Emsal Mahkeme Kararı Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/171 E. 2023/18 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/171 Esas
KARAR NO : 2023/18

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2021
KARAR TARİHİ : 17/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinden özetle; davacı şirketin davalı şirketten mal alımı gerçekleştirdiğini, alınan malzemelerin davalı tarafından faturalandırıldığını, davacı şirketin bu borca karşılık 23.000,00 TL ve 20.000,00 TL iki adet bono keşide edip davalıya teslim ettiğini, ancak davacı tarafından bonolar ödenmediğinden protesto işlemi gördüğünü, bu kez davacı şirketin bonolar karşılığında davalıya malzeme satımı yaptığını, tarafların karşılıklı olarak alacaklarını takas ederek mahsuplaştığını, mahsuplaşmaya karşılık davalı şirket yetkilisinin bizzat imzası ile sipariş fişi altında protokole bağlandığını, davacının ticari defterleri incelendiğinde davalıya borçlu değil alacaklı olduğunun görüleceğini, keşide edilen bonoların davalının faturadan doğan alacağına karşılık teslim edildiğinin aşikar olduğunu, davacıların borcu satılan malzeme bedelleri ile takas edildiğinden davalının alacağının son bulduğunu belirterek davanın kabulüne, Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2154 sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetle başlatmış olduğu takip nedeniyle %20’den az olmamak üzere haksız ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmiş cevap verilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Taraflarca dayanılan deliller toplanmış, BA/BS formları celp edilmiş, Ankara 23. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2154 sayılı dosya sureti celp edilmiş, taraflarca sunulan ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Davanın dayanağı olan Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2020/2154 sayılı takip dosyasının yapılan incelemesinde özetle; davalı tarafından davacılar aleyhine 17/02/2020 tarihinde 20.000,00TL asıl alacak, 60,00TL komisyon, 7.172,9TL işlemiş faiz, 128,15TL protesto olmak üzere 27.361,06TL toplam alacak üzerinden kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davaya ve takibe konu bono incelendiğinde, 20.000,00TL bedelli, 26/12/2017 düzenleme ve vade tarihli olup davacı şirketin keşideci, diğer davacı …’nin avalist, davalı şirketin lehdar olduğu görülmüştür.
Davacı tarafından dayanılan protokolün incelenmesinde, davacı … ile dava dışı … arasında davacı şirkete ait sipariş formu içerisinde düzenlendiği “30.000 TL borca karşılık verilecek malzeme yukarıda Av. icraya verilen 23.000 TL evrak ve 20.000 TL senet iade edilecek 29/01/2018” kaydını içerdiği anlaşılmıştır.
Tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması bakımından ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmak üzere taraflara verilen kesin süreyi takiben davacı şirket tarafından gerekli bildirimler yapılmış ise de davalı şirket tarafından bildirim yapılmamıştır. Buna göre; davalı şirket tarafından ticari defter ve kayıtlarının ibrazından kaçınılmakla HMK’nın 222. maddesi gereği davacı şirketin usulüne uygun tutulan ticari defterlerindeki kayıtların davacı şirket lehine delil teşkil edebileceği hukuki sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkememizce davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi bakımından alınan 18/04/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “usulünce düzenlenmekle sahibi lehine delil olma vasfını haiz olduğu anlaşılan davacı şirkete ait ticari defter ve kayıtlara göre, menfi tespiti istenen takip ve dava konusu 23.000,00 TL (senet veya evrak) ile 26/12/2017 tarihli 20.000,00 TL bedelli bononun keşide tarihinin 26/12/2017 olması ve davacı şirketin 2017 dönemine ait ticari defterlerinin incelemeye sunulamaması sebebiyle davalı şirkete çıkış işlemine ilişkin tespit yapılamamış ise de; takip eden dönemlerde gerek bona/evraka gerekse bona/evrakın ödenmesi veya iadesine ilişkin kayıt ve işlem bulunmadığı, davacı şirketin takip tarihi itibariyle; davalı şirketten 51.619,20 TL bakiye alacağının bulunduğu” yönünde görüş bildirmiştir. Bilirkişi raporu usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edilmiş; taraflarca bilirkişi raporuna süresinde itirazda bulunulmamıştır. HMK’nın 281/I. fıkrasında belirtilen bilirkişi raporuna itiraz süresi, hak düşürücü süre olup hak düşürücü süre içinde rapora itiraz edilmezse diğer taraf için usuli kazanılmış hak doğacaktır (Emsal: Yargıtay 22. HD., 28/03/2018 tarih ve 2015-2018/8095 sayılı ilamı). Buna göre, bilirkişi raporunda yapılan tespitler davacı ile birlikte davalı yönünden de kesinleşmiş ise de mahkememizce uyuşmazlığın çözümü bakımından gerekli görüldüğünden taraflara ait BA/BS formları üzerinde ek bir inceleme yapılmak suretiyle rapor tanzimi için dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş olup düzenlenen 30/11/2022 tarihli ek raporda özetle; “kök rapor aşamasında incelemesi yapılan ve usulünce düzenlemekle sahibi delil omla vasfına haiz olduğu belirtilen davacı şirketin ticari defterlerindeki kayıt ve işlemlerde yer alan, davalı şirketin davacı şirkete düzenlediği 3 adet toplam 38.706,36 TL tutarlı ve davacı şirketin davalı şirkete düzenlediği 2 adet toplam 75.389,26 TL tutarlı faturaların tarafların BA/BS formlarında bildirimlerinin yapılmış olduğu, kök raporlardaki tespitlerde değişiklik bulunmadığı” yönünde görüş bildirilmiştir.
Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup tüm dosya kapsamı, kayıt ve belgeler ile usul ve yasaya uygun olarak alınan denetlenebilir bilirkişi raporu birlikte değerlendirilerek; davacı özetle, müvekkili şirketin davalı şirketten mal alımı nedeniyle davaya konu senedi verdiğini, sonradan müvekkillerinin borcunun satılan malzeme bedelleri ile takas edildiğini, borcun son bulduğunu bildirerek müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitini istediği, davalı tarafından ise cevap dilekçesi sunulmadığı, davacı tarafından dayanılıp davalıya da isticvap davetiyesi ile tebliğ edilen sipariş formunda düzenlenen protokolün içeriğine göre doğrudan davaya konu bono ile irtibatlandırılmasının olanaklı olmadığı değerlendirilmiş ise de kambiyo senedinin illetten mücerret özelliğinin de davacı senet borçlusunun senet hamilinden başka bir hukuki ilişki nedeniyle alacaklı ise eldeki davada olduğu gibi takası ileri sürmesine engel teşkil etmediği (bu hususta, Mahmut Coşkun, Hukuki ve Cezai Yönleriyle Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2021, s. 156), dolayısıyla sözü edilen protokolün de sonuca doğrudan etkili olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre ise davacının davalı şirketten 51.619,20 TL bakiye alacağının bulunduğu anlaşılmış olup celp olunan davacı ve davalı şirketlere ait BA/BS formlarının da davacının ticari defter kayıtları ile uyumlu olduğu, mevcut hukuki durum karşısında davacı şirketin davaya konu bono nedeniyle sorumluluğunun kalmadığı, ödeme kavramı içerisine takas, hibe ve borcun nakli gibi kavramların da dahil olacağı tabii olup bu minvalde keşideci davacı tarafından borcun ödendiğinin kabulüyle avalist davacının da sorumluluğunun sona ereceği, buna göre son tahlilde davacıların, Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2020/2154 sayılı dosyasında 26/12/2017 vadeli 20.000,00 TL bedelli bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacının kötü niyet tazminatı bakımından ise, tüm dosya kapsamına göre davalının kötü niyetinin varlığının kanıtlanamadığı değerlendirilmekte İİK’nın 72/5. maddesi kapsamında koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne; Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2020/2154 sayılı dosyasında 26/12/2017 vadeli 20.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davacıların borçlu olmadığının tespitine,
2-Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı istemin reddine,
3-Alınması gereken 1.366,2 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.024,65‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT’ne göre hesaplanan 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan 59,30 TL başvuru harcı, 341,55 TL peşin harç, 186,25 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 800,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.387,1‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-6325 sayılı yasanın 18/A maddesi gereği Adalet Bakanlığı tarafından karşılanan ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk Ücret Tarifesinde belirtilen arabuluculuk ücreti karşılığı olan 1.560,00 TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Sarfedilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren yasal 2 haftalık sürede mahkememize müracaat ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf başvuru yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.
17/01/2023
Katip …
¸

Hakim …
¸