda bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant sistemi esas alınarak yapılan hesaplamanın Yargıtay içtihatlarında öngörülen kriterlere uygun olduğu, raporun gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu da anlaşılmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olan aracın yaya olan davacıya çarpması suretiyle oluşan trafik kazası neticesinde davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, deliller, adli tıp ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; 21/12/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, zarara neden olarak davacının %85, davalıya sigortalı araç sürücüsünün %15 oranında kusurlu olduğu, denetime elverişli ve hükme esas alınabilir olduğu kabul edilen 02/01/2023 tarihli aktüer hesap bilirkişi raporu ile davacının talep artırım dilekçesi de nazara alınarak 15.819,70-TL geçici iş göremezlik, 194.287,44-TL sürekli iş göremezlik ve 11.656,62-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 221.763,76-TL maddi tazminat isteminde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Temerrüt tarihinin, KTK’nın 99. maddesi uyarınca davalıya başvuru tarihine göre 24/02/2021 tarihi olarak tespiti ile hükmolunan maddi tazminatın, belirlenen bu temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz üzerinden davalıdan tahsiline yönelik olarak son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 194.287,44 TL sürekli iş göremezlik , 15.819,70 TL geçici iş göremezlik, 11.656,62 TL geçici bakıcı gideri olmak üzere toplam 221.763,76 TL maddi tazminatının 24/02/2021 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 15.148,68 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL, ıslah dilekçesi ile yatırılan 800 TL harcın toplamı olan 859,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 14.289,38 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç ve 800 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 918,6 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 157,10‬ TL tebligat ve müzekkere gideri, 5.500,00 TL bilirkişi ücreti,2.520,00 TL Adli Tıp Raporu ücreti olmak üzere toplam 8.177,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar yönünden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 34.046,93 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00-TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
28/02/2023