Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/198 E. 2022/456 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/198 Esas – 2022/456
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/198 Esas
KARAR NO : 2022/456

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 31/03/2021
KARAR TARİHİ : 03/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı sigorta şirketi ile … Doğalgaz Dağıtım G.Y.O. A.Ş. arasında 05.06.2019 – 05.06.2020 dönemini kapsar şekilde dövizli grup sigorta poliçesi imzalandığını, bu poliçe kapsamında hasar ödemelerinin döviz olarak yapılması kararlaştırıldığını ve davacı sigorta şirketinin sigorta teminat oranı da %25 olarak belirlendiğini, … adına çalışma yapan Atak Mekanik İnşaat firması çalışanları tarafından 25.06.2019 tarihinde “….Pursaklar/ANKARA” adresinde gerçekleştirilen kanalizasyon çalışması esnasında sigortalıya ait doğalgaz borularına hasar verildiğini, sigortalı acil yardım ekiplerince olay mahalline gelinerek gaz akışı kesilip gereken onarım işlemleri yapıldığını, oluşan hasarların tespiti ve davacı sigorta şirketince poliçe kapsamında tazmini için ekspertiz raporu düzenlendiğini, onarım için gerekli olan makine ve teçhizatın kiralama ve masraf bedelleri ile işçilik ücretlerinin, havaya atılan gaz bedelinin ve KDV oranının dikkate alınması suretiyle düzenlenen 09.03.2020 tarihli ekspertiz raporunda davalı çalışanlarının kusuru sonucunda sigortalının 25.06.2019 tarihli hasar nedeniyle 179,84 USD zarara uğradığını, imzalanan poliçe kapsamında davacı sigorta şirketince bu zararın %25’i olan 44,96 USD’nin sigortalıya ödenmesi gerektiği belirtildiğini, bunun üzerine, söz konusu tutarlar diğer hasarlara ait tazminatlarla birlikte 20.03.2020 tarihinde davacı sigorta şirketince sigortalıya ödendiğini, davacının rücu hakkı gereği, sigortalıya yaptığı ödemeleri tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin davalı tebliğ edildiğini, davalının borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalının itirazı yerinde olmadığını ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İdare aleyhine açılan dava haksız ve mesnetsiz olup, hem usulden hem de esastan reddi gerektiğini, davalı idare tarafından, davacı tarafa yapılan kazı çalışmaları ile ilgili olarak çekilen faxlarla söz konusu yerde çalışma yapılacağı, çalışmalar esnasında, davacıya ait tesislerin zarar görmemesi için yetkili bir görevlinin kazı yapılacak alanda görevlendirilmesinin bildirildiğini, AYKOME Yönetmeliği gereği davalı idare gerekli önlemleri aldığını, çalışma yapılacağına dair davacıya bilgi verdiğini, davacıdan çalışma yapılan yerde görevli bulundurması talep edildiğini, davacı taraf çalışma yapılan alanlara görevli veya kılavuz ekip göndermeyerek yönetmelik gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, davacı taraf kendi kusurundan kaynaklanan zararı davalıdan talep ettiğini, bu nedenle söz konusu hasarlar nedeniyle davalı idarenin sorumluluğu bulunmadığını, 15.06.2006 tarih ve 26199 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği ve buna bağlı olarak müeyyideler yönetmeliği ile altyapı tesisleri ruhsat işlemleri ve zemin açılımı yönetmeliği gereği hasar meydana geldiğinde hasar tespit tutanağı Zarar veren ve zarar gören taraflarca birlikte düzenlenmesi gerektiğini, bu nedenle davacı tarafın tek taraflı olarak düzenlediği hasar tespit tutanağı ile davalıdan hasar bedeli talebinin yönetmeliklere aykırı olduğunu, davacı tarafça tek taratlı olarak tutulan tutanağın geçersiz olup kabulünün mümkün olmadığını, davacı, tek taraflı duzenlediği hasar tespit raporu ile davacı lehine işçilik ucreti, satılamayan enerji ve kablo test bedeli istediğini, oysa ki yüksek yargı içtihatlarına göre be bedellere hükmedilemeyeceğini, söz konusu taleplerin zararla ilgisi bulunmadığını, özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça haksiz fill meydana gelmeseydi dahi yapılacak bu nitelikteki giderler zarar kapsamına dâhil edilemeyeceğini, keza kullanılan eaerji miktarı günün değişik saatlerinde farklı olduğundan kesıntı süresi belirlenemeyeceğini ve bu nedenle de satılamayan enerji bedeline hükmedilemeyeceğini, kablo test bedel de istenemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE;
Mahkememizce bilirkişiden alınan 13/08/2021 tarihli raporda özetle; “İlgili olayda dosya kapsamına sunulan belgeler incelendiğinde, davalı kurumun kusurlu olduğu, davacının gaz kaçağındaki alacağının hesaplanması için değerlendirme kısmında ifade edilen bilgi, belge ve hesapların dosya kapsamına kazandırılması gerektiğini, davacının ilgili gaz kaçağının giderilmesi (onarımı) için talep edeceği bedelin 73,125 USD olduğu, eksik bilgi ve belgelerin dosyaya kazandırılması halinde ek rapor verileceği, uyuşmazlık konusu olan “İşlenmiş faiz talebinin yerinde olup olmadığı hususunun” hesabı için bir Mali Müşavir bilirkişinin atanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde görüş bildirmiştir.
Tarafların itirazlarını da değerlendirir şekilde bilirkişiden alınan 29/03/2022 tarihli ek raporda özetle; “Kök raporda hesaplanan ve davacının ilgili gaz kaçağının giderilmesi (onarımı) için talep edeceği bedelin 73,125 USD olduğu, iş bu ek raporda hesaplanan ve 25 dakikada akan gazın bedelinin 349,29 TL olarak hesaplandığı, İlgili gaz kaçağı olayının 25.06.2019 tarihinde meydana geldiği, bu tarihteki 1 USD =5,8008 TL olduğu, 73,125*5,8008=424,1835 TL, toplamda davacı Kurumun talep edebileceği bedelin 424,1835 TL+349,29 TL = 773,4735 TL olarak hesaplandığı” şeklinde görüş bildirmiştir.
Dava, sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen tazminatın TTK’nın 1472. maddesi uyarınca zarar sorumlularından rücuen tahsili istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptaline yöneliktir.
Tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesinde; davalı taşeronu tarafından 25.06.2019 tarihinde Ankara İli Pursaklar Mahallesi Gümüş Oluk Küme Evleri adresinde yapılan kanalizasyon kazı çalışması nedeniyle dava dışı sigortalı olan … Doğalgaz Dağıtım GYO’nın doğalgaz boru hatlarında hasara neden olunduğu ayrıca gaz kaçağı oluştuğu, davacı ile dava dışı … Dağıtım GYO arasında bulunan Grup Sigorta Poliçesi gereğince 85,74 USD ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı taşeronunun yaptığı kazı nedeniyle hasar gören boru hatları ve gaz kaçağı oluşması nedeniyle meydana gelen zarardan davalının sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Davalı tarafından kazı alanına sigortalı tarafından görevli ve klavuz ekip gönderilmediği bu nedenle oluşan zarardan davalının sorumlu olmadığı savunulmuş ise de davalı tarafından savunmasına ilişkin olarak herhangi bir delil ibraz edilmemiş olması nedeniyle tam kusurlu olarak addedilmiş yine alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında davalıdan talep edilen kazı bedeli ve gaz bedeli makul kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir. Ancak her ne kadar kısa kararda HMK 341. Madde gereğince hükmün miktar itibariyle kesin olduğu belirtmiş ise de 6100 sayılı HMK’nın “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341. maddesinin (2) fıkrası, “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.) Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermekte iken, 15.04.2022 tarih ve 31810 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.03.2022 tarih ve 2021/34 E., 2021/21 K. sayılı kararıyla, bu fıkranın birinci cümlesi “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar yönünden” Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş olması nedeniyle hükme karşı istinaf yasa yolu açık olarak kabul edilerek gerekçeli kararda bu husus düzeltilmekle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile Ankara …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin aynı şartlar altında devamına,
2-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.320,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 144,50 TL tebligat ve müzekkeri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 644,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 366,59 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 03/06/2022
ümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.