Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/262 E. 2022/501 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/262 Esas – 2022/501
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/262 Esas
KARAR NO : 2022/501

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/05/2021
KARAR TARİHİ : 14/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.05.2016 günü, …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucu meydana gelen kazada, müvekkilin yaralandığını ve malul-sakat kaldığını, kazanın … plakalı araç sürücüsünün kusuru ile meydana gelmiş olduğunu, müvekkilin kazanın meydana gelişinde kusurunun bulunmadığını, kazaya ilişkin ceza soruşturmasının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyası üzerinden yürütüldüğünü, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortasının davalı … Sigorta A.Ş tarafından yapıldığını bildirerek, davanın kabulü ile; 200,00 TL bakıcı gideri, 300,00 TL geçici iş göremezlik ve 9.500,00 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 10.000,00-TL malullük-sakatlık (bakıcı, geçici ve daimi iş göremezlik tazminatının) maddi tazminatının, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt-avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava öncesinde müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, ZMSS genel şartlarına göre “geçici iş göremezlik zararı” ile “geçici bakıcı giderleri” kalemlerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davacı yanın kalıcı maluliyeti söz konusu ise davacı yanın maluliyetinin “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” kapsamında tespit edilmesi gerektiğini, davada, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve eki olan TRH 2010 tablosunun uygulanmasının gerektiğini, sürekli sakatlık tazminatı belirlenirken vergilendirilmiş gelir yoksa asgari ücretin baz alınmasının gerektiğini, davacı yanın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiz talebi haksız olduğunu bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Deliller toplanmış, davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırma yaptırılmış, Ankara CBS’nin … sayılı dosya sureti, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, trafik kazası tespit tutanakları, ilgili hastanelerden celbedilmiş tedavi evrakları dosya kapsamına alınmış olup incelenmelerinde; … plakalı aracın davalı sigorta şirketine 30/03/2016-2017 tarihlerini kapsar şekilde sigortalı araç olduğu, kaza tarihi itibariyle poliçe teminatının 310.000,00 TL olduğu, SGK tarafından davacıya herhangi bir gelir bağlanmadığı ve ödeme yapılmadığı, davaya konu kazaya ilişkin olarak Ankara CBS tarafından … sayılı dosya üzerinden yürütülen soruşturma neticesinde 26/07/2016 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacının maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve var ise geçici ve daimi iş göremez kalınan sürenin ve bakıcı ihtiyacının bulunup bulunmadığının tespitine dair 02/05/2016 kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre düzenlenen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 25/03/2021 tarihli raporunda; “A-) Alt Ekstremiteye Ait Sorunlarda Özürlülük Oranları, Tanıya Dayalı Değerlendirmeler, Tablo 3.33b-Diz ve tibia kırıkları ile diz artroplastisine bağlı özürlülük, Krusiat ve veya kollateral ligament laksisitesi için; orta %9 olduğu, 02/05/2016 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin toplam vücut özür oranının %9 (yüzdedokuz) olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, kaza nedeniyle kişinin tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 2 (iki) ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 (altı) aya kadar uzayabileceği” yönünde kanaat belirtilmiştir. Davalı vekilince özetle; yürürlükten kalkan yönetmelik hükümlerine göre raporun düzenlendiği, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre değerlendirme yapılmasının gerektiği, bağımsız bir medikal firma tarafından düzenlenen rapora göre bu yönetmelik kapsamında değerlendirme yapıldığında davacının maluliyetinin bulunmadığının tespit edildiği belirtilerek maluliyet raporuna itiraz edilmiş ise de; mahkememizce alınan maluliyet raporunda, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri esas alınarak davacının maluliyet durumunun belirlendiği, rapordaki tespitlere göre kaza ile maluliyet durumu arasında illiyet bağının kurulabildiği ve raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu anlaşılmakla davalının itirazlarına itibar edilmesine olanak bulunmamış, yeniden maluliyet raporu alınmaksızın 25/03/2021 tarihli mezkur maluliyet raporunun hükme esas alınmasına karar verilmiştir (Benzer yönde: Ankara BAM 26. HD.’nin 21/04/2022 tarih ve 2019-2825/1124 sayılı ilamı).
Trafik kazası nedeniyle tarafların kusurlarının varlığı ile oranı bakımından; adli trafik uzmanı bilirkişiden alınan 18/04/2022 tarihli raporda özetle; “davacı yaya …; olay mahalli olan hastane içindeki protokol kapısı önünden taşıt yoluna geçişi sırasında geçiş güzergahınin tek yönlü yol olması nedeniyle kendi can güvenliği açısından, kural gereği tek yönlü yolda geri, geri manevranın yasak olmasına bağlı zorunlu olarak yolun solunu kontrol etmek için kaldırımdan indiği sırada, sağından geri, geri aracını park etmek için manevra yapan davalı … sigortalı dava dışı sürücü … yönetimindeki … plakalı…. marka kamyonetin arka kısmının olduğu yerden kendisine çarpmasıyla dava konusu yaralandığı trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun; yaya asli ve tali kusur oran maddeleri olan 68/1-b b-3-c, Yönetmeliğin 138 maddelerine her hangi bir riayetsizliğinin olmaması nedeniyle tamamen kusursuz olduğu, davalı … sigorta ile olay tarihinde zorunlu mali mesuliyet sigortalı bulunan …. marka … plakalı kamyonetin dava dışı sürücüsü …; olay mahalli olan tek yönlü taşıt yolunda geri, geri manevranın yasak olması yanında bulunduğu yerin hastane içi olması nedeniyle yaya ve araç trafiğinin yoğun olduğunu göz önüne alarak kendi beyanına göre; aracını park etmek için aracının arkasını kontrol etmeden kontrolsüz ve dikkatsiz bir şekilde aracıyla geri geri manevrası sırasında hastane önündeki kaldırımdan yolun karşısına geçiş yapmak için taşıt yoluna inen davacı yayaya aracının arka kısmı ile çarparak yayanın dosya kapsamına göre yaralanmasına sebebiyet verdiği dava konusu cismani zarara ilişkin trafik kazasının oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Tratık Kanunu’nun; manevraları düzenleyen 67/a-b, Yönetmeliğin 137/b-1-a maddelerine riayetsizliği nedeniyle tamamen asli kusurlu olduğu” yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. 6100 sayılı HMK 266 madde hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Eldeki teknik bulgulara göre hakim, kusur oranını kendisi belirleyebilir (Emsal: Yargıtay 17. HD.’nin 15/02/2021 tarih ve 2020/1185 Esas, 2021/1340 Karar sayılı ilamı). Bu açıklamalar ışığında; tüm dosya kapsamı, soruşturma dosyası, kaza tespit tutanağında yer alan tespitler ile alınan bilirkişi raporu kapsamında dosyaya mübrez teknik bulgular, olayın örgüsü ile birlikte bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının kusurlu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Müterafik kusur olgusu bakımından ise tüm dosya kapsamından müterafik kusur olgusunun varlığı konusunda kanaat oluşmamıştır.
Aktüerya hesabı yönünden dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 26/04/2022 tarihli raporda özetle; 2022 yılı asgari ücret verilerine göre yapılan hesaplama sonunda davacı …’ün; a) Geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat tutarının 7.805,94 TL olduğu, b) Sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat tutarının 256.376,15 TL olduğu, c) Geçici bakıcı bakıcı giderinden kaynaklanan tazminat tutarının 3.294,00 TL olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir. Mezkur raporda bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant sistemi esas alınarak hesaplama yapıldığı, yapılan hesaplamanın Yargıtay içtihatlarında öngörülen kriterlere uygun olduğu, gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı sigorta şirketine Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olan araç ile yaya olan davacının karıştığı trafik kazasında davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, deliller, adli tıp ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; 02/05/2016 tarihinde davalıya sigortalı aracın yaya olan davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, 26/04/2022 tarihli bilirkişi raporunun da denetime elverişli ve hükme esas alınabilir olduğu kabul edilmek suretiyle davacının raporda tespit edildiği ve talep arttırım dilekçesinde belirtildiği şekli ile kalıcı ve geçici iş göremezlik ile bakıcı gideri zararının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre; davacının dava ve talep artırım dilekçesi ile talep ettiği 7.805,94 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 256.376,15 TL daimi iş göremezlik tazminatı, 3.294,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 267.476,09 TL maddi tazminat istemi bakımından davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir. Temerrüt tarihinin, KTK’nın 99. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketine başvuru tarihine göre 20/04/2021 tarihi olarak tespiti ile hükmolunan maddi tazminatın, belirlenen bu temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz üzerinden davalıdan tahsiline yönelik olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın KABULÜ ile; 7.805,94 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 256.376,15 TL daimi iş göremezlik tazminatı, 3.294,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 267.476,09 TL maddi tazminatın 20/04/2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Alınması gereken 18.271,29 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 18.211,99‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 27.173,33 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 59,30TL peşin harç, 230,5 TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.260,00 TL adli tıp rapor ücreti ve 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.609,10‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 14/06/2022