Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/300 E. 2022/687 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/300 Esas
KARAR NO : 2022/687

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2015
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yanlar arasında 27/08/2011 tarihli protokol ile müvekkili şirket adına …, … adına ….’in …. parselde bulunan konut inşaatında taşeron sözleşmesi aktedildiğini, protokol gereği imalat değeri 104.000,00 TL olup 7.000,00 TL’nin 3 adet toplam 21.000,00 TL’lik bono verildiğini, 125.000,00 TL’ye karşılık davalı tarafından tapuda 17 nolu dairenin devir ve ferağının verileceğinin kararlaştırıldığını, dairenin kendilerine teslim edilmediğini ve bedelinin de ödenmediğini bildirerek fazla hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bildirildiği gibi 104.000,00 TL’lik imalat yapılmadığı, yaklaşık 20-25.000,00 TL ‘lik imalatın söz konusu olduğu, bedelin davacı yana ödendiğini, 17 nolu dairenin yerine davacı şirketin talimatı doğrultusunda aynı parsel 22 nolu dairenin …’a teminat olarak verildiğini, işlerin ayıplı ve eksik icra edildiğini, 22 nolu daire tapusu verilmesine rağmen işlerin gereği gibi yapılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Mahkememizce verilen 27/11/2018 tarih ve 2015/1710 Esas, 2019/793 Karar sayılı davanın reddine dair karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2021 tarih ve 2020/493 Esas, 2021/371 Karar sayılı ilamı ile özetle; “Dosya arasına sunulan tarihsiz, … imzalı belgede “…aynı parseldeki 22 nolu daire ile yer değiştirilerek, tapusu …’a bilgimiz dahilinde … Ltd. Şti. yerine verilmiştir.” ifadeleri bulunmaktadır. Tapu kayıtları incelendiğinde, söz konusu 22 nolu dairenin 22/03/2012 tarihinde … isimli şahsa devredildiği görülmektedir. Belgede ismi geçen kişi … olup, daire devri yapılan kişi ise …dır. Bu kişilerin aynı kişi olup olmadığı hususu irdelenmemiştir. Mahkemece yapılması gereken iş, taraflardan bu kişilerin aynı kişi olup olmadığı konusunda açıklama isteyip, bu kişilerin kimlik bilgilerini temin etmek ve … ve …’nın aynı şahıslar olup olmadığını irdelemek, bu bağlamda …. bağımsız bölüm numaralı taşınmazın devrine ilişkin, 22/03/2012 tarihli resmi senet ve devre ilişkin dayanak belgeleri getirtmek suretiyle, yukarıda bahsedilen daire değişikliğine ilişkin belge altında imzası bulunan ve davacı şirketin ortaklarından olduğu anlaşılan …’in düzenlediği belgenin davacı şirketi bağlayıp bağlamayacağı hususunun, davacı şirketi temsil ve imzalı kişi tarafından tapuda devir yapılıp yapılmadığı da irdelenmek suretiyle ortaya konulmasıdır. Bu araştırmanın sonucuna göre geçerli bir devir yapılmış ise daire bedelinin ödendiği, devir yapılmamış ise bu miktar kadar ödemenin yapılmadığı kabul edilerek, davacının protokol çerçevesinde hak kazandığı iş bedeli tespit edilmeli ve iş bedelinden alamadığı miktar olup olmadığını belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece eksik inceleme yoluyla karar verilmesi isabetli olmamıştır.” gerekçesiyle kaldırılması üzerine dosya yeniden ele alınmıştır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi tarafından verilen kaldırma ilamı sonrasında mahkememizce uyuşmazlık konusu 22 nolu bağımsız bölümün devrine ilişkin resmi senet ve dayanak belgeleri getirtilmiş, davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, …’ya ait vukuatlı nüfus kayıt örneği dosyaya kazandırılmış, taraf vekillerine 22 nolu bağımsız bölümün devrine ilişkin olarak HMK’nın 31. maddesi kaspamında bilgi ve belgeleri sunma imkanı verilmiş, bilirkişilerden rapor alınmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 623 vd. maddeleri gereğince kural olarak, limited şirketi temsile yetkili organ müdürlerdir. Bunun yanında TTK’nın 631. maddesi gereğince limited şirketlerin tayin edilecek ticari temsilci (TBK md. 547) ve ticari vekiller (TBK md. 551) aracılığıyla temsili de olanaklı olduğu gibi TBK’nın 40 vd. maddeleri gereğince genel hükümler kapsamında belirli konularda vekil tayini de olanaklıdır. Celp olunan davacı şirkete ait ticaret sicil kayıtları ile ilan edilen TTSG kayıtları üzerinde yapılan incelemede; dava dışı şirket ortağı …ün müdür tayin edilerek 03/02/2009 tarihi itibari ile 10 yıl süre ile temsil ve ilzama yetkili kılındığı, …’in ise şirket ortağı olmakla birlikte müdür sıfatını haiz olmadığı anlaşıldığı gibi …’in davacı şirketi temsil yetkisini haiz olmak üzere ticari mümessil veya ticari vekil olarak tayin edildiğine dair bir kaydın da bulunmadığı anlaşılmakta olup mahkememizce davacının kayıt ve belgelerinin tetkiki bakımından yaptırılan bilirkişi incelemesinde de …’in davacı şirketi temsil yetkisini haiz olduğuna dair bir tespitin yapılmadığı görülmüştür. Celp olunan tapu kayıtlarının yapılan incelemesinde ise, uyuşmazlığa konu 22 nolu bağımsız bölümün 22/03/2012 tarihinde davacı dışı … … tarafından, nüfus kayıt örneğine göre eşi olduğu anlaşılan davalıya vekaleten dava dışı …’ya devredildiği, devir işlemine davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili bir kimsenin katılmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından, 22 nolu bağımsız bölümün davacı şirket ortağı …’in talimatı ile soyisminin sonradan … değil …olduğunu öğrendiği, …’ya davacı şirketin borçlarına mahsuben devredildiği savunulmuş ise de, yukarıda izah edildiği üzere …’in şirket ortağı olmakla birlikte şirketin müdürü, ticari temsilcisi veya ticari vekili yetkisini haiz olmadığı gibi davacı şirket tarafından …’e bu konularda temsile yetkili olmak üzere düzenlenen bir vekaletname vb. aracılığıyla yetki verildiği yada davacının bu işleme sonradan onay verildiğine dair bir kayıt veya belgenin de dosya kapsamına göre bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, kötü ödeyen, bir daha öder ve kötü ödemesine dayalı talepte bulunamaz (Yargıtay HGK’nın 26/02/2003 tarih ve 2003/19-135 E., 2003/105 K. sayılı ilamı). Somut olayda; basiretli bir tacir olmanın gereği olarak davalının, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davacıya devri kararlaştırılan bağımsız bölümün sözleşme dışı üçüncü kişiye devrinden önce, bu konuda talimat verildiği savunulan davacı şirket ortağı …’in temsile yetkili olup olmadığını araştırarak sonucuna göre işlem yapması gerektiğinin tabii bulunduğu, kaldı ki …’in şirket müdürü olmasa da şirketin ticari temsilcisi veya vekili olarak hareket ettiğinin kabulünde dahi uyuşmazlık mevzuu işlemin konusunun davacıya devri öngörülen bir gayrimenkulün üçüncü kişiye devrine ilişkin olduğundan bu işlemin yapılabilmesi/bu konuda bir talimat verilebilmesi için temsilcinin/…’in açıkça yetkili kılınmış olması koşulunun da tabii olarak aranması gerektiği (kıyasen, TBK md. 504, 548), ne var ki davalı tarafından …’in davacı tarafça yetkilendirildiğinin de yazılı kesin delillerle ispat olunamadığı gibi açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, …’in mezkur işlemi yapmaya yetkili olduğuna dair delillendirilmeyen kendi beyanın da davacı şirket yönünden bağlayıcı olmadığına da tereddüt bulunmadığı değerlendirilmekle; 22 nolu bağımsız bölümün devrine dair … imzalı tarihsiz belgenin davacı şirket yönünden bağlayıcı olmadığı ve neticeten davalı tarafından 22 nolu gayrimenkulün devri suretiyle davacıya iş bedelinin ödenmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacının yapmış olduğu işler karşılığında hak ettiği iş bedelinin tespitine gelince; taraflar arasında imzalanan 27/08/2011 tarihli protokol ile davalının yüklenicisi olduğu dava dışı SS. …Konut Yapı Kooperatifinin Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, Yakacık Mevkiinde yürüttüğü inşaatın pvc ve pimapen işlerinin davacı tarafça 103.950,00 TL bedel üzerinden yapılması, iş bedeline karşılık davacıya söz konusu binadaki 17 numaralı dairenin 125.000,00 TL bedel üzerinden devredilmesi, iş bedeli ile daire bedeli arasındaki farkın davacının davalıya vereceği her biri 7.000,00 TL toplam 21.000,00 TL bedelli bonolar ile ödenmesi kararlaştırılmakla taraflar arasında iş bedelinin götürü bedel olarak belirlendiği ve tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, kaldırma ilamı öncesinde yapılan tahkikat sırasında alınan 25/05/2017 kök ve 19/02/2018 tarihli ek bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde sözleşme konusu işlerin de tamamlandığı anlaşılmış olup yargılama sırasında davalı tarafından davacının işleri yarım bıraktığı, yapılan işlerin ise ayıplı olduğu, eksik bırakılan işleri dava dışı … Grup Kimya Medikal Teks. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. isimli şirkete yaptırdığı savunulmuş ise de dosya kapsamında davalının eksik ve ayıplı işlere dair yaptırmış olduğu bir delil tespiti yada davacıya gönderilmiş, eksik ve ayıplı işlere veya sözleşmenin feshine dair bir ihtarnamenin bulunmadığı anlaşılmış olup sözleşme ilişkisinin varlığına tereddüt bulunmadığına ve sözleşme ayakta olduğuna göre sözleşme kapsamındaki işlerin davacı tarafından yapıldığının yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince karine olarak kabulünün gerektiği (Emsal: Yargıtay 15. HD.’nin 16/05/2016 tarih ve 2016/1692 Esas, 2016/2805 Karar sayılı ilamı) ve böylece davacının sözleşmede kararlaştırılan iş bedeline hak kazanacağı, ne var ki davalı tarafından bu karinenin aksinin veya davacıya iş bedelinin ödendiğinin ispat olunamadığı ve neticeten davacının, ıslah dilekçesi ile talep olunan 56.640,00 TL iş bedelinin tahsili isteminde haklı olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, ıslah edilen davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.

6102 sayılı HMK’nın 304. maddesi gereğince hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen düzeltilebilir. Mahkememizce “davanın kabulüne” karar verildiği lakin kısa kararın sehven “davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,” şeklinde yazıldığı, yapılan bu yanlışlığın açık bir maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmakla (Emsal: Yargıtay 6. HD.’nin, 11754/4848 sayılı ilamı, benzer şekilde Yargıtay 21. HD’nin, 28/09/2017 tarih ve 2016/5586 Esas, 2017/6964 Karar sayılı ilamı), mahkememizce HMK’nın 304. maddesi gereğince tarafların sıfatında meydana gelen çelişkinin resen düzeltilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; 10.000,00 TL’nin dava tarihinden, 46.640,00 TL’nin 02/07/2018 ıslah tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 3.869,07 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL, ıslah dilekçesi ile yatırılan 796,50 TL harcın toplamı olan 967,28‬ TL’nin mahsubu ile bakiye‬ 2.901,79‬‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç ve 796,50 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 994,98‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 247,33‬ TL tebligat ve müzekkere gideri ve 2.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.447,33 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 11/10/2022

Katip …
E-imzalı

Hakim …
E-imzalı