Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/243 E. 2022/27 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/243 Esas – 2022/27
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/243 Esas
KARAR NO : 2022/27

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile dava dışı konut sahibi … arasında 75022318
numaralı 09-04-2019/09-04-2020 vade tarihli dahili su poliçesi bulunduğunu, 15/08/2019 tarihli ekspertiz raporu uyarınca; sigortalı konutun mutfak, oturma odası, salon bölümlerinde ve tavanlarında kabarmalar mevcut olduğu ve parkelerin hasarlı olduğunu, yine sigortalı konutta iki ayrı sebeple oluşmuş hasar olduğunu, ilk hasarın, konutun mutfak tavanında, mutfağa bitişik odanın tavan ve duvarında, zemindeki laminat parkesinde, salonun tavan ve duvarında ve zemindeki laminat parkesinde üst katın mutfak balkonundan geçen ana gidere bağlandığı noktadan kaynaklı sızıntı sebebiyle oluştuğunu,
ikinci hasarın ise salondaki laminat parkede ve duvarda pencere doğramalarının etrafından sızan yağmur suyu sebebiyle oluştuğunu, 15/08/2019 tarihli ekspertiz raporunda meydana gelen hasarda sigortalı konutun bulunduğu binanın üst katın balkon gideri ile ana gider arasındaki bağlantıdan kaynaklı sızıntının sebep olduğu kanaatine varıldığını, her ne kadar üst katın sorumluluğu olduğu düşünülse de konutun inşaatı yeni tamamlandığını davalı firmanın rücu imkanın olduğunu, müvekkili şirket tarafından yasada belirtilen nedenlerle asıl alacak kalemi olan 3.550,00-TL tazminat alacağının hak sahiplerine 20/08/2019 tarihinde ödendiğini, davalının kusuruna isabet eden 3.550,00-TL için müvekkili şirketin rücu hakkının doğduğunu, müvekkil şirket tarafından sigortalısına ödenen meblağın takibe giriş miktarı olan 3.836,24-TL’nin tahsili amacıyla Ankara … Müdürlüğü … E. sayılı takip dosyası ile davalıya ödeme emri gönderilmiş ise de borca itiraz edilerek takibin durmasına sebep olduğunu belirterek itirazın iptali ile davalının %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sunulan raporda hasar tarihinin 13.06.2019, ihbar tarihinin 17.06.2019 olduğu, konutun ise 25.11.2019 tarihli teslim tutanağı ile devredildiği, konut teslimi gerçekleşmeden 6 ay önce, konut henüz tamamlanmadan yapılan tespitin kabulünün mümkün olmadığını, anahtar teslimli satışı yapılmış bir konutta anahtar teslimi yapılmadan önce tespit yaptırılmasının rücu hakkını haksız ve hukuka aykırı kılacağını, rücu şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticarî dava sayılması için, ya her iki tarafın tacir ve işin de tarafların (her ikisinin birden) ticari işletmeleriyle ilgili olması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesince bakılacağı yönünde bir düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gereklidir.
Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısının halefi olarak açıldığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından dahili su poliçesi ile sigortalı ve davalı şirketten satın alındığı anlaşılan meskende gerçekleşen hasar bedeline ilişkin sigortalıya yapılan ödemenin davalıdan rücuen tahsili talebinde bulunulduğu dosya kapsamından davacıya sigortalı taşınmazın mesken niteliğinde olduğu anlaşılmış olmakla halefiyete dayalı olarak açılan iş bu rücuen tazminat davasının TTK 4. maddesinde sayılan ticari davalardan olmadığı 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 73. maddesi kapsamında tüketici ilişkisine ilişkin açılan davanın 6502 sayılı TKHK’nun 3. maddesi uyarınca tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak, görev; HMK 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olduğundan HMK 115/2 maddesi kapsamında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniye dava dilekçesinin HMK 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın görevli ANKARA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.18/01/2022