Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/210 E. 2022/467 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/210 Esas
KARAR NO : 2022/467
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/04/2013 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plaka araçla Ziya Gözalp caddesinde seyir halinde olduğu sırada direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, orta refüjü geçip karşı yönden gelen araçların kullandığı yolda seyir halinde olan müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca carpması sonucu çift taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası maydana geldiğini, meydana gelen kazada müvekkil …’ın yaralandığını, Ankara …Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas, 2014/120 Karar sayılı dosyası ile …’in alkollü ve ehliyetsiz olduğu, olayda bilinçli taksirli olduğu anlaşılmakla mahkumiyetine karar verildiğini, Hacettepe Üniversitesi tarafından düzenlenen maluliyet raporuna göre müvekkilinin çalışma ve meslekle kazanma kaybı oranının %1 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 1 (bir) aya kadar uzayabileceği hususunun anlaşıldığını, davalının … plaka sayılı aracın ZMMS sigortacısı olduğunu, poliçesinin 08/04/2013-2014 dönemini kapsadığını, kazanın 12/04/2013 tarihinde meydana gelmesi sebebiyle davalının sorumlu olduğunu, yapılan başvuruya rağmen ödeme yapılmadığını bildirerek davanın kabulün ile 900,00 TL sürekli iş göremezlik, 100 TL geçici iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 1.000,00 TL’nin davalı … şirketinden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, kanunda öngörülen başvuru şartının gerçekleşmediğini, başvuru şartının yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için sigorta şirketine başvuru yapılırken zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve ödeme için öngörülen sürenin dolmuş olmasının gerektiğini, dava şartı yerine getirilmeden açılan huzurdaki davanın öncelikle dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, kaza esnasında davacının emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunun araştırılmasının gerektiğini, davacıya SGK tarafından rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı veya gelir bağlanıp bağlanmadığının tespiti için ilgili SGK İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasının gerektiğini, davacının kalıcı maluliyetinin bulunmadığını, geçici iş göremezlik zararı ile geçici bakıcı giderlerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, sigortacının ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğunu, sürekli sakatlık tazminatı belirlenirken vergilendirilmiş gelir yoksa asgari ücretin baz alınmasının gerektiğini, davacının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiz talebinin haksız olduğunu, müvekkilİ şirket aleyhine açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Deliller toplanmış, davacının sosyal ekonomik durumuna ilişkin araştırma yaptırılmış, Ankara …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosya sureti, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, trafik kazası tespit tutanakları, ilgili hastanelerden celbedilmiş tedavi evrakları dosya kapsamına alınmış olup incelenmelerinde; … plakalı aracın davalı … şirketine 08/04/2013-2014 tarihlerini kapsar şekilde sigortalı araç olduğu, kaza tarihi itibariyle poliçe teminatının 250.000,00 TL olduğu, SGK tarafından davacıya herhangi bir gelir bağlanmadığı ve ödeme yapılmadığı, davaya konu kazaya ilişkin olarak Ankara …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde tesis edilen 04/03/2014 tarih ve 2014/120 Karar sayılı kararı ile TCK’nın 89/4. maddesi gereğince davalıya sigortalı araç sürücüsünün mahkumiyetine karar verildiği ve kararın 12/01/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Taraflarca itiraza uğramayan Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 03/03/2021 tarihli raporunda; davacının toplam vücut özür oranının %1 olduğu, sürekli olduğu ve sekel halini aldığı, bakıcı ihtiyacının olmadığı, tıbbi iyileşme süresinin 1 (bir) aya kadar uzayabileceği yönünde kanaat belirtilmiştir.
Trafik kazası nedeniyle tarafların kusurlarının varlığı ile oranı bakımından; adli trafik uzmanı bilirkişiden alınan 17/01/2022 tarihli raporda özetle; dava dışı sürücü belgeli ve kaza sırasında dosya kapsamına göre 1,49 promil yasal alkol sınırının 3 katına kadar fazla alkollü sürücü …; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48 ve Yönetmeliğin 97. maddelerinde yerleşim alanı ve çarpışmaya bağlı kendi aracının 2, davacıya ait aracın ise 11 m geri istikamete de özel araç sürücülerine tanınan yasal 0,50 promilin üzerinde araç kullanması nedeniyle alınan bu alkol seviyesinin Yargıtay içtihatları ile adli tıp raporlarıyla da sabit olacağı gibi güvenli sürüş yeteneğini bozacak bir alkol derecesi olmasının kazanın oluş şekliyle birlikte olay yerinin savrulmalarının da incelenip değerlendirilmesi sonucu, olay mahalli olan yerleşim alanındaki azami 50 km seyir hızının çok üstünde araç kullanmasına bağlı aynı Kanunun, 51, 52/b, Yönetmeliğin 100/101/b maddelerine riayetsizliği yanında sola almış olduğu kontrolsüz manevra ile orta refüjü aşarak karşı yol bölümüne geçerek, bu yoldan normal seyrini sürdürmekte olan davacı sürücünün tamamen seyir yönünü kapatarak kendi aracının ve davacıya ait aracın ön taraflarından karşılıklı olarak çarpışmalarına bağlı dava konusu davacı sürücü ile dava dışı 4 yolcu ve kendisinin yaralanmasıyla meydana gelen çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının oluşumunda aynı Kanun’un 47/1-c-d, 84/f-j-g-c maddelerine de riayetsizliği nedeniyle kaza tespit tutanağında belirtildiği gibi tamamen asli kusurlu olduğu, yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır. 6100 sayılı HMK 266 madde hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Eldeki teknik bulgulara göre hakim, kusur oranını kendisi belirleyebilir (Emsal: Yargıtay 17. HD.’nin 15/02/2021 tarih ve 2020/1185 Esas, 2021/1340 Karar sayılı ilamı). Bu açıklamalar ışığında; tüm dosya kapsamı, kesinleşen ceza dosyası içeriği ile kaza tespit tutanağında yer alan tespitler ile alınan bilirkişi raporu kapsamında dosyaya mübrez teknik bulgular, olayın örgüsü ile birlikte bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının kusurunun bulunmadığı, davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Müterafik kusur olgusu bakımından ise tüm dosya kapsamından davacının müterafik kusur olgusunun varlığı konusunda kanaat oluşmamıştır.
Aktüerya hesabı yönünden dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 25/01/2022 tarihli raporda özetle; 2022 yılı güncel asgari ücrete göre yapılan hesaplama sonucunda davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan tazminat tutarının 699,61 TL, sürekli işgücü kaybından kaynaklanan tazminat tutarının 15.113,41 TL olduğu, davalı … şirketine başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası temerrüde düşme tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek tazminat talebinde bulunabileceği, kaza tarihinde ZMSS poliçesi ölüm ve sakatlanma teminat limit tutarının 250.000,00 TL olduğu şeklinde kanaat bildirilmiştir. Söz konusu raporda bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant sistemi esas alınarak hesaplama yapıldığı, yapılan hesaplamanın Yargıtay içtihatlarında öngörülen kriterlere uygun olduğu, gerekçeli ve denetime elverişli bulunduğu anlaşılmakla hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı … şirketine Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi kapsamında sigortalı olan araç ile davacının sevk ve idaresindeki aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasındaki yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinde sunulan 13/04/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini, 100 TL geçici iş göremezlik zararı bakımından 699,61 TL’ye, 900,00 TL sürekli iş göremezlik zararı bakımından 15.113,41 TL’ye çıkardığını bildirmiş; davalı vekilince sunulan ıslaha cevap dilekçesi ile tüm talepleri yanında zamanaşımı itirazında da bulunulmuştur. Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir. Davanın fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak açılmış olması halinde dava kısmi dava olup, davanın, özel bir dava türü olan ve HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen “belirsiz alacak davası” olarak açılması için dava dilekçesinde açıkça belirtilmesi gerektiğinden, kısmi dava niteliğindeki davada dava değeri ancak ıslah yolu ile ancak bir kez artırılabilir (Yargıtay HGK’nın 2021/485 E. – 2021/971 K. sayılı emsal kararı). Somut olayda; davacılar vekilinin dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğuna yönelik bir açıklaması bulunmadığından “fazlaya dair dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla” açılan davanın kısmi dava mahiyetinde olduğunun kabulü gerekmektedir (Aynı yönde: Ankara BAM 26 HD’nin 10/03/2021 tarih ve 2019-2371/630 sayılı ilamı). Kısmi dava açılması halinde zamanaşımı, dava edilen alacak yönünden kesinleşeceğinden açılan kısmi davanın fazlaya ilişkin hak yönünden zamanaşımını kesici etkisi bulunmamaktadır. Olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’nun 49. md, haksız fiil tanımlanmış, 71. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu belirtilmiştir. 2918 sayılı KTK’nun 109/1. Maddesinde ise; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminatyükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise, uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir. Haksız fiile dayanan tazminat isteminde zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih, zararın ve zarar sorumlusunun öğrenildiği andır. Zararın öğrenilmesi kavramıyla kastedilen ise, haksız fiil nedeniyle oluşan bedensel zararın kapsamının öğrenilmesi olup, bu bedensel zararın sebep olacağı maluliyet oranının belirlendiği tarihin, zararın öğrenilmesi kavramına bir etkisi yoktur. Bedensel zararın (yaralanmanın) gerçekleşmesi ve bu yaralanmayla ilgili tedavinin tamamlanması ile zararın kapsamının belli olduğu kabul edilmelidir (Emsal: Yargıtay 4. HD.’nin 25/10/2021 tarih ve 4765/7355 sayılı ilamı). Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacı ile birlikte 3 kişi yaralanmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 8 yıldır. Davacının tedavi belgeleri incelenerek düzenlenen 03/03/2021 tarihli maluliyet raporunda, maluliyet belirlenmesine yol açan rahatsızlığın 22/04/2013 tarihi itibariyle tespit edildiği açıkça ortaya konulmuş olup, sonraki tarihlerde tedavi gördüğü ya da maluliyetine neden olan rahatsızlığı ile ilgili bir artış olduğu da davacı yanca iddia edilmemiştir. Buna göre; zararın kapsamının belli olduğu (davacı tarafından öğrenildiği) tarihin 22/04/2013 olduğu, davanın 06/04/2021 tarihinde açılıp 13/04/2022 tarihinde ıslah edildiği, buna göre ıslahla arttırılan kısım yönünden talebin zamanaşımına uğradığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, deliller, adli tıp ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; 12/04/2013 tarihinde meydana gelen, davacının sevk idaresindeki araç ile davalıya sigortalı aracın karıştığı çift taraflı trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı, 25/01/2022 tarihli bilirkişi raporunun da denetime elverişli ve hükme esas alınabilir olduğu kabul edilmek suretiyle davacının raporda tespit edildiği şekli ile kalıcı ve geçici iş göremezlik zararının bulunduğu, ne var ki kısmi dava konusu olan 100,00 TL geçici iş göremezlik, 900,00 TL sürekli iş göremezlik zararını aşan kısmın zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmıştır. Buna göre; davanın 100,00 TL geçici iş göremezlik, 900,00 TL sürekli iş göremezlik istemi yönünden kısmen kabulü ile ıslah ile artırılan fazlaya dair istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Temerrüt tarihinin, KTK’nın 99. maddesi uyarınca davalı … şirketine başvuru tarihine göre 18/03/2021 tarihi olarak tespiti ile hükmolunan maddi tazminatın, belirlenen bu temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz üzerinden davalıdan tahsiline yönelik olarak son tahlilde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; 100,00 TL geçici iş göremezlik , 900,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatın 18/03/2021 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,ıslah ile artırılan fazlaya dair istemin zamanaşımı nedeniyle reddine,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30, ıslah dilekçesi ile yatırılan 63,00 TL harcın toplamı olan 122,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 41,6 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç ve 63,00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 181,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 156 TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.156,00 TL olan yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre 136,34 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- 6325 sayılı yasanın 18/A maddesi ve Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul ve red oranlarına göre 83,47 TL’sinin davalıdan, 1.236,53 TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 1.000,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9- Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran taraflara iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 07/06/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸