Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/188 E. 2021/437 K. 09.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/188 Esas – 2021/437
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/188 Esas
KARAR NO : 2021/437

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 29/03/2021
KARAR TARİHİ : 09/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/07/2012

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/07/2020 tarihinde …’ün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın davacıya çarpması sonucu çift taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle davacının ciddi şekilde yaralandığını, kazaya karışan aracın kaza tarihi itibariyle davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza öncesi davacıya başvuruda bulunulduğunu belirterek şimdilik 6.000,00 TL daimi maluliyet tazminatının sigorta şirketine başvuru tarihi olan 02/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını ve İStanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının dava dilekçesinde taleplerini açıkça beyan etmediğini, tazminat taleplerine açıklık getirmesi gerektiğini, dava öncesi başvuru yapmak için gerekli belgeleri ibraz etmenin zorunlu olduğunu, ancak davacı tarafından gerekli belgelerin ibraz edilmediğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalının sorumluluğunun sigortalısının kusur ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, davacının iddia ettiği sakatlığın ispatlanması gerektiğini, davacının geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, kaza nedeniyle maluliyet oranın belirlenmesini talep ettiklerini, davacının kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davacının müterafik kusurunun bulunması halinde yapılacak tazminat hesabından indirim yapılması gerektiğini davacının faiz talebinin yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Dava; davalıya ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın davacıya çarpması suretiyle meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan daimi maluliyet tazminatı istemine ilişkindir.
Davalıya dava dilekçesinin 11/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 25/04/2021 tarihinde yani süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan ettiği, itirazın usulüne uygun olduğu görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında genel yetkili mahkemelerin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, yine aynı kanunun 16. maddesinde, haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili bulunduğu şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Diğer yandan, 2918 sayılı KTK 110. maddesinde ise motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davaların sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde de açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir.
”HMK’da kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup haksız fiile ilişkin davalardaki yetki kesin yetki olmayıp bir seçimlik yetkidir.” (YHGK T.27.05.2015, E.2013/11-2359, K.2015/1443)
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Somut olayda, dava konusu talep trafik kazasından kaynaklanmakta olup trafik kazası netice itibari ile bir haksız fiildir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava dosyasına konu trafik kazasının Eskişehir’de meydana geldiği, davacının yerleşim yerinin dava dilekçesi ve vekaletnamede Etimesgut olarak yer aldığı ve MERNİS kaydının ise Sincan olduğu yani Ankara Batı Adliyesi yetki sınırında bulunduğu ve poliçenin düzenlendiği yerin de Eskişehir olduğu, davalı sigorta şirketinin genel merkezinin İstanbul Kadıköy’de bulunduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı sigorta şirketinin Ankara Bölge Müdürlüğü Şubesi bulunmakta ise de, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile birlikte değerlendirilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki başlıklı 14.maddesinde (1) ”Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.” şeklinde belirtilmiştir. Böylece, tüzel kişinin şubesinin bulunması halinde, şubenin işlemlerinden dolayı şubenin bulunduğu yer mahkemesinde de dava açılabilmesine olanak tanınmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 06/03/2003 tarih 2002/10280 Esas 2003/1968 Karar sayılı ilamında özetle; “Sigorta şirketlerinin Bölge Müdürlüklerinin tüzel kişiliği yoktur ve şube olarak işlem göremezler. Bu nedenle açılmış veya açılacak bir davada husumet ehliyetleri yoktur.” aynı Dairenin 09/10/2000 tarih 2000/6539 Esas 2000/7527 Karar sayılı ilamında ise; “Şubenin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, işlemin şube işleminden kaynaklanması gerekir. Trafik kazasına karışan aracın şubeye ait olduğu iddia edilmemiş ve davada genel müdürlük hasım gösterilmiş ise şubenin bulunduğu yerde dava açılamaz.” şeklinde içtihatları mevcuttur.
Tüm bu nedenlerle dava konusu uyuşmazlıkta, davacı taraf davalı sigorta şirketinin Ankara’da Bölge Müdürlüğü şubesinin bulunduğunu belirterek Ankara mahkemelerinde dava açmış ise de 2918 sayılı KTK.nın 110. maddesi ile HMK.nın 14/1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde davacının davalının Ankara’da bulunan şubesinin işleminden kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, sigorta şirketinin her şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olarak kabul edilemeyeceği, kanunen belirlenen tüm yetki kurallarına uyulmadan tüm bu yetki kuralları bertaraf edilerek kanunen belirlenen yetkili mahkemelerden hiçbirinde dava açılmadığı anlaşıldığından davalının süresinde yapmış olduğu yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin usulden reddine ve davalı tarafından seçilen İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili mahkeme olduğunun kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Bu yönde Ankara B.A.M 26. H.D, E.2020/830, K.2020/986, T.07/07/2020)
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı yanın yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine,
2-HMK 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal 2 haftalık sürede talep edilmesi halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-Süresinde dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 09/07/2021