Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/295 E. 2021/357 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/295 Esas
KARAR NO : 2021/357

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nun Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinden 2003 yılında mezun olduktan sonra Üroloji alanında ihtisasını tamamlayarak bir çok ulusal ve uluslararası çalışmaya imza attığını, 2013 yılında doçent unvanını aldığını, sırası ile Ankara, İstanbul ve ABD’de çalışmalarını yürüttükten sonra Türkiye’ye dönerek çalışmalarını ülkemizde sürdürmeye karar verdiğini, bu noktada 2019 yılından beri Türkiye’de çalışma yürüten müvekkilinin hastalarla görüşmek ve faaliyetlerini sürdürmek adına …Çankaya Ankara adresindeki taşınmazı kiraladığını, kiralanan taşınmazın muayehane haline getirilebilmesi adına müvekkil ile davacı iç mimarlık şirketi arasında 29.09.2020 tarihli İş Protokolü başlıklı eser sözleşmesi imzalandığını, bu protokole göre müvekkilinin 53.000 TL + KDV tutarını ödemesi karşılığında davalı tarafından taşınmazı iç mimarlık, elektrik, mekanik, alçıpan-alçı-boya işleri, sabit ve hareketli mobilya işleri ile perde işlerini tamamlayacağını, protokolde öngörülen teslim süresinin 2 hafta olduğunu, müvekkil tarafından davalı şirkete henüz işe başlamadan 20.000 TL ödeme yapıldığını, bu husus da eser sözleşmesinin en alt satırında açık şekilde yazıldığını, davalı tarafın taahhüt edilen işe başlamasına karşın ekli protokolde ayrıntıları belirlenen işlemlerin bir kısmı tamamlanmadığını, tamamlanan kısmının ise ayıplı olduğunu, sözleşmede belirlenen teslim süresi için son tarihin 13.10.2020 olduğunu, vade tarihi itibariyle protokol konusu işlerin büyük bir kısmı tamamlanmadığını belirterek, müvekkil ile davalı taraf arasında akdedilen eser sözleşmesinden doğan edimlerin gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı müspet zararlardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat tutarının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:
Davalı tarafa tebligat çıkarılmadan dosya üzerinden karar verilmiştir.

GEREKÇE:
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Her ne kadar davacı tarafından dava Mahkememize açılmış ise de; Bu davanın, hukuki niteliği itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi veya Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin görev alanına girdiği veya girmediğinin 6102 sayılı TTK. 5/3 maddesi gereği kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
HMK. 114/1-c maddesi görev, dava şartları arasında sayılmış olup HMK. 115. maddesi uyarınca dava şartları yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re’sen incelenip değerlendirilmesi gereken hususlardandır.
Davacı gerçek kişi, davalılar ise şirkettir.
Ticaret Mahkemesi, TTK. 5/1. maddesi gereğince “Aksine hüküm bulunmadıkça dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir”.
Ticari davalarda, TTK.’ nun 4. maddesi açıkça belirtilmiştir. Ticari dava olması için her iki tarafın tacir olması ve dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği, TTK. 19. maddesinin yani ‘taraflardan biri için ticari iş sayılan sözleşmeler, diğeri içinde ticari iş sayılır’ hükmünün burada uygulama olanağı söz konusu olamaz.
Bir iş, her iki taraf tacir değilse ve her iki taraf içinde ticari iş değilse ticari dava sayılmaz, yani her ticari iş şartlarını taşımıyorsa aynı zamanda ticari dava sayılmaz.
Bir işin; ticari iş olması, ticaret hukuku hükümlerinin uygulanabilmesi ile ticari dava olması ayrı şeylerdir.
Ticari iş olan ancak ticari dava olmayan bir uyuşmazlık, Ticaret Mahkemesinin görevine girmemektedir.
Bir iş, ticari iş olmakla birlikte ticari dava değilse görev bakımından Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir, ancak Asliye Hukuk Mahkemesi böyle bir durumda ticari işe ilişkin hükümleri uygulamak durumundadır.
Yüksek Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ nin 26.03.2013 tariih ve 2013/3101 Esas 2013/4187 Karar sayılı içtihadı ve Yüksek Yargıtay’ ın benzer içtihatların da açıklandığı, Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 10.02.2016 tarih ve 2014/17-2389 Esas 2016/129 Karar sayılı içtihadında “…Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. “denilerek belirtildiği gibi bu davalarda Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin görevli olduğuna hükmedilmiştir.
Buna göre, ticari dava olmayan uyuşmazlıkta, görevli mahkeme HMK.’ nun 2. maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi olup mahkememizin görevsizliğine, HMK. 114/1-c maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle HMK. 115. maddesi gereği davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’ ne gönderilmesine, HMK.’ nun 138. maddesi de dikkate alınarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilerek, Mahkememizce aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davacı tacir olmayıp mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev nedeniyle davanın usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve başvuru halinde görevli ve yetkili Ankara Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
HMK.’ nun 330 ve 331/2. maddesi gereğince yargılama harç ve giderleri ile avansın görevli mahkemece dikkate alınmasına, tarafların HMK.’ nun 20/1. maddesinde öngörülen sürede başvurmaması halinde bu hususun mahkememizce dosya üzerinden karara bağlanmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tarafların/vekillerinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ ne İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/06/2021

Katip …

Hakim …